Ana SayfaGüncel12 Mart askeri darbesinin 48’inci yılı: “Bugün de sivil darbe var”

12 Mart askeri darbesinin 48’inci yılı: “Bugün de sivil darbe var”

HABER MERKEZİ – 12 Mart 1971 askeri darbesinin 48’inci yıldönümünde ADAM-DER üyesi eski askerlerin Ziverbey’de dönemin işkence merkezlerinden biri olan anıt önünde açıklama yapması Valilikçe engellendi. Kadıköy’de bir açıklama yapan eski askerler yasağı kınarken, “Bugün de sivil darbe var” dedi. Açıklamada “barış içinde bir arada yaşamak için 31 Mart’ta gereken yanıtı verme” çağrısı yapıldı.

Askeri Darbelerin Asker Muhalifleri Derneği (ADAM-DER), 12 Mart 1971 darbesinin 48’inci yıldönümü vesilesiyle bir basın açıklaması yaptı.

O dönemki işkence merkezlerinden biri olan İstanbul Erenköy’deki Zihni Paşa Köşkü’nün bulunduğu Kuşluk Parkı’na Kadıköy Belediyesi tarafından İşkence Kurbanlarına Saygı Anıtı dikilirken, eski askerler önceki yıllarda açıklamalarını burada yapıyordu.

Ancak bu sene burada açıklama yapılması Valilik tarafından engellendi.

Kadıköy’de yapılan açıklamada Valiliğin yasaklama kararı ‘darbeci zihniyetin tezahürü’ olarak nitelendirilirken, “Kınıyoruz ve protesto ediyoruz” denildi.

Yasağa rağmen eylemciler “İnsanlık Onuru İşkenceyi Yenecek” yazılı pankartı anıtın altına bıraktı.

Kemal Süreyya Çakıroğlu’nun okuduğu açıklamada 48 yıl önceki darbenin “toplumsal uyanışın ekonomik gelişmeyi aştığı” gerekçesiyle yapıldığı hatırlatıldı.

“Sol muhalefet sıkıyönetim balyozuyla ezildi. Devrimci gençler, aydınlar, sanatçılar zindanlara dolduruldu, işkencelerden geçirildi, kurşuna dizildi, asıldı; sol yayınlar yasaklandı, yakıldı.

“Ülke çapındaki solkırım, kışlaya da yansıdı, Türk Silahlı Kuvvetleri’nden 600 dolayında subay, astsubay ve öğrenci asker, işkenceden geçirilerek, işsizler ordusunun saflarına atıldı.”

“Bugün de sivil darbe yapıldı”

Çakıroğlu, darbecilerden gerçek anlamda hesap sorulmadığı için Türkiye tarihinde darbelerin eksik olmadığını belirtirken, 15 Temmuz’daki darbe girişimini anımsattı.

“15 Temmuz askeri darbe girişiminin bastırılmasıyla ülkemiz iç savaşın eşiğinden döndü. Ne yazık ki, 15 Temmuz askeri darbe girişimi ‘Allah’ın lütfu’ sayılarak bu kez sivil darbe yapıldı, tek adam diktatörlüğü kuruldu.

“Ülkemiz bugün Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi adı altında fermanlarla yönetilmektedir, TBMM işlevini kaybetmiştir. TBMM ve mahkemeler hak arama kapısı olmaktan çıkmıştır. TBMM kendi üyelerine bile sahip çıkamaz haldedir.

“Yargı organları tek adam diktatörlüğünün tam denetimi altındadır.

“Üniversitelerde geçmiş darbe dönemlerindekini kat kat aşan sayıda akademisyenin görevine son verilmiş; hiçbir idari soruşturma olmaksızın 130 bin dolayında kamu görevlisi işten atılmıştır.

“Tek adam diktatörlüğüne biat etmeyen yüzlerce medya kuruluşu kapatılmış, cezaevlerindeki gazeteci yazar sayısı 100’ü geçmiştir.”

“12 Mart 1971 darbesi ‘sosyal uyanış ekonomik gelişmeyi aştı’ gerekçesiyle yapılmıştı. 12 Eylül 1980’de darbeci Genelkurmay Başkanı, garsonun bile kendisinden fazla maaş almasından yakınarak sendikal hakları kısıtlamış, patron sendikasının başkanı da ‘Yirmi yıldır işçiler güldü, şimdi gülme sırası bizde’ diyerek sevinmişti. Bugün de yürütmenin başı ve AKP Genel Başkanı, yerli yabancı patronların rahat edebilmeleri için grevleri yasaklamakla övünmektedir.”

“Savaşçı dış politika iç barışı tehdit ediyor”

Hükümetin yürüttüğü dış politikanın eleştirildiği açıklamada, “Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesine aykırı savaşçı dış politika ülkemizin iç barışını da tehdit eden bir seyir izlemektedir” denildi.

Buna karşı, “barış içinde bir arada yaşamak için 31 Mart’ta gereken yanıtı verme” çağrısı yapıldı.

Açıklamada darbelerin temel hak ve özgürlüklere, emek, barış ve demokrasi güçlerine verdiği zarara dikkat çekilerek, “Bunun bilinciyle, her türlü askeri/sivil darbeye, diktatörlüğe, savaşa karşı olduğumuzu, siyasal İslamcı faşizmin karanlığına teslim olmayacağımızı bildiriyoruz” ifadesi kullanıldı.

12 Mart 1971’de ne olmuştu?

12 Mart 1971’de üç kuvvet komutanı ve Genel Kurmay Başkanı’nın imzasıyla TRT haber bültenlerinden okunan hükümete yönelik muhtıra ile Ordu, “Silahlı Kuvvetler İç Hizmet Talimatı”nın Anayasa’dan daha üstün bir belge olduğunu söylüyordu.

Genelkurmay Başkanı orgeneral Memduh Tağmaç, Kara Kuvvetleri Komutanı orgeneral Faruk Gürler, Deniz Kuvvetleri Komutanı oramiral Celal Eyicioğlu, Hava Kuvvetleri Komutanı orgeneral Muhsin Batur imzalı muhtıra yeni bir hükümetin kurulmasını istiyor, aksi takdirde idareyi doğrudan doğruya üzerine alma kararlılığını duyuruyordu.

Başbakan Süleyman Demirel istifa etti. Dönemin cumhurbaşkanı Cevdet Sunay idi.

O tarihlerdeki Genel Kurmay Başkanı Tağmaç’ın sözleriyle, “Toplumsal uyanış, ekonomik gelişmeyi aşmıştı.” Peki 12 Mart’tan sıkıyönetimin ilan edildiği 26 Nisan 1971’e kadar geçen süre içinde neler oldu, 12 Mart sonrası nelere gebeydi?

  • 20 Mart 1971’de Batman’da üç bin köylü kent meydanında biraraya gelerek “açız” diye haykırdı. Jandarmanın zor kullanmasına karşın köylüler dağılmayarak sopa ve taşlarla karşılık verdi.
  • 21 Mart’ta Konya’da Eğitim Enstitüsünde faşist “komando”lar devrimci öğrencilere saldırarak altısını bıçakla yaraladı.
  • 24 Mart’ta İstanbul’da bin tekstil işçisi Enboy fabrikasında direnişe geçtikten sonra haklarını savunmayan Teksif merkezi ve şubelerini işgal etti.
  • 25 Mart’ta Samsun’un Alaçam ilçesinde tütün üreticilerinin Tekel’in tütün satmasını engelleyerek gerçekleştirdikleri direnişte dört öğretmen ve dört üretici tutuklandı.
  • İstanbul’da Vezneciler’de faşistlerin üniversiteyi işgal girişimini önleyen devrimci öğrencilerle faşistler arasında çıkan çatışmadan sonra DGSA’yı basan polislerle de silahlı çatışma çıktı ve bir öğrenci iki polis yaralandı.
  • 29 Mart’ta Ankara’da Kurtuluş Lisesi önündeki çatışmada faşistler üç devrimci öğrenciyi kurşunladı.
  • İstanbul’da Işık Mühendislik ve Mimarlık Akademisini işgal ederek uzun saçlı erkek öğrencilerin saçlarını kesmeye başladı.
  • 31 Mart’ta İTÜ olaylar çıkacağı gerekçesiyle kapatıldı, 1 Nisan’da Robert Kolej kapatıldı.
  • 3 Nisan’da işçileri 80 gündür grevde olan Grundig elektronik fabrikasının sahibi evine konulan dinamitle yaralandı.
  • 3 Nisan’da Otomarsan fabrikalarının sahibi Mete Has ile Adanalı toprak sahibi Talip Aksoy kaçırıldı ve 400 bin TL fidye karşılığında 5 Nisan’da serbest bırakıldı.
  • 10 Nisan’da İstanbul’da Balıkesir Öğrenci Yurdu’na faşist “komandolar” tarafından açılan ateşle Niyazi Tekin ağır yaralandı ve öğrenci Hasan Erkişi kaçırıldı. Niyazi Tekin 21 Nisan’da hastanede öldü.
  • 16 Nisan’da Dr. Rahmi Duman’ın oğlu Hakan Duman fidye karşılığı kaçırıldı. 18 Nisan’da fidye ödenerek Hakan Duman serbest bırakıldı.
  • 20 Nisan’da İstanbul DMMA faşistlerin saldırısı üzerine kapatıldı. 26 Nisan’da Ankara, İstanbul, İzmir, Adana, Hatay ve Diyarbakır’da Sıkıyönetim ilan edildi.
  • 12 Mart rejimi Dev-Genç, ÜOB, TÖS, DDKO ve irili ufaklı birçok derneği kapatmaya başladı.

12 Mart muhtırası ile başlayan süreçte, bilim insanları, gazeteciler, yazarlar, üniversite öğrencileri birer ikişer gözaltına alınacak, işkenceden geçirilecek ve Deniz Gezmiş, Yusuf Arslan ve Hüseyin İnan idam edilecekti.

12 Mart cuntasını ise 12 Eylül cuntası tamamlayacaktı.


12 Mart panoraması bianet ile Sosyalizm ve Toplumsal Mücadeleler Ansiklopedisi’nden derlenmiştir.