Ana Sayfa1915'TEN BUGÜNELatin Amerika’nın ilk Ermeni milletvekili Kechichian’ın Yozgat’tan Río de la Plata’ya uzanan hikayesi

Latin Amerika’nın ilk Ermeni milletvekili Kechichian’ın Yozgat’tan Río de la Plata’ya uzanan hikayesi

HABER MERKEZİ – 1915’ten bugüne uzanan Ermeni portrelerinden bu hafta Liliám Kechichian var. Uruguay’da bakanlık görevi yürüten Kechichian’ın hikayesi Yozgat’tan Río de la Plata’ya uzanıyor. Latin Amerika’daki ilk Ermeni milletvekili olan Kechichian, soykırımı hatırlatarak, “Yüz yıl önce yaşanan ile Latin Amerika’yı mahveden diktatörlükler arasında bariz bir koşutluk görülebilir” diyor.


Görüşmeyi yapan: Eugenia Akopyan

Çeviri: Tolga Er


Uruguay’ın Montevideo limanı ülkenin Turizm ve Spor Bakanlığı’na ev sahipliği yapıyor. İkinci kattaki bakanın ofisi görkemli Uruguay bayrağı ve birçok fotoğrafla süslü. Aynı zamanda çiçek ve taze mürekkep kokuyor. Bakan Liliám Kechichian, anlamlı gözlerle gülen Ermeni asıllı bir kadın. Ancak bu yumuşak yüzün arkasında demirden bir öz, onu bugün içinde bulunduğu ofise getiren hayatta kalma, kararlılık ve sıkı çalışma hikayesi var.

Yozgat’tan olan Liliam’ın ailesi Ermeni Soykırımı’ndan evlerinden tehcir edilerek gönderildikleri çöldeki ölüm yürüyüşünden sığınmak amacıyla kaçarak Latin Amerika’ya varır. Yozgat’ın nüfusu 130 bindir ancak yalnızca birkaç kişi katledilmeden kurtulabilir. “Dünyaya şans eseri geldim” diyen Liliám’a göre de bu böyledir. Dedesi Hagop Kechichian, büyükannesi Lucía Sevasian ve babası Isaac hayatta kalanlar arasındadır.

Liliam’ın diğer akrabaları o kadar şanslı değildir. Kuzenleri çölde açlıktan ölürken, anne ve babaları öldürülür. Ailesi 1919 yılında Beyrut’a ulaştığında iki yaşındadır. Açlık ve acı çekmiştir. Liliám, “Lübnan için sadece minnete dair sözler sarf edebilirim” diyor ve şöyle devam ediyor:

“Babam hiç şüphesiz Lübnanlıları severdi ve her zaman onlar için minnete dair sözler ederdi. Çok cömert, ilgili ve misafirperverdiler. Her zaman, kadınlara kötü davranan ve onları istismar eden Türklere kıyasla kadınlara karşı nazik olduklarını söylerdi.”

Diğer birçok Ermeni ailesi gibi Kechichiyanlar da yeniden başlayacakları barışçıl bir yer arayışındalardır. O zamanlar uzak olan Uruguay hakkında nice hikaye duymuşlardır. Hemşerileriyle beraber 1921 yılında Güney Amerika’ya doğru 50 gün süren, açlık ve korkunun eşlik ettiği uzun bir yolculuğa çıkarlar. Bakan anlatmaya devam ediyor:

“Babam asla yemeği çöpe atmamıza izin vermezdi. Küçük bir parçasını bile. Aç olduğumuzu söylediğinde bizi düzeltir, ‘Aç değilsiniz, sizinki iştah. Açlık bizim çektiğimizdi’ derdi.”

Yozgat’ın 20. yüzyılın başındaki görüntüsü

Yozgat’tan Río de la Plata’ya

Kechichian ailesi birçok göçmenin evi olan El Cerro’ya yerleşir. Uruguay kapılarını tamamıyla açmıştır. Liliám şöyle diyor: “Onları kendilerindenmişçesine kabul eden ülkeye ve Uruguay halkına gerçekten minnettarlardı.”

Isaac kunduracı olarak çalışır ve zanaatinden sanat ortaya çıkarır. Malvín’deki dükkanında ayakkabılar, bale ayakkabıları ve diğer alışılmadık kreasyonlar ortaya koyar. Nihayetinde Isaac Uruguay’ı yurdu olarak kabul eder ve tipik bir Uruguaylı haline gelerek futboldan hoşlanır. Ancak kökenini hiç unutmaz. Liliám, “Babam her şeyini kaybetmiş olan bir ulusun derin hüznünü aksettirirdi. Diğer insanların neler yapabildiğine şaşırdı” ifadelerini kullanıyor.

Dedesi Hagop ve büyükannesi Lucía nereden geldiklerini unutmamıştır. Liliám onları da şu sözlerle anıyor:

“Büyükbabam ve büyükannem her zaman matsun (Ermeni yoğurdu) yer, siyah giyinir, Ermenice dua eder ve asla kanaması durmayan açık yaralarından ötürü ağlardı. Bizler bin yıllık bir halktık ve bu bana tarihin derinliklerinden geldiğimi hissettirir. Babam bize kendi değerlerini işledi: Ermeni kültürü, edebiyatı, müziği ve dansı. Bir şeyleri doğru şekilde yapmanın, sıkı çalışmaya bağlı kalmanın tatminini öğretmişti.”

1950 yılına gelindiğinde Uruguay Dünya Kupası şampiyonu olur, insanlar kutlamak için sokaklara çıkar. Isaac, Sarandí del Yí’den genç bir Uruguaylı kadın olan Valentina García ile işte böyle tanışır. Bir yıl sonra evlenirler ve 1952 ile 1954 yıllarında sırasıyla Liliám ve Graciela adlarındaki kız çocukları dünyaya gelir.

Her zaman savaşçı

Liliám 19 yaşındayken, 1971 yılında, merkez sol koalisyon partisi Frente Amplio’ya katılır. Aynı gün (26 Mart) Isaac kanserden hayatını kaybeder. Liliám okulunu bırakıp iş bulmak zorunda kalır. Önünde zor zamanlar vardır. Latin Amerika genelinde totaliter hükümetler yavaş yavaş iktidarı ele geçirir. Ancak Liliám kendi inançlarına bağlı kalır ve düşünceleri için mücadele etmeye devam eder.

Gizli bir militan olmasına rağmen hapse girmemeyi başarır. Birçok yoldaşı şimdilerde “kayıp” olarak kayıtlıdır.

Liliám, José “Pepe” Mujica hükümeti yönetiminde Turizm Bakanı olur ve seçilmiş Başkan Tabaré Vazquez döneminde bakan olarak kalmaya devam eder. Bakan sözlerine şöyle devam ediyor: “İnsan haklarını, hakikati ve adaleti savunuyorum. Tutkum, diktatörlük altında daha da güçlendi ve bugün, her gün devam ediyor.”

Liliám Latin Amerika’da Ermeni asıllı ilk milletvekilidir ve kökenleriyle Uruguay siyasi sahnesi arasında şöyle bir bağ kuruyor:

“Ermeni ve Latin Amerikalı hissediyorum. Her ikisinin tarihi birleştirilebilir ve yüz yıl önce yaşanan ile Latin Amerika’yı mahveden diktatörlükler arasında bariz bir koşutluk görülebilir. Kendimi ayrıcalıklı hissediyorum ve soyadımdan gurur duyuyorum.”

Milletvekiliyken 2006 yılında Ermenistan’a resmi ziyarette bulunan Liliám, “Oldukça duygulandırıcı bir deneyimdi ve insanlar benim evimde hissetmemi sağladı. Çok hoşlar ve samimiydiler. En heyecanlı an ise Tsitsernakaberd’e (Ermeni Soykırımı Anıt Kompleksi) ziyaretimdi. Kendimi oradan gelmiş gibi hissettim” diye anlatıyor. Bu, Liliám’ın Ermenistan’ı son ziyareti değildir.  2013 yılında bu kez bir bakan olarak ülkeyi ziyaret eder.

Öncü Uruguay

22 Nisan 1965 tarihinde görülmemiş bir şey yürürlülüğe konur. Birçok ülkenin sözünü bile etmediği dönemde Uruguay, yeni bir ulusal yasayı yürürlülüğe koyarak Ermeni Soykırımı’nı tanıyan ilk devlet olur. Uruguay Doğu Cumhuriyeti, 13.326 nolu yasayla beraber 24 Nisan’ı “Ermeni Şehitleri Anma Günü” ilan eder.

2011 yılında ise Eğitim ve Kültür Bakanlığı Ermeni Soykırımı müzesi yapmakla görevlendirilir. Bu, Ermenistan dışında devlet inisiyatifinde yapılmış ilk Ermeni Soykırımı müzesidir. Hedefinde Ermeni halkına karşı işlenen soykırım hakkında farkındalık yaratmak, Ermeni kültürünün Uruguay’da tanınmasını sağlamak ve ülkeye yapılan Ermeni göçü hakkında bilgi toplamak vardır. Aynı zamanda insan haklarını savunmayı, insanlık karşıtı suçlarla, devlet terörizmi ve inkarla mücadeleyi öne çıkarmaya çabalar.


Kaynak: Aurora Prize


PAYLAŞ:
    WhatsApp'da Paylaş!   Telegram'da Paylaş!     Yazdır   E-Posta Gönder

Önceki Haber
"Ben iyi değilim" diyen usta oyuncu Füsun Demirel: Bir işi bile çok gördüler
Sonraki Haber
Gazeteci Berzan Güneş'in evine baskın