Ana SayfaGüncelSabahattin Ali 70 yıldır kayıp

Sabahattin Ali 70 yıldır kayıp

HABER MERKEZİ – 70 yıl önce öldürülen yazar Sabahattin Ali’nin kızı Filiz Ali, “Babam Sabahattin Ali 1948 yılının karlı bir Şubat sabahı benim ve annemin bir kaç poz fotoğrafını çektikten sonra Ankara’dan İstanbul’a doğru yola çıktı, ve bir daha geri dönmedi” diye yazdı ve bir aile fotoğrafını paylaştı.

Edebiyatımızda toplumsal gerçekçiliğin ilk temsilcilerinden biri olan Sabahattin Ali, 70 yıl önce aramızdan ayrıldı.

Sabahattin Ali’nin kızı Filiz Ali, babasının öldürülmesinin yıldönümünde “Sabahattin Ali 70 yıldır kayıptır” diye yazdı.

Facebook’tan yaptığı açıklamada “Sabahattin Ali’ye ait bir defin belgesi bile yok. Yani nereye gömüldüğü bilinmiyor. Olayın iç yüzü bugüne kadar gelmiş geçmiş bütün iktidarlar tarafından ısrarla aydınlatılmadı” diyen Filiz Ali’nin paylaşımı şöyle:

“Babam Sabahattin Ali 1948 yılının karlı bir Şubat sabahı benim ve annemin bir kaç poz fotoğrafını çektikten sonra Ankara’dan İstanbul’a doğru yola çıktı, ve bir daha geri dönmedi. Ölüm haberini neredeyse bir yıl sonra 1949 yılı Ocak ayında gazetecilerden aldık.

“Başta her şey usulüne göre halledilmişti. Sabahattin Ali’yi ‘milli hisleri galeyana geldiğinden’ öldürdüğünü iddia eden bir katil vardı ortada, babama ait olduğu söylenen fakat tanınmaz halde olan bir ceset de bulunmuştu. Ne var ki cesedi teşhis etmeye o zaman hayatta olan annesi ve eşi çağırılmadı. Böylece ceset esrarengiz bir şekilde kayboldu. Sabahattin Ali’ye ait bir defin belgesi bile yok. Yani nereye gömüldüğü bilinmiyor. Olayın iç yüzü bugüne kadar gelmiş geçmiş bütün iktidarlar tarafından ısrarla aydınlatılmadı. Sabahattin Ali 70 yıldır kayıptır.

“Sabahattin Ali gibi tanınmış, sevilen bir yazarın hunharca öldürülmesinin yarattığı dehşet ve korku, toplumu suskunluğa sevkederken öte yandan her türlü muhalefeti sindirmeyi vazife bilen karanlık güçlere de cesaret verdi. Her On yılda bir tekrarlanan askeri darbeler ile karanlık güçler denen aslında içimizden birileri, diğerlerini yok etmeye devam ettiler. Öldürülen gazeteciler, yazarlar, sanatçılar, bilim insanlarının ardından toplumda gitgide derinleşen ve hiç bir biçimde tedavi edilemeyecek yaralar açıldı.

“Yetmiş yıl sonra gelinen noktada toplum, toptan pasifize edilmiş, her türlü haksızlık, hukuksuzluk, cinayet ve dehşete kanıksamış durumdadır. Ne var ki güneşin her sabah doğması kadar doğal ve değişmez bir gerçek var evrende. Hafıza. İnsan hafızası kaybolan, kaybedilen, yok edilen, yakılan, parçalanan değerlerimizi unutmaz. Onlar, bu kayıp değerler hiç umulmadık bir yerde, umulmadık şekilde toplumun karşısına çıkar ve ‘Susmaktan hiç utanmadınız mı?’ diye sorar.”

Sabahattin Ali kimdir?

Sabahattin Ali, 25 Şubat 1907’de Gümülcine’de asker bir babanın çocuğu olarak dünyaya gelir. Balkan Savaşı sırasında babasının askerden ayrılmasıyla Edremit’e yerleşen Ali, 1. Dünya Savaşı’nın çıkması ve babasının yeniden askere alınmasıyla İstanbul’a yerleşir.

İlkokulu önce Üsküdar’daki Füyuzat’ı Osmaniye’de, sonra Çanakkale İptidai Mektebi’nde okur. 1918’de babasının emekli oluşuyla İzmir’de bir süre tiyatro ve gazino işleten Ali, Yunanlıların İzmir’i işgal ettiği günlerde bu işi bırakmak zorunda kalır ve ailesiyle birlikte Edremit’e döner. Emekli maaşlarının ödenmemesi nedeniyle yoksulluk çeken ailede, baba ve oğlu çareyi işportacılık yapmakta bulurlar.

Sanatçının edebiyatla tanışması

Ali pazarlarda, sergilerin başında dururken okuduğu kitaplarla edebiyatla tanışır. İlkokuldan sonra Edremit İdadisi’ni bitiren Sabahattin Ali, Balıkesir Öğretmen Okulu’na yazılır. Bu yıllarda, ilk öyküsü “Horoz Mehmet”i yazar. Irmak, Güneş, Çağlayan, Servet-i Fünun gibi dergilere öykü ve şiirler yazmaya başlar. Yozgat Cumhuriyet İlkokulu’nda göreve başladıktan sonra tatil için geldiği İstanbul’da sınava girerek Almanya’da yabancı dil eğitimini burslu okumaya hak kazanır.

‘Propaganda’ ve hapis

1930’da yurda dönen genç sanatçı bir süre öğretmenlik yaptıktan sonra okuduğu bir şiirde ‘yıkıcı propaganda’ yaptığı gerekçesiyle tutuklanır. Hapisten çıktıktan kısa süre sonra ‘Yeni Anadolu Gazetesi’ne yazılar yazdığı Konya’da, Atatürk’ü taşlayan bir şiir yazmak suçlamasıyla bir yıl hapis yatar. İlerde eserlerinde sıkça kullanacağı gözlemlerini edindiği cezaevi, mesleği hususunda kendisine pek şans getirmez: Memurlukla ilişiği kesilmiştir; ancak, Varlık Dergisi’nde Atatürk’ü övücü nitelikte bir şiirinin yayınlanması üzerine görevine tekrar döner.

1935 yılında evlenen, ertesi yıl da askere alınan Sabahattin Ali, Yeni Dünya ve La Turquie gazetelerine siyasal fıkralar yazar.

Sertellerin Tan Gazetesi’nde de çalışan Sabahattin Ali 1945’te Tan matbaası baskınıyla gazete binasının tahrip edilmesi sonucu işsiz kalır. 1946’de Aziz Nesin’le birlikte Marko Paşa’yı çıkararak siyasi mizah dergisi yayıncılığına başlar. Marko Paşa kapatıldıktan sonra onu, ‘Malum Paşa’, ‘Merhum Paşa’, ‘Akbaba’ dergileri ve bu dergilerin kapatılması izler.

Sanatçı daha sonra Zincirli Hürriyet Gazetesinde çıkan bir yazısından dolayı kovuşturmaya uğrar, üzerindeki baskı ve tehditlere dayanamayarak yurt dışına çıkmaya karar verir. 41 yaşında nice umutlarla çıktığı yolda, sınıra kadar kendisine eşlik eden bir ‘Türk milliyetçisi’ tarafından ormanda öldürülür.