Ana SayfaGüncelSuruç Katliamı Davası: Çelişkili ifadeler veren imamın tutuklanma talebine ret

Suruç Katliamı Davası: Çelişkili ifadeler veren imamın tutuklanma talebine ret

HABER MERKEZİ – Suruç Katliamı davasında “tanık” olarak ifadesi alınan imam Abdullah Ömer Arslan’ın çelişkili beyanlarda bulunması üzerine avukatlar tutuklanmasını istedi. Mahkeme bu talebi reddetti. Dava ertelenirken, duruşma sonrası açıklama yapmak isteyen Suruç Aileleri’ne jandarma engel oldu.

Urfa’nın Suruç ilçesindeki Amara Kültür Merkezi’nde 20 Temmuz 2015 tarihinde IŞİD’in canlı bomba saldırısı sonucu 33 gencin yaşamını yitirdiği katliama ilişkin açılan davanın yedinci duruşması görüldü.

Urfa 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada tek tutuklu sanık Yakup Şahin yargılanırken, “IŞİD’in Türkiye emiri” olarak itham edilen İlhami Bali’nin başka bir dosyadan Kilis L Tipi Cezaevi’nde tutuklu olan eşi Hülya Bali ile katliam günü çantasından El Nusra bayrağı çıkan cami imamı Abdullah Ömer Arslan tanık olarak SEGBİS aracılığı ile ifade verdi.

Dava boyunca ilk kez ifadesi alınan Hülya Bali’ye mahkeme heyeti ve avukatlar sorular yöneltti.

Suriye’ye tehdit üzerine gittiğini öne süren Hülya Bali’ye eşi İlhami Bali ile Deniz Büyükçelebi soruldu, o ise eşini en son ne zaman gördüğünü hatırlamadığını söyledi.

Urfa Baro Başkanı Abdullah Öncel’İn İlhami Bali’nin hangi tarihte Suriye’ye geçtiğini sorması üzerine ise Hülya Bali “Bilmiyorum” yanıtını verdi. Hülya Bali, kocasının Suriye’ye geçiş tarihini hatırlamayıp bir defa gördüğünü, onun öldüğünü bildiğini ifade etti. Ancak bu bilgiyi nereden öğrendiğini hatırlamadığını söyledi.

Avukat Sevda Özbingöl ise Hülya Bali’nin kendisini, kocasını, Deniz Büyükçelebi ile karısını koruduğunu ve sanık olarak ifade vermesi gerektiğini ifade etti.

Cami imamından çelişkili ifadeler

Bali’nin ifadesinin tamamlanması sonrası bir önceki duruşmada “tanık” sıfatı ile ifadesinin alınmasına karar verilen cami imamı Abdullah Ömer Arslan dinlendi.

Saldırı günü olay yeri yakınında yurttaşlar tarafından yakalanan Arslan’ın sırt çantasında siyah bez üzerine Arapça yazılı bir bayrak çıkmıştı. Götürüldüğü Emniyet’te ifadesi alındıktan sonra serbest bırakılan Arslan’ın aynı gün Ankara’nın Gölbaşı ilçesine tayini çıkarılmıştı.

Arslan, Ankara’da olduğu için onun ifadesi de SEGBİS üzerinden alındı.

İfadesinde hala imamlık yaptığını söyleyen Arslan, 2015 yılında ilçede ikindi namazından sonra Birecik’teki arkadaşının yanına gitmek için motoruyla yola çıktığını, Suruç’a girmeden benzinin az kaldığını, iki benzin istasyonunda benzin olmadığını, bir başka istasyona girdiğini anlattı.

Girdiği istasyonda büyük bir kalabalığın olduğunu dile getiren Arslan, şöyle devam etti:

“Sırtımda sırt çantam vardı. Motorumu bıraktım. Kalabalığa bakarken yanıma bir kaç kişi geldi, bana kim olduğumu sordular. Sonra çantamı aldılar, kalabalık arttı. Sivil polisler beni kurtardı. Çantamda bir esans vardı, esansın üzerinde Arapça bir yazı vardı. Bir de kask kafamdan çıkmasın diye siyah bir bandana vardı. Siviller beni sorguya çekti.”

Avukatların “O an fotoğraf çektin mi?” şeklindeki sorusuna Arslan, “Olay yerinden foto çekmedim. Sadece telefonum cebimden düşmesin diye elime aldım. O an beni aralarına aldılar?” yanıtını verdi.

Arslan, avukatların verdiği ilk ifadesinde fotoğraf çektiğini söylediğini hatırlatması üzerine ise bu kez “Ben de öyle bir hastalık var. Gördüğüm her şeyi çekerim, çekmiş olabilirim, hatırlamıyorum” yanıtını verdi.

Avukatlar, bombacı Şeyh Abdurrahman Alagöz’ün Amara Kültür Merkezi’ne motosikletle gittiğini, kendisinin de motosiklet ile seyahat etmesi nedeniyle katliama yardım ettiği yönündeki düşüncelerini dile getirdi. Bunun üzerine Arslan, plakasını hatırlamayıp, olay günü çalındığını anacak daha sonra bulunduğunu söylediği motosikletini yine ismini hatırlamadığı bir tanıdığına hibe ettiğini söyledi.

Arslan, avukatların kendisine yönelttiği “Neden benzin almak için Suruç’a gittiği” sorusuna ise cevap veremedi.

Çantasından çıkan Furkan Vakfı’na ait dergiyi meraktan bulundurduğunu belirten Arslan, yol boyunca herhangi bir kontrole denk gelmediğini de anlattı.

Tutuklama talebi reddedildi, duruşma ertelendi

Avukat Sezin Uçar, beyanlarında o gün Suruç’ta bulunma nedeni, katliamdan sonra ne yaptığı, o gün kullandığı telefon bilgileri ile ilgili tutarsız ifadeler veren Arslan hakkında “yalan beyan”dan suç duyurusunda bulunulmasını ve katliamın birinci dereceden şüphelisi olarak tutuklanmasını talep etti.

Bu talebi reddeden mahkeme heyeti, duruşmaya bir süre ara verdi.

Aranın ardından mahkeme heyeti şunlara karar verdi:

  • Ömer Arslan’ın HST kayıtlarının istenmesi için rızası olup olmadığının sorulması ve rızası varsa istenmesine
  • Deniz Büyükçelebi ve İlhami Bali’nin akıbetinin sorulması için Urfa TEM’e yazılmasına ve yakalama kararının devamına
  • Hülya Bali’nin tutuklu olduğu dosyanın bir örneğinin istenmesine
  • Abdullah Ömer Arslan’ın sanık olması talebinin reddine

Duruşma tarihi 12 Şubat 2019’a ertelendi.

Ailelerin açıklama yapmasına Jandarma engeli

Davanın ardından ise basın açıklaması yapmak isteyen Suruç Ailelerine jandarma izin vermedi.

Jandarma Komutanı HDP Urfa Milletvekili Ayşe Sürücü’ye de “Sen benim vekilim değilsin” dedi.

Previous post
AİHM’deki Cizre Davası’nda Türkiye hükümetine neler soruldu?
Next post
Küresel ısınma: Sera gazı yoğunluğu rekor düzeyde