Ana SayfaKültür-SanatLGBTİ aktivisti Ömer Tevfik Erten ile “Burçak” sergisi üzerine

LGBTİ aktivisti Ömer Tevfik Erten ile “Burçak” sergisi üzerine

HABER MERKEZİ – “Gezi’den Ohal’e Türkiye’de Trans Kadınlar” serisinin ikinci ayağı olan “Burçak” sergisini açan fotoğrafçı ve LGBTİ aktivisti Ömer Tevfik Erten, ‘karanlık ve şiddet ögesi’ şeklinde lanse edilen trans imgesini yıkmayı amaçlıyor. Herkesin kendi hayalinin peşinden gittiği belirten Erten, bu projesini için, “Daha mutlu, hayatın içinden, hayata sıkı sıkı sarılmış bir yaşam görüyoruz. Hafif muzip çokça cüretkar bir hikaye var” ifadesini kullanıyor.


Röportaj: Neğşirvan Güner


Fotoğrafçı ve LGBTİ aktivisti Ömer Tevfik Erten “2013 yılından bugüne yürüttüğü “Geziden Ohal’e Türkiye’de Trans Kadınlar” projesinin ilk ayağı “transevi”nden sonraki ikinci sergisi olan “Burçak” “Belgeler”17’yi 14 Nisan’da Galata Fotoğrafhanesi’nde açtı.

Erten kendisini bu hikayeyi anlatmaya iten nedenin ‘sürekli translar hakkında medya başta olmak üzere eril bir dil kullanılması ve bu söylemi üreten fotoğrafların varlığından duyduğu rahatsızlık olduğunu’ vurguluyor.

Erten ‘Burçak’ sergisini ve ilham aldığı Burçak Tekin’i Gazete Karınca’ya anlattı.

Fotoğrafa başlama hikayenizden bahseder misiniz?

Lise yıllarından beri hep fotoğrafçılığa ilgi duyuyordum. Daha sonra fotoğrafçılar Özcan Yaman ve Yücel Tunca’yla tanıştım. 3 yıl belediyede çalıştım tam o süreçte Gezi Parkı eylemleri başladı. Bu dönem aynı zamanda kendi cinsel yönelimimi keşfettiğim bir dönem oldu benim için. Fakat gezi parkında hiç bir LGBTİ hareketiyle temasım olmadı. Ahmet Atakan eyleminde sadece bir transla iletişimim oldu ve onun fotoğrafını çektim. Zaten o gün “Gezi’den Ohal’e Türkiye’de Trans Kadınlar” projesi benim için başlamış oldu.

Sonra işten ayrıldım İstanbul LGBTİ hareketinde gönüllü aktivistlik ve fotoğrafçılık yapmaya başladım. O süreçte çeşitli kesimlerden insalar gelip translarla ilgili proje üretmek istiyorlardı. Ancak bu projeler genelde eril söylemi yeniden ürettiği için, translar tarafından sıcak karşılanmadı. Çünkü o insanlarla önce temas etmen, diyalog kurman lazım. Bende ilk 6 ay boyunca hiçbir şekilde fotoğraf makinasını elime almadım. İlk önce insanlarla iletişim kurmaya çalıştım. Daha sonra karşılıklı rıza sonrasında fotoğraf çekmeye başladım. Ve sonrasında “Gezi’den Ohal’e Türkiye’de Trans Kadınlar” projesinin ikinci ayağı olan ‘Burçak Belgeler 17’ sergisi ortaya çıktı.

Proje için ilham oluşturduğunu söylediğiniz Burçak Tekin ile tanışma hikayeniz nasıl başladı?

Beyoğlu Daracık Sokak’ta 2014’te trans kadın Çağla Joker öldürülmeden bir gün önce Burçak’ın çalıştığı evdeydim ben de. İlk orada birbirimizi gördük, sonrasında da görüşmeye devam ettik. Ardından 2015’teki yasaklı Onur Yürüyüşü’nde içinde Burçak’ın da olduğu Cansu Yıldıran imzalı fotoğraf, İstanbul Fotoğraf Festlivali’nde ödül aldı. Bende Festival’in önceki sene yapılan ‘Fotoğraf ve Cinsiyet’ konulu etkinliğinde konuşmacıydım.

2016’da bu ödülün verileceği gün hepimiz törenin yapılacağı yerdeydik. Ben Burçak ile beraber pistin önünde dans ederken festival yöneticisi Burçak’ın koluna girerek onu dışarıya çıkarmaya çalıştı. Neye uğradığımızı şaşırdık ilk önce, sonrasında gidip söyledim: ‘Sen nasıl engellersin benim dans etmemi?’ Cevap olarak ise basın ve Beşiktaş Belediye Başkanı’nın (Murat Hazinedar) orada olması, onların da bizimle aynı karede görünmek istememesini sundular.

Sonra festival koordinatörünün masasına gitti ve sorun yokmuş gibi dans etmeye başladı. Ben de gidip ‘Sen benim dans etmemi engelledin o zaman sen de dans etmeyeceksin’ dedim. Belediye başkanı da orada duruyordu ve bana, ‘Ben Türkiye’de ilk LGBTİ resepsiyonu vermiş kişiyim’ falan dedi. Ben de “Pardon ama bunun benim için bir önemi yok, biz burada dans edemiyoruz ve sen buna izin vermediğin içinmiş” dedim. Bir tartışma süreci yaşadık. Sonra da çıkmaya karar verdik. O geceden sonra ortak bir anımız oldu ve kendi kendini doğuran bir sürece girdik Burçak ile.

‘Medya nefret içerikli bir dil üretiyor’

‘Burçak’ projesine başlama fikri nasıl ortaya çıktı?

Bu olay olduktan 3-4 ay sonra başladım bu projeye. “Gezi’den OHAL’e Türkiye’de Trans Kadınlar” projesinden sonra translardan ilgili geri dönüşler almaya başladım. Translar ‘şiddet, seks işçiliği, kötü yaşam yaşam şartları’ ile lanse ediliyor. Özellikle medya da bu konuda nefret içerikli bir dil üretiyor. Bu geri dönüşler başka bir hayatın da var olduğu üzerine eleştirilerdi. Dolayısıyla ben de bir noktada kırılma yaşadım. Bombaların bombaladığı, depresyonun hakim olduğu ülkedeki kötü enerjiyi üstümüzden atalım daha böyle umutlu heyecanlı bir hikayeye ihtiyacım olduğunun farkına vardım.

Burçak bu sürece nasıl dahil oldu ?

Burçak çok gönüllüydü (gülüyor). Öyle ikna edilecek bir tarafı yoktu yani. Çünkü biz ilk önce Burçak’la arkadaş olduk. Bir fotoğrafçı ve model olarak ilişkimiz başlamadı. Burçak’ın ilk olarak DJ’liğe başlayacağı akşam fotoğraflarını çektim, sonra baktık, fotoğrafa dair güzel şeyler yapabiliriz

‘Hafif muzip çokça cüretkar’

‘Burçak’ ve ‘Transevi’ projeleri arasında nasıl bir hikaye farklılığı var ?

Transevi’nde kaçınılmaz olarak şiddet öğesini işliyordum. Çünkü orada kalan insanlar kendine bakamayacak durumda, şiddete maruz kalmış, gidecek yeri olmayan yani travmayı deneyimlemiş insanlardı. Bu deneyimi çektim ama şunun farkında olarak çektim, bunlar var ama başka başka şeyler de var.

Translar da artık kendilerinin sadece depresyon ve seks işçiliği ile anılmasından rahatsızdı. Başka bir hayatları da var sonuçta. Çekilen fotoğraflar da hep karanlık, uyuşturucu bağımlılığını, cinsel ilişkileri yansıtan bir fetişizm imgesi şeklindeydi bugüne kadar. Süreç içerisinde konuştuğum translarla, eril bir bakış açısını nasıl kırabiliriz, cinsiyetsiz bakış açısını; mümkün mü? bunları tartıştık. Ortaya da böyle pozitif bir hikaye çıktı. Daha mutlu, hayatın içinden yaşamlar var. Hafif muzip çokça cüretkar bir hikaye ortaya çıktı.

Sizi Burçak ile böylesine yakınlaştıran ne oldu peki?

Burçak’ta etkilendiğim en büyük şey hayallerinin peşinden gitmesi. İkimiz de kendi yolumuzu arıyoruz, belki Burçak ile bu kadar temas edebilmemizin asıl sebebi bu.

İlham kaynağı: Hayaller

‘Şiddet’ ya da ‘seks işçiliği’ imgesini Burçak’la nasıl aşabildiniz?

Burçak seks işçisi, hayatını seks işçiliği üzerinden kazanıyor. Ama aynı zamanda bunun dışında başka bir hayali var, bunun için mücadele ediyor. Dj’lik yapıyor, şarkı sözü yazıyor. Bu şahsen beni çok etkileyen bir nokta. Hatta ilham aldığım nokta da burasıydı zaten. Ben de her şeye rağmen yapmak istediğim işi yapmalıyım. Cesaret aldığım nokta bu işte. Şu İstiklal’deki fotoğraf mesela, ilhamdır o.

İlk fotoğraf sergine aileden bir tek annen gelmiş. Bu nasıl bir karşılaşma oldu?

Annem çok şaşkındı (gülüyor). Annem hayatında çocuklarıyla var olan bir kadın ve çok fazla sosyalleşen biri değil. Ama hayalimi, heyecanımı bir şeklide hissettiği için o gün yanımda olmak istedi. Arkadaşlarımı gördü, gelen bir sürü insanla tanıştı. Çektiğim fotoğrafları gördü, bir sürü trans vardı; onları gördü, selamlaştı. Ben ailemi seviyorum onlar da beni seviyor, sadece biraz zamana ihtiyacımız vardı birbirimizi tanıyabilmek açısından. Ben evden ayrıldığımda ailem herhalde dönüşüm sürecine girmemi bekliyordu. Ama benim hiç öyle bir niyetim yoktu. Ne kadın olmak istiyorum ne de erkek, hiçbiri umurumda değil ki. Ben kendim olarak var olmanın derdindeyim.

‘Burçakların hikayelerini tanıtmak başka hikayeleri doğuracak’

‘Burçak’ sergisindeki fotoğraflarda başka insanların hayat hikayeleri de var aslında. Bu noktada başka bir hikaye yakaladın mı ya da başladı mı senin için devam niteliğinde?

Aslında şöyle bir şey, ‘Burçak’ bir temsil burada kendin olmayı becermek açısından. Fotoğraflardaki diğer insanlar mesela Sarper de, Eylem de, Hande de kendileri olmaya çalışan insanlar. 2017 yıllı içerisinde temas ettiğim tanıştığım dokunduğum insanlar.

Burçak bir temsildi, temsil hikayesi bütün gördüklerin. Dolayısıyla aynı şeyi üretmek yerine yeni Burçakların hikayelerini tanıtmak, onlarla tanışmak, onlarla temas etmek, başka hikayeleri doğuracak. Şu fotoğrafın hikayesi mesela Burçak ve Hande’ye ait.

Benim işten ayrıldığım ilk gün ve hayatımın en mutsuz zamanlarını geride bıraktığım günün ertesi. Burçak beni aradı hadi gel boğaza gidiyoruz, takılacağız. Boğazın dibi harika bir yer, iki villanın arasında boş bir arazi. Bütün şu manzaraya bütün o İstanbul’un güzelliğine tek kuruş para vermeden elimizde şaraplarımızla, hem denize giriyoruz hem beraber vakit geçiyoruz. Hayat bizim hayatımızdı en mutlu olan bizdik aslında o villalarda oturan insanlar değildi. Dünyanın en mutlu insanı bizdik.

Eklemek istediğiniz bir şey var mı?

28 Nisan’da İstanbul Fotoğraf Galerisi’nde Trans Kimlikler projesinin sunumunu yapacağım. Herkesi beklerim.


“Burçak” sergisi 13 Mayıs’a dek Galata Fotoğrafhanesi’nde ziyaret edilebilir.
Galata Fotoğrafhanesi adres: Kuloğlu Mh., İstiklal Caddesi & Gazeteci Erol Dernek Sokak No:7 D:4, 34433 Beyoğlu/İstanbul