Ana SayfaDünyaSiyasi çözüm arayışındaki Suriye: Rojava’da sistem hangi aşamada, Toplumsal Sözleşme ne diyor?

Siyasi çözüm arayışındaki Suriye: Rojava’da sistem hangi aşamada, Toplumsal Sözleşme ne diyor?

HABER MERKEZİ – Türkiye’nin dışarıda tuttuğu Rojava’da sistem hangi aşamada? M. Ali Çelebi aşağıda okuyacağınız yazısında, Karınca okurları için, Türkiye, İran, Irak ve Suriye gibi ülkelerin dış politika önceliği yaptığı Anti-Kürt siyasetinin karşı çıktığı sistemi merceğe alıyor. Soçi süreci, IŞİD sonrası konsept ve son gelişmeleri aktaran Çelebi, bizleri, Anayasasında “halkların direnme hakkı meşrudur” maddesi yer alan Demokratik Kuzey Suriye Federasyonu’na daha yakından bakmaya davet ediyor. 83 maddelik Toplumsal Sözleşme’nin ana hatlarını aktaran Çelebi’ye göre “bu, yeni Suriye için bir anahtar. Bu şans kullanılırsa bu anahtar gelecek yolunda diğer bölgelerdeki halklar için da özgürlük kapılarını açacak.” Ayrıca ona göre Rojava dinamikleri gecikmeden Astana, Soçi ve Cenevre görüşmelerine dahil edilse Suriye iç savaşı son bulacak.


M. Ali Çelebi


Ortadoğu’da Temmuz 2012’den beri devrimci şafaklara uyanıyor halklar. Bu devrimci meşalenin kıvılcımları 68 kuşağı gençliğinin estirdiği fırtına içinde boy verdi. Kürt dinamiklerinin durduğu alan Ortadoğu’da estirilen teokratik, mezhepçi ve ırkçılık esasına dayalı diktatörlüklere, emirliklere, ulus devletlerine, IŞİD gibi yapılara karşı “Fırtınanın Gözü” oldu. Irkçılık, faşizan tortular ve mezhepçi siyasetler üstünden kök salmışları tarihin kaybedenlerinin saflarına sürükledi. Tarihin kazananlar sayfalarında Anayasasına “halkların direnme hakkı meşrudur” maddesi koyan Demokratik Kuzey Suriye Federasyonu halkları yer alıyor.

IŞİD’in son büyük taarruz harekatı Ekim 2014-Ocak 2015 arası Kobane’de oldu. Kobane YPG ve YPJ’nin de son savunma savaşı oldu. Kobane sonrası YPG, YPJ, HSD (QSD) taarruz aşamasına geçip Gire Spi, Tişrin, Şeddade, Minbic, Tabka, Rakka, Dera Zor hamlelerini yaptı. Rakka ve Dera Zor hamleleri, “fırtına gözü” gibi oldu ve IŞİD’i süpürdü. Fırtınanın gözü denebilecek Fırat’ın Gazabı hamlesinin devam silsilesi Büyük Cenk Operasyonu’yla ekim ayında kurtarılan Rakka (134 gün sürdü) ile Dera Zor’un kuzey ve kuzeydoğusu için başlatılan (8 Eylül 2017) Cizir Fırtınası hamlesi bölgesel gelişmelerin ve yeni diplomatik virajların da yolunu açtı.

IŞİD’in Suriye’den söküldüğü son alanlar olduğundan iki hamle uluslararası düzeyde de stratejik dönüşüm ve yeni dengeler doğurdu. Bu alan IŞİD’in başkenti kabul edildiğinden prestij ve adam akışı anlamında yıkım oldu. Akış yerine kaçış dönemi başladı. IŞİD sona yaklaşırken, Selefi-Vahhabi ideolojik yapılanmanın da tasfiyesi gündeme geldi, pratik adımlar bir dönemin destekçisi Katar ve Suudi Arabistan’a da attırıldı. Çünkü Batıda Selefi ihracı ve IŞİD saldırıları nedeniyle tahammül sınırları aşılmıştı, ayrıca Suudi Arabistan da tehdit hissediyordu, Şii-Sünni bölünme korkusu hakim olmuştu. Selefist-Vahhabi damarlı IŞİD’in en büyük destekçilerinden Suudi Arabistan, bağırsaklarını Suudi tahtının yeni ismi olması beklenen 1. Veliaht Prens Muhammed bin Selman ile yapmaya çalıştı. Dolayısıyla Prens Selman, “ılımlı İslam”a geçme açıklaması IŞİD yenilgisinden bağımsız düşünülemez. Riyad’da IŞİD tarafından işlenen cinayetler, katliamlar, soykırımın Suudi Arabistan üstüne kalabileceği; gelişmelerin Suudi Arabistan’da parçalanmalar da yaratabileceği korkusu vardı. Musul’un Irak ordusunca alınmasıyla Irak’ta da IŞİD’in baş aşağı gidişi, İran’ın etkisini artırdı. Öyle ki İran-Haşdi Şabi kasım başlarında El Qaim’den Suriye tarafındaki Ebu Kemal’e geçti. Hatta İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Komutanı Tümg. Kasım Süleymani yönetti harekatı.

Dolayısıyla İran etkisi artınca denklem değişti, Suudi Arabistan IŞİD sırt çevirip ABD desteğiyle hedeflerindeki İran’a yönelimi keskinleştirdi. Prens Selman, İran’ı kuşatma planı çerçevesinde güçlü kral olabilmek güdüsünü de kullanarak bazı prens, bakan ve patronlara gözaltı operasyonu yaptı. Suudi yönetim, Rojava’ya da bakan göndermeye başladı. IŞİD sonrası hamleler olgunlaştırılırken Suudi Arabistan’ın İran’a karşı Lübnan başbakanı Saad Hariri’yi istifa ettirmesini de ekleyelim. Tabi Hariri’nin İran ve Hizbullah’ı suçlayıp istifa etmesinin, prenslere gözaltının bir boyutunun Doğu Akdeniz doğalgaz rezervleri için İran-Hizbullah ortaklığını önlemek olduğunu da bu vesileyle belirtelim. (İsrail’le beraber Suriye ve Lübnan’daki Hizbullah’a karşı dar ya da geniş kapsamlı hamlelerde gözaltına alınan prenslerin, bakanların, uluslararası şirketlerin ortaklarından alınacak milyarların kullanılacağı söylenebilir.) Sonuçlardan biri Rusya’nın bütün etnik ve dini oluşumların katılacağını planladığı Suriye Ulusal Diyalog Kongresi önerisi ve PYD’yi de daveti oldu.

IŞİD’in Suriye’den defedilmesinin bir sonucu da siyasi çözüme inancın iç savaştan sonraki en üst perdeye çıkması oldu. Dolayısıyla bölgesel güçler zafer çalma ve rol çalma yarışına girerken, küresel güçler ile yakın halkada konjonktürel müttefik arayışında olanlar diplomasi satrancını öne çıkardı.

Soçi süreci

17 Ekim’de Rakka’nın özgürleşmesi IŞİD sonrasının hesaplanmasını getirince, Rusya, etnik ve dini bütün kesimlerin katılımı çerçevesiyle Ulusal Diyalog Kongresi hazırlığı yaptı ve PYD’yi de davet etti. Ankara buna karşı diplomatik kartlarını kullanıp erteletirken bu süreçte Vietnam Danang kentindeki Asya Pasifik Ekonomik İşbirliği (APEC) Zirvesi ABD ve Rusya tarafından bir fırsat olarak kullanıldı. (10-11 Kasım 2017) Trump ve Putin zirve sırasına bir araya gelerek siyasi çözüme dair Suriye mutabakatı imzaladı. Bu “askeri çözümün olmadığını; tüm tarafların Cenevre sürecine aktif katılmasını; Suriye’nin toprak bütünlüğü, bağımsızlığı ve egemenliğine bağlılığı; ABD ve Rusya’nın çatışmadan kaçınmak için iletişim kanalları kurması; IŞİD’i yenilgiye uğratmak için ortak çabaları” eksenliydi. Trump, üstü örtülü Esad’ın kalışını teyit etti. Trump-Putin anlaşması sonrası Soçi hazırlığı yapıldı.

Putin-Trump anlaşması sonrası önemli bir gelişme Qamişlo’da yaşandı. Rus General Alexander Kim, Rusya Senatosu Dış İlişkiler Komitesi Başkan Yardımcısı Dr. Ziyad El Sensebi ve Cizir Dışişleri Konseyi Eşbaşkanı Ebdulkerim Umer ve YPG Sözcüsü Nuri Mehmud’un katıldığı basın toplantısında, YPG ile Rus temsilciler bir protokol imzaladı. (12 Kasım 2017) Rus vatandaşı IŞİD’lilerin ailelerinden 13 kadın ve 29 çocuk imzayla Rusya’ya teslim edildi. Siyasi çözüm söylemine karşı çıkan Erdoğan PYD’ye davet de gelince Moskova ile teması artırdı. Erdoğan, 13 Kasım’da Kafkaslarda kıyı kenti Soçi’de Putin tarafından ağırlandı. Görüşmeden birkaç saat önce Trump-Putin’in siyasi çözüm anlaşmasın karşı olduğunu söylerken, Putin’le görüştükten sonra desteklediğini söylemesi dikkat çekiciydi. Putin, Erdoğan’ı Esad’lı Suriye’ye de ikna edince Rusya, İran, Türkiye liderler zirvesi gündeme geldi. Zirveden önce Antalya’da üç ülke dışişleri bakanı, Soçi’de üç ülke genelkurmay başkanları ve heyetler bir araya geldi. Aslında üç+1 olduğu anlaşıldı. Çünkü Putin, Suriye Başkanı Beşar Esad’ı 20 Kasım’da Soçi’de ağırladı, sarılma pozu yayınladılar. Hem zirve sınırlarını çizdiler, hem Türkiye’ye “kabul et” dayatmasında bulunmuş oldular. Erdoğan, AB, ABD ve NATO ile sürtüşmeler yaşadığından, Rojava federasyonunun “de jure” hale geleceği korkusundan, yani Kürt fobisinden dolayı bütün Suriye politikasını tersyüz etmiş, ÖSO üstünden savaştığı karşı safa geçmiş Putin ne derse onu yapar hale gelmişti. Öyle ki Esad ile görüşürken Türkiye, 2012’den beri kapalı tuttuğu Rusya’ya ait askeri uçaklara hava sahasını açıyordu. 2018 Rusya başkanlık seçimi öncesi Suriye düğümünü çözüyor görüntüsü vermek isteyen Putin, üçlü zirve öncesi ABD, Ürdün, Irak, Mısır, Katar, Suudi Arabistan liderleriyle de telefonlaştı. Esad’la görüşmesi ve üçlü zirve başlıkları konusunda istişarelerde bulundu.

Fotoğraf: Kayhan Özer

Nihayetinde Üçlü SOÇİ ZİRVESİ Erdoğan’ın burnunun sürtüldüğü zirve olarak gerçekleşti. (22 Kasım 2017) Üçlü basının karşısına geçip soru alamaya cesaret edemezken, Erdoğan’ın yüzündeki acılık durumu özetliyordu.

Putin, Erdoğan ve Ruhani, Genelkurmay ve istihbaratçılarının (Genelkurmay Başkanı Akar ve MİT Müsteşarı da heyetteydi)  katıldığı Soçi Astana sürecinin en üst düzey zirvesi oldu.

Masada Suriye’de siyasi çözüm yolları, Suriye Ulusal Diyalog Kongresi, Rojava’nın kongreye katılımına Türkiye’nin karşı çıkması, YPG, Efrin, İdlib gibi konu başlıkları vardı. Soçi’den de bir anlaşma çıkmıştı. Bu anlaşmada, IŞİD gibi yapılara karşı mücadeleyi de içeren 2254 sayılı BMGK kararına vurgu; Suriye’deki gerilimi azaltma bölgelerinin ülkenin egemenliğini, birliğini ve bütünlüğünü bozmaması gerektiği vurgusu; IŞİD ve El Nusra gibi oluşumlarının tasfiyesinin olması Türkiye’ye mesajdı. Çünkü İdlib’e El Nusra (Tahrir El Şam) ile anlaşarak girmişti. “Suriye’nin birliği ve toprak bütünlüğü, egemenliği” vurgusu da Şehba ve İdlib’deki TSK varlığına karşı hazırlıktı. Ulusal Diyalog Kongresi’ne bütün etnik ve dini yapıların katılacağı ifadeleri, Efrin’e müdahale desteği çıkmaması Türkiye’nin beklentilerine çok uzak olunduğunu gösterdi. Ruhani’nin “Şam’ın meşru izni olmadan uluslararası güçlerin Suriye’de bulunmasının hiçbir nedeni yok. Yabancı askerlerin varlığı, yalnızca Suriye hükümeti onları davet ettiyse kabul edilebilir bir durumdur” (22 Kasım/Sputnik) sözleri de ABD kadar dışardan bir güç olarak Suriye’de bulunan TSK’ya da mesajdı. Sonuçta Şam Emevi Camii’ne kısa zamanda varma motivasyonuyla ÖSO’ya destek veren Ankara, daha önce “terörist, zalim diktatör” dediği Esad’ın kalmasına Soçi’de onay vermiş oldu. Sonrası Şam’a kapıların açık olduğunu da söylemeye vardırdı. Bu yüzden duruma Esad rejimi zirveye alkış tuttu. Türkiye ile birlikte savaşıp binlerce üyesi ölen ÖSO grupları şimdi, “Erdoğan bizi nereye sürükledi. Biz sonunda Esad’ı tanımak için mi öldük. Biz sonunda kazananların safında kaybeden olmak, masalarda aparat olmak için mi savaştık” demiştir.

Trump telefon randevusu verip 24 Kasım’da Erdoğan ile Soçi’yi değerlendirirken Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun “Sayın Trump net bir şekilde talimat verdi ve bundan sonra YPG’ye silah verilmeyeceğini, esasen bu saçmalığa daha önce son verilmesi gerektiğini net bir şekilde söylemiştir” açıklaması (24/11/2017) iktidar blokunda ve medyasında büyük sevinç yarattı. Soçi tabi ki önemli bir zirve olarak addedilebilir. Bu zirve Cenevre ile bütünleştirilmezse tek yine çözüm yolu açılmaz, çünkü ABD’siz de, Suudi Arabistan’sız da İran’sız, Rojava’sız da çözüm yok. Nitekim Soçi ile aynı gün Riyad’da Suriyeli 140 grup toplandı. Cenevre için yeni heyet oluşturuldu, istifa eden Suriye Müzakere Yüksek Komitesi (MYK) Genel Koordinatörü Riyad Hicab yerine MYK Koordinatörü olarak Nasır Hariri seçildi. Esad’sız bir Suriye istendiği vurgusu, sahada “çatışmasızlık bölgeleri”nde bombardıman ve çatışmaların sürmesi sürecin hala çok kırılgan olduğunu gösterdi. Ve kaybedenlerin Türkiye, Suudi Arabistan, Katar, Lübnan Hizbullahı ve Haşdi Şabi olacağı netleşti. Trump, 24 Kasım’da telefon açtığı Erdoğan’a, Rakka sona erdiğinden YPG ve HSD’ye desteği kesmeye karar verdiğini söylese de İran-Haşdi Şabi tehdidi nedeniyle ve IŞİD zihniyetine karşı seküler sistem ve Rusya ile rekabet adına mecburlar Kürtlere.

Hizbullah’a operasyon kapıda

Tahran, Bağdat, El Enbar üstünden Suriye’deki Ebu Kemal’e giren İran Devrim Muhafızlarının Şam, Lazkiye-Akdeniz ve Lübnan’a kesintisiz kuşak oluşturması İsrail ve Suudi Arabistan’ı da devreye sokacağından çatışmalar durmaz. İsrail’in Lübnan ve Suriye’deki Hizbullah’a hava harekatı yaklaşıyor.

İran’a karşı sözlü salvolar her an silahlı hale dönüşebilir. İran’ı Irak’taki Haşdi Şabi güçleri, İran’ın Suriye’deki Haşdi Şabi güçleri ve Lübnan Hizbullah’ına karşı Riyad destekli yapılacak operasyon; İran’ın Kerkük işgali (16 Ekim 2017) yöntemini Rojava Kürtlerine karşı tehdit olarak kullanma siyaseti çözümü geciktirici faktörler…

Soçi dumanı daha tüterken İsrail Başbakanı Netanyahu’nun “İran güçlerinin sınırımıza yakın veya Suriye’nin herhangi bir yerinde konuşlanmasına da izin vermeyeceğiz” sözleri (23 Kasım 2017/AA) sadece siyaseten söylenmiş olarak alınmamalı. Bu Rusya’ya da uyarı. Lübnan Hizbullahı ve Irak’ta Haşdi Şabi’ye operasyon ufukta. Bu kez operasyon İran’ı darboğaza sürüklemek için İsrail-Suudi işbirliği yapılacak. Putin de Kürtler çok ileri gitmesinler ve bir an önce Esad yönetimiyle uzlaşmaya varsınlar diye Türkiye’yi bir mühlet daha Kürtlere karşı kullanmak istiyor. Günün sonunda kaybedenler, Türkiye, İran, Suudi Arabistan gibi aktörler olacak. Lübnan Hizbullahı’na ve Kerkük gibi yerlerdeki Haşdi Şabi’ye operasyon yapılacak, bu da İsrail-Suudi ittifakıyla olacak. Dolayısıyla fırtına İran’a biraz daha yaklaşacak.

Rojava’nın geldiği aşama

Çözüm süreci tartışılırken, ne ABD’nin ne Rusya’nın, ne Kahire Grubu’nun ne Riyad Grubunun bir çözümü vardı. Rojava’da ise iç savaşın başından beri istikrar vardı. Başka yerlerde dışarıya muazzam göç olurken, Kuzey Suriye güçlerinin kurtardığı alandaki siviller komşu ülkelere göç etmiyordu, güven duyulduğundan, halklar arasında eşitlik köprüleri kurulduğundan daha önce kurtulmuş alanlara geçiyorlar, o bölgede oluşturulan kamplarda kalıyorlardı. Hem de bölge ülkelerinin gıda ve ilaç ambargosuna rağmen.

Türkiye’nin dışarıda tutuğu Rojava’da sistem hangi aşamaya ulaşmıştı ona bakalım. Türkiye’nin dış politikasına yön veren öncelik Kürt kazanımlarını yok etmek, Kürde dair hiçbir şey bırakmamak. İşte Türkiye, İran, Irak, Suriye, gibi ülkelerin dış politika önceliği yaptığı Anti-Kürt siyasetinin karşı çıktığı sisteme bakalım.

Bölge ve Kantonlar yeniden şekillendi

Köy, mahalle, kasaba ve kent komünlerinin oluştuğu, anti-liberal eşitlikçi paylaşım esaslı, sosyalist sistem hedefli kantonal sistem Mart 2016’da federasyona evrilirken  Rimêlan’da Federasyon için Kurucu Meclis toplantısı (27-28 Temmuz 2017) önemliydi. Toplantıda seçim yasası ve idari yapı yasası çerçevesinde kanton ilan edildi. Meclis bileşenleri, eşbaşkanlar, bakanlar farklı dil ve kültürlerdendi.  Cizire Kantonu, Kobane Kantonu ve Efrin Kantonu vardı.

Kurucu Meclis “Kuzey Suriye Demokratik Federasyonu Cizire Bölgesi, Fırat Bölgesi ve Efrin Bölgesi” oluşturdu ve 6 kanton ilan etti:

  • Cizire Bölgesi’nde Hesekê Kantonu ve Qamişlo Kantonu
  • Fırat Bölgesi’nde Kobanê Kantonu ve Girê Spî (Ti Abyad) Kantonu
  • Efrin (Afrin) Bölgesi’nde Efrin Kantonu ve Şehba Kantonu
  • Minbic, Tabka, Rakka, Dera Zor için de karar alınacak.

Rakka hamlesi tamamlanmaya yaklaşırken tarihi dönemeçlerden biri Ortadoğu tarihinde halkların iradesi için ilk kez komün seçimlerinin yapılması olmasıydı. (22 Eylül 2017) Komün eşbaşkanları belirlendi ve seçim sonrası yemin ederek göreve başladılar.

Kuzey Suriye Demokratik Federasyonu halkları, 12 bin 421 aday arasından 3 bin 732 komün eşbaşkanını seçti. 732 bin kadar kişi oy kullanırken katılım oranı yüzde 70 oldu. KDP’ye bağlı ENKS’nin boykot etmesi hala Ankara ve ÖSO zihniyetinden kopmadığını gösterdi.

Kantonlarda yönetim bileşenleri

Kantonlarda bütün diller özgür. Her dil ve kültürün yaşatılması, geliştirilmesi için temsiliyeti sözkonusu. Eğitimde de her dil kendisini bulabilmekte. Bu “tek devlet, tek bayrak, tek millet” ayakları sütündeki üniterlik saplantılı tüm Ortadoğu ülkeleri için farklı bir tablo. Kantonlardaki kurucu meclislerde hangi halklar varsa temsilcileri yer aldı.

Her kantonda Yasama ve Yürütme Meclisleri oluşturuldu. İmar, ulaşım, göçmenlere barınak, su, elektrik, gıda, eğitim, asyaiş gibi hayati şeyler için bu Meclisler ve komiteler (bakanlıklar) ilk genel seçimlere kadar görevlendirildi. Yargı sistemi de kaos ve karmaşayı önlemek için eşitlik-özgürlük-adalet temelinde oluşturuldu. Bütün kurumlarda kadınlar eşit temsile kavuştu. Bu da Ortadoğu tarihinin alışık olmadığı, görmediği bir sıçrama oldu. Eşbaşkanlık sistemi hemen tüm kurumlarda geçerli kılındı. Yani bir erkek bir kadın görev yapıyordu. Komün seçimleri ve ilçe, belde ve kanton meclisi seçimleri sonrası 2018’de Kuzey Suriye Parlamentosu olacak olan  Halk Kongresi (Kongra Gel) ve Bölge Meclisleri’nin seçimleriyle sonuçlanacak. (18 Ocak 2018’de yapılacaktı, ancak ertelendi.) Bütün seçimlerde aday listelerin yüzde 50’si kadın aday olmak zorunluluğu konmuş durumda seçimlerde.

Seçim maratonu öncesi eşbaşkanların etnik ve dini kimliğine burada bir parantez açmakta yarar var:

  • Şehba Kantonu Yürütme Meclisi Eşbaşkanları (Başbakan da denebilir): Cihan Xidro-Kürt. İsmail Musa-Kürt
  • Efrin Kantonu Yürütme Meclisi Eşbaşkanları: Hevi Mıstefa- Kürt ve Alevi. Osman Şex İsa-Kürt
  • Kobanê Kantonu Yürütme Meclisi Eşbaşkanları: Enver Muslim-Kürt, Berivan Hesen-Kürt
  • Gire Spi Kantonu Yürütme Meclisi Eşbaşkanları: Hemdan El Abid- Arap, Zeliha Ebdi-Kürt
  • Cizir Kantonu Yürütme Meclisi Eşbaşkanları: Ekrem Hiso-Kürt, Şex Himedi Deham El Hadi-Arap. Sonra Kürt kontenjanından eşbaşkan olarak Hediye Yusuf (Demokratik Kuzey Suriye Federasyonu Kurucu Meclisi Eşbaşkanı Hediya Yusif), ardından Hiva Erebo seçildi. Ardından Cizir Kantonu Qamişlo ve Heseke diye ikiye ayrıldı, yeni eşbaşkanlar belirlenecek.
  • Ve en üst organ Demokratik Kuzey Suriye Federasyonu Yürütme Konseyi. Federasyonu Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Foza Yusuf -Kürt (Foza Yusif) ve Senherib Bersum (Süryani)
  • Minbic Kurucu Yürütme Meclisinin eş başkanları: İbrahim El Qeftan-Arap, Zeynep Qenber-Kürt. Minbic, Rakka ve Dera Zor’un kantonal pozisyonları seçimler sonrası netleştirilecek.

Toplumsal Sözleşme ya da Anayasa

Rojava sistemi gelişince, halklar arası dayanışma ve birlik safları sıklaşınca, yeni yerler IŞİD’den kurtarılıp sisteme dahil dilince Toplumsal Sözleşme (Anayasa) de dar geldi. Bütün halkların katılımı, mahalle mahalle gençlerden, kadınlardan, etnik, dini anlamda faklı kesimlerden alınan görüşlerle yeni Toplumsal Sözleşme yazıldı. Kuzey Suriye Demokratik Federasyonun Kuruluş Meclisi 29 Aralık 2016 ‘da yeni Toplumsal Sözleşme’yi yani Anayasa’yı çıkardı.

Kuzey Suriye Demokratik Federasyonun Kuruluş Meclisi, 29 Arlık 2016’da yeni Toplumsal Sözleşme’yi ilan etti.

Toplumsal Sözleşme’nin önsözünde şu ifadeler yer aldı: “Bizler Kuzey Suriye de yaşayan Kürt, Arap, Süryani, Asur, Türkmen, Ermeni, Çeçen, Çerkes Müslüman, Hıristiyan, Êzidî halkları, mezhepleri ve taifeleri olarak çok iyi biliyoruz ki, ulus-devlet sistemi Kürdistan’ı, Beytnehrin’i (Süryanilere göre Mezopotamya tanımlaması) ve Suriye’yi kaosun merkezi durumuna getirmiştir. Aynı şekil de Ortadoğu’nun kendisi de bu kaos sürecinden geçmektedir. Bu da; halkımızın sorunları, acıları ve büyük kaosları yaşamasına neden olmaktadır… Kuzey Suriye Demokratik Federasyonu, hak ve yetki yönüyle bütün halkların eşitliğini garanti altına alır ve saygılı bir şekilde yaklaşır. İnsan haklarını, iç barışı ve dünya barışını savunur.  Demokratik Federe Sistemin çatısı altında, başta kadın ve gençlik olmak üzere bütün halk oluşumları ve örgütler, demokratik kurumlarını oluştururlar. Ayrıca; özgür ve eşit bir şekilde kendi içerisinde gerçekleşebilecek bütün toplumsal ve siyasal çalışmaları barındırır, kendini farklılıklara ve özgür eşyaşama dayandırır.

Kuzey Suriye Demokratik Federasyon Sistemi, bu sözleşme de kendini Ortadoğu’nun demokratik uygarlığının maddi ve manevi değerlerine dayandırır. Kuzey Suriye’nin bütün bileşenleri, Demokratik Ulus ilkelerini esas alarak kendi özgür iradeleriyle bu sözleşme üzerine uzlaşmışlardır.”

Türkiye’de rastlanılmayan maddeler

Toplumsal Sözleşme’de hiçbir etnisite veya dini yapı öncelenmemiştir. Eşitlik, kadın, ekoloji vurgusu öne çıkarılmıştır. Türkiye’de TBMM açıldığından beri 98 yıl geçti “Kuzey Suriye Demokratik Federasyon Sistemi; demokratik, ekolojik ve kadın özgürlük sistemine dayanır” diyen 2. maddenin; “Demokratik ve ekolojik bir yaşamı esas alır, demokratik ve ekolojik bir toplum için çalışır, ayrıca doğanın talan edilmesinin ve yıkımının önüne geçer” diyen 9. maddenin; “Kuzey Suriye Demokratik Federasyonu, toprak, su ve enerjinin komünalleşmesini temel bir prensip olarak uygular. Ekolojik endüstriyi ve komün ekonomisini esas alır. Sermayenin istismarına ve kadının metalaştırılmasına izin vermez. Her kes için toplumsal sağlık güvencesini temel alır” diyen 11. maddenin yanına yaklaşamamıştır.

Türkiye’de anadillere karşı alerji ve asimilasyonu düşünün bir de Madde-4’e bakın: “Kuzey Suriye Demokratik Federasyonunda bütün diller idare, eğitim, sosyal ve kültürel gibi toplumsal hayatın her alanında eşittirler. Her kültürel topluluk kendi yaşamını kendi diliyle örgütler ve yürütür.”

Ortadoğu tarihinde herhangi bir ülkede Madde-7’yi görmek mümkün olmadı: “Her topluluk, etnisite, kültür, dini cemaatler, entelektüel hareketler, ekonomi birlikleri, vs. her biri politik birim olarak özerk bir şekilde kendini oluşturabilir ve ifade edebilir. Benlik kavramını, federe ya da özerklik çerçevesin de ele almak gerekir. Yerelde tutalım küreselliğe kadar her benliğin konfederasyon kurma şansı vardır… Ulus-devlet ne kadar doğrudan demokrasinin inkarı ise  aksine demokratik konfederalizm doğrudan demokrasiyi oluşturur, aktifleştirir ve kendine toplumsal demokratik örgütleri esas alır.”

Kadın-erkek eşitliği ve eşbaşkanlık da Türkiye ve diğer Ortadoğu ülkelerinde görülmedik bir olgudur. Madde 12 şöyledir: “Kuzey Suriye Demokratik Federasyon Sistemi, siyasal ve toplumsal yaşamın her alanında Eşbaşkanlık sistemini cinslerin eşit temsili temelinde bir ilke olarak kabul eder. Kadın Demokratik Konfederalizm Sistemini her alanda özerk ve özgün olarak örgütler.” Madde 13 “Toplumda kadın hak ve özgürlüğünün garantisini ve her iki cinsin eşitliğini esas alır” şeklindedir.

Herkesin kendisi için ne istiyorsa başkası için de istemesi noktasında işte Madde 16: “Bölgelerin demografisine göre, federasyon içindeki bütün yönetim kurumları ve etnik oluşumlar için adil temsiliyeti savunur.” Bir de Türkiye’de Ermenilere, Süryanilere, Rumlara, Kürtlere tarih boyunca yapılanları hatırlayın.

İnsan Hakları ve direnme hakkı

Anayasa’nın İkinci Bölümü “Temel Hak ve Özgürlükler” başlığı altında yazılmıştır. İdam ve işkence yasaklanmıştır. Direnme hakkı anayasaldır. Madde 17: “Kuzey Suriye Demokratik Federasyonu, uluslararası insan hakları beyannamesine ve insan Haklarına bağlı tüm bildirilere karşı saygılıdır.” Madde 18: “Yaşam hakkı bu sözleşmede temel bir haktır ve savunulur, buna göre idam cezası kabul edilemez.” Madde 19: “İnsan onuru korunur, fiziki ve psikolojik işkence kabul edilemez ve bu işi yapan olursa cezalandırılır.”

Şu maddenin olduğu kaç ülke vardır? İşte Madde 20: “Özgür bir şekilde halkın, grupların ve her toplumsal oluşumun kendisini örgütleme hakkı vardır. Baskı, asimilasyon, kültürel soykırım, imha ve sömürgecilik bir insanlık suçudur. Buna karşı topluluklar ve halkların direnme hakkı meşrudur.” Ve

Madde-31: “Özsavunma hakkı kutsaldır ve engellenemez. Yasalarla herkesin hakkı garanti altına alır.”

Yerinden yönetim ve inanç eşitliği

Merkezi yönetime karşı Madde-21 “Toplumsal sözleşmeye karşı olmaması şartıyla her bölge ya da kantonun kendisi hakkında karar alma hakkı vardır.” Şeklinde; Madde 33 de: “Kültürel, etnik ve dinsel topluluklar özyönetimlerini belirleme, kültürlerini koruyup geliştirme, demokratik örgütlenmelerini sağlama hakkına sahiptirler. Hiç kimse veya topluluk kendi inançlarını başkasına zorla dayatamaz” diyor.

Türkiye’de Alevilere karşı yükseltilen IŞİD zihniyetine bakarak Madde 22’yi tartın: “Herkes vicdan, inanç ve düşünce özgürlüğüne sahiptir ve bu temelde herkesin özgürce ifade ve örgütlenme hakkı vardır.” Yine Madde-24’ü okuyalım: “Hiç kimse etnik, inançsal, toplumsal, cinsel kimliğinden ve farlılığından dolayı aşağılanamaz ve ayrımcılığa tabi tutulamaz.”

Eğitim konusunda

Madde 34’e bakalım: “Eğitimin tüm aşamaları parasızdır. İlk ve orta öğretimler zorunludur.”

İltica hakkı Madde 40’ta: “Herkesin siyasi ve insani iltica hakkı vardır ve İltica edenin isteği dışında iade edilemezler.”

Komünler anayasada

Üçüncü bölümde “Toplumsal Sistem” maddelerine yer verilmiştir. Örneğin Madde 47 komünlere dikkat çeker: “Kuzey Suriye Demokratik Federasyonu, halkların ve toplulukların özgür ve demokratik toplumsal yaşamını komünler, meclisler, sendika ve toplumsal kuruluşlar temelinde örgütleyerek geliştirir. Toplumun demokratik sistemi, bu kurumlara dayanarak gelişir ve kalıcı olur.” Komün eşbaşkanları için Eylül 2017’de seçimler yapıldı. Madde 48 şu şekildedir: “Komünler: Doğrudan demokrasinin en temel taban örgütleridir. Temel karar ve yönetme organlarıdır. Tüm karar alma süreçlerinde bağımsız bir meclis gibi çalışır.”

Aile, ahbap vb. saltanat kurulmaması için Madde 50’de meclisler için 1. fıkrada “Meclis üyelerin ve yönetim kurulunda bulunanların iki dönemden fazla eşbaşkanlık adayı olma hakları yoktur” denmiştir.

Kanton ve Bölgeler

Kanton, ilçe ve belde seçimleri de 1 Aralık 2017’de gerçekleşti.

Kanton Meclisi Madde 51’dedir: “Kuzey Suriye Demokratik Federasyonu toplum sisteminde kantonların kendi sınırları dahilindeki köy ve şehirlerin oluşturdukları organik bütünlüğe denir.”

Bölge Sistemi Madde 53’te tanımlanmıştır: “Kuzey Suriye Demokratik Federasyonu sisteminde bölge; tarihsel, demografik, ekonomik, veya kültürel olarak benzer özelliğe sahip bir çok bölge yada kantonun bir araya gelmesiyle oluşan özerk yönetim birimidir.”

Madde 54’ün 2. fıkrası “Her bölge, ekonomik alanda kendine yeterlilik esasına göre örgütlenir. Gücü ve koşulları oranında Suriye ve Kuzey Suriye Demokratik Federasyonunda genel toplumsal refahın ve zenginliğin üretimine katılır ve kendisine düşen payı alır” şeklindedir.

Bölge Halk Meclisi Madde 55’tedir: “Bölge Halk Meclisi 1- Her bölgede halkın ve toplulukların genel temsil organıdır. Yasama, denetleme ve genel siyaseti belirleme rolünü oynar. Seçim süresi dört yıldır ve çalışmaları bir kanunla örgütlenir.” 2. fıkra: “Bölge halk meclisi, yüzde kırk oranında etnik, dini, inanç ve kültürel toplulukların nüfus oranlarına göre doğrudan kendi içinden demokratik temelde seçilmiş temsilcilerden, yüzde altmışı ise tüm halkın katıldığı genel seçimlerle tespit edilen halk temsilcilerinden oluşur.” 9. fıkra: “Yürütme Meclisi eşbaşkanlığı, meclisin üçte ikisinin onayıyla seçilirler. Yürütme meclisini teşkil etmek için eşbaşkanları görevlendirir ve onaylamaya sunar. Meclis üyelerinden ya da yürütme meclisinden güven alma hakkına sahiptir. 13. fıkra “Bölge de kanunların hazırlanması ve yapılmasından sorumludur.”

Madde 56: “Bölge Yürütme Meclisi 1- Eşbaşkan, eşbaşkan yardımcıları ve belirli sayıda kurullardan oluşur. Bölge yürüme meclisi, toplum içindeki grup, farlılık ve halkın adil temsili yetine dayanır.” 2. fıkra: “Bölge yürütme konseyi, halk meclisi ve adalet organların kararlarını uygular ve çalışma raporlarını olağan olarak sunar.” 3. fıkra “Demokratik ulus ilkelerine göre, kendisini birimler temelinde örgütler. Komünal yönetim gücünü buna göre oluşturur ve meclis eşbaşkanlığı bu birimleri görevlendirir.”

Halklar Kongresi yani parlamento

İslamiyet öncesi, İslamiyet sonrası, Osmanlı ve cumhuriyet döneminde bu coğrafyada kurulan ülkelere imparatorluklara bakıldığında böyle bir parlamento anlayışı ilk kez Rojava2da vücut bulmuştur. İşte federasyonun parlamentosunun olduğu Madde 57’ye bakalım: “Halkların Demokratik Kongresi, Kuzey Suriye Demokratik Federasyonun çatısı altında yaşayan tüm halkları temsil etmektedir. Ortak yaşamın, kardeşliğin, demokratik ve özgür birlikteliğin sembolüdür ve bölgenin bütün halklarından meydana gelir. Halkların Demokratik Kongresi, Kürt, Arap, Süryani, Asuri, Ermeni, Çerkes Türkmen, Çeçen ve Keldani gibi topluluklardan meydana gelir ve yine Kuzey Suriye Demokratik Federasyonu çatısı altında bulunan Müslüman, Hıristiyan, Yahudi, Êzidi, Alevi ve Şia gibi inanç ve kültürel topluluklardan meydana gelir. Tüm bu halk ve toplulukların tarihsel, demografik, coğrafik, dini inanç, etnik ve kültürel yapılarını gözeterek, topluluk ve yöre halkının istem ve iradesini esas alarak oluşur. Halkların demokratik kongresi, demokratik özerk yönetimlerin oluşmasında halkların ve grupların inanç, etnik ve kültürel özgürlüklerini bir kanunla garanti altına alır. Toplum örgütlendirilmesinde demokratik federal sistemi temel alır. Toplumun ekolojik ve ekonomik denge içinde yaşamasını sağlar.”

Madde 58’in 1. fıkrası “Halkların Demokratik Kongresinin üye seçimi, her bölgede seçim yasası ve nüfus oranı göre dört yılda bir gerçekleşir.”  3. fıkrası “Halkların Demokratik Kongresini üyeleri şu şekilde seçilirler: Yüzde kırkı etnik, dini inanç, kültürel toplulukların nüfus oranlarına ve toplumsal kesimlerinin örgütlülük düzeylerine göre doğrudan kendi içinden demokratik temelde seçilmiş temsilcilerden, yüzde altmışı ise tüm halkın katıldığı genel seçimlerle tespit edilen halk temsilcilerinden oluşur.” 4. fıkra: “Halkların Demokratik Kongresinin yönetimi, iki eşbaşkan ve dört yardımcıdan oluşan başkanlık divanı tarafından yürütülür.” Madde 81: “Halkların Demokratik Kongresi ve Bölge Halklar Meclisinin hiçbir üyesinin iki dönem dışında tekrar aday olma hakkı yoktur.”

Görevler Madde 59’da. Komiterleri ‘Bakanlıklar’ olarak okuyun. İşte Madde 59:

1- Eşbaşkanlığı ve kongrenin başkanlık divanını seçer.

2- Üçte ikisini onayıyla yürütme meclisi eşbaşkanlığını seçer ve bir ay içerisinde yürütme meclisinin teşkil etmek ve kongre onayına sunmak için görevlendirir. Yürütme meclisi ya da üyelerinin güvenoyunu alır.

3- Toplumun her alanında stratejik amaç ve politikaları belirler.

4- Toplumsal sözleşmenin yapılması ya da düzeltilmesi için kongre üyelerinin dörtte bir oranında isteği ve üçte ikisinin onayıyla gerçekleşir.

5- Kuzey Suriye Demokratik Federasyonu içerisinde savaş ve barış durumlarını bildirir.

6- Kuzey Suriye Demokratik Federasyonuna bağlı kanunları çıkartır.

7- Komiteler yoluyla kurumları denetler.

10- Genel askeri meclisi komutanlığının terfi ve tayinini onaylar ve çalışmalarını denetler.

11- Kuzey Suriye Demokratik Federasyonu adına uluslararası kurumlarla, devlet ya da farklı gruplarla yapılan tüm antlaşma ve uzlaşmaları müzakere eder ve onaydan geçirir.

13- Toplumsal sözleşmeyi kabul ettikten sonra bir bölgenin Kuzey Suriye Demokratik Federasyonuna katılmasını onaylar.

14- Kuzey Suriye Demokratik Federasyonun genel bütçesini onaylar.

Hükümet, yani Federasyon Yürütme Meclisi 61. maddede: “Federasyon Yürütme Meclisi 1- Yeterli sayıda üyeden oluşur. Cinslerin eşit temsili yetine dayanır. Toplumsal kesimler ve toplulukların adil temsili esas alınır. Yürütme meclisi üyeliğine yüzde yirmi oranında kongre üyeleri dışında kongrenin onayıyla üye alınabilir.”

Federe Yürütme Meclisin Görevleri Madde 62’de: “1- Kuzey Suriye Demokratik Federasyonu Halkların Demokratik Kongresinin belirlediği politikaları ve aldığı karaları uygular. 2- Kuzey Suriye Demokratik Federasyonu adına diplomasi çalışmalarını yürütür. 6- Yürütme Meclisi; Kuzey Suriye Demokratik Federasyonunda komiteler yoluyla örgütlenir ve demokratik ulus ilkeleri çerçevesinde kendi komünal yönetim gücünü kurar.”

İşte 83 maddelik Toplumsal Sözleşme’nin ana hatları. Bu yeni Suriye için bir anahtar. Bu şans kullanılırsa bu anahtar gelecek yolunda diğer bölgelerdeki halklar için da özgürlük kapılarını açacaktır. Rojava dinamikleri gecikmeden Astana, Soçi ve Cenevre görüşmelerine dahil edilmiş olsa, sistem uluslararası anlamda anlatılsa Suriye iç savaşı 7 yılı bulmazdı.


PAYLAŞ:
    WhatsApp'da Paylaş!   Telegram'da Paylaş!     Yazdır   E-Posta Gönder

Önceki Haber
Çavuşoğlu'ndan Almanya'ya ‘yeni başlangıç’ önerisi: Pragmatik olalım
Sonraki Haber
Münir Özkul yaşamını yitirdi