Ana SayfaManşetYerinden edilen Afrinliler: Dünyanın vicdanı burada olanları görmeli

Yerinden edilen Afrinliler: Dünyanın vicdanı burada olanları görmeli

HABER MERKEZİ – Türkiye’nin ÖSO gruplarıyla beraber Afrin kent merkezine dönük saldırıları nedeniyle yüz binlerce Afrinli konvoylarla şehirden çıkmak zorunda kaldı. Konuştuğumuz Afrinliler bu durumu, “Biz Afrin’de o kadar göçmeni ağırladık, şimdi kendimiz göçmen durumuna düştük” sözleriyle özetliyor. Uluslararası kurumların sessizliğine tepki gösteren ailelerin tepkisi de çağrısı da ortak: “Dünyanın vicdanı burada olanları görmeli” diyen Afrinliler, başta BM olmak üzere uluslararası örgütlere yardım çağrısı yapıyor. Evini terk etmek zorunda kalanlardan 64 yaşındaki Leyla Xelil, “İnsan haklarından bahsedenler insanlık adına bize destek olsun” diyor.


Haber: Fatma Koçak


Türkiye ve ÖSO gruplarının 20 Ocak’ta saldırılarının başladığı Afrin’de 57 gün boyunca iç göç yaşandı. Çatışmaların yaşandığı köylerden binlerce köylü kent merkezine gelmek zorunda kaldı.

Afrin Kantonu’nun verilerine göre saldırıların başlamasından önce nüfusu 700 bin olan kent, son 30 gündür adeta adım atılamaz hale geldi. İnsanlar inşaatlarda yaşayıp dükkânlara yerleşirken, mevcut evlerde ise iki üç aile birlikte kaldı.

Kentin su kaynağı olan Meydanke Barajı’nın Türk savaş uçakları tarafından vurulmasıyla kentte su sorunu baş gösterdi.

Yine kentin tek kapısı olan Halep yolunun obüslerle vurulmasından kaynaklı ekmek sorunu yaşanmaya başladı.

Afrin Kantonu bedava ekmek dağıtarak ve kuyulardan evlere su taşıyarak yaşanan mağduriyeti gidermeye çalıştı.

Ancak 57 gündür kente yönelik saldırılar son iki haftada kent merkezine yöneldi; kent uçak ve obüslerle hedef alındı. Sivillerin hedef alındığı saldırılarda son olarak 16 Mart’ta öğlen vakti Avrin Hastanesi’nin vurulmasıyla 16 kişi yaşamını yitirdi. Hastanede vurulan siviller arasında 3 doktor ve 3 hamile kadın da bulunuyordu.

15 Mart’tan itibaren ise Demokratik Suriye Güçleri (DSG) sivillere yönelik saldırıların artmasıyla halkı korumak için kentten tahliye etmeye başladı.

Yüz binlerce insan evlerini, yaşamlarını geride bırakarak, buldukları araçlarla yollara düştü. Traktör ve kamyon kasaları dahi insanlarla doldu ve binlerce araç bir ucu Afrin bir ucu Şehba Kantonu’na varan uzun kuyruklar oluşturdu.

İnsanlar Şehba’nın köylerinde boş buldukları evlere ya da duvar dibine yerleşmeye başladı. Birçoğu yer olmadığı için evlerin avlularında yere battaniye serip uyuyor.

Şehba Kantonu yetkilileri uluslararası yardım gelmemesi durumundan yüz binlerce insanı barındıracak ve yiyecek temin edecek güçlerinin olmadığını belirtiyor ve BM dahil tüm kurumlara çağrıda bulunuyor.

Şehba’nın Fafin, Tıl Şeyir, Ahras, Tıl Qırra, Vahşiye, Tıl Sosin, Şex İsa, Kefernaseh, Kefernaye Dercimel, Umhoş, Şaali, Merebiye, Hıssiye başta olmak üzere köylere ulaşan Afrinliler ise uluslararası kurumların sessizliğine tepki gösteriyor.

“Biz Afrin’de o kadar göçmeni ağırladık, şimdi kendimiz göçmen durumuna düştük”

Tıl Şeyir’de bir duvar dibine attığı battaniye üzerinde 3 kızı ve bir oğlu ile birlikte kalan Hevin Sileman, Afrin’in Eşrefiye Mahallesi’nden çıkanlardan. DSG’nin tahliyesi ile birlikte kentten çıkan ve yanına sadece battaniye alabilen Hevin, Halep’in Şeyh Maksut Mahallesi’nden savaş nedeniyle Afrin’e göçtüğünü anlatıyor.

“Ben Türkiye’nin yanındaki çetelerin insanlara neler yaptığını iyi biliyorum. O yüzden kendim ve kızlarımın namusunu korumak için evimden çıkmak zorunda kaldım” diyen Hevin, yüzlerce insanın katledildiği yüz binlerce insanın yerinden edildiği Afrin’e uluslararası toplumun tepkisizliğine şu sözlerle eleştiriyor:

“Türk devleti ve çeteler Kürtlerin evini köyünü başına yıkmaya geldi. Onların kadınlara neler yaptığını iyi biliyoruz. O yüzden evimizi bıraktık. Bunların ne kadar barbar olduğunu dünya biliyor ama söz konusu Kürt ölümü olunca herkes susuyor. Biz Afrin’de o kadar göçmeni ağırladık, şimdi kendimiz göçmen durumuna düştük.”

Bir duvarın dibinde yaşadığını ve yağmur yağdığı zaman çocuklarının hastalanmasından korktuğunu belirten Hevin, BM dahil tüm kurumların destek sunması gerektiğini söylüyor.

“Bir gün evimize, Afrin’e döneceğiz”

64 yaşındaki Leyla Xelil de Tilifê köyünden saldırılar nedeniyle Afrin merkeze gelmiş ve iki gün önce kentten çıkmak zorunda kalmış.

Şehba’nın Fafin köyüne iki çocuğu ve torunları ile birlikte gelen bir avluda yer bulan Leyla, “Biz bunları hak etmedik, bunu yapanların yanına kalmayacak, bir gün evimize döneceğiz. Afrin kimsenin değil, bizimdir” diyor.

Zeytin ağaçlarını ve köyünün bahar güzelliğini uzun uzun anlatan Leyla, “Şimdi çeteler köyümüzde ağaçları yakıyormuş, evimizi talan etmişler, öyle bilgiler aldık. Bu onların yanına kalmaz, köyüme döneceğim günü bekliyorum” diyor.

Leyla, “Dünya bu zulme sessiz kalıyorsa bu zulmün ortağıdır, evimizi barkımızı işgal ettiler, şimdi bir avluda yaşıyoruz. İnsanlık adına bize destek olsun insan haklarından bahsedenler” diye belirtiyor.

“Dünyanın vicdanı burada olanları görmeli”

Mihemed Ahmad da Şera’nın Dikmedaşe köyünden 45 gün önce şehir merkezine gelenlerden.

Köyünün talan edildiğini söyleyen Mihemed, Afrin’de bir inşaatta 6 aile birlikte yaşadıklarını anlatıyor.

İki gün önce kentten bir traktörler çıkmak zorunda kaldıklarını anlatan Mihemmed, BM dahil tüm kurumlara çağrı yapıyor.

Yüzbinlerce insanın Şehba köylerine geldiğini kaydeden Mihemed, Ahras’ta boş bir ev bulduğu için şanslı olduğunu söylüyor.

BM dahil uluslararası kurumlara, “Bu insanlık dramını görün, Rusya ve Türkiye bizi evimizden toprağımızdan etmek için anlaşmış. Dünyanın bütün anlaşmaları Kürtlerin başı üstüne oluyor. Bizim ölümümüz de evsizliğimiz de kimsenin umurunda değil” diye tepki gösteren Mihemed, “İşgale ses çıkarmayan kurumlar bu insanlık dramını görsün, açlıkla karşı karşıyayız. Dünyanın vicdanı burada olanları görmeli” diye sitem ediyor.




Önceki Haber
Deniz Poyraz’dan ıhlamur kokan asi öyküler
Sonraki Haber
'Westworld'ün ikinci sezonundan yeni görüntüler