Ana SayfaGüncelSuruç Katliamı davası sanığı polis: Normal bir arama yapılsaydı canlı bomba yakalanırdı

Suruç Katliamı davası sanığı polis: Normal bir arama yapılsaydı canlı bomba yakalanırdı

HABER MERKEZİ – Suruç Katliamı’nın ardından açılan davada “Görevi kötüye kullanmak” suçuyla yargılanan sanık polis Ali Koçak, olay günü ‘normal bir arama yapılması durumunda canlı bomba yakalanırdı’ dedi.

Urfa’nın Suruç ilçesindeki Amara Kültür Merkezi’nde 20 Temmuz 2015 tarihinde IŞİD’in canlı bomba saldırısı sonucu 33 gencin yaşamını yitirdiği katliama ilişkin Ali Koçak ve Ahmet Oğuz Davarcı isimli iki polis hakkında Suruç Asliye Ceza Mahkemesi tarafından açılan davanın ilk duruşması görüldü.

Duruşmaya, “Görevi kötüye kullanma ve ihmal” suçlamasıyla yargılanan Ali Koçak başka dosyadan tutuklu bulunduğu Kırşehir Cezaevi’nden SEGBİS ile bağlanırken, Ahmet Oğuz Davarcı ise katılmadı.

Mağdur aileleri ve avukatlarının hazır bulunduğu duruşma iddianamenin ve sanık polis Davarcı’nın yazılı ifadesinin okunmasıyla başladı.

‘Normal bir arama yapılsaydı canlı bomba yakalanırdı’

Duruşma sanık polis Ali Koçak’ın savunmasıyla devam etti. Savunmasında patlamanın yaşandığı sıra Suruç Emniyet Müdürlüğü’nde istihbarat grup amiri olarak görev yaptığını belirten Koçak, şöyle konuştu:

“Olay öncesinde ben kendi şube müdürüme ve ilçe emniyet müdürüne organizasyon hakkında bilgi verdim. Verdiğim bilgi doğrultusunda birimlerde kendi önlemlerini ve hazırlıklarını yaptılar. Fiziki kuvvetlerin ve zırhlı araçların nerede duracağı ve nelerle uğraşacağı benim yetkim alanım dışındadır. Bu noktada eksiklik var ise, benim eksikliğim değildir. İstihbaratta hedef şahıs tabiri vardır. Her il kendi alanında ki hedef şahıslardan mükelleftir. Adıyaman İstihbarat Şube Müdürlüğü’nün canlı bomba şahısla ilgili çalışma yapmış olması gerekirdi. Patlama öncesi Adıyaman’dan bize Şeyh Abdurrahman Alagöz’ün terör nitelikli kayıp şahıs olduğuna dair bir yazı geldi. Ancak bu istihbarı bir bilgi değildi. Hiçbir detay ve bilgi yoktu. Bize fotoğrafı veya bu kişinin canlı bombalı saldırısında bulunacağı bilgisi verilseydi, ona göre hareket ederdik.”

MA’da yer alan habere göre, Amara Kültür Merkezi’ndeki organizasyon öncesi normal bir arama yapılması durumunda canlı bombanın yakalanabileceğini ifade eden Koçak, savunmasını şu sözlerle bitirdi:

“Şahsı canlı olarak ben görseydim, kabarık yelekli halinden anlar ve üst araması yapmadan direkt kafasına sıkıp öldürürdüm. Yeterli güvenlik önleminin alınıp alınmadığını bilmiyorum. Olayda bir kusurum olduğunu düşünmüyorum. Bana patlamadan iki ay önce üstün başarı belgesi verildi. Ben görevimi layıkıyla yapıyordum. Beraatımı talep ediyorum.”

Sanık Koçak’ın savunmasının ardından müşteki beyanlarının alındığı duruşmada avukat savunmaları ve talepleri de alındı.

Yargılanmanın genişletilmesini talep eden mağdur avukatlarından Can Tombul, “Görevi kötüye kullanma” suçunun yanı sıra sanıkların “Kasten öldürme ve yaralama” suçunu da işlemiş olduklarını düşündüklerini söyledi ve bu talep doğrultusunda sanıkların tutuklanmasını istedi.

Avukat Tuğçe Güllüdağ ise savunmasında, sadece sanıkların değil devletin de güvenlik açığı olduğu yönünde kanaat sahibi olduğunu belirtti.

Polisler tanık olarak dinlenecek

Avukatların taleplerini değerlendiren mahkeme heyeti, Emniyet yetkilileri Rüştü Yılmaz, Abdurrahim Özdemir, Oykun İlgün, Tanju Gündüz, Cüneyt Şanlı, Süleyman Küçükkaya ve Mehmet Yapalıal’ın tanık sıfatıyla dinlenilmesi için adreslerine tebligat gönderilmesine, Mehmet Yapalıal hakkında yapılan yargılamadaki dosyanın örneğinin incelenmesine, sanığın beyan ettiği diğer illerin istihbarat şubelerinin Suruç patlaması öncesi Adıyaman İl Emniyet’inin gönderdiği yazı ile ilgili herhangi bir çalışma yapıp yapmadığı hususunda araştırma yapılması talebinin bir sonra ki celse değerlendirilmesine, Urfa İstihbarat Şube Müdürü Rüştü Yılmaz’ın imzası bulunan EBYS yazılı 13 Haziran 2015 tarihli yazı evrakının değerlendirilmesinde gelen istihbarı büroların bu konuda bir araştırma yapmakla yükümlü olup olmadığına ilişkin bilgi verilmesine dair Urfa Emniyet Müdürlüğü’ne müzekkere yazılmasına karar verdi.

Mahkeme, bir sonraki duruşmayı 21 Eylül tarihine erteledi.