Ana Sayfa1915'TEN BUGÜNE1915’ten BUGÜNE | Urfa’dan Buenos Aires’e: Jorge Sarafyan’ın kurtuluş ve başarı hikayesi

1915’ten BUGÜNE | Urfa’dan Buenos Aires’e: Jorge Sarafyan’ın kurtuluş ve başarı hikayesi

HABER MERKEZİ – Soykırım’dan kurtulup Arjantin’e giden ve oradaki Ermeni topluluğunun ilk yıllarında öne çıkan birçok isim var. Hiç şüphesiz o isimlerden en dikkat çekenlerin arasında Don Jorge Sarafyan. Onun hikayesi Urfa’dan Buenos Aires’e uzanıyor. Gençliğinde birçok zorluğun üstesinden gelen Don Jorge, çevirdiği eserlerle Ermeni kültürünün devamı için çalışmış, iş hayatındaki başarısının yanı sıra arkasında önemli bir de miras bırakmış. Gittiği Arjantin’de insanlara yardım da eden Don Jorge, bu yardımın gerekçesini ise şöyle açıklamış: “Ben, Arjantin’e gelen bir mülteci ve yetimim. Ülke bana yardımcı oldu. Şimdi bu ülkedeki insanlara yardım etme sırası bende.”


Çeviri: Tolga Er


Tarih boyunca Urfa şehrinin birçok ismi oldu: Urha, Edessa, Hetesia ve şimdi Şanlıurfa. Bugünün Türkiyesi’nde yer alan bu antik yerleşim yeri, Fırat nehrinin sadece birkaç kilometre ötesinde.

Jorge Sarafyan’ın Ocak 1911’de doğduğu yer aynı zamanda burası. Kuyumcu ve ustalarla dolu geleneksel bir Ermeni ailesinden olan Jorge’nin babasının ve annesinin isimleriyle Harutiun Sarafyan ve Varter Saghatelyan.

19’uncu yüzyılın sonu, aynı zamanda Osmanlı İmparatorluğu’nda bulunan Ermenilere yönelik ilk katliamlara tanıklık etti. Olayların parlama noktası ise Aralık 1895’ti. Kuyumcu dükkanı sahibi Saraf Boghos, o zamanlar bir Türk tarafından öldürüldü. Ermeniler katili yakalamak ve adaleti sağlamak için sokağa çıktı. Yaşananların ardından hükümet ise hapishaneleri özgürleştirme talimatı verdi ve Türk dostlarının intikamını alması için kitleleri teşvik etti. Çetelerin öfkesinin köpürmesiyle Urfa’daki Ermeniler çareyi Surp Astvatsatin (Kutsal Bakire) kilisesine sığınmakta buldu. Burada saklanmaları durumunda Osmanlıların kutsal yerlere saldırmayacağını düşündüler. Ancak çeteler kiliseye girdi, her tarafına yakıt döküp kiliseyi ateşe verdiler. 2 bin 500’den fazla insanın yaşamını yitirdiği bu olayda Sarafyan ailesinin çoğu da hayatını kaybetti. Harutiun kurtuldu çünkü o teyzesindeydi. Anayasal rejim az da olsa soluk aldırdı sonra oradakilere. Ermeniler de Osmanlı egemenliği altında kalıp Arap, Yunan ve Yahudi azınlıklarla beraber yaşadı. Onca feda ve sıkı çalışmayla kendisi ve eşi kendilerine hayat kurabildi; üç de çocuk yetiştirdi: Rebeca, Boghos ve Jorge.

1. Dünya Savaşı’nın başlamasıyla Türk devleti Ermenilerin katlinin sistematik planını yürürlüğe koydu. Haziran 1915’te ise Urfa’da 18 kişi alıkonularak Türk yetkililer tarafından Rakka’ya götürüldü. Harutiun Sarafyan, o 18 kişinin arasındaydı. O ve arkadaşlarından bir daha haber alınamadı.

Urfa’daki Ermeniler ise bir araya geldi ve kahramanca bir direniş sergiledi. Ancak Türk ordusu bombalarla karşılık verdi. Sadece birkaç Ermeni hayatta kalabildi.

Jorge’nin dayısı Daniel Saghatelyan, mülk sahibiydi. Ahırları vardı ve Araplarla ticaret yapardı. Katliamların başlamasıyla o ve ortağı tunik giyip atlarının sırtına atladı ve şehri terk etti. Arap ortaklarının bulunduğu şehre ilerleyip oraya sığındılar. Daniel, ailesini de köye getirmesi için aylar sonra Varter Sarafyan’ı davet etti. Müslüman köylüler onlara yardımcı oldu. Oldukça misafirperverlerdi ve Sarafyan ailesi de onların geleneklerini benimsedi.

1918 yılında Britanya ordusu bölgeyi işgal etti. Durum iyiye gitti ve birçok Ermeni şehirlerine dönebildi, ancak bu huzur uzun sürmedi. 1921’e gelindiğinde Türkiye, Mustafa Kemal’in kontrolüne geçmişti; Fransız hükümeti Kilikya bölgesini Türklere devreden bir anlaşma imzaladı. Yeni katliamların olmasından korkan Ermeniler örgütlendi, Türklerin şehre girmesine engel oldu. Ermenilere yönelik bir saldırı olmadı, ancak geri çekilmeye zorlandılar. Uzun müzakerelerin ardından Türkler zorlu şartlar dayattı: Ermeniler sadece evlerini terk etmeye zorlanmadı, aynı zamanda gönüllü olarak şehri terk ettiklerine ve mülklerini yeni yerleşimcilere bıraktıklarına dair bir beyan imzalamak zorunda kaldı.

Jorge o zamanlar 11 yaşındaydı. Annesi, kardeşi Daniel’in yanında olmak için Suriye’ye geçmek istedi. 1922 yılında ise Jorge’yi mallarla dolu bir kamyonla sınırdan kaçırarak Halep’e gitmesini sağladılar.

Daniel Saghatelyan bir başına yaşıyor, gün boyunca çalışıyordu. Yeğenine bakacak herhangi biri de yoktu ortada. Jorge’yi Yakın Doğu Vakfı yetimhanesine götürmeye karar verdi o yüzden. Burada iki yıl kalan Jorge, Haigazyan okuluna gitti. Erkek kardeşi Boghos da oradaydı. Deve çobanları tarafından kurtulan Boghos, oraya ondan daha önce ulaşmıştı. Yetimhanede teknisyen olmak için eğitim görüyordu. Sarafyan ailesi en sonunda 1924 yılında annesi Varter, kız kardeşi Rebeca ve Daniel Youssefyan’ın varışıyla Halep’te tekrardan bir araya gelebildi. Ağabeyi Boghos, Geghalyanlara, Adana’dan kaçan diğer aile üyelerinin yanına gönderildi. Jorge ise eğitimini tamamlamak için Suriye’de kaldı ve orada ünlü bir terzinin dükkanında çalıştı.

Güneye gidiş

Varter, 1927 yılının Mayıs ayında oğlu Boghos ve kuzeni José Geghalyan’ın bulunduğu Arjantin’e gitmek için yola çıktı.

Jorge, Buenos Aires’e varır varmaz Ermeni toplumunda etkin olarak rol almaya başladı. Sadece birkaç ay sonra Hetesia Yurttaş Birliği’ni kurdu. Bu sırada iş de baktı, ancak dil engeline takıldı. İlk başta satıcı olarak çalıştı; kapıdan kapıya gitti. Kendine sadık bir müşteri grubu kuran Jorge, Once mahallesindeki toptancı dükkanında iş bulabildi. Sonra da Casa Jorge isimli kendi toptancı dükkanını hayata geçirdi. Adım adım Once’deki en önemli toptancı şirketlerinden birini kurdu. Çocukları da sonra onun yanında çalıştı. Öte yandan endüstrideki diğer önemli kişilerle beraber iplik fabrikası kurdu. Once’taki bu fabrika büyüdü ve Emporio Comercial Hetesia ismini aldı. Bu başarılarının yanı sıra, Once Toptancı Odası başkanlığına da seçildi.

İşler gittikçe büyüyordu ve Sarafyan, ailesini ve kendisini hoşça karşılayan Arjantin’e olan borcunu ödemeye başlama zamanının geldiğini düşünmeye başlamıştı. Bu yüzden Eva Perón Vakfı’na örgü yünü ve çocuk kıyafetleri bağışladı. Eva’nın yardım taleplerini diğer iş insanları reddetmişti. Eva da o yüzden merak etti, Jorge’ye bunu neden yaptığını sordu.

Jorge, Eva’nın sorusunu şöyle yanıtladı:

Ben, Arjantin’e gelen bir mülteci ve yetimim. Ülke bana yardımcı oldu. Şimdi bu ülkedeki insanlara yardım etme sırası bende.

Arjantin’de topluluk hayatı

Dehşetten kaçıp Arjantin’e gelen Ermeni sayısı oldukça fazlaydı. Hayatlarına devam edebilmek amacıyla barışı aradılar ve büyüyen ve gelişmeye devam eden bir topluluk kurdular.

Jorge ve hemşehrileri, kılıç yerine kalemi seçenlerdendi. Ermenilerin başına gelenleri anlatmak ve onları dünyanın diğer ucundaki Arjantin’e sürükleyen soykırımı anlamalarını sağlamak istedi Jorge. O yüzden de arkadaşlarıyla beraber Ermenistan Kültürel Komisyonu’nun kurulmasına yardım etti. Tiyatro grupları ve koro konserleri de olmak üzere farklı türde etkinlikler düzenlediler. Hatta bir radyo istasyonu bile kurdular. Jorge birçok topluluk komisyonu ve örgütüne dahil oldu bu süre zarfında. Homenetmen başkanı olan Jorge, Latin Amerika’daki Ermeni Davası Komisyonu’nu kurmasının yanında Arjantin’de Ermeni okullarının açılma sürecinde katkılar sundu.

Jorge, aralarında Ermeni ve Fransız edebi eserlerin de olduğu kitapları İspanyolca’ya çevirerek ve yazı yazarak İspanyoca konuşan bir dünyaya Ermeni kültürünü tanıttı. Ermenistan’daki Ermeniler Hristiyanlığa geçişin 1700’üncü yılını kutlarken, Jorge Sarayan da anavatanında en azından bir iz bırakmak istedi. Aştarak’ta bulunan Nor Hetesia’da kilise yaptırma kararını işte bu yüzden aldı. Kendisinin vaftiz edildiği ve soykırım sonrası harabe olan Urfa’daki kilisenin anısına Surp Astvatsatsin Kilisesi’ni yaptırdı buraya.

Rosa Andonyan ve Jorge Sarafyan

Nesilden nesile

Jorge Sarafyan’ın mirası yaşamaya devam ediyor. Çocukları, Ermenistan kültürü ve topluluk hayatını tanıtmak için sürekli çalışarak Arjantin’de etkin rol oynuyor. Birçok kuruluşta üst mevkideler; yeni nesiller için okul kurmaya yardımcı olarak ve korolar ile kültürel etkinliği artırmaya çalışıyorlar. Jorge’nin 13 torunu da atasının izinden aynı çalışkanlıkla devam ediyor; topluluğun gençlik komisyonlarında yer alıyorlar. AGBU (Uluslararası Ermeni Hayırseverler Birliği) Gençlik Ligi Başkanı olan Lusiné Sarafian, Ermenistan’dan uzakta büyümesine rağmen Ermeni geçmişinin hayatını şekillendirmeye devam ettiğini düşünüyor.

Lusiné, şöyle diyor:

Arjantin’de doğmuş da olsam, Ermeni kültürel mirasımdan kalma birçok karakteristiğin DNA’ma kayıtlı olduğunu hissediyorum: Sıkı çalışma için sorumluluk alıyorum, vatanım için bağlılık gösteriyorum, ailemi seviyorum ve atalarımızın yaşadığı yerinden etme ve acıyı paylaşıyorum.

Lusiné, “Asla pes etmeyen bir aileye ve topluma ait olduğum için minnet duyuyorum. Bu toplum; kültürel geçmişinin hınca teslim olmaktan daha değerli olduğuna inanan ve Arjantin ile Ermenistan’daki etkin topluluk aracıyla bu bağı haklı çıkaran bir toplum” diye devam ediyor sözlerine ve son olarak şunları söylüyor:

Büyükbabam Jorge, Kevork veya Sarafyan yetim kaldı, sürgünü yaşadı, ancak bu duyguyu kendini motive etmek için kullandı. Topluluğun lideri olduğu gibi enerjisini, kültürünü, davasını, inancını ve gayesini çocuklarına aktardı. Onlar da bizlere, yani torunlarına aktardı. Sarafyan ailesi Ermenistan’a ve Ermeni davasına bağlı olduğu için gururluyum. Arkadaşları ve ailesinin Don Jorge diye çağırdığı büyükbabamın başlattığı işe devam etmenin, değerlerini ve gayesini çevremdeki insanlara ve gelecek nesillere iletmemin benim sorumluluğumda olduğunu hissediyorum.


Kaynak: Aurora Prize

 

Previous post
Meclis Başkanlığı seçimleri bugün: Hangi partiden kim aday?
Next post
8 aydır tutuklu: Gazeteci Selman Keleş ilk kez hakim karşısına çıkıyor