Ana SayfaManşetKadın hakları için açlık grevinden parlamento işgaline mücadele eden bir feminist: Doria Shafik

Kadın hakları için açlık grevinden parlamento işgaline mücadele eden bir feminist: Doria Shafik

HABER MERKEZİ – Hayat yolculuğunu Mısır başta olmak üzere tüm dünyadaki kadınların özgürlüğü için koşturarak geçirdi Doria. Ataerkil devletin Doria’ya cevabı ise ev hapsi ve tecrit oldu. Bu hafta Tarihten Kadın Portreleri’nde hayatını kadın hakları için mücadeleye adamış, yeri geldiğinde parlamentoyu işgal etmiş yeri geldiğinde açlık grevi eylemi düzenlemiş Mısırlı feminist Doria Shafik var.

“Gökyüzüne doğru olan ivmelenerek kendimin taşınmasına izin verdim”

Feminist yazar ve aktivist Doria Shafik, 14 Aralık 1908’de Mısır’ın Nil Delta’sında bulunan Tanta kentinde dünyaya gelir.

Çocukluk yıllarının bir bölümünü Mansura’da geçiren Doria, sonra İskenderiye’deki Fransız Lisesi’ni bitirir. Ardından aldığı eğitim bursu ile Paris’teki Sorbonne Üniversitesi’nde felsefe eğitimi alır. Tezini “Mısırlı Kadınlar ve İslam” üzerine yazan Doria, doktorasını da bu tezle alır.

Paris’te olduğu yıllarda 1937’de Nour Al Din Ragai ile evlenir. Bu evlilikten Aziza ve Jehane adını verdiği iki kızı olur.

Eğitiminin ardından ülkesine dönen Doria’nın kadın hakları alanında kafa yorduğu meseleler, burada pratikle tanışır. Birbiri ardına yaşadıkları, haksızlığa olan öfkesini çoğaltır.

Doria’nın Kahire Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’ne başvurusu ‘fazla modern bir kadın’ olduğu gerekçesiyle dekan Ahmad Amin tarafından reddedilir. Doria da bunun üzerine orta öğretim okullarında Fransız dili müfettişi olarak çalışmaya başlar.

‘Kadın iradesi kanunun üstesinden gelebilir’

Bazı kadın dergilerinde editörlük yapan Doria, 1945’te Bintal-Nil (Nil’in Kızı) adlı dergiyi kurar.

Doria bu dergiyi, “Mısırlı ve Arap kadınların kelimenin gerçek anlamında bilinçlerini yükseltecek olan bir eğitim aracı olarak” görür.

Dergi, Doria için savunduğu değerleri herkese duyurabileceği nadide bir alandır.

Doria dergide, Mısırlı kadınların oy verme ve siyasi kurumlara girebilme hakları, çok eşliliğin kaldırılması ve boşanma hukukunun reforme edilmesi, eşit ise eşit ücret verilmesi, kadınların okuldan uzak tutulmasına son verilmesi konularını gündeme taşır.

Doria’nın mücadelesi yazından ibaret kalmaz, zamanla feminist çevrelerle tanışmaya başlar. Bu anlamdaki ilk toplantısını Mısırlı feminist Hoda Sha’arawi ile 1928 yılında gerçekleştirir. Doria bu toplantıdan sonra hissettiklerini şöyle not düşer:

“Özgürlük,“ feminizm ”in temel amacıydı. Onun sarayını yüceltilmiş bir sessizlik duygusuyla bıraktım, gerçekten değerli hiçbir şeyin acı çekmeden gerçekleştirilemeyeceğine ikna oldum. Bir kadının iradesinin kanunun üstesinden nasıl gelebileceğinin bir örneğiydi. Hafızamda ve kalbimde sonsuza dek kalacak olan bir örnek.”

Feminizmin kadın ve erkeğin savaştığı değil eşitlendiği bir kavram olduğuna inanan Doria, bu görüşlerini ‘La Femme Nouvelle en Egypte’ başlıklı yazısında açıklar:

“(Eğitimli) kadınlar için ortaya atılan ilk sorulardan biri, kadınlıklarının korunmasıdır; Bir diğeri kamusal hayatta kadının rolü ve üçüncüsü kadının toplumdaki rolüdür. Feminizm, kelimenin tam anlamıyla, erkek ve kadın arasındaki toplam kavramadır, iki cinsiyet arasındaki sürekli bir kavga değildir.”

Kadınlar yürüyor: Kelepçelerden kurtulmalıyız

1946 yılında Mısır toplumundaki kadınların rolünü tartışmak için Filistin’e giden Doria, dönüşünde Filistinli kadınların mücadelesinden ne kadar etkilendiğini şu sözlerle anlatır:

“Filistin’deki kadın hareketinin gücünün gerçek bir yansımasını gördüm. Bunlar sadece Filistin’deki kadınlara değil, her yerde Arap kadınlarına yardım eden ve destekleyen kadınlar. ”

Ve Doria 1948’de politik mücadelesini derinleştirerek Kadınların Politik Birliği’ni kurar. Bu birlik daha sonra ‘Bint al-Nil’ adıyla da anılan siyasi bir partiye dönüşür.

Hem yasalar hem de toplumdaki yazısız kuralların kadınların lehine çevrilmesi için verdiği mücadelede giderek daha da netleşen Doria’nın öncülüğünde 1500 kadın, 19 Şubat 1951’de hakları için Mısır Parlamentosu’na yürür ve orayı işgal eder.

Doria ve diğer kadınların talep ve düşünceleri ise nettir:

“Verilmiş özgürlükler, toplumsal yapının yüzeyinde kalmakta; Mısırlı kadınlarınsa, ellerini bağlayan kelepçelerden kurtulmaları gerek. Kadının kendisi dışında kimse ona özgürlük veremez.”

Bu eylemin ardından Doria mahkemeye çağrılır ancak hakkında dava açılmaz.

Kendisini bir reformist olarak tanımlayan Doria, İngiltere’nin başlattığı savaşa karşı silahlı mücadelenin gerekliliğini kavrar. Hem cephede hemşirelik yapacak kadınları örgütler hem de silahlı kadın birliklerinin oluşturulmasında rol oynar. Lakin bir süre sonra bu yöntemlerin kendisine uygun olmadığını gören Doria pasifist mücadele yöntemlerine yönelir.

Doria 1954 yılında Mısır’ın yeni anayasa taslağının hazırlanması için oluşturulan komiteye hiçbir kadının alınmamasını protesto etmek için açlık grevine başlar. Doria’nın da aralarında bulunduğu 8 kadın, açlık grevlerini 6. günde, kendilerine anayasada kadınların haklarının garanti altına alınacağına dair söz verilmesi üzerine sona erdirir.

Bu eylemin ardından dünyadaki kadın hareketleri arasında adı daha çok duyulur hale gelen Doria, Ortadoğu ve Avrupa’da çeşitli ülkelere giderek kadınlarla bir araya gelir. Seyahatleri onu İtalya, İngiltere, Fransa, ABD, Japonya, Hong Kong, Pakistan, Hindistan ve Seylan’a götürür. Her ülkede Mısırlı kadının hikâyesini, Mısır kadın hareketlerinin mücadelelerini ve hâlâ devam eden zorlukları anlatır.

Doria ve beraberindeki kadınlar, yaptıkları pek çok etkinlik ve toplantıda İslamcı gruplar tarafından baskı görür. Lakin buna rağmen kadın özgürlüğünü haykırmaktan vazgeçmezler.

Bint al-Nil kadınları

1956’da yeni anayasa, kadınlara erkekler için geçerli olmayan bazı koşullar altında oy verme olanağı sağlar. Ancak Doria bunun ayrımcı bir tavır olduğunu belirterek, anayasadaki kadınların haklarını açıkça ortaya koyma ve kadınların yüz yüze kaldığı sorunları ciddiye alma konusunda itiraz eder.

Kavgasına durmaksızın devam eden Doria, 1957 yılında Nasır yönetiminin bireysel özgürlüklere yönelik artan tehdidini protesto etmek ve İsrail güçlerinin Mısır topraklarından çekilmesi için ikinci bir açlık grevine başlar. Bu eylemin ardından devlet, Doria’ya karşı tabir-i caizse savaş açar. Yayınlarını engeller, basında adının geçmesi yasaklar ve Kahire’deki apartmanında 18 yıl boyunca ev hapsinde tutulur.

28 Şubat 1957’de Bint al-Nil Birliği, sendikanın kurucusu Doria’yı kuruluştan çıkarır, kişisel kağıtları ve dosyaları yok edilir. Doria’ya on yıllardır destek verenler, iktidardan korkularından geri çekilir.

18 yıl boyunca ev hapsinde kalan Doria, bu sürede eşinden boşanır ve geçimini çeviri yaparak sağlar.

Uzun yıllara yayılan bu tecrit ve insanların korkularını bahane ederek ondan uzaklaşması Doria’nın ciddi anlamda zor zamanlar geçirmesine sebep olur.

20 Eylül 1975’te Nil nehrinde intihar eder.

Hayatını kadın hakları için mücadeleye adayan ve tüm baskılara karşı geri adım atmayan Doria, ‘Alev’ şiirinde dediği gibi dünyaya arkasını dönüp ‘rüzgara gitti’




Önceki Haber
Urfa'da bir kadın evli olduğu erkek tarafından öldürüldü
Sonraki Haber
"Futbol herkes içindir": Sahalarda cinsiyet ayrımcılığına karşı bir kitap