Ana SayfaGüncelHRW raporu: Türkiye’de yargı baskı altında; medya, aktivistler ve muhalefet hedefte

HRW raporu: Türkiye’de yargı baskı altında; medya, aktivistler ve muhalefet hedefte

HABER MERKEZİ – 2018 Dünya Raporu’nu yayımlayan İnsan Hakları İzleme Örgütü, Türkiye’ye sert eleştiriler yöneltti. Raporda, “2017’de Cumhurbaşkanı’nın yetkilerini suistimal etmesine karşı yeterli denge ve kontrol mekanizmalarını içermeyen bir başkanlık sisteminin uygulamaya sokulduğu” belirtilirken, hükümetinin mahkemeler ve savcılıklar üzerinde çok büyük bir baskı uyguladığı ve terörle mücadele yasalarının yaygın bir şekilde istismar edildiği, HDP’li vekillerin de istismar edilen bu yasalar ile cezevinde tutulduğu kaydedildi. Kayyum atanan DBP’li belediyelerin de hatırlatıldığı raporda, bu durum ‘el koyma’ olarak nitelendirilirken, “bölgedeki insanların seçilmiş temsilcilerinden mahrum bırakıldığı” belirtildi.

İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch-HRW), dün yayımladığı 2018 Dünya Raporu’nda Türkiye’ye sert eleştirilerde bulundu.

Raporda; Türkiye’de 16 Nisan’daki anayasa değişikliği referandumu sonrası medya, muhalefet ve insan hakları savunucuları üzerindeki kısıtlamaların arttığı belirtildi.

“Kıl payı sonuçlanan bir referandumun ardından Cumhurbaşkanı’nın yetkilerini suistimal etmesine karşı yeterli denge ve kontrol mekanizmalarını içermeyen bir başkanlık sisteminin uygulamaya sokulduğunu” belirten HRW raporunda şu değerlendirme yer aldı:

“Erdoğan liderliğindeki hükümet, nisan ayında, dokuz ay önce ilan edilmiş olan olağanüstü halde getirilmiş olanlar da dahil olmak üzere insan haklarının kısıtlandığı ve dolayısıyla seçimin adaletini zedeleyen koşullar altında bir anayasa referandumu yaptı. Seçmenler önerilen değişiklikleri çok küçük bir farkla kabul ettiler.”

Raporda yer alan ifadeler şöyle:

  • Türkiye hükümeti mahkemeler ve savcılıklar üzerinde çok büyük bir baskı uyguladı.
  • Terörle mücadele yasalarının yaygın bir şekilde istismar edilmesi, 2016 darbe girişiminden sorumlu olanların yargılanması yönündeki meşru çabaları baltaladı. 2017’de gazetecilere siyasi saiklerle, terörle mücadele ile ilişkili suçlar isnat edilerek açılmış çok sayıda dava başladı, hükümet ayrıca insan hakları savunucularını da hedef aldı.
  • Çıkan KHK’lerden çoğu insan haklarının korunmasına yönelik mekanizmaları zayıflatan ve Türkiye’nin uluslararası insan hakları hukuku altındaki yükümlülükleriyle çelişen önlemler içeriyor.
  • Hükümet, Olağanüstü Hal’de kamu görevinden çıkartılan 100 bini aşkın devlet memuru ve kapatılan medya mecraları, dernek ve vakıflar ve diğer kurumlar için bir tazmin ve telafi mekanizması sunmadı.
  • Halkların Demokrasi Partisi’nin (HDP) aralarında partinin eş başkanı Selahattin Demirtaş’ın da bulunduğu üyeleri terörle mücadele kapsamındaki suçlamalarla, bir yılı aşkın bir süredir hapiste tutuluyorlar.
  • Hükümet güneydoğudaki belediyelerin neredeyse tamamına el koyarak, bölgedeki insanları seçilmiş temsilcilerinden mahrum bıraktı.
  • Yetkililer sık sık kitlesel toplantıları keyfi bir şekilde yasaklıyor ve barışçı gösterileri şiddet yöntemleriyle dağıtıyorlar.
  • Türkiye’de OHAL altında 500’den fazla avukat tutuklanarak hapse atıldı, 1000’nin üzerinde avukat hakkında da dava açıldı. Haklarında dava açılan avukatların çoğunun FETÖ ile bağlantılı olduğu iddia ediliyor.
  • 2017 yılında, özellikle de terörle mücadele yasası kapsamında gözetim altında tutulan kişiler tarafından, polis gözetimi altında işkence ve kötü muamele yapıldığına ilişkin yaygın bildirimlerde bulunuldu.
  • Yarım milyona yakın Suriyeli mülteci çocuk okullara kayıt yaptırmış durumda ama en az 380 bin çocuk okula gitmiyor. Emek sömürüsüne dayalı çalışma koşulları ve fakirlik, tam korumaya erişimin olmaması durumunu daha da ağırlaştırıyor.

“Kontrol mekanizmaları aşınmış durumda”

İnsan Hakları İzleme Örgütü Avrupa ve Orta Asya Direktörü Hugh Williamson ise şunları söyledi:

“Türkiye’de nereye baksanız insan haklarını ve hukukun üstünlüğünü koruyan denge ve kontrol mekanizmalarının aşındığını görüyorsunuz.

“Cumhurbaşkanlığı sistemine geçiş, hâlâ sürmekte olan olağanüstü hâl ve muhalif milletvekillerine yöneltilen suçlamaların tamamı parlamentoyu zayıflattı, hükümetin yargı üzerindeki kontrolu daha da sıkı ve medya ve sivil topluma yönelik baskılar derinleşiyor.”


PAYLAŞ:
    WhatsApp'da Paylaş!   Telegram'da Paylaş!     Yazdır   E-Posta Gönder

Önceki Haber
Economist: Türkiye'de Diyanet siyasi İslam'ın kurumlarından biri haline getirildi
Sonraki Haber
'Nuriye 33, Semih 45 kiloya düştü, durumları ağırlaştı artık sıklıkla açıklama yapmayacağız'