Ana SayfaGüncelAKP’nin sağlık karnesi: ‘En çok kadınlar etkileniyor, en önemli sorun şiddet’

AKP’nin sağlık karnesi: ‘En çok kadınlar etkileniyor, en önemli sorun şiddet’

HABER MERKEZİ – AKP’nin yeni bir ‘sağlık ortamı’ oluşturduğunu söyleyen TTB Halk Sağlığı Başkanı Prof. Dr. Nilay Etiler, Türkiye’de sağlığın paralı hale geldiğini ifade etti. Sağlık politikalarından en çok kadınların etkilendiğini söyleyen Etiler, en önemli sorunun ise sağlık kuruluşlarında yaşanan şiddet olduğunu belirtti.


Haber: Necla Demir


Dünya Sağlık Örgütü Anayasası’nın yürürlüğe girdiği 7 Nisan 1943 tarihinden bu yana 7-14 Nisan tarihleri Dünya Sağlık Haftası olarak kutlanıyor.

Türk Tabipler Birliği (TTB) Halk Sağlığı Başkanı Prof. Dr. Nilay Etiler, dünyada sağlık hizmetlerinin ve halk sağlığının tartışıldığı birçok etkinlik ile kutlanan haftaya ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

AKP’nin sağlık karnesine bakıldığında yeni bir sağlık ortamı oluşturduğunu söylemenin mümkün olduğunu belirten Etiler, bu ortamda sağlığın herkes için bir hak olmaktan öte tüketim unsuruna dönüştürüldüğünü söyledi.

“AKP’nin sağlık reformu kar hizmetini kapsıyor”

Prof. Dr. Nilay Etiler

Serbest dinamikleriyle yönetilen sağlık sisteminin yaratılmasının AKP’nin sağlık reformunun özeti olduğuna işaret eden Etiler, “Bu sistem kar edilebilecek her türlü hizmeti kapsıyor. Örneğin geleneksel ve alternatif sağlık uygulamaları, sülük, hacamat, homeopati gibi bilimsel etkinliği kanıtlanmamış yöntemler de var. Sağlık hizmetlerinin kullanılmasının teşvik edilmesi, deyim yerindeyse kışkırtılması, böylece daha çok hasta yani ‘müşteri’, daha çok kar vs. Sadece özel sağlık kuruluşlarının yaygınlaşması değil kamu sağlık kuruluşlarının da çeşitli biçimlerde özelleştirilmesi söz konusudur” dedi.

Sağlık sisteminin sağlık çalışanlarını araçsallaştırdığı ve bunun sonucunun da şiddet olarak karşılarına çıktığını belirten Etiler, Türkiye’nin hiçbir döneminde sağlık çalışanlarına şiddetin bu denli artmadığına dikkat çekti.

“Türkiye’de sağlık paralı hale geldi”

“Sağlık harcamalarında herkesi kapsadığı öne sürülen Kamu Sağlık Sigortası yani Genel Sağlık Sigortası (GSS) olsa da prim borçları nedeniyle sistemden tam olarak yararlanamıyor” eleştirisini de yapan Etiler, GSS’nin yaşama geçirilmesiyle sistemden yararlanan kişilerin dahil cepten harcamalarında önemli bir artış olduğunu söyledi.

Etiler, “Sadece sistemi kullandığında ödediği katkı payları ve doğrudan cepten ödemeler toplam sağlık harcamalarının yüzde 16’sını oluşturuyor. Buna primleri de eklediğimizde bugün Türkiye’de sağlığın paralı hale geldiğini çok net olarak görebiliriz” diye belirtti.

Hükümetin sağlıkta dönüşüm programlarını da hatırlatan Etiler, buna karşı yıllardır karşı çıktıklarını ifade ederek, “TTB’nin bu mücadelesi Türkiye’de sağlık reformunu aksatan en temel faktör oldu.”

“Hekimler, insan tamircisi değildir”

TTB’ye yönelik son dönemde artan saldırıların yeni olmadığına vurgu yapan Etiler, “Örneğin 1980’li yıllarda darbeciler idam cezasını tartışırken TTB çok net olarak tavır aldı. Her zaman barış ve demokrasiyi ön plana çıkardı, çünkü bunlar evrensel değerlerle ve hekimlik değerleri ile örtüşen ilkelerdir. Hekimlik topluma karşı sorumlulukları olan bir meslektir. Toplumun sağlığı ve iyiliğine dair söz söyleme hakkı buradan gelir. ‘Hekimler politikayla ilgilenmesin, işini yapsın’ sözlerini çok duyduk. Hekimler, iktidarın bizleri görmek istediği gibi insan tamircisi değildir” dedi.

“Sağlık politikalarından en çok kadınlar etkileniyor”

AKP’nin sağlık politikalarından en çok kadınların etkilendiğini söyleyen Etiler, bir yanda neoliberal programı uygulamak diğer yandan da dini referanslarla dipten vuran ağır bir ataerkillik durum söz konusu olduğunu belirterek, “Bu kelimenin tam anlamıyla bir kadın düşmanlığı. Toplumun genelinde iktidarı sürdürmenin bir aracı olarak her bireye kendi iktidar alanlarını yaratıyorlar. Sıradan bir işçi için bu aile içindeki mikro iktidarı. Böylece patronun kendisi üzerinde kurduğu iktidarı, o da evdeki kadınlar üzerine kuruyor. Evin içinde erkeğin iktidarını beslemek, yaşamın diğer alanlarında ezilmiş, yok sayılmış, sömürülmüş erkeğe sunulan bir ödül ya da fırsat. Topyekün yönetilebilir bir toplum için kullanılan bir araç olarak görüyorum. Yani kadın son sömürge olarak bu zincirin en sonunda duruyor. Kadına yönelik şiddetin artışı, kadın cinayetlerinin artışı ve aslında genelde kadınların baskılanmasının artışını bu şekilde değerlendiriyorum” dedi.

Sezaryen ve kürtaj konusundaki tartışmaların bunun devamı olduğunu ve ataerkil kodlardan bağımsız düşünülemeyeceğini sözlerine ekleyen Etiler, şöyle konuştu:

“Ancak bu noktada önce şunu söylemek gerekir ki, Türkiye’de sezaryen sıklığı çok yüksek, bunda kadınların kendi tercihlerinden çok sağlık sisteminin yıllar içinde oluşturduğu bir durum söz konusu. Ve gelinen noktada doğumların yaklaşık yüzde 60’ı sezaryen ile yapılıyor. Bu durum aslında en başta bahsettiğim sağlığın piyasalaştırılması ile çok yakından alakalı. Zira özel bir hastaneye gittiğiniz zaman pembe ya da mavi tüllerle bezenmiş odalar, fiyonklar, prenses yatakları ile işin pazarlama tarafları yanında sezaryen doğumların yaygın olduğunu görürsünüz. Aynı hastanelerde iş doğum sonrası bakıma ya da oluşan bir komplikasyona geldiğinde kadınların devlet hastanelerine sevk edildiğini, yolda ya da hastane kapısında ölümler olduğunu da şahsen görmüş bir kişiyim. Özel piyasalaşmış sağlık budur. Diğer yandan kimler daha çok sezaryen ile doğum yapıyor, kimler normal yapıyor diye baktığımızda Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması’nın sonuçları eskiden beri toplumun yoksul kesiminde sezaryen sıklığının yüzde 20’nin üzerine çıkmadığını gösteriyor. Tekrar başa dönersek tıbben de sezaryen doğumlarının sadece zor doğumlar, riskli gebelikler için yapılması gerekiyor.”

“En önemli sorun şiddet”

Etiler, AKP’nin iktidara gelmesiyle hekimlerin ve tüm sağlık çalışanlarının yaşadığı en önemli sorunun sağlık kuruluşlarında yaşanan şiddet olduğunu belirterek, “Bu şiddet, yeni sağlık uygulamalarının yaşama geçirilmesi sırasında yaşanan aksiliklerin sorumlusu olarak sağlık çalışanlarının gösterilmesiyle çok yakından ilişkili” dedi.

Prof. Dr. Nilay Etiler son olarak, verilmesi gereken mücadelenin iyi hekimlik, insanlığın evrensel değerlerini temel alan ve bir kadar da güncel, insancıl, toplumcu, gündelik popülist politikalardan etkilenmeyen bir tutumla olması gerektiğinin altını çizdi.


Bu haber, MA’dan kısaltılarak alınmıştır.