Ana SayfaGüncelNeşe Özgen: Hayat ütopyalarımızı yaratıp bunları göstermeli, arzulanan hayatı kurmalıyız

Neşe Özgen: Hayat ütopyalarımızı yaratıp bunları göstermeli, arzulanan hayatı kurmalıyız

HABER MERKEZİ – Türkiye’nin içinden geçtiği süreci ve savaş koşullarını değerlendiren Prof. Dr. Neşe Özgen, hükümetin kendi halkına savaş açtığına, ülkeyi hapishaneye çevirdiğine ancak artık yönetimi elinde tutamadığına dikkat çekerek, bu şartlar altında yapılması gereken şeylerden birinin “heyecan verici hayat ütopyaları yaratmak, bunları söylemek ve göstermek” olduğunu söyledi. Prof. Özgen’e göre “arzulanan hayatın tüm niteliklerini sadece söyleyerek değil, kurarak göstermeliyiz.”

Prof. Dr. Neşe Özgen, bugün sadece Kürtlerin değil, okuyan, yazan, düşünen nitelikli insanların da ülkeleriyle gönül bağının koptuğunu belirterek bunun en önemli etkenlerden birisinin “savaş” olduğunu söyledi.

Prof. Özgen, “Savaşın ilk görüntüsü ırkçılık ve milliyetçiliğin yükselmesidir. Bugün Suriye’nin kendi sınırını korumak amacıyla geliştirdiği operasyonun sonuçlarının yarın büyük ihtimalle kışkırtılmış kitlelerin Alevilerin üzerine saldırmasıyla sonuçlanmayacağını kim söyleyebilir?” diye sordu.

İş cinayetleri ile cinsel saldırı ve istismarlardaki artışa dikkat çeken Prof. Özgen, “Bu, ülkenin kendi çöküşünü sezdiği için önce en zayıfları öldürmeye başladığını gösteren bir bulgu” dedi.

Türkiye’de toplumun bir savaş ortamında olması nedeniyle halklar arasındaki kırılganlıkların giderek arttığına da dikkat çeken Prof. Özgen, buna karşı illegalite anlayışını tersine çevirip yıkımı değil yaşam dilini kurmak gerektiğini belirtti:

“Bununla beraber, kendi meşruiyetini talep eden ve diğer tüm iktidar meşruiyetlerini yerle bir eden yeni bir dil kurmalıyız. Savaş masasına karşı çoklu aktörleri yeniden kurmalıyız. Unutmayalım, hiçbir devlet sadece yıkma sözü vererek var olamaz. Ancak var olmasını sağlayan mekanizmaları gittikçe şiddetlendirir. Otoriter bir rejim, kendi doğası gereği sürdürülebilir değildir. Ya şiddetini artıracak ya da yok olacaktır.”

Mezopotamya Ajansı’ndan Bilal Seçkin’e konuşan Prof. Özgen, hükümetin kendi halkına savaş açtığını, ülkeyi hapishaneye çevirdiğini ancak artık yönetimi elinde tutamadığını belirtirken, bu şartlar altında yapılması gerekenleri de şöyle sıraladı:

  • Arzulanan hayatın tüm niteliklerini sadece söyleyerek değil, kurarak göstermeliyiz. Dolayısıyla barış sözünün içeriğini çok dikkatle örmeliyiz.
  • Bir ahlak ve bir kadın adaleti kurabiliriz, kurmalıyız.
  • Büyük acılarla yaşayan ve bu acının yöneleceği hukuk mekanizmasının gerçekle ilgisinin tamamen kopmuş olduğu, yani acısını nasıl sağaltacağını bilemeyen büyük kitleler var. Onlara yeniden özne olma hakkını sağlamalıyız.
  • Geniş bir toplumsal ülkü yaratma niteliğimizi kaybettik. En azından grupsal olarak kendi ülkülerimizi, heyecan verici hayat ütopyalarımızı yaratmalı, söylemeli ve göstermeliyiz.



Önceki Haber
Almanya, Yücel'in tahliyesi öncesi Türkiye ile silah anlaşmalarına onay vermiş
Sonraki Haber
Dada Kılavuzu'ndan: Dada felsefesi, romantizm ve Nietzsche