Ana SayfaManşet1 Mayıs’ın Türkçedeki ilk şiirini yazan çağının direngen ruhu: Yaşar Nezihe

1 Mayıs’ın Türkçedeki ilk şiirini yazan çağının direngen ruhu: Yaşar Nezihe

HABER MERKEZİ- 1 Mayıs İşçi Bayramı’nın Türkçedeki ilk şiirini kaleme alan kadın Yaşar Nezihe. Hayatı erkekler ve düzen arasındaki sıkışmışlığı aşmaya çalışmakla geçmiş olan Yaşar, tüm olumsuzluklardan cesur bir şair ve kadın yarattı. Tarihten Kadın Portleri’nde bu hafta ilkin bir şair olan, çağının direngen ruhu Yaşar Nezihe’nin hayatı var.

Değiştirilmeden önceki ismiyle Yaşar Zeliha nam-ı diğer ‘proleter şair’ 17 Ocak (kimi kaynaklarda 29 Ocak olarak da geçer) 1882 yılında İstanbul Şehremini’de dünyaya gelir.

Ailesinin ona bu ismi verme nedeni ise kendisinden önce doğan iki kardeşinin de ölmüş olmasıdır. Ve Yaşar’dan sonra dünyaya gelen iki çocuğu da ölür ailenin. Yaşar ismiyle hayatta kalır ailenin tek çocuğu olarak.

Yaşar’ın şiirlerinde de bahsettiği babası Kadri Bey, ailesi ile ilgilenmeyen, kızının anlatımıyla ‘merhametsiz’ biridir.

Annesi Kaya Hanım’ın ismi ise evlendiğinde eşi tarafından beğenilmeyerek ‘Eda’ olarak değiştirilir. Kızı Yaşar da evlendiğinde annesi ile aynı kaderi paylaşacaktır. Zor ve mutsuz bir hayat geçiren, eşi tarafından sürekli baskılanan Kaya Hanım, Yaşar henüz 6 yaşındayken verem ve bakımsızlıktan hayatını kaybeder.

Annesinin kaybıyla birlikte Yaşar’a, babasının teyze dediği yaşlı bir kadın bakmaya başlar. Ancak kadın hasta ve yaşlı olduğu için Yaşar ile daha çok komşuları ilgilenir. Teyzesinin ise ona en büyük katkısı oyalamak için anlattığı Aslı ile Kerem, Tahir ile Zühre gibi aşk hikayeleri olur. Çocukken dinlediği bu hikayeler, Yaşar’ın şiire yönelmesinde etkili olur.

Hikayelerin ufkunda açtığı pencere

Yaşar, ileride kendisinin hayatını araştıran Rıfat Necdet Bey’e teyzesinin hayatındaki etkisini şu sözlerle anlatır:

“Teyzem cahil fakat hassas bir kadındı. Annemin ölümünden sonra kalbimin bütün muhabbetini ona vermiştim. Geceleri onun kadit dizlerine başımı koyarak dinlediğim masallar, ufku tahayyül ve tahassürümün açılmasına hayli yardım etmiştir.”

Dinlediği hikayelerin de etkisiyle okumaya karşı güçlü bir istek duyan Yaşar, kimsenin kendisini kaydettirmemesi üzerine okula giderek kaydolur. Bir süre sonra bunu öğrenen babası, Yaşar’ı okula başladığı için evden kovar. Ve Yaşar okula devam edebilmek için küçük yaşta çalışmaya başlar. Yaşar o günleri şöyle anlatır:

“Bir müddet, mektep parasını küçük ellerimin kazancı ile temin ve tedarik ettim. Öğle tenefüsünde oynamak üzere arsaya çıktığımız zaman ısırgan tohumu, ebe gümeci, deve dikeni ve papatya toplamağa, bunlardan demetler yaparak satmağa başladım. Bu suretle elime geçen parayı mektebe veriyordum. Buna nihayet bir sene dayanabildim. Artık benim için iftirak-ı kat’ı muhakkaktı.”

Bu sebeple Yaşar’ın büyük bir istekle başladığı okul hayatı 1 sene bile dolmadan sonlanır. Ancak okuma tutkusunda vazgeçmeyen Yaşar kendi kendine okumayı yazmayı öğrenir.

Yaşar, babasına olan öfkesini şiirlerinde sık sık işler. Bunlardan biri de 1928’de Nazikter’de yayımlanan ‘Babam’ isimli şiiridir.

“Sana karşı kalbimde ne derin bir kinim var
Bu kinim zâil olmaz asırlar geçse bile
Bir avuç toprak olsam yine nîm payidar
Haşre dek yazacağım kinimi ilâveyle”

Yaşar şiirlerinde babasına olan öfkesini, hayata dair çığlığını işlemekten çekinmez. Yaşadığı dönemin ‘kadını’ olmak için uğraşmaz. Sakınmadan akıtır içindekileri kağıda.

İlk etki, ilk şiir

Kadınlara özel çıkarılan ‘Malumat’ dergisinde Leyla Feride imzasıyla yayınlanan bir şiirden çok etkilenir Yaşar. Tabi bu esnada şiirin bir kadına değil Ahmet Rasim’e ait olduğunu bilmez. Dergi kadınlar için çıkarılsa da kadınların daha ‘eğitilmesi’ gerekir çünkü erkek şairlere ve çevrelere göre…

O şiirden ne kadar etkilendiğini ve şiire başlamadaki etkisini şöyle anlatır Yaşar:

“Ben de öyle şiirler yazmak istedim. Ve şiir yazmaya böyle başladım.”

Yaşar ilk aşkı ile 14 yaşında tanışır, kavuşamadığı bu aşkı onun şiire başlamasına vesile olur ve Yaşar duygularını kağıda dökmeye başlar.

Bu dönemde yazdığı bir şiiri Mazlume mahlasıyla ‘Malumat’ dergisine gönderir. Yaşar’a dergiden olumlu yanıt verilir ve şiirinin yanına şu not düşülür: ‘Şarkınız pek güzel’.

Yoksul bir hayatın içine doğan Yaşar, şiirleri ile cinsiyetçiliğe, yoksulluğa kafa tutar. Şiirlerinin elinden tutup gezer köşe bucak. Evini, sokağını, mahallesini, kentini aşar onun şiirleri.

İlkin aşk ve ayrılık temalı şiirler yazan Yaşar, zamanla toplumsal konulara da yönelir.

Yaşar, 16 yaşında Yusuf Niyazi Erdem ile nişanlanır. Ancak bu ilişkisi 18 yaşına geldiğinde babası tarafından sonlandırılır. Ve Yaşar babasının zoruyla kendisinden 27 yaş büyük Atıf Zahir Efendi ile evlendirilir. Ve bu noktada annesi ile aynı kaderi paylaşır. Zeliha ismini beğenmeyen Zahir Efendi bunu Nezihe olarak ile değiştirir.

Daha önceki iki evliliğini çocuğu olmadığı için bitiren Zahir, Yaşar’dan da bu sebeple boşanır. Henüz evlenmeden vereme yakalanan Yaşar, evliliği boyunca Zahir’den de şiddet görür. Ayrıldıktan sonra ilk intihar girişiminde bulunur Yaşar.

Evliliğinde yaşadığı acıyı ‘Bir müteverrimin lisanından’ şiirinde anlatır:

“Sadrımda (Yürek) elem ben öksürürken
Karşımda o bi-vefa gülerdi
Ağzımdaki kanları görürken
Bilmem niye daima gülerdi”

Annelik ve yoksulluk

Ardından ikinci evliliğini Fevzi Bey ile yapar. Yaşar’ın bu evlilikten Vedad, Suad ve Sedad isimli üç oğlu olur. Mutsuz geçen bu evlilik Fevzi Bey’in evi terk etmesiyle son bulur. Ve Yaşar 3 çocuğuyla birlikte hayata tutunmaya çalışır bu kez. Ve hayatına daha çok etki etmeye başlayan ‘yoksulluk’ şiirlerine de sirayet eder.

Bu dönemde Yaşar’ın iki oğlu Suad ve Sedad’a vereme yakalanarak ölürler. Yaşar’ın, Rıfat Necdet Bey’e anlattığı hayat öyküsünde, ikinci intihar girişimini bu olaydan sonra gerçekleştirdiği belirtilir. Ancak Yaşar kısa süre sonra toparlanır ve hayatta kalan tek çocuğu Vedad’a kendi babasında görmediği ilgi ve desteği vermek için uğraşır. Tabi bu dönemlerde şiirden de kopmuş değildir. Şiirler yazmaya ve onları dergilere göndermeye devam eder.

Yaşar hayatı boyunca önce babası sonrası eşleri olmak üzere erkeklerden gördüğü baskı ve zalimliği şiirleri yoluyla anlatır. Lakin bu baskılar onun direngen yanını yükseltmiş, şiire daha çok sarılmasına yol açmıştır.

Yaşar, 16 yaşında görüştüğü ve babası yüzünden ayrılmak zorunda kaldığı Yusuf Niyazi ile yıllar sonra tekrar görüşmeye başlar ve 10 Temmuz 1912’de evlenir. Fakat bu evlilik sadece 50 gün sürer. Yusuf Niyazi’nin görev yaptığı Cide’ye gittiklerinde burada iki eşi daha olduğunu gören Yaşar, ondan ayrılarak İstanbul’a döner.

‘Zehirli güllere benzer bu zalim erkekler’

Bunun ardından Yaşar erkeklere ilişkin düşüncelerini kaleme aldığı şiir ile anlatır:

“Zehirli güllere benzer bu zalim erkekler
Zehirleriyle fenaya bizi sürüklerler
Temas etmeyelim o zehirli güllere biz
Fakat bu defa emin ol, fena zehirleniriz”

Yaşar, 1913 yılında ilk şiir kitabı ‘Bir Deste Menekşe’yi yayınlar ve ‘Kadınlar Dünyası’ dergisinde düzenli olarak yazmaya başlar.

Çıktığı dönemde Osmanlı kadınları için önemli bir atılım sayılan dergi, Müslüman kadınların ilk kez peçesiz fotoğrafını yayınlayan yayın olur. Bu fotoğraflar arasında Yaşar da yerini alır. Bu dönemde Yaşar, şiire ek olarak makaleler de yazmaya başlar.

Toplumun esiri kadınlar

Kadınlar Dünyası’nda yayınlanan bir makalesinde Anadolu kadının sorun ve mevcut durumuna işaret eder.

“Eskiden kadın deyince eve ve mutfağa esir bir mahluk akla gelirken, bugün kadınların milli gelişimin en önemli göstergesi olduğu anlaşılmıştır. Niçin biz kendimiz için çalışırken Anadolu kadını için de çalışmıyoruz? (…) Onlar erkeğin esiri, tarlanın esiri, her işin esiridirler…”

Yaşar’ın kadın ve sosyalist meseleye bakışı hayatı ile doğru orantılı olarak şekillenir. Onu bir ideoloji ile tanımlamak ne kadar doğru olur bilinmez ama kendi yoksulluğu üzerinden yaptığı çıkarım ileride olaya daha geniş bir açıdan bakmasını sağlar. Ve ‘Ekmek Kömür İhtiyacı’, ‘İntizar-ı Ekim III’ gibi şiirler çıkar ortaya. Ayrıca Amele Cemiyeti’ne de üye olur.

Türkçedeki ilk 1 Mayıs şiiri

1920’lere gelindiğinde hem İstanbul hem de Anadolu 1917 Ekim devriminin etkisini hisseder. Birbiri ardına sosyalist örgüt ve yayınlar kurulur. Yaşar’ın bazı şiirleri de bu yıllarda ‘Aydınlık’ dergisinde yayımlanır.

Ve Yaşar Türkçedeki ilk 1 Mayıs temalı şiiri yazan kişi olur. İşte Yaşar’ın Aydınlık’ta yayımlanan 1 Mayıs şiiri:

1 Mayıs

“Ey işçi…
Bugün hür yaşamak hakkı seninken
Patronlar o hakkı senin almışlar elinden.
Sa’yınla edersin de “tufeyli”leri zengin
kalbinde niçin yok ona karşı yine bir kin?
Rahat yaşıyor, işçi onun emrine münkâd;
lakin seni fakr etmede günden güne berbâd.
Zenginlere pay verme, yazıktır emeğinden.
Azm et de esaret bağı kopsun bileğinden.
Sen boynunu kaldır ki onun boynu bükülsün.
Bir parça da evlatlarının çehresi gülsün.

Ey işçi…
Mayıs birde bu birleşme gününde
Bişüphe bugün kalmadı bir mani önünde…
Baştanbaşa işte koca dünya hareketsiz;
yıllarca bu birlikte devam eyleyiniz siz.
Patron da fakir işçilerin kadrini bilsin
ta’zim ile hürmetle sana başlar eğilsin.
Dün sen çalışırken bu cihan böyle değildi.
Bak fabrikalar uykuya dalmış gibi şimdi.
Herkes yaya kaldı, ne tren var, ne tramvay
Sen bunları hep kendin için şan-ü şeref say…
Birgün bırakınca işi halk şaşkına döndü.
Ses kalmadı, her velvele bir mum gibi söndü.
Sayende saadetlere mazhar beşeriyet;
Sen olmasan etmezdi teali medeniyet.
Boynundan esaret bağını parçala, kes, at!
Kuvvetedir hak, hakkını haksızlara anlat.”

Derken bu şiiri ‘Kızıl Güller’ takip eder. 3 Haziran 1925 yılında Yaşar, diğer Aydınlık çalışanları ile birlikte ‘komünistlik’ suçlamasıyla gözaltına alır.

Gözaltından serbest bırakıldıktan sonra eski sıklıkla yazmaz artık Yaşar. Üstelik emeklerle büyüttüğü oğlu Vedad ile ciddi sorunlar yaşar hatta bazı kaynaklara göre ondan şiddet görür.

Yaşar Nezihe’nin mücadele ve hüzün ile dolu hayatı 6 Kasım 1971’de sonlanır.

‘Hakkını haksızlıklara anlat’ diyen Yaşar, yaşamı boyunca bunu yaptı. Kendisine doğrultulan haksızlıkları alıp bir bir şiir silahına döndürdü. Örselendi, yıprandı ama vazgeçmedi. Belki de hala fısıldadığı budur kadınlara.


Kaynaklar: Kadınlar Hep Vardı – Türkiye Solundan Kadın Portreleri (Hazırlayan: Feryal Saygılıgil)
‘Yaşar Nezihe’nin Hayatta Kalma Hikayesi’ bölümünü hazırlayan Hazal Halavut
Aykırı Kadınlar – Hüseyin Aykol
Şair Bir Halk Kızı Yaşar Nezihe Bükülmez – İlknur Tatar Kırılmış



Önceki Haber
17 şehir için kuvvetli yağış ve sel uyarısı
Sonraki Haber
Tarık Ziya Ekinci: 'Demokratım' diyen herkes HDP’nin yanında yer almalı