Ana SayfaGüncelAyşe Deniz Karacagil’in anne ve babasına ilk duruşmada beraat

Ayşe Deniz Karacagil’in anne ve babasına ilk duruşmada beraat

HABER MERKEZİ – Ayşe Deniz Karacagil’in annesi Nuray Erçağan ve babası Ömer Karacagil, kızlarının cenaze törenine katıldıkları gerekçesiyle haklarında açılan davanın ilk duruşmasında beraat etti.

Rakka’da IŞİD’e karşı savaşırken yaşamını yitiren, kamuoyunda ‘kırmızı fularlı kız’ olarak bilinen Ayşe Deniz Karacagil’in cenaze törenine katıldıkları için gözaltına alınıp serbest bırakılan annesi Nuray Erçağan ve babası Ömer Karacagil hakkında Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından “örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla iddianame hazırlandı.

İddianameyi kabul eden Antalya 2. Ağır Ceza Mahkemesi Erçağan ve Karacagil’e “örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla dava açtı.

Davanın ilk duruşması bugün Antalya 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.

Karacagil’in annesi ve babasına beraat

Duruşmaya Erçağan ve Karacagil’in yanı sıra avukatı hazır bulundu.

Kimlik tespiti ile başlayan duruşmada anne Nuray Erçağan, üzerine atılı suçlamaları reddederek sadece kızının cenazesine katılmak için orada bulunduğunu ve çevresinde bulunanları tanımadığını belirtti.

Yapılan konuşmanın suç olmadığını belirten Erçağan, “IŞİD’in çocukları öldürdüğünü, taciz ve tecavüz ettiği bir yerde kızımın sivillere yardımları ve IŞİD’e geçit verilmeyeceği düşüncesini yansıtmak istedim” dedi.

Baba Ömer Karacagil de hakkındaki suçlamaları kabul etmeyerek, orada poz vermek için değil kızlarının cenazesine katılmak için bulunduğunu belirtti. Karacagil, “MLKP örgütü” ile hiçbir bağlantılarının olmadığını söyledi.

İddia makamı sanıkların tek tek cezalandırılmasını istedi.

Mahkeme heyeti ise sanıkların üzerine atılı suçlamanın yasal unsurlarının oluşmadığını belirtip ayrı ayrı beraatine karar verdi.

Kızlarının cenazesi için Kobani’deydiler

Karacagil’in anne ve babası, kızlarının cenaze törenine katılmak üzere Kobani’ye gitmişti.

Anne Nuray Erçağan cenaze töreninde yaptığı konuşmada, şunları söylemişti:

“Kızım ‘Yanı başımızda bir savaş var, görmüyorlar anne’ dedi. Ve buralara kadar geldi. Arkasından bizi de getirdi. Ve bana sizi vasiyet ederek, ‘Büyük ailesi’ dediği kişilerle tanıştırdı. Kızım Kobani halkına emanettir. Kobani’ye sahip çıkan güzel halk kızım size emanettir. Kızım Suriye, İran, Irak ve tüm Ortadoğu halklarına umut olsun, destan olsun.”

Ayşe Deniz Karacagil (Destan Temmuz)

Antalya’da Gezi Parkı direnişine katıldığı, Ahmet Atakan’ın ölümü, 12 Eylül darbesinin yıldönümü ve ODTÜ protestolarında yer aldığı gerekçesiyle tutuklanarak hakkında 98 hapis cezası istenen ve kırmızı fuları delil olarak gösterildiği için kamuoyunda “kırmızı fularlı kız” olarak tanınan Ayşe Deniz Karacagil, yargılandığı davadan tahliye olduktan sonra PKK’ye katılmıştı.

Karacagil ardından IŞİD’e karşı savaşmak için Rojava’ya geçmişti.

Karacagil’in, Demokratik Suriye Güçleri (DSG) tarafından Rakka’nın IŞİD’den kurtarılması için düzenlenen operasyon sırasında 29 Mayıs’ta yaşamını yitirdiği açıklanmıştı.

Karacagil yargılandığı davanın duruşmasında şunları söylemişti:

“Tarih her zaman direnişteki yaşamı yazar. Tarihi kanla yazanlar, toplumsal muhalefetin her katmanında onarılmaz yaralar açtılar. Net kanıtlara rağmen yargı, gerçek katilleri aklama çabasında. Antalya’da İstanbul’da saldıran palalıların ne olmadığını gördük. Dışarıda birileri bacanaklı-oğullu milyonları cukkalarken, bizim tutsak edilmemize şaşılmaz. İktidardakiler, yüzsüzlüğün bu kadarı denecek kadar açık oynadılar, katilleri akladılar. Cezaevlerinde, koğuşlarımıza kadar giren erkek egemen kültür, çamaşırlarımızla dahi dalga geçerek ‘Bu bayrak büyük’ diyebilmektedir.

Dışarıda demokrasi diyenler içeride gençleri katletti. Hukukun görmediği her şeyi biz yaşadık ve gördük. Eylem günü uzun sakallı ve takkeli sivil kişiler bize saldırdı. Ancak onların yargılanacaklarını sanmıyorum. Bundan sonra da çocukların uçurtmalarının vurulmasına izin vermeyeceğiz.

Türkiye halklarının üzerindeki bulutların rengi, maviye dönmelidir artık. Gezi direnişini, insanlık onuru için gerçekleştirdik. Yeri geldi öldük, yeri geldi kör olduk, tutsak olduk. Kırmızı fuları açıklayayım. Bence bulunmayan o örgüt kumaş fabrikalarıdır. Ülkemiz şaşırmışlar cehennemine döndü. Siz burada bizi yargılamaya çalışıyorsunuz.”