Ana SayfaEkonomi’47 milyar TL açık veren bir bütçe için neden 83 milyar TL borçlanma yapıldı?’

’47 milyar TL açık veren bir bütçe için neden 83 milyar TL borçlanma yapıldı?’

HABER MERKEZİ – 2017 yılında bütçede 47,5 milyar TL açık verildiğini belirten iktisatçı Mahfi Eğilmez, net borçlanmanın aynı yıl için 83,6 milyar TL olduğunun altını çizerek, üçüncü çeyrekteki çift haneli büyümenin özel kesimin borçlarını ödeme yoluyla gerçekleşmiş olabileceği yorumunda bulundu.

İktisatçı Mahfi Eğilmez, 2017 yılı Türkiye ekonomisindeki verileri değerlendirdi; en ‘tuhaf’ görünümün ise kamu finansmanı dengesinde olduğunu yazdı.

Eğilmez, 2017 yılı Bütçe Kanunu yürürlüğe girdiğinde öngörülen bütçe açığının 47,5 milyar TL olduğunu belirterek, bunun aynı zamanda ilgili düzenlemede Hazine’nin net borçlanma limitini gösterdiğini ifade etti.

İktisatçı Mahfi Eğilmez

Ancak yılın ikinci yarısında bu limitin kademeli olarak ilkin 52,4 milyar TL’ye, daha sonra ise yeni bir kanun ile 89,4 milyar TL’ye yükseltildiğine vurgu yaparak, net borçlanmanın 83,6 milyar TL ile rekor seviyeye yükseldiğini belirtti.

İktisatçı, 2017 yılındaki net borçlanma miktarının, önceki üç yılın toplamından bile fazla olduğuna dikkat çekerek şu soruya yanıt aradı: “Bütçe açığı başlangıçta tahmin edilen 47,5 milyar TL’lik bütçe açığını aşmadığı halde net borçlanma nasıl oldu da 83,6 milyar TL oldu?”

Eğilmeze göre bu soruya yanıtın bir bölümü Hazine nakit açığında saklı.

Bütçe açığı 47,4 milyar TL olurken Hazine nakit açığının 60,4 milyar TL olduğunu belirten iktisatçı, geçtiğimiz dönemlerde alınmış, ancak henüz ödemesi yapılmamış bu işlemlerin (emanet) Hazine’ye yazıldığı açıklamasında bulundu; bu tablonun emanetlerin yıl içinde ödendiğini gösterdiğini söyledi.

Ayrıca Eğilmez, bu ödemelerin en büyük bölümünün bekleyen KDV iadelerine ilişkin olduğu tahmininde bulundu.

İktisatçı bu sefer de hazinenin niçin bu emanetleri devretmek yerine erken ödemeye tabi tutmuş olabileceğini sorarak, bunun iki yanıtı olabileceğini ifade etti.

Özel kesimin borçlarının giderek artığına vurgu yapan Eğilmez, bu yolla beraber borçlar için yüksek ödeme yöntemi uygulanmış olabileceği değerlendirmesinde bulundu. İkinci bir yanıt olarak ise “Büyümeyi desteklemek amacıyla piyasaya likidite vererek ekonomiyi canlı tutmak tercih edilmiş olabilir” ifadelerini kullandı.

İki yanıtın da Merkez Bankası’nın enflasyonla mücadelesini zorlaştırıcı adımlar olduğu yorumunda bulunan Eğilmez, son olarak 2017 yılı için kamu finansmanı tarihine “değişik ve “ilginç” bir yıl olarak geçeceği görüşüne yer verdi.

İktisatçı, ayrıca bu borçlanmanın ekonominin canlanması adına yapılan bir uygulama olabileceğinin altını çizdi.

Ekonomideki yüksek büyüme için iktisatçılar ne demişti?

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre Türkiye ekonomisi üçüncü çeyrekte yıllık olarak yüzde 11,1 büyümüş, birçok iktisatçı ise bunun nedenlerini ve sürdürülebildiğini sorgulamıştı.

Bilkent Üniversitesi İktisat Bölüm Başkanı Prof. Dr. Refet Gürkaynak TÜİK’in yeni hesaplama sistemi yüzünden ‘yeni büyüme serisinin bir anlam ifade etmediğini’ savunurken, bir diğer iktisatçı Evren Bolgün ise Türkiye ekonomisinin önümüzdeki dönemde çift haneli büyümeye devam edemeyeceğini belirterek, “Aslında, tek seferlik, hormonlu bir büyüme diyebiliriz. Bu siyasi bir tercihti; hükümet büyüme ortalaması yüzde 5’lerin altına doğru giderken, teşvik, yüksek büyüme, yüksek enflasyon, yükselen bütçe açığı kompozisyonuyla bunu gerçekleştirdi. Sürdürülebilir olmayacağı çok açık” yorumunda bulunmuştu.


Mahfi Eğilmez’in yazısına BURADAN ulaşabilirsiniz.