Ana SayfaGüncelHedef haline getirilen barış çağrıcıları: 170 kişiden neden bu kadar korktular?

Hedef haline getirilen barış çağrıcıları: 170 kişiden neden bu kadar korktular?

HABER MERKEZİ – Afrin’e yönelik operasyona son verilmesi ve sorunların diyalogla çözülmesi talebini dile getiren 170 imzalı Yurttaş Girişimi bildirisinde imzası olan isimlerden Ayşe Hür, Ümit Kıvanç, Zeynep Tanbay ve Akın Birdal hedef alınmalarına dair açıklamalarda bulundu. Dans sanatçısı Tanbay, “170 kişiden neden bu kadar korktular?” diye sordu.

Barış bildirisi yayınladıkları için hedef haline getirilen isimlerden tarihçi Ayşe Hür, gazeteci Ümit Kıvanç, dans Sanatçısı Zeynep Tanbay ve belirten Demokrasi İçin Birlik (DİB) üyesi ve eski milletvekili Akın Birdal konuştu.

Mezopotamya Ajansı’ndan Bilal Seçkin’e konuşan barış çağrıcıları ‘geri adım atmayacaklarını’ belirtti.

Ayşe Hür:

“Uluslararası sözleşmelere göre savaş kışkırtıcılığı yapmak suç. Ancak uluslararası hukuka göre suç olmasaydı da pasifizmi benimseyen biri olarak, benim anlayışıma göre sorunları silahla çözmek kabul edilemez. Aksine her türlü sorunu barışçıl biçimde, müzakerelerle çözmeyi desteklemek ahlaki bir görevdir.

“Bildiriye imza atmam taraflardan biriyle hemfikir olduğum anlamı taşımıyor ancak harekatı başlatan tarafın doğacak maddi ve manevi kayıplardan birinci derecede sorumlu olduğunu hatırlatmak isterim. Son olarak her iki tarafın kayıplarına da eşit derecede üzülüyorum. Savaşa karşı çıkma nedenim sadece Afrin halkının, Afrin coğrafyasının değil aynı zamanda Türkiye’de sınır boylarının, buralarda yaşayanların göreceği olası zararlardır.”

Ümit Kıvanç:

“Hiçbir toplumsal meselenin savaş, şiddet yoluyla ya da sonucu ölüm olan herhangi bir şekilde çözülebileceğine inanmıyorum. Barış talebiyle yazılan bildiriye imza atmamın ilk sebebi bu. İkinci sebebinin ise savaşın topluma iyilik getirmeyeceği ve ilan edilen hedeflere ulaştırmayacağı aksine çözme iddiasında olunan sorunları ağırlaştıracağı düşüncesi. Üçüncü olarak savaşın, mevcut iktidar tarafından iktidarda kalmanın kanlı ve zalimane bir yolu olarak kullanıldığını düşünüyorum. Bu da o metnin altına imza koymamın üçüncü sebebidir. Hedef haline getirilmemiz, bu şartlarda normal. Çünkü birilerini hedef haline getirmeden, düşmanlaştırmadan, toplumdaki kamplaşmayı, kutuplaştırmayı, birbirine selam dahi veremezlik halini derinleştirmeden sürdürülemeyecek bir iktidarın sahiplerince yönetiliyoruz.”

Akın Birdal:

“Savaş bir cinayettir ve buna karşı sorunların demokratik, diyalog yönüyle çözülebileceği yolunda 170 arkadaş vicdani bir hareket ortaya koydular. O nedenle Hükümet Sözcüsü’nün ‘aydın bozuntusu’ suçlamaları haksız ve bir hezeyanın sonucudur. Herkes evine çekilip bu savaşa sessiz kalamazdı. Uluslararası hukukta da çok açık bir şekilde belirtiliyor; savaş çığırtkanlıkları ve propagandası suçtur. Biz bu suçu ‘işlemeyeceğiz’ diyoruz ve barış yanlısı olarak barışı savunuyoruz. O nedenle bu imzanın devamı da gelmelidir, gelecektir de.

“Sivil insanların orada katledilmesi, enkazların altından çocuk cenazelerinin çıkartılmasına nasıl sessiz kalabiliriz? Yaptığımız aynı zamanda bir vicdan, barış hareketi. Herkes barış için bir şey söylemelidir ve barış bir haktır bu hakkın kullanılması için çaba gösterilmelidir.”

Zeynep Tanbay:

“Savaşa ve başka bir ülkenin topraklarına girilmesine karşıyız. Her şeyin öncelikle diplomasiyle çözülebileceğini düşünüyoruz. AKP Meclis’te dahi tartışılmadan savaş kararı aldı. Kendi askerlerimizin başka ülkenin sınırlarına gönderilmesi, bu kadar çabuk bir şekilde alınacak bir karar değil ve biz her zaman diplomasiden yana olduk. Olayımız çok basit aslında, savaş değil her zaman için barışın yolunu bulmak, diyalogla barışı getirmeye çalışmak. İktidar bütün bir gücüyle, medyasıyla, koalisyonuyla bu kararı aldı ve onun üzerine ana muhalefet partisi de ona destek verdi. Ülkenin yüzde 70’i bu savaşın arkasında dururken, benim anlamadığım 170 kişiden neden bu kadar korktular?

“Nasıl ki dünyanın her yerinde savaş kararı veren iktidarlar ve destekçileri var ise, yine aynı şekilde dünyanın her yerinde savaşa karşı barışı savunan insanlar da yaşıyor. En temel hak olan barışı kullandık. Yurttaş olarak bu hakkımızı kullanmayıp da ne yapacağız? Benim üzüldüğüm nokta; bu ülkede barışı savunduğumuz için sadece iktidar değil, toplum tarafından da ‘vatan haini’ ilan edilmemizdir. Barış isteyenlerin üzerine bu şekilde çullanılmasını çok tehlikeli buluyorum. Ama bilinsin ki, biz imzamızın arkasındayız.”

Ne olmuştu?

Türkiye’nin Afrin’e başlattığı saldırının son bulması talebiyle aralarında eski bakan, milletvekili, yazar, yönetmen, oyuncu, senarist, gazeteci, sivil toplum örgütü ve kadın kurumları temsilcilerinin bulunduğu 170’i aşkın isim imzaladıkları mektubu başta AKP’liler olmak üzere tüm milletvekillerine göndermişti.

170 isim, barış çağrısı yaptığı mektupta, “Yurttaş kimliğimiz ve sorumluluğumuzla, halkımızın ve tarihin önünde siz yetki sahiplerini uyarıyor, sesimize kulak vererek sağduyulu davranmaya, savaşı derhal durdurmaya ve sorunu diyalogla çözmeye davet ediyoruz” diyordu.

Bildirinin ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve hükümet yetkilileri imzacıları “hain” diyerek hedef almıştı.


170’i aşkın isimden milletvekillerine mektup: ‘Savaşı durdurun’


PAYLAŞ:
    WhatsApp'da Paylaş!   Telegram'da Paylaş!     Yazdır   E-Posta Gönder

Önceki Haber
HDK'den greve destek: Hükümete ve MESS'e metal işçilerin yalnız olmadığını göstereceğiz
Sonraki Haber
Motorine zam geliyor