Ana SayfaGüncelAİHM’den Öcalan için yapılan başvuruya ret

AİHM’den Öcalan için yapılan başvuruya ret

HABER MERKEZİ – AİHM, PKK lideri Öcalan’ın avukatlarının müvekkillerinin işkence ve kötü muameleye uğradığı yönünde yaptığı başvuruyu reddetti. HDP Eş Genel Başkanı Buldan karara tepki göstererek, “AİHM’in vermiş olduğu karar da tecrit yönündedir. AİHM’in bu kararı Avrupa ülkelerinin Kürt halkına yaklaşımı olarak değerlendirilmelidir” dedi.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), 2010 yılında PKK lideri Abdullah Öcalan’ın avukatlarının müvekkillerinin işkence ve kötü muameleye uğradığı yönünde yaptıkları başvuruyu reddetti.

AİHM, kararı oy birliğiyle aldığını belirterek; kötü muamele iddialarıyla ilgili delil bulunmadığını, Öcalan’ın cezaevinde arama yapılan gün ve daha sonraki günlerde doktor kontrolünden geçirildiğini, herhangi bir fiziki ve psikolojik soruna rastlanmadığını ifade etti.

Yapılan açıklamada ayrıca Öcalan’ın kendisinin de doktorlara bir şikayette bulunmadığı, iddialara dair bir hukuki girişimin söz konusu olmadığı öne sürüldü.

‘İnsan hakları ihlal edildi’

Avukatlar tarafından yapılan başvuruda, İmralı Cezaevi’nde yatan müvekkillerinin 2008 yılındaki koğuş araması sırasında gardiyanlar tarafından kötü muamele ve işkenceye uğradığı belirtilmişti.

Öcalan’ın sözlü ve fiziksel kötü muameleye hedef olduğu şikayetiyle Strazburg Mahkemesi’ne yapılan başvuruda, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS), yaşama hakkıyla ilgili 2., işkence ve kötü muamelenin yasaklanmasıyla ilgili 3., adil yargılanma hakkıyla ilgili 6., etkili başvuru hakkıyla ilgili 13. ve ayırımcılığın yasaklanmasıyla ilgili 14. maddesinin Türkiye tarafından ihlal edildiği ifade edilmişti.

Öcalan ne demişti?

Öcalan, AİHM tarafından bugün reddedilen başvuruya konu olan olayı 15 Ekim 2008’de avukatlarına şöyle aktarmıştı:

“Türkiye’de yaşanılanların bir minyatürü burada yaşanıyor. Size burada olan bir olayı anlatayım. Geçenlerde, bu son olaylardan sonra burada bir olay yaşandı. Arama bahane yapılarak yaşandı. Geldiler, ‘Odayı arayacağız’ dediler. ‘Tamam’ dedim, ama daha önce yapılan aramalardan farklıydı. Daha önceleri birkaç evraka bakıp gidiyorlardı. Bu sefer geldiler her tarafı dağıttılar. Beni de görüşme odasına aldılar. Ben ‘Niye böyle yapıyorsunuz, beni buraya alıyorsunuz?’ dedim. Onlar da bana ‘Sen konuşamazsın, sus, bir kelime bile konuşma hakkın yok’ dediler.

“Sonra iki kişi gelip koluma girdi. Bir kişi de arkadan gelip üzerime çullandı, beni çökerttiler. Ben ‘Beni bir silahla öldürün daha iyi’ dedim, ‘Ona da sıra gelecek’ dediler. Ben artık bir şey demedim, fiziki bir şey de yapmadım, böyle bileklerimi sıkmadım, kaba bir direnmeye girmedim yani. Ben küfür de etmem, buna karakterim müsait değil. Odamın her tarafını tamamen dağıttılar, 5-6 saat uğraştım düzeltmek için, hatta 9-10 saatte ancak toparlayabildim.

“1982 Diyarbakır cezaevi olaylarına benzer bir durum yaratılmak isteniyor. Ölmekten korkmuyorum ama sorumluluğum var. Bilemiyorum, halkın tepkisi ne olur?

“Burada ekip değişti. Tamamen yeni bir ekip geldi. Bu olay buradakilerin bireysel tavırları değil. Kendi başlarına bir şey yapamazlar. Müdürün de haberi olmayabilir. Direkt Başbakanlık kriz merkezinin talimatı olduğunu düşünüyorum. Üst düzey askerler burası için ‘Haberimiz olmadan kuş bile uçmaz’ diyorlardı, burada olanları her an biliyorlar.

“Burada bir ölüm olayı gerçekleşirse herkes, halkımız bilsin ki devlet öldürmüş. Burası devletin sorumluluğunda. İçeride arama yapanlardan birisi, ‘Devlet ne derse o olur’ diye birkaç defa tekrarlayarak bağırıyordu. Bu da devletin vereceği kararla bağlantılıdır. Ben de ‘Bana ne ya, ne yaparlarsa yapsınlar, ben ölümden, hiçbir şeyden korkmuyorum’ dedim. O sırada bana bağırıp çağırıyorlardı, sülaleme kadar küfrettiler. ‘Sıra ona da gelecek’ sözünü söyleyen görevli, bu sözü bireysel mi söyledi yoksa bu konuda bir karar mı var? Bireysel de olabilir ama ben bireysel olduğunu zannetmiyorum.

“CPT bir heyet gönderebilir. Kendilerine burada neler olduğunu tek tek ayrıntılarıyla anlatırım. Kendileri de bilsinler.”

Buldan: AİHM’in kararı da tecrit yönünde

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı ve aynı zamanda İmralı Heyeti üyesi Pervin Buldan, AİHM’in kararına tepki gösterdi.

“Bu yaklaşım sadece Sayın Öcalan’a değil, tüm Kürt halkına uygulanan bir karar olarak algılanmalıdır” diyen Buldan, Öcalan’ın yaklaşık 20 yıldır ağır tecrit ile karşı karşıya kaldığını vurguladı.

Buldan, “Bununla ilgili başta Türkiye olmak üzere, Avrupa ülkeleri de AİHM de olumsuz tavırlar ve kararlar alma yönünde tutum içerisine girmişlerdir. Biz, sayın Öcalan’ın avukatları, ailesi ve bağımsız heyetlerin Öcalan ile görüşmesi insani ve siyasi olarak en doğal hak olduğunu söylüyoruz. AİHM’nin ret kararını doğru bulmuyoruz” dedi.

AİHM’in kararının tecrit yönünde olduğunu ifade eden Buldan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Öcalan sıradan bir insan, sıradan bir tutuklu değil, İmralı Cezaevi de sıradan bir cezaevi değildir. Yıllardır bu cezaevinde uygulanan tecrit kabul edilebilir değildir. Bugün AİHM’in vermiş olduğu karar da tecrit yönündedir. AİHM’in bu kararı Avrupa ülkelerinin Kürt halkına yaklaşımı olarak değerlendirilmelidir. Bu kararın doğru olmadığını ve bu kararın bir an önce değiştirilmesi gerektiğini vurgulamak istiyorum.”

Asrın Hukuk Bürosu’ndan açıklama

Asrın Hukuk Bürosu da yaptığı açıklamada, 7 Ekim 2008 tarihinde müvekkilleri Öcalan’a karşı gerçekleşen fiziki saldırı, tehdit ve kötü muamelelere ilişkin yaptıkları başvurunun, 8 yıl aradan sonra “açıkça dayanaktan yoksun” olduğu iddiasıyla reddedildiğine dikkat çekti.

Yapılan açıklamada, “AİHM’in kararına dayanak yaptığı gerekçeler, hükümetin savunmalarından alıntılanmıştır” denildi ve AİHM’in hükümetin argümanlarını ‘aynen kabul ettiği’ savunuldu.

Ayrıca AİHM kararının “İmralı tecridini meşrulaştırma anlamına geldiği” de savunuldu.

Ne oluyor?

PKK lideri Abdullah Öcalan, tutulduğu İmralı Yüksek Güvenlikli F Tipi Cezaevi’nde, 27 Temmuz 2011’den beri avukatları ile, 5 Nisan 2015 tarihinden bu yana İmralı Heyeti üyeleri ile görüştürülmüyor.

6 Ekim 2014’ten beri de ailesi ve arkadaşlarıyla görüştürülmeyen Abdullah Öcalan, darbe girişiminin ardından yaratılan kamuoyu baskısı sonucu 2016 yılının Eylül ayında kardeşi Mehmet Öcalan’la görüşebilmişti.

Son olarak Öcalan’la beraber İmralı’daki diğer hükümlülere ‘disiplin cezası’ gerekçesiyle altı ay avukat ve aile görüşü yasağı getirilmişti.

HDP ise zaten yıllardır kimseyle görüştürülmeyen Öcalan’a ‘tecrit içinde tecrit’ uygulandığını söylemişti.