Ana SayfaBilim ve Teknoloji“Bilim insanı olmak” mı, “bilim yapmak” mı?

“Bilim insanı olmak” mı, “bilim yapmak” mı?

HABER MERKEZİ – Eğitimde, özellikle de temel bilim alanlarında toplumsal cinsiyet eşitsizliği bazı ülkelerde azalsa da dünya genelinde yaygın olarak devam ediyor. Yeni bir psikoloji araştırmasına göre ise kız çocukları “bilim insanı olmak”tan ziyade “bilim yapmak”tan cesaretlenip bilimsel konularda daha fazla kararlılık sergiliyorlar. Araştırmacılar, kimlik odaklı değil eylem odaklı yaklaşımların bu eşitsizliği gidermede daha yardımcı olabileceği görüşünde.


Çeviri-Derleme: Evrim Şaşmaz


New York Üniversitesi ve Princeton Üniversitesi’nden araştırmacıların yeni yayınladıkları bir psikoloji araştırmasının bulgularına göre kız çocukları, “haydi bilim insanı olalım” yönergesine kıyasla “haydi bilim yapalım” yönergesi sonrasında bilimsel etkinliklerde daha fazla kararlılık sergiliyor.

Araştırmacılar bu etkinin özellikle de kalıpyargılara hedef olan azınlık (toplumsal cinsiyet veya etno-kültürel) gruplardan çocuklar için kimlik odaklı dilin kararlı olmayı doğru şekilde desteklemeyebileceği konusunda uyarıyor ve eylem odaklı bir dili öneriyor.

Psychological Science isimli dergide yeni yayınlanan ve Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) gerçekleştirilen bu araştırma kapsamında araştırmacılar yaşları dört ila dokuz arasında değişen (kız ve oğlan) çocuklarıyla dört farklı çalışma yaptılar. Bu çalışmalarda çocuklar bilimsel etkinlik derslerinin başında önce öğretmenlerinden bilimi ya kimlik (“Haydi bilim insanı olalım! Bilim insanları dünyayı araştırır ve yeni şeyler keşfederler!”) ya da eylem (“Haydi bilim yapalım! Bilim yapmak dünyayı araştırmak ve yeni şeyler keşfetmektir!”) olarak sunan kısa konuşmalar dinlediler. Ardından bilimsel yöntemi anlatmak için geliştirilen yeni bir bilim oyununu tamamladılar.

Çocukların ne kadar kararlı davrandıkları ise bu oyuna devam etme süreleriyle ölçüldü. Bulgulara göre, başta “bilim yapalım” denilen kız çocukları, “bilim insanı olalım” denilen kız çocuklarına kıyasla oyunda daha fazla kararlılık sergilediler.

Buna karşın söylem farklılığının oğlan çocukları üzerindeki etkisinin daha değişken olduğu bulundu. Örneğin çalışmalardan birinde beş yaşından küçük oğlan çocuklarının eylem odaklı yönergeyle daha fazla kararlılık gösterirken, beş yaşından büyük oğlan çocukları kimlik odaklı yönergeyle daha fazla kararlılık gösteriyor.

Çalışmanın birinci yetkili araştırmacısı olan, New York Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nden Marjorie Rhodes, bilimi “Haydi bilim yapalım” diyerek eylemler olarak betimlemenin, “Haydi bilim insanı olalım” diyerek kimlikler üzerinden betimlemeye kıyasla çocukların bilimsel etkinliklere katılımını daha fazla arttırdığını belirtiyor.

Söz konusu olumlu etkinin özellikle de kalıpyargıların hedefinde olan çocuklarda, çalışma özelinde ise kız çocuklarda görüldüğünü vurgulayan Rhodes, “Bu kalıpyargılar, çocukların bilim alanında başarılı olacak tipten kişiler olmadığını ima eder” açıklamasında bulunuyor.

Bu bulgulara göre kız çocuklarını (kendilerini yeterince temsil edemedikleri) bilim alanlarına yönelik cesaretlendirme çabaları, en azından erken çocukluk döneminde, bilim insanı kimliklerini benimseme temelli cesaretlendirmekten ziyade bilim yapma etkinliğini tanımlamaya odaklanmaktan faydalanabilir.

Bilimsel başarıdaki toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin erken çocuklukta başladığına dikkat çeken Rhodes, araştırmalarının, küçük çocukların bilime yönelik davranışlarındaki erken toplumsal cinsiyet farklılıklarını azaltmak için hedef alınabilecek ve çocukların etraflarında olan bir öğeyi belirlediğini ifade ediyor.

Rhodes ve aralarında Princeton Üniversitesi’nden Sarah-Jane Leslie’nin de olduğu eş yazarları, söz konusu bilim olduğunda çocukların televizyon programları aracılığıyla edindikleri mesajların sıklıkla eylemden ziyade kimliğe odaklandığını ve bilimin insanların eylediği bir aktiviteden ziyade bir tip kişi olarak bilim insanının anlatıldığını vurguluyor.

Araştırmacılara göre ise bu yaklaşım kız çocuklarını bilime yönlendirmede kullanılabilecek daha etkili bir dili görmezden geliyor ve özellikle kültürel kalıpyargılar çocukların söz konusu kimliğe ait olup olamayacağını sorgulatırken kimlik odaklı söylemlerin yeni beceriler öğrenmekte kararlılığını olumsuz etkileyebiliyor.


Science Daily ve makalenin orijinalinden yararlanılmıştır.



Önceki Haber
Sağ refleks - Önder Özden
Sonraki Haber
Leyla Güven 108 gündür açlık grevinde