Ana SayfaEkonomi“Çözüm alternatif ekonomi, dönüşüm için en uygun zaman da şimdi”

“Çözüm alternatif ekonomi, dönüşüm için en uygun zaman da şimdi”

HABER MERKEZİ – Türkiye’de yaşananın ‘döviz krizi’ olduğunu, sırada bekleyenin ‘reel sektör krizi’ olduğunu söyleyen iktisatçı Güngen, sorunun çözümü için demokratikleşmenin ötesinde bir tartışma açılması gerektiğini belirtiyor ve alternatif ekonomi tartışmalarının yaratabileceği dönüşüme işaret ediyor.

Türk Lirası’na (TL) döviz kurları karşısında değer kazandırma çabaları sonuç vermezken, büyüme rakamları geriliyor, işsizlik rakamları yükseliyor ve hükümetin tahminlerine göre enflasyonun yıl sonunda yüzde 20 seviyesinin üzerinde yer alması bekleniyor.

Olağanüstü Hal (OHAL) kapsamında çıkartılan Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile Ondokuz Mayıs Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nden ihraç edilen iktisatçı Ali Rıza Güngen’e göre Türkiye ekonomisinde yaşananın adı ‘döviz krizi’.

Mezopotamya Haber Ajansı’ndan Selman Güzelyüz’e konuşan Gülgen, bir reel sektör krizinin başlangıcında olduğumuzu vurguluyor ve bu sürecin hızla sonlanmayacağı uyarısında bulunuyor.

Gülgen, “Maalesef ufak çaplı patlamalar, grevler, fabrika işgalleri, kişisel ve kitlesel hezeyanlar ve elbette ki yeni gördüğümüz gibi intiharlar döneminin başlangıcındayız” diye ekliyor.

Çözüm ne olabilir?

Ekonomideki kötü gidişata son vermek için önerilebilecek çözüm yollarına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Gülgen, Türkiye’de demokratikleşme için atılacak bir adımın ve iktidar değişiminin ekonomide fayda sağlayabilecek olmasına rağmen çözüm olmayacağı görüşünde.

Gülgen’e göre çözüm, alternatif bir modelde veya başka bir deyişle alternatif ekonomi tartışmalarında.

Şirketlerden fabrikalara işçi yönetimlerinin öneminden bahseden Gülgen, konuşulması gerekenin vergi reformu ve alternatif mülkiyet biçimleri olduğunu vurguluyor:

“Herhalde şu anlaşılmıştır. Liberal iktisatçılar ile kurumsalcı iktisatçıların önerdiği gibi sadece faiz artışı, sadece bazı önlemlerin açıklanması, sadece yatırımcılara güvence verilmesi ile bu krizin atlatılması mümkün değildir. Türkiye’de demokratikleşme yönünde bir adım atılması, Türkiye’de iktidarın değişmesi elbette ki fayda sağlayabilir ama alternatif ekonomi tartışması yürütmemiz gerekiyor. Yani bir yandan çalışanların denetiminin olduğu şirketlerden bahsetmemiz. Kamusal mülkiyetin stratejik sektörlerde yaygınlaşmasından bahsetmemiz.

Öte yandan kapsamlı ve adalet sağlayıcı bir vergilendirme reformunda bahsetmemiz ve alternatif mülkiyet biçimlerini konuşmamız gerekiyor. Ancak bu tarz kapsamlı bir dönüşüm tartışmasını yaygınlaştırabilirsek, kendi hayatımızın daha iyi olması için adım atmış olacağız. Aksi taktirde bugünkü tartışma doğrudan idare etme üzerinedir. Yani krizi idare etme, krizi yönetme üzerindedir. Muhalefet bu tarz kapsamlı bir dönüşüm tartışmasını gündeme getirirse daha fazla başarılı olabilir.”

“Demokratikleşmenin ötesini konuşmalıyız”

Türkiye’deki demokrasi sorununu yadsımadığını kesin bir dille belirten Gülgen, asıl sorunun ‘üretim yapısı’nda yattığını belirtiyor ve son olarak şu değerlendirmeyi yapıyor:

“Türkiye’de kesinlikle bir demokrasi sorunu var. Kesinlikle bir rejim sorunu var. Ama mesele üretim yapısına dair bir mesele. Mesele mülkiyete dair. Mesele kimin vergi verdiğine dair. Dolayısı ile demokratikleşme ile tartışmayı sınırlandırmak aslında muhalefetin kendi önünü engel koyması demektir.

Demokratikleşme elzem ama biz bunun ötesini de konuşmalıyız. Hatta bugün de konuşmaya başlamalıyız. Yani kendiliğinde bir değişimi beklemek zorunda değiliz. Eğer sınırları o anlamda zorlamaya başlarsak, zaten demokratikleşme dediğimiz şey gerçekleşecektir.”