Ana SayfaGüncelDemirci Kawa’nın Newroz ateşi – Aydın Engin

Demirci Kawa’nın Newroz ateşi – Aydın Engin

HABER MERKEZİ – Deneyimli gazeteci, Cumhuriyet yazarı Aydın Engin, 21 Mart vesilesiyle Newroz’u ve Afrin’de ÖSO gruplarınca heykeli yıkılan Demirci Kawa’yı yazdı. Engin, “Demirci Kawa’nın Newroz ateşi” başlıklı yazısında, Kürt mitolojisinde önemli bir figür olan Kawa’nın zalim Dehak’a karşı direnişini anlatırken, Kawa’nın Kürtler için önem ve değerine değiniyor. Afrin’de Türkiye destekli ÖSO gruplarının Kawa’nın heykelini hedef aldığını hatırlatan Engin, “Kawa gerçeğine saygı duymak varken, ‘putları’ kırdıklarını ve cennetin pasaportunu elde ettiklerini düşünen (düşünen?) ÖSO ‘yiğitleri’nin sırtını sıvazlayanlar bunu kavrayabilirler mi? Sanmıyorum…” diyor. Aydın Engin’in Cumhuriyet’teki yazısını yayımlıyoruz.


Aydın Engin


Bugün Newroz.
Hazar kıyılarının, Kafkaslar’ın, Doğu Akdeniz’in ama ille de Kürtlerin bayramı.
İlle de Kürtlerin” dedim. Çünkü Ön Asya’daki öteki halklar için Newroz baharı muştular. Gülümsemeye başlayan güneş, buğular tüten toprak, buzlardan kurtulan sudur…
Ama Kürtler için bahar muştusundan öte bir anlamı, önemi ve değeri var: Özgürlük!..
O yüzden bilerek Newroz yazdım. Oysa biz Egeliler Nevruz deriz…
Kürt mitolojisine göre Mezopotamya’nın (Galiba Asur’un) zalim kralı Dehak boynunda iki yılan taşırmış. Yılanlarını çocuk beyniyle beslermiş. Her gün iki çocuğu öldürtüp beyinlerini yılanlarına yedirirmiş. İki Kürt, Dehak’ın saray mutfağına sızmayı başarmış. Kesilip beyinleri çıkarılacak çocuklardan birini saklayıp, yerine bir kuzu beyni koymaya başlamışlar. Kurtulan çocuğu da gizlice saraydan dışarı çıkarmışlar. Halk da o çocukları dağlara kaçırıp mağaralarda büyütmüş.
Yedi çocuğunun altısı Dehak’ın yılanlarına yem olan demirci Kawa, ateşinde kızıla döndürüp, örsünde dövüp, çifte su verip yaptığı keskin kılıçlarla gitgide büyüyen çocukları birer savaşçı olarak eğitmiş.
Bir 20 Mart günü Demirci Kawa önlüğünü çıkarıp bir dalın ucuna asıp bayrak yapmış, elinde çekici, ardında çifte su verdiği kılıçları kuşanmış savaşçı çocuklar dağlardan inip Dehak’ın sarayını basmışlar. Kawa çekici ile zalim Dehak’ın ve yılanlarının başlarını ezmiş. Mezopatomya halkları Dehak’ın zulmünden kurtulup özgürlüklerine kavuşmuşlar…
Ertesi gün, 21 Mart’ta da özgürlüğün bayramını ateşlerin üstünden atlayarak kutlamışlar.
Kürt mitolojisi böyle diyor.

***

Peki, Kürtler ne diyor?
O bölgede görece çok çalışmış bir gazeteciyim. Newroz’un orada ateş üstünden atlamaktan, herhangi bir bayram, şenlik gibi eğlenmekten, o günü sadece bahar bayramıymış gibi algılamaktan çok öte bir anlamı var. Yer yer dinsel, ama asıl ve çok büyük ölçüde siyasal bir içerik taşıyor.
Ve Kawa…
Tutup “Ne özgürlüğüymüş bu? Ayrı devlet hevesi mi? Zaten özgür değiller mi” gibi milliyetçi önyargı sahipleri ne kadar naralanırsa naralansınlar, gerçek değişmiyor: Demirci Kawa bir özgürlük simgesi.
(Özet bir anı: Afganistan’da Azerilerin yoğun yaşadığı, İran sınırına yakın bir bölgede Kürtlerin yaşadığı küçücük bir köy irisi, kasaba küçüğü bir yerleşimdi. Çocukların bir çocuk oyununa tanık olmuştum. Öndeki çocuk üstü bol lekeli, bayrak gibi bir şey taşıyor; ardındaki çocuklar da güle oynaya türkü mü, ilahi mi kestiremediğim bir müzik eşliğinde yürüyorlardı. Rehberim Azeri Gulam Hazret gülerek “Çocuklar işte. Newroz yaklaşıyor ya, bayrama hazırlanıyorlar” dedi ve ekledi: “O öndeki çocuk demirci Kawa’nın önlüğünü taşıyor. O yüzden bezin üstüne kömür karaları sürmüşler…” deyip bir kez daha güldü…)

***

Afganistan’da bir Kürt köyü olduğunu görünce yaşadığım şaşkınlık yıllar gerisinde kaldı. Ancak Newroz’un ve demirci Kawa’nın Kürtler için ne anlama geldiği o gün bugün belleğimde çakılı kaldı.
Şimdi gelin, Afrin’de Selefi cihatçılardan oluşan, ÖSO denen örgütün demirci Kawa heykelini önce kurşuna dizip, heykeli büyük ölçüde tahrip edip, bununla yetinmeyip halat bağlayıp devirmeleri, kırılmış, parçalanmış heykel kalıntıları arasında çöküp secdeye varmalarının Kürtler arasında hangi duygulara ebelik ettiğini kavramak, tahmin etmek zor olmasa gerek.
Kawa gerçeğine saygı duymak varken, “putları” kırdıklarını ve cennetin pasaportunu elde ettiklerini düşünen (düşünen?) ÖSO “yiğitleri”nin sırtını sıvazlayanlar bunu kavrayabilirler mi?
Sanmıyorum…


Kaynak: Cumhuriyet



Önceki Haber
SGK 5 kanser ilacını yeniden ödeme kapsamına aldı
Sonraki Haber
Diyarbakır Tabip Odası Başkanı Demir gözaltında