Ana SayfaManşetKafkaesk bir ‘ölüm’ üçlemesi

Kafkaesk bir ‘ölüm’ üçlemesi


Haber: Bekir Avcı


“Kitaplar, gerçek ve düşün hayaletleri midir? Bize ‘hayal et, hatırla, yaşa’ diyerek yola çıkan bu ‘hayaletler’ aslında neyimiz olur? Her okur, okuduğu kitabı ruh ve bilinç içinde ‘yeniden’ yazıyorsa, okur sayısı kadar olmuyor mudur her kitabın sirayeti ve hayaleti de? Sorular sorular…”

Ayrı zamanlarda kaleme aldığı üç kitabı aynı zamanda çıkan Mizgîn Ronak’ın soruları bunlar. 1992’den beri farklı cezaevlerinde kalan siyasi tutsak Ronak, halen cezaevinde. Ronak’ın “Sêv jî Me Dikujin”, “Em Bûn Baran” ve “Dılavî” adlı kitapları daha önce yayınlanmıştı. Sitav Yayınları’ndan çıkan son üç kitabı da diğerleri gibi Kürtçe: “Nobedarê Gulên Kobanê”, “Gorçiya Ne Em” ve “Rojhat”. Sırasıyla; ilk kitap Kobanê’ye dönük saldırıyı ve oradaki savaşı bir ‘deli’nin gözüyle anlatıyor. İkinci eserde okur, toplu mezarlardaki ‘ölülerin’ ağzından dinliyor hakikati. Üçüncü kitapta ise yaralı bir gerilla ile onun yanında kalan bir doktorun diyaloguna ortak olunuyor.

Ronak onların üç ‘hayal et’ diyen ‘hayalet’, üç rüzgar, üç ah, üç ölüm, üç hayat, üç kağıt gemi, üç cırcır böceği, üç yürek ve üç haberci olarak yola çıktıklarını belirtiyor: “Okura ve okurla yelken açmayı bekliyorlar.”

Ölüme dair üçleme

Ayrı zamanlarda yazılsa da son üç kitabının aynı zamanda çıkmasını hem ‘iç’ hem ‘dış’ olmak üzere iki nedene bağlıyor Ronak. “Kürtçe okunmuyor, satılmıyor, dolayısıyla basımı yapılamaz” gecikmenin ‘iç’ nedeni. “Kürtçe bir dil bile değildir” ve “Yasaktır” engeli ise ‘dış’ neden. Bu engellere takıldığı için yıllarca beklemiş Ronak’ın kitapları ve ayrı zamanlarda yazılmış olmalarına rağmen aynı zamanda çıkmış.

“İnsan neden yazar?” diye soruyor Kürt yazar. Sorular zinciriyle bu soruya yanıt da veriyor aslında ve bunu yaparken “üçleme”sini nasıl, ne şartlarda ve neden yazdığını da anlatıyor.

“İnsan neden yazar? Ölmek için mi yoksa dirilmek için mi? Bir kadın tüm kafeslere rağmen neden ve nasıl yazar? Bir kitap, asimilasyon ve otoasimilasyon kıskacına rağmen neden Kürtçe yazılır? Yazmak, deli bir tayın rüzgarlı yelkenlerine düşmek için tutunmak değil midir? Yazmak aslında, zamanın uçurumlarına meyyal olsa da bir düş, bir saygı duruşu değil midir?”

Kafkaesk bir edebiyat

Yazar Menaf Osman’ın tespitiyle Ronak’ın üç kitabı da Kafkaesk. “Onurlu kanatlanmaya, ‘ölüm’e dair üçleme” diyor Ronak da. Onun ağzından dinleyelim kitapların hikayelerini:

  • “Nobedarê Gulên Kobanê” birilerinin hala göz diktiği Kobanê’nin viran evlerine, yalnız kalmış bahçelerine, öz savunmadaki yiğit kadın ve erkeklerin kahkahalarına götürür bizi; çünkü o buzdan, gümüşten, onurdan, hakiki ve düşten zamanlardan yazıldı.
  • “Gorçiya Ne Em”de, kendimizi “hayatta” sandığımız için onlara “ölü”, kimsesiz ve toplu mezardakiler dediğimiz masal yüzlü kemikler konuşmaktadır; biz susalım, hakikati hapsetmeyelim diye konuşmalarından, uğur böceklerinin taşıdığı sözlerinden anlıyoruz ki onlar; dağdırlar, hiç kimseye benzemez, hiç kimsenin olmazdırlar. Gorçiya Kürtçede “dağın mezarı” ve “dağdaki mezar” anlamına geliyor zaten. Dağların “yaşam” ya da “ölüm” adı altında hapsedildiği ya da düşürüldüğü görülmüş müdür? DNA testleri, boş tabutlar ve en son Garzan Mezarlığı sahasında yaşanan saldırıyla gündeme gelen, onları “çalıp yok ettiğini” sanan faşizan zihnin nekropolitik yaklaşımının beyhudeliğini de haykırıyor “Gorçiya Ne Em”.
  • “Rojhat”ta milat öncesinden kalma yaralarımızla nakışlıyoruz varoluşun insani, Kurdistani yüzünü.

Kitaplarının okura sunduğu ‘üç sevgi nergisi’ olduğunu belirtiyor yazar ve ekliyor: “Ama ben yazmadım; tipiye tutulan belleğimiz, gelmeyen geleceğe açılan ufkumuz, doğunun, batı, kuzey ve güneyin devrimci kuşları, Rojava’nın yaseminleri, kavuşamayan ellerimiz ve damarlarımızda dolaşan çocuk, ateşi çalan çocuk yazdı.”

Ronak’ın üçlemesinde kağıtları, cümleleri, kederleri, bin yıldan ağır tüyde hafif bedenleriyle üç Kürtçe-Kurdi hayalet dolaşıyor.


Bu haber Yeni Yaşam‘ın 1 Aralık 2018 tarihli nüshasında da yayınlanmıştır.