Ana SayfaGüncel“Türkiye artık Minbiç’e yönelemez, DSG için El Bab ve Afrin’de yeni süreç başlayabilir”

“Türkiye artık Minbiç’e yönelemez, DSG için El Bab ve Afrin’de yeni süreç başlayabilir”

HABER MERKEZİ – Son Suriye saldırısını değerlendiren Dr. Mustafa Peköz, ABD’nin Rusya-İran-Türkiye ittifakının oyununu görüp buna müdahale ettiğini belirterek, operasyonun ardından Türkiye’nin Minbiç’e veya Fırat’ın doğusuna yönelik herhangi bir müdahalesinin sert bir karşılık bulacağını söyledi. Dr. Peköz, oluşan yeni ittifak dengesi ile Demokratik Suriye Güçleri’nin de El Bab ve Afrin başta olmak üzere bir kısım alanların kontrolü için yeni bir zemin yakaladığını kaydetti ve “Afrin’den çekilen DSG’nin El Bab’a girmesi sürpriz olmaz” dedi.

Araştırmacı yazar Dr. Mustafa Peköz, ABD ile müttefikleri Fransa ve Britanya’nın Suriye’ye yönelik son saldırısına dair değerlendirmelerde bulundu.

Fırat Haber Ajansı’ndan Zeynep Kuray’a konuşan Dr. Peköz, ABD öncülüğündeki operasyonun amacının Rusya’nın Ortadoğu’daki artan etkisini kırmak, diğer taraftan da İran’ın bölgede yayılan hâkimiyetini sınırlamak olduğunu söyledi.

“ABD, Rusya-İran-Türkiye ittifakının oyununu gördü ve müdahale etti”

Bundan sonraki süreçte Minbiç’in de önemli bir yer tutacağını vurgulayan Dr. Peköz, Rusya’nın ABD ve Demokratik Suriye Güçleri (DSG) ile radikal İslamcıları çatıştırarak Minbiç merkezli bir askeri-politik kriz çıkartmayı hedefleyebileceğine dikkat çekti.

Operasyona gerekçe gösterilen, yani kimyasal silah kullanıldığı iddia edilen bölge olan Guta’daki 25 bine yakın cihatçının Rusya tarafından El Bab ve İdlib bölgesine gönderildiğini belirten Dr. Peköz, böylelikle Fırat’ın batısı olarak tanımlanan bölgedeki İslamcıların ezici bir çoğunluğunun İdlib, daha sonra da Afrin üzerinden El Bab bölgesine yönlendirileceğini kaydetti.

Rusya’nın aşamalı bir şekilde uygulamaya koyduğu bu plan ile İdlib’e yönelik başlatacağı kapsamlı bir operasyonla sayıları 50 binin üzerinde olan cihatçıyı El Bab bölgesine sıkıştıracağını ifade eden Dr. Peköz, “Burada iki önemli plan uygulanacak gibi görünüyor” dedi ve şöyle devam etti:

“Öncelikli olarak, Ankara’nın da yönlendirmesiyle İslamcı militanları Minbiç üzerine göndererek ABD ve DSG ile yeni bir çatışma yaratmak. Bir bakıma ABD ve DSG ile radikal İslamcıları çatıştırmak ve Minbiç merkezli bir askeri-politik krizin çıkmasını sağlamak.

“İkinci nokta da ABD ve DSG ile İslamcı örgütler yeniden çatışırken, Rusya ve İran merkezli askeri güçlerin Fırat’ın batısını bütünlüklü kontrol altına almasına sağlamak için askeri-ekonomik ve politik hamleleri hızla uygulamaya koyarak Esad rejiminin varlığına güçlü bir zemin oluşturmaktır. Böylelikle ABD, Fransa ve DSG yeniden sayıları IŞİD’den çok daha kalabalık olan İslamcı cihatçılarla boğuşurken, Fırat’ın batısında bütünüyle kontrolü sağlamış olacaklar.”

ABD’nin Rusya-İran-Türkiye ittifakının bu oyununu gördüğünü ve sürece müdahale ettiğini belirten Dr. Peköz, “Bir bakıma Minbiç ve Fırat’ın doğusunun istikrarsızlaştırılmasına izin verilmeyeceği mesajının verilmiş olduğunu” kaydetti.

Dr. Peköz, cihatçılara ve bunları destekleyen güçlere karşı çok daha kapsamlı askeri hamleler yapılabileceğini de ifade etti:

“Örneğin, DSG ile birlikte El Bab’ın kontrol altına alınmasına ilişkin bir kısım askeri operasyonlar gündeme gelebilir. ABD bu durumu bölgede askeri operasyonlar için bir gerekçe olarak değerlendirebilir.”

“Türkiye artık Fırat’ın doğusu için bir baskı unsuru oluşturamaz”

Operasyonun aynı zamanda Türkiye’ye yönelik de mesaj içerdiğine dikkat çeken Peköz, Türkiye’nin Minbiç’e veya Fırat’ın doğusuna yönelik herhangi bir müdahalesinin sert bir karşılık bulacağının anlaşıldığını kaydetti.

Dr. Peköz, “Afrin’i kendi güvenlik alanı içerisinde görmeyen ve Ankara’nın girmesini teşvik eden ABD, Minbiç’te tersine bir tutum alacak” dedi ve “Ne olacak?” sorusunun yanıtının şu olduğunu belirtti:

“Olacak olan şu: Türkiye bundan sonra ne Minbiç’e yönelik somut bir adım atar ne de Fırat’ın doğusu için bir baskı unsuru oluşturabilir. Aksini yaparsa, kendisi yeni bir operasyonla karşı karşıya gelir. Özellikle ABD’de göreve gelen yeni Neocon ekibin, Ankara’ya ve özellikle Erdoğan’a bakış açısı biliniyor. Kongre’nin Erdoğan’a ilişkin değerlendirmeleri basına yansıdı. Bu güç, Ankara’nın bölgesel gücünü ve iç politikadaki gücünü kırmak için her fırsatı değerlendirecektir. Türkiye’nin Minbiç üzerinde yapacağı her yanlış hesabın karşılığının tahmin edilenden büyük olacağı açıktır.”

“Afrin’den çekilen DSG’nin El Bab’a girmesi sürpriz olmaz”

Oluşan yeni ittifak dengesinin DSG için El Bab ve Afrin başta olmak üzere bir kısım alanların kontrolü için yeni bir sürecin oluşmasına zemin hazırlamış gibi göründüğünü ifade eden Dr. Peköz, “Afrin’den çekilen DSG’nin El Bab’a girmesi sürpriz olmaz” dedi.

Dr. Peköz’ün, son operasyonun DSG için neyi ifade ettiğine dair değerlendirmesi şöyle:

“Afrin sürecinde ortaya çıkan ders, bölgede birbiriyle rekabet halindeki iki güçle eşzamanlı dengeli bir ittifak oluşturmanın pek mümkün olmadığını ve bölgedeki stratejik çıkarlar için bir güçle ittifak yapılması gerektiğini gösterdi. Kürt merkezli DSG için ABD-Fransa ittifakı belirgin olarak ön plana çıkacaktır. Ayrıca Ankara’nın hem Minbiç hem de Fırat’ın batısına yönelik yapacağı olası bir operasyonun engellenmesinin öncelikli yolu ABD-Fransa ittifakına daha güçlü dahil olma zorunluluğunu ortaya çıkarıyor.

“Oluşan yeni ittifak dengesi, DSG için El Bab ve Afrin başta olmak üzere bir kısım alanların kontrolü için yeni bir sürecin oluşmasına zemin hazırlamış gibi görünüyor. Afrin’den çekilen DSG’nin El Bab’a girmesi sürpriz olmaz. Bu nedenle YPG merkezli DSG, ABD-İngiltere-Fransa üçlüsünün operasyonunun ortaya çıkartacağı askeri ve politik sonuçları önceden görebilir ve doğru okursa önemli bir avantaj elde edecektir.”

Previous post
Bahçeli tarih vererek erken seçim çağrısı yaptı
Next post
İhsan Eliaçık'a 6 yıl 3 ay hapis cezası