Ana Sayfa1915'TEN BUGÜNE‘Yıkıntılar Arasında’nın Ermeni animasyon yönetmeni Vrej Kassouny’nin portresi

‘Yıkıntılar Arasında’nın Ermeni animasyon yönetmeni Vrej Kassouny’nin portresi

HABER MERKEZİ – 1915’ten bugüne uzanan Ermeni portrelerinde bu hafta Sur ve Cizre gibi kentlerde yaşanan yıkımın anlatıldığı ‘Yıkıntılar Arasında’ isimli kısa filmin animasyon yönetmeni Vrej Kassouny var. Gazeteci Hrant Dink ile Ermeni Soykırımı anısına çekilen bir animasyon filminin yönetmenliğini de üstlenen Kassouny’nin hikayesi Anadolu topraklarından önce Suriye’ye, ardından Ermenistan’ın başkenti Erivan’a uzanıyor.


Çeviri-Derleme: Tolga Er


Sonbahar, son 7 yıldır başkent Erivan’ı altın sarısıyla renklendirirken, kentin sinemaları ve sanat merkezleri “ReAnimania” adındaki animasyon filmleri festivaline ev sahipliği yapıyor. Festivalin bu yılki teması de rönesans. “ReAnimania” ile hayalini gerçekleştiren karikatürist ve animasyon yönetmeni Vrej Kassouny’nin hikayesi ise Kilikya’da başlıyor, Suriye’de devam ediyor ve nihayetinde kendi tarzındaki rönesansla Ermenistan’da son buluyor.

Kendini Kommagene Krallığı’ndan veya Kilikya’dan bir Ermeni olarak tanımlayan ve Halep’te doğan Vrej, sözlerine şöyle başlıyor:

“Daha ilk günden bu yana Ermenistan’da suyun içindeki bir balık gibi evimde hissettim. Uyum sağlamak için yurttaş olmanız gerekir. Bu, resmi vatandaşlığı almak değildir, hakikaten bir yurttaş olmak, topluluğun parçası olarak anlaşmak ve yaşamaktır. Aksi takdirde, bunu sonsuza kadar reddetmeniz gerekir.”

200 yıllık aile geçmişinin varisi

Kassouny ailesinin geçmişi 19. yüzyılın başlarına kadar uzanıyor. 1830’ların sonuna kadar Adıyaman’ın yakınlarındaki Besni’deki Kassun’da yaşayan Toros Hoca, aile soyağacının başlangıcını temsil ediyor:

“Toros Hoca savaşçıydı ve Kessun ile Besni’deki geniş arazilerinin her ikisinde de tarımla uğraşırdı. 1800’lerin başlarında Kilikyalı Ermenilerin ayaklanmasına dahil oldu ve bir bölüğe önderlik etti.”

Osmanlılı yetkililer buradaki kaleyi 19. yüzyılın ortalarında yıkarken, Toros Hoca’nın oğlu Disho Yeghia da ailesiyle birlikte Antep’e taşınır. Disho’nun torunu Yeghia ise yerel evanjelik kilisesine liderlik eder ve öğretmen olarak çalışır. Yeghia aynı zamanda Kassouny soyismini edebi eserlerde mahlas olarak kullanan ilk kişidir. 19. yüzyılın sonuna geliniğinde ise Yeghia ailesiyle beraber Maraş’a taşınır. Aile, burada 1919 yılına kadar yaşar ve Soykırım’dan kurtulmayı başarır:

“Böylesine büyük fiziksel bir tehlikeyle yüz yüzeyken bile her şeyin nihayetinde sakinleşeceğini ve işlerin normal seyrine döneceğini ummaya devam ettiler. Kentte kalamadılar, her zaman saklanmaları gerekti.”

Katliamlar başlamadan önce Yeghia, Osmanlı İmparatorluğu’nu ziyarete gelen Alman delegeler için çevirmenlik yaparken, beş dil bilen erkek kardeşi Manuel Kassouni Britanyalı birliklerin resmi tercümanıdır ve Britanya ordusu ile beraber Filistin’e geçer.

Kassouny ailesi soldan sağa: Hmayak Yeghiayi Kassouny (Vrej’in dedesi), Yervand Kassouny (amcası), Yeghia Kassouny (Maraş’tan Suriye’ye taşınan dedesi) ve Varouzhan Kassouny (babası)

Osmanlıyı durdurmanın artık mümkün olmadığının netleşmesiyle Yeghia, 1919 yılında ailesini ve hayatta kalan Ermeni topluluğunu beraberinde Suriye’ye götürür. İlk olarak Şam’a varırlar, ardından da geçtikleri Halep’e yerleşirler. Yeghia burada ikinci kez evlenir ve Vrej’in dedesi Hmayak doğar:

“Dedem tamirciydi. Taşıt motorları tamir ederdi, ancak Kassouny ailesinde edebiyat ve sanat her zaman öncelikliydi. Hmayak Kassouny’i hatırlayanlar, dükkanındaki küçük bir kütüphane olduğunu ve her zaman okuduğunu ve yazdığını söylerler.”

Hmayak Kassouny’nin üç oğlu olur: Babasının izinden giderek zanaatkar olan ve Vrej’in babası olan Varouzhan, Kilikya uzmanı olan tanınmış tarihçi Yervand ve Kuveyt havacılık sisteminin kurucuları arasında yer alan ve Suriye’deki ilk askeri pilotlardan olan Levon.

Soldan sağa: Varouzhan Kassouny, Anna-Lucie Kassouny, Hmayak Kassouny, Levon Kassouny ve Yervand Kassouny

Vrej’in annesi ise Halep’te doğar. Aile, Urfa’dan gelmiştir, ancak ne geçmişleri ne de Suriye’ye nasıl geldikleri bilinmez. Vrej’in annesi ve babası 1967 yılında evlenir:

“1970’lerin sonuna dek Halep’te, altı ya da yedi ailenin aynı avluyu paylaştığı Erivan’daki Kond gibi semtler vardı. (Buralarda) Akrabalığı bulunmayan birkaç aile, aynı mekanda beraber yaşar. Annem ile babam da işte öyle bir semtte tanışmış.”

Ailenin en küçük çocuğu olan Vrej, Halep’in Ermeni semtlerinden birinde 1971 yılında doğmuştur. 17 yaşına geldiğinde hem Suriye hem de Lübnan’da toplam yedi okulda okumuştur:

“Bu her zaman bir yerden bir yere doğrudan taşınma nedeniyle değildi. Birkaç okuldan korkunç derecede itaatsiz olduğum için atıldım. Sonunda Halep’teki Kilikya Koleji’ne gittim, ancak eğitimimde daha ileriye gidemedim çünkü aileme yardımcı olmam gerekiyordu.

En küçük yaştan itibaren işlerle çevrelenerek büyüdüm. Her yaz annem ile babam, sorumluluk alalım, sıkı çalışmaya saygı gösterelim ve çevremizdeki dünyayı tanıyalım diye bizi çeşitli işlere sokardı. Altı yaşımdayken bile yazları çalışır ve para kazanırdım. Kışın bu parayı okul kitapları ve kurşun kalem almak için harcardık.”

Kiliseyle güçlü bağlar kurması nedeniyle akrabaları ve komşuları tarafından dini hoca olacağı öngörülürken, Vrej okul yıllarını çizimle sıkı sıkıya bir ilişki içerisinde geçirmiştir.

Son durak: Ermenistan

Vrej 17’sindeyken sanata kabiliyeti olduğuna karar vererek Sayran Akademisi’ne girmiştir. Burası, Halep ve Ortadoğu’nun iyi bilinen akademilerinden biridir. Bu akademide 1996 yılına dek okuyan Vrej, şöyle diyor:

“1992 yılında akademiden ayrılmaya kararlıydım, ancak benim profesörüm ve sonradan arkadaşım olan Hrazdan Toqmajyan, Gümrü’den Halep’e yeni taşınmış ve akademide eğitmenliğe başlamıştı. O yüzden şöyle dedim, ‘Peki, bir aylığına deneyelim, belki benim öğrenmem için daha heyecan verici şeyler vardır.’ O ay birçok yıla evrildi. İlk başta ondan Doğu Ermeniceyi, Ermenistan’ı sevmeyi öğrendim ve Ermenistan’a taşınma arzum güçlendi.”

Saryan Akademisi’nde geçirdiği süre içerisinde karikatürist olarak yetenekli olduğunu keşfeden Vrej, devamla şunları kaydediyor:

“Sınıf okutmanını çizdikten ve bana karikatür çizdiğimi söylediklerinden sonra çizimimin gerçekten de karikatür olduğunu anladım. Bunun sonrasında kendimi karikatürün içinde buldum ve bu yeteneği geliştirdim.”

Vrej akademiden mezun olduğunda yeteneğini eserlere dönüştürmeye duyduğu heyecanla 1996 yılında Opinion gazetesinin siyasi karikatürist şefi pozisyonu için Kuveyt’e gitmiştir. Fakat Kuveyt’teki hayata alışmak düşündüğünden daha zor bir hale gelmiştir ve beş ayın ardından yeniden Halep’e dönmüştür. Artık Ermenistan’a taşınma arzusuyla dolup taşmaktadır.

Vrej Kassouny, Erivan’a geldiğinde sene 1999’dur. Terlemezyan Koleji’nde eğitim almak için gereken giriş sınavlarını tamamlamıştır ve sertifika kazanmak için 18 ay öğrenim görmeyi kendine hedef edinmiştir:

“Hedefim, Erivan’da birkaç seneyi tecrübe kazanarak geçirmek ve böylece Ermeni sanatçı unvanımı daha değerli bir hale getirmekti. Bunun yanı sıra çocukluğumdan beri animasyonun hayalini kurardım ve biraz animasyon yapmayı düşünüyordum. Buna başladığımda akademiye artık daha fazla ilgimin olmadığının farkın vardım ve eforumu sadece animasyona yönelttim.”



Bir şairin gözünden Kürt illerindeki yıkım: Özcan Alper’in yeni filmi ‘Yıkıntılar Arasında’


Ermenistan’da geçen bir buçuk yılın ardından Vrej, “British One, Two, Three” adındaki ünlü yayınevinde çalışmak üzere Lübnan’a taşınmıştır. Ancak üç ayın ardından Ermenistan’ın cazibesi bir kez daha ağır bastığı için geri dönmüştür. Bir yıl kalma hedefiyle geri döndüğü Ermenistan’da, 15 yılını tamamlamıştır. Şimdiyse Suriye’deki savaş nedeniyle Vrej’in anne ve babası da Erivan’da onun yanında kalmaktadır:

“Ermenistan’a taşınmak bizim için devasa bir kültür şokuydu. Diasporada anavatanımız yok, o yüzden topluluğa Ermenistan muamelesi ediyorduk. Aidiyetin acısını ve kendi toprağımızın yokluğunu 90 yıllığına deneyimledik. Bu benim vakamda daha da uzundu, 1820’lerden beriydi. Halep’te asla böyle hissetmedik. Orada misafir gibi hissettik ve birçok şey için sorumluluk almadık, ancak burada bu farklı.”

Erivan’da animasyon dünyasının kapılarını Vrej’e açan isim Robert Sahakyants olmuştur. Eğitmenliği hali hazırda bırakmış olan Robert, yetenekli öğrencisi için istisna yapar:

“Bana görsellerimde bir denge olduğunu, bir hareket olduğunu söyledi ve bu yüzden bana öğretti. Benden bir şey olacağına inançlıydı. En çılgınca şey, onun Rusça ve benim Ermenice konuşmamızdı. Yine de çoğu zaman onun el hareketleri o kadar açıklayıcıydı ki dil ikinci konuma düştü.”

Vrej artış çalışmış ve deneyim biriktirmiştir. Animasyon filmlerinin ve reklamlarının yönetmeni konumundadır. Ancak aklı hala animasyon dünyasında Ermenistan’a bir yer açmaktadır.

Bu yüzden de 2006 yılında Ermenistan’da animasyon film festivalini hazırlamaya başlamıştır ve 2009 yılında “ReAnimania” doğmuştur. Bu festival, daha şimdiden yıllık şölen halini almışıtr ve Erivan’ın kültürel dünyasında kendisine bir yer edinmiştir. Festivalin etkisini Vrej şöyle anlatıyor:

“2009 yılında, bugün animasyonda profesyonel olarak çalışan bütün genç uzmanların yılmış olduğunu hatırlıyorum. Artık ne yapacaklarını bilmiyorlardı. Festival herkese özgüven verdi ve kendimizi keşfetmemize yardımcı oldu.”

Vrej’e göre “ReAnimania”nın bir diğer etkisi genç profesyonellerin ufkunun genişlemesi olmuştur.

Şimdilerde bu gençler, dünyaca tanınan uzmanlarla iletişime geçebiliyor, eğitim alabiliyor ve çalışabiliyor. Aynı zamanda “ReAnimania” sayesinde Ermenistan’ın animasyon dünyasındaki yeri de genişliyor. “ReAnimania” artık sıradan bir festivalden ziyade büyük bir etkinlik olarak göze çarpıyor.

Ermenistan’da animasyon iyi ellerde ve parlak bir geleceğe sahip. Vrej, son olarak Ermenistan’da çalışan birçok genç sanatçı olduğunu vurguluyor ve hala onlardan öğrenecek çok şeyi olduğunun altını çiziyor:

“Artık burada o kadar yetenekli yeni bir nesil görüyoruz ki neredeyse utanıyoruz, çünkü bizlerin daha da sıkı çalışması gerekiyor. Onlar artık ‘büyük canavarlar.’ Ne kıskanıyorum ne de üzgünüm, aksine, gelecek için daha büyük bir başarı kaynağımız olduğu için mutluyum.”


Kaynak: Aurora Prize



Önceki Haber
Erdoğan'dan Steinmeier'in 'endişelerine yanıt': Gazetecileri istediler, gerekeni yaptık
Sonraki Haber
“İktidar dağıtılmalı, 3. dünyanın çözümleri kendine özgü olmalı”