Ana SayfaBilim ve TeknolojiPiramitleri uzaylılar mı inşa etti? Sözde-arkeolojinin temelindeki ırkçılık

Piramitleri uzaylılar mı inşa etti? Sözde-arkeolojinin temelindeki ırkçılık

HABER MERKEZİ – Sarah E. Bond, Mısır’daki piramitler başta olmak üzere Afrika, Güney Amerika ve Kuzey Amerika gibi yerlerdeki yapılara dönük ‘uzaylılar inşa etti’ şeklindeki savlara dikkat çekiyor ve bu tutumun Batı dışı uygarlıkların başarılarını inkâr etmek anlamına geldiğini belirtiyor. Bond’a göre ‘uzaylı mimarlar savı’ sadece Avrupalıların –beyaz insanların– bu tür mimari abideleri yapabileceği yolundaki ırkçı anlayışı yayıyor. Bond’un Hyperallergic’te yayınlanan “Pseudoarchaeology and the Racism Behind Ancient Aliens” başlıklı yazısını e-skop’tan Akın Terzi kısaltarak çevirdi.


Sarah E. Bond

Çeviri: Akın Terzi


Mısır’ın doğusunda, Feyyum kenti yakınlarında çöldeki Hatnub antik taş ocağında, arkeologlar büyük kaymak taşı parçalarını taşımak için kullanılan bir kızak sistemi keşfetti.[1] Kızak sisteminin her iki yanında yer alan kazık çukurlarına ve merdivenli rampalara bakılırsa, Mısırlı taş ustaları bu düzenek sayesinde kocaman kaya parçalarını dik yamaçlardan indirip çıkarabiliyordu. Fransız Doğu Arkeoloji Enstitüsü’nden ve Liverpool Üniversitesi’nden arkeologlar, yazıtlar sayesinde, bu çığır açıcı teknolojinin tarihini belirledi: MÖ 2589-2566 yılları arasındaki Keops devrine dek uzanıyordu bu teknolojinin mazisi. Zaten Keops, Büyük Gize Piramidi’ni inşa ettiren firavun olarak kabul edilir. Neticede bu kızak sisteminin keşfi ve rekonstrüksiyonu, antik dönemdeki inşaat tekniklerini daha iyi kavramamızı sağlamakla kalmadı, basmakalıp ve temelsiz bir savı da çürüttü: kaya parçalarının ağırlığını ve bunların taşındığı uzun mesafeleri göz önüne alarak, piramitleri muhtemelen uzaylıların inşa etmiş olduğu yolundaki sav bu.[2]

Peki piramitleri uzaylıların yaptığına dair bu savın aslı astarı ne? 19. yüzyıl sonlarından beri, bilimkurgu yazarları dünya üzerindeki inşaat ve mühendislik abidelerinin Marslılar ve diğer uzaylı yaratıkların elinden çıktığını hayal edegelmişler. Bunların uzaylı eseri olduğuna ilişkin fanteziler, Atlantis’e dair evvelce ortaya atılan uzaylı savlarından hayat bulmuş olsa gerek. Dünya dışı varlıklara dair en mühim kanıtlar da, H.G. Wells’in başarısının ardından ortaya çıkmış.

Gize Piramitleri

Wells’in Dünyalar Savaşı kitabının etrafında kopan fırtınadan istifade eden astronom ve bilimkurgu yazarı Garrett P. Serviss, 1898’de Wells’in eserinin sözde devamı niteliğinde olan Edison’s Conquest of Mars adında bir kitap yazdı.[3] Serviss’e göre, koca koca kayaları taşıyarak Büyük Piramit’i inşa edenler “Marslı devler” idi. Üstüne üstlük Sfenks’in yüz hatlarının Marslıları andırdığını da belirtiyordu Serviss. Aslında Edison’s Conquest of Mars, 19. yüzyıl sonlarında kitap olarak yayınlanan ya da gazetelerde tefrika edilen bilimkurgu eserlerinin bir örneğiydi: Bu eserlerde uzaylıların istilası dönemin önde gelen mucitleri tarafından bertaraf ediliyordu. Bu tür bilimkurgu fantezilerinde öne çıkan en önemli kahramanlardan biri de Thomas Edison’du, ki bu eserlere sonradan “Edisonade” adı verilmişti.

Uzaylı mimarlar savı, İsviçreli yazar Erich von Däniken’in 1968 yılında Tanrıların Arabaları? başlıklı kitabı yayınlamasıyla hayal ve faraziye olmaktan çıkıp bilimsel bir temel kazanarak popülerleşti.[4] Almanca yayınlandıktan sonra İngilizceye çevrilen bu kitap, antik uygarlıklara ait yapıları insanlara değil uzaylılara mal eden popüler kitapların öncülerinden biriydi. Zaten 1966’da Carl Sagan ve Iosif S. Shklovskii, Intelligent Life in the Universe adlı kitapta, uzaylılarla temas kurulmuş olabileceğini öne sürmüşlerdi, ama Däniken bu savı daha da ileri taşıyordu.

Bugüne dek 65 milyondan fazla satan bu kitabın yayınlanmasının üzerinden 50 yıl geçti. Kitaptaki fikirlere artık çoğumuz gülüp geçiyor olabiliriz; ancak kitabın, bu kadim eserlerin insanlar tarafından inşa edildiği konusunda yarattığı şüphe, tehlikeli ve retorik bir işlev görüyor. Tanrıların Arabaları?’nda yapıların insan elinden çıkıp çıkmadığına dair sorgulamalar, sözde-arkeoloji alanındaki pek çok kişi için temel bir dayanak olmayı sürdürüyor. Ne ki uzaylıları temel alan bu savlar hiç mi hiç masum değil, zira hem Afrika ve Güney Amerika’daki Avrupa-dışı kültürlerin hem de Kuzey Amerika’daki yerlilerin başarılarını inkâr etmek suretiyle onların failliklerini, arkeolojilerini ve zekâlarını yok sayıyor.

Däniken’in kitabı magazin gazeteleri ve televizyon programları sayesinde ABD’de çok-satanlar arasına girdi. Sözde-bilim konusunda çalışan tarihçi John Colavito’nun belirttiği gibi, kitap Avrupa’da çok-satanlar arasına girmiş olsa da, ABD’de ancak 1970’te National Enquirer adlı magazin gazetesinde tefrika edilmesinin ardından okurlarla buluşabildi.[5] Üç yıl sonra NBC, kitabı (tamamen beyazların rol aldığı) In Search of Ancient Astronauts [Antik Çağ Astronotlarının İzinde] adıyla ekrana uyarlayarak, sözde arkeolojik ve bilimsel savları geniş halk kitlelerine ulaştırdı.

İşin ilginç yanı, uzaylıları temel alan bu tür savların (hepsi olmasa da) çoğu Mısır, Afrika, Güney Amerika ve Kuzey Amerika gibi yerlerdeki yapıları ele alıyor. Bu yüzden, kimi araştırmacılar antik çağın uzaylı mühendislerine dair inanışları ırkçılığın mazereti olarak görmüştür. Witwatersrand Üniversitesi’nde (Güney Afrika) omurgalı paleontolojisi alanında akademik çalışmalar yapan Julien Benoit, çevrimiçi The Conversation dergisinde, alenen “Afrika’nın Antik Çağ Mimarisine Dair Tuhaf Savların Ardında Irkçılık Yatıyor” başlığıyla yayınladığı yazıda bu tür teorilerin verdiği kalıcı zararlar üzerinde duruyor:

Öncelikle, bu kişiler savlarını kanıtlamak amacıyla dünyayı dolaşıyor ve antik eserlere saygısızca yaklaşıyorlar. Ayrıca ancak Avrupalıların –beyaz insanların– bu tür mimari abideleri yapabileceği yolundaki ırkçı anlayışı yayıyorlar.[6]

Nitekim bu inanışlar gerçekten de bazı insanları eyleme geçmeye yönlendiriyor. 2014’te Alman sözde-bilim insanları ve “meraklılar”, uzaylı teorilerini kanıtlayacağım diye Gize’de bulunan Büyük Piramit’teki Keops kabartmasını tahrip ettiler.[7] Hem Gize Piramitleri ve Büyük Zimbabwe antik kenti, hem de Şili açıklarındaki Paskalya Adası’nda bulunan Moai heykelleri, sözde-arkeologların sıklıkla ‘uzaylı eseri’ diye zikrettiği yerler.

“Edison’s Conquest of Mars” kitabından bir çizim, Marslıların Sfenks’i kendi liderlerinin tasviri olarak inşa edişleri anlatılıyor.

İngiltere’nin Wiltshire bölgesinde yer alan Stonehedge, uzaylıların eseri addedilen yapılar arasında sayılan nadir Avrupa eserlerinden biri, gerçi Tanrıların Arabaları?’nın özgün baskısında von Däniken, dev taş kütlelerinin Galler ve Marlborough’dan getirildiğini söylemekle yetinir. Avrupa eseri yapılar ile Avrupa-dışı kültürlerin eserlerine dair varsayımların arasındaki orantısızlık ortadadır.

Bu tür örneklerde esas meselenin ne olduğunu sorgulamamız gerekiyor. İngilizlerin zekâlarını ya da kültürel kabiliyetlerini sorgulamak söz konusu değilken, Avrupa dışındaki pek çok kültür bu tür bir sorgulamaya maruz kalmıştır.

Von Däniken’in kitabına bakacak olursak, yazarın uzaylı savlarının ardında ırkçı düşüncelerinin olduğu gayet açıktır. Dolandırıcılık suçuyla kısa bir süre hapis yatan ve eski astronot teorilerini daha da geliştirdiği bir dizi metin yazan ya da kendine mal eden von Däniken, 1979’da Tanrıların Ayak İzleri [Signs of the Gods?] kitabını yayınladı. Irkçı fikirlerini en cüretkâr biçimde ortaya koyduğu eseri de bu kitaptır. İngiliz arkeolog Keith Fitzpatrick-Matthews, Bad Archeology blogunda von Däniken’e ait pek çok ırkçı soruyu ve ifadeyi ortaya seriyor: “Acaba siyah ırk hüsran yarattığından, uzaylılar gen nakli yaparak genetik kodu değiştirip beyaz ya da sarı ırkı mı programlamıştı?”[8] Ayrıca von Däniken kimi ırklara özgü birtakım yeteneklerden de dem vurur: “Neredeyse bütün zenciler müzik kulağına sahiptir; mayalarında ritim vardır.” Üstelik “Beyazlar”a karşılık “zenci ırk” tabirini de sıklıkla kullanır.[9]

Peki Batı dışı uygarlıkların başarılarını inkâr etmek ne anlama geliyor? Güney Afrika Üniversitesi Siyasi Bilimler fakültesinde ders veren Everisto Benyera’nın işaret ettiği gibi, bu “Batılı inkârcılar” eski Mısırlıların ya da Bantu uygarlığından Shona halkının söz konusu yapıların müellifi olduğunu kabul etmek yerine, onların faaliyetlerini ve becerilerini görmezden gelir. “Sömürgecilik, Tarih Hırsızlığı ve Afrika için Adalet Arayışı” başlıklı metninde Dr. Benyera şöyle diyor:

Batılı inkârcılar, Büyük Zimbabve kentini, bu dünyada yaşayan ve kenti inşa eden Shona halkına ve Afrikalılara atfetmek yerine, var olmayan uzaylılara atfeder. Büyük Zimbabve ya da Khami gibi antik kentlerin müellifliğini Shona halkının elinden almak düpedüz tarih hırsızlığıdır.[10]

Çoğu kişiye göre, antik çağ uzaylılarına dair bu tuhaf teoriler nihayetinde zararsız birer inanıştan ya da meme’den ibaret olsa da, Benyera’nın işaret ettiği gibi, günümüzde birtakım Batılı inkârcılar özellikle Afrika uygarlıklarının büyük başarılarını hükümsüz kılıp ellerinden alma peşinde.

Büyük Zimbabwe Ulusal Anıtı, UNESCO Dünya Mirası alanları arasında ve geçmişi 1100-1450 yıllarına uzanıyor. Efsaneye göre burası Saba Melikesi’nin başkentiydi. unesco.org

Benyera’ya göre, Batılı inkârın bir başka örneği, tarihçi Niall Ferguson’un metinlerinde karşımıza çıkıyor. Benyera’nın belirttiği gibi, Ferguson İmparatorluk: Britanya’nın Modern Dünyayı Biçimlendirişi adlı kitabında, Britanya’nın, parlamenter demokrasiyi ve İngilizceyi “götürdüğü” sömürgelerine nasıl katkı yaptığını vurgular. Ferguson’un fikirleri, tıpkı von Däniken’inkiler gibi, televizyon programları aracılığıyla pek çok insana ulaşmıştır. Görünüşte kitabı lanse etmek amacıyla, kitapla aynı adı taşıyan altı bölümlük bir dizi yayınlanmıştır Channel 4’da.[11] Nasıl uzaylıların Afrika uygarlıklarına pek çok harikulade yapı armağan ettiğini öne sürmek o uygarlıkların başarılarını görmezden gelmek anlamına geliyorsa, sömürgecilerin sömürgeleştirdikleri uluslara (birtakım yükümlülükler dayatmaktan ziyade) ‘katkıda bulunduğunu’ öne sürmek de aynı anlama gelir.

Son yıllarda, araştırmacılar Afrika dışındaki kültürleri görmezden gelen uzaylı teorilerinin de foyasını ortaya çıkarmaya başladı. Pennsylvania State Üniversitesi’nde Latin Amerika Tarihi bölümünde ders veren Christopher Heaney, geçen sene yazdığı bir makalede, Kolomb öncesi yapıların uzaylıların varlığına kanıt oluşturduğu yolundaki savların ardında yatan ırkçılığı ele almıştı.[12] Başka araştırmacılar da yapı inşa eden yerli kültürlere ilişkin ırkçı teorilerin foyasını ortaya çıkarmaya devam ediyor.

DePaul Üniversitesi’nden arkeolog Morag Kersel’in Hyperallergic sitesinde yazdığı gibi, Illinois’nin güneyinde bulunan Cahokia’daki yapıları aslen eskiden yaşamış üstün bir ırkın yaptığı yolundaki sav ile antik çağ uzaylıları arasında bir bağ var.[13] Bu mit, ırkçı politikalara dayanak olmuş ve kalıcı zararlara yol açmıştır.

Yapı inşasına dair 19. yüzyıl mitlerinin devamı niteliğindedir bunlar. Kuzey Amerika’daki yapılar ve eserler kesinlikle Amerika yerlilerince yapılmış olamaz, (dışarıdan gelen) “yabancı” bir ırk tarafından yapılmış olsa gerektir. Von Däniken, rağbet görmesi pek de muhtemel olmayan, beyazların üstünlüğüne dayalı bir model ortaya atmak yerine, “yabancı”yı daha da ileri taşıyıp “uzaylıları” ortaya atmıştır.

Peru’daki Nazca Çölü üzerinde görülen “astronot” şekli, Erich von Däniken ve başkaları tarafından uzaylılara atfedilir.

Günümüzde von Däniken’in çoğu savı History Channel’de yayınlanan Ancient Aliens gibi televizyon programlarında halen karşımıza çıkıyor.[14] Mazisindeki onca ırkçı görüşe rağmen, von Däniken Ancient Aliens gibi bir programın prodüksiyonunda yer alarak para bile kazanabiliyor. Çoğu Mısırbilimciye göre, Ancient Aliens tarzı programlar, düpedüz ırkçı olmaktan ziyade, garabetten nemalanan yapımlar. Kahire’deki Amerikan Üniversitesi’nin Mısırbilimi bölüm başkanı ordinaryüs profesör Salima Ikram’ın Hyperallergic sitesinde yazdığı gibi, History Channel’ı izleyen Mısırlılar bile programın gerçeklerden ziyade fantastik şeyleri anlattığını düşünüyor: “Kanımca çoğunlukla insanlar gerçek olanı değil, sıradışı ve garip olanı görmek istiyor, fantastik olana rağbet ediyor. Günümüzde revaçta olan filmlerden de belli bu.”

Aslında çoğu insan için, bu tür programlar komplo teorileri ve internet meme’leri aracılığıyla gerçeklikten kaçış işlevi görüyor. Kimileri ise, antik çağdaki uzaylıların çığırtkanlığını yapan bu tür kitaplara ve televizyon programlarına ırkçı bir saikle sarılıyor. Iowa Üniversitesi İlahiyat ve Eski Çağ Tarihi fakültesinde ders veren ve aynı zamanda Ancient Aliens’ın birkaç bölümüne akademik katkıda bulunan Robert Cargill Hyperallergic sitesindeki yazısında, söz konusu programın antik çağ halklarının becerileri konusundaki ırkçı fikirlere destek çıktığını belirtiyor:[15]

Çoğu beyaz insan, antik dünyanın harikulade eserlerini bunların gerçek yaratıcılarına –yani günümüzdeki Mısırlıların, Iraklıların, Guetamalalıların, Peruluların vs. atalarına– değil de uzaylılara atfetmek suretiyle farklı ırktan insanlara karşı içten içe etnik bir önyargı taşıdığını idrak etmekten bile aciz. Antik çağdaki uzaylılar savına inananların ırkçı olduğu anlamına gelmiyor bu. Gelgelelim, farklı ırklardan halkların atalarının ortaya koyduğu eserleri, bizzat yapamayacakları gerekçesiyle uzaylılara atfetmek, söz konusu çığır açıcı halkların soyundan gelen insanlara ırkçı bir yaklaşım gibi gelebilir pekâlâ.

Cargill gibi sağ görüşten pek çok akademisyenin açıkça ortaya koyduğu gibi, bilim insanlarının, arkeologların ve ekseriyetle de akademisyenlerin sözde-bilime ait etnik önyargıları kamuoyuna sunması gitgide daha da aciliyet arz ediyor. 2015’te biyo-arkeolog Kristina Killgrove’un ortaya koyduğu gibi, arkeologların halka ulaşmak suretiyle söz konusu sözde-bilimsel mitleri ortadan kaldırması gerekiyor.[16] Sosyal bilimler, fen bilimleri ve mühendislik alanlarında halkın erişimine açık bilimsel kaynaklar, televizyonda ve internette yayınlanan sözde-bilimsel anlatıları çürütecek güçlü bir araç işlevi görebilir.

Temmuz ayında, Tanrıların Arabaları? kitabının İngilizce baskısı yazarın yeni bir önsözü ve sonsözüyle 50. yıl özel baskısını yaptı. Ne ki kitabın ilk baskısının başlığında yer alan soru işareti bu yeni baskıda yer almıyor. Başlık, sorudan ziyade bir ifade teşkil ediyor artık. Ancak, başlığın içerdiği sinsi savları sorgulamayı asla elden bırakmamak, arkeologların, tarihçilerin ve kamuoyunun elinde.


Sarah E. Bond’un Hyperallergic’te yayınlanan Pseudoarchaeology and the Racism Behind Ancient Aliens başlıklı yazısını Akın Terzi e-skop için kısaltarak çevrildi. Makale çevirisi e-skop’tan alınmıştır.

[1] https://www.scientificamerican.com/article/a-ramp-contraption-may-have-been-used-to-build-egypts-great-pyramid/

[2] https://exemplore.com/ufos-aliens/Did-Aliens-Build-Pyramids

[3] https://babel.hathitrust.org/cgi/pt?id=uiuc.1450459

[4] Kitabın özgün başlığı “Erinnerungen an die Zukunft: Ungelöste Rätsel der Vergangenheit” (Geleceğin Anıları: Geçmişin Çözülmemiş Sırları), İngilizce’ye “Chariot of the Gods?” (Tanrıların Arabaları?) üstbaşlığıyla çevrildi. Kitabın Türkçe çevirisi ise, “Tanrıların Arabaları: Tanrı Bir Astronot muydu?” başlığıyla, araştırma-inceleme dizisi kapsamında yayınlandı – e.n.

[5] http://www.jasoncolavito.com/blog/chariots-of-the-gods-at-50-an-early-german-review

[6] https://theconversation.com/racism-is-behind-outlandish-theories-about-africas-ancient-architecture-83898

[7] https://www.news.com.au/why-did-two-german-hobbyists-deface-a-cartouche-of-khufu-inside-the-great-pyramid-and-what-does-it-have-to-do-with-atlantis/news-story/7db71b6e1e74976cdbe7736c0e5af4c4

[8] https://badarchaeology.wordpress.com/2014/01/12/is-pseudoarchaeology-racist/

[9] https://books.google.com.tr/books?id=cvhOBAAAQBAJ&pg=PT50&dq=#v=onepage&q&f=false

[10] https://books.google.com.tr/books?id=RVNjDwAAQBAJ&pg=PA133&lpg=PA133&dq=The+denial+of+the+Shona+people+of+their+intellectual+ownership,+among+others+of+the+Great+Zimbabwe,&source=bl&ots=p3d4HJSf-W&sig=NOfK3JiGIeiAmQJScKmv6NhiPwI&hl=en&sa=X&redir_esc=y#v=onepage&q=The%20denial%20of%20the%20Shona%20people%20of%20their%20intellectual%20ownership%2C%20among%20others%20of%20the%20Great%20Zimbabwe%2C&f=false

[11] https://www.youtube.com/watch?v=ylwHP_UHMGY

[12] https://www.theatlantic.com/science/archive/2017/08/how-to-fake-an-alien-mummy/535251/

[13] https://www.theatlantic.com/science/archive/2017/08/how-to-fake-an-alien-mummy/535251/

[14] https://www.imdb.com/title/tt1643266/

[15] https://www.youtube.com/watch?v=f7VZ1a1xH2E

[16] https://www.forbes.com/sites/kristinakillgrove/2015/09/03/what-archaeologists-really-think-about-ancient-aliens-lost-colonies-and-fingerprints-of-the-gods/#54473fe47ab0


PAYLAŞ:
    WhatsApp'da Paylaş!   Telegram'da Paylaş!     Yazdır   E-Posta Gönder

Önceki Haber
Daha azına daha çok ödendi: Perakendede satışlar düşerken ciro arttı
Sonraki Haber
Bakanlıktan 'cinsel istismar' genelgesi: Soruşturmalarda gizlilik olacak, haberler bu esasa uyacak