Ana SayfaGüncelAçlık grevleri: ‘Akil İnsanlar’dan hükümete acil çağrı

Açlık grevleri: ‘Akil İnsanlar’dan hükümete acil çağrı

HABER MERKEZİ – Leyla Güven’in 139 gün önce başlattığı ve 1 Mart tarihinden itibaren tüm cezaevlerine yayılan açlık grevi eylemleri sürerken, dört tutuklu da ‘tecridi protesto etmek için’ yaşamlarını sonlandırdı. ‘Akil İnsanlar’ heyetinde yer alan isimler hükümete yaptığı çağrıda, “Tecride son verin, ölümleri durdurun” dedi.

HDP Hakkari Milletvekili ve DTK Eş Başkanı Leyla Güven’in 8 Kasım’da başlattığı süresiz-dönüşümsüz açlık grevi eylemi 139’uncu gününde devam ediyor.

Güven’in yanı sıra 7 bin tutuklu cezaevlerinde, onlarca siyasetçi ve aktivist de yurt dışında açlık grevi eylemini sürdürüyor.

1 Mart tarihinden itibaren tüm cezaevlerine yayılan açlık grevi eylemleri devam ederken, son 10 günde cezaevlerinde dört siyasi tutuklu da yaşamına son verdi.

17 Mart’ta Zülküf Gezen Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Cezaevi’nde, 23 Mart’ta Ayten Beçet Gebze Cezaevi’nde, 24 Mart’ta da Zehra Sağlam Erzurum Oltu T Tipi Kapalı Cezaevi’nde ve son olarak 25 Mart’ta Medya Çınar Mardin E Tipi Kapalı Cezaevi’nde ‘tecridi protesto etmek için’ yaşamını sonlandırmıştı.

Yaşamını yitirenlerin cenazeleri alıkonularak polis ve jandarma ablukasında defnedilirken, kitlesel ziyaretler engelleniyor.

Çözüm süreci döneminde oluşturulan ‘Akil İnsanlar’ heyetinde yer alan isimler ise “Ölümlerin acilen önüne geçilmeli” çağrısında bulunarak hükümete seslendi.

Yeni Yaşam gazetesine konuşan ‘Akil İnsanlar’ın açıklamaları şöyle:

İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan

“Açlık grevleri konusunda çabalarımız devam ediyor. Adalet Bakanlığı ile Kamu Başdenetçisi ve bakanlıklarla görüştük. Türkiye bir kanun devletiyse kanunlarını her yerde ve herkes için eşit olarak uygulamalıdır. Leyla Güven’in dile getirdiği konu tam da bu. Hükümetin de bu talep karşısında uygun adım atması gerekir. Yasaları uygulamamak bu iktidarı da zora sokacaktır. Anladığım kadarıyla o güvenlik politikalarının, savaş politikalarının bir gereği olarak İmralı hapishanesinde tecrit uygulanıyor. Hükümetin Kürt sorunun çözümünde uygulanan güvenlik politikalarının, savaş politikalarının sonuç vermediğini anlamış olması gerekiyor. Tabi bizim bu gördüklerimizi demokratik kamuoyunun da gündemine alması ve iktidarı bu noktada uyarması gerekiyor. Bir an önce adım atılmalıdır. Bu konunun seçimden bağımsız ele alınması lazım. Bir gün dahi kaybedilmemeli.”

Saadet Partisi Adıyaman Belediye Başkan Adayı Ahmet Faruk Ünsal

“Tecrit meselesi Türkiye siyasetini kilitleyen bir olay. Leyla Güven tecride karşı başlattığı açlık greviyle bu kilidi açmak istiyor. Tecridin kalkmaması halinde açlık grevi yapan insanların hayati tehlikeleri söz konusu. İstenmedik durum olması halinde Türkiye siyaseti daha fazla kilitlenecek. Tecridin kalkması hem Kürt sorununun kalkması noktasında önemli bir kilit adım olacak, hem de başka insanların yaşamları için önemli bir adım olacak. Türkiye’nin rahatlaması için tecridin kalkması lazım.”

Gazeteci-yazar Ali Bayramoğlu

“Açlık grevi eylem biçimini politik olarak doğru bulanlardan değilim. Ancak bugün açlık grevinde olanların talebini destekliyorum. Açlık grevi eylemlerinden anlaşılması gereken sadece Öcalan şahsında bir mesele değil. Anlaşılması gereken en önemli hususlardan biri de Kürtler üzerindeki bu baskının kaldırılması, siyasetin devreye girip normalleşme sürecinin başlamasını istemektir. Dolayısıyla buradaki toplumun ve geri kalan siyasetin duyarsızlığını da üzüntüyle karşılıyorum. Siyasete dönülmesi, insan canına değer verilmesi her duyarlı hukuk devleti yöneticisinin yapması gereken şeydir. Varsa piyasada böyle siyasetçiler kendilerine çağrım budur.”

Dr. Vahap Coşkun

“İlkesel olarak açlık grevleri ve ölüm orucu eylemlerini reddeden biriyim. Tecrit sorununun siyasal ya da hukuki çerçevede çözüme kavuşturulması lazım. Eylemlerin bir an önce sonlanması gerekir. Burada özellikle siyasal temsil makamlarında oturanların ciddi derecede üzerilerine bir sorumluluk düştüğünü düşünüyorum. Bu sorunların çözümünde asıl inisiyatifi kendilerinin almaları gerekir. İnsan yaşamının ötesinde politik amaçlı bir şey söz konusu olamaz.”

78’liler Girişimi Sözcüsü Celalettin Can

“İnsanların kutsal yaşam hakkının ihlal edilmemesi, bu sorunun bir an önce çözülmesi ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kendi yasalarına aykırı durumda ısrar etmemesi çabası içerisindeyiz. Tutukluların ve Güven’in durumu her geçen gün ağırlaşıyor. Hükümet, Ergenekon-MHP ittifakını gözeterek bu işten uzak durma görüntüsü vermeye çalışıyor. Birçok sanatçı, aydın, toplumun kanaat önderi bu konuya mesafeli. Söz konusu Öcalan’ın üzerindeki tecridin kaldırılması talebi olması nedeniyle. Fakat bu düşünceye karşı mücadele etmek gerekiyor. Neticede insanların yaşam hakları vardır ki bu kutsaldır, dokunulmazdır. Bu eylemi doğru bulmamaları anlaşılabilir ancak yaklaşık 7 bin kişi açlık grevinde. Özellikle tutukluların durumu ağır, buna kayıtsız kalınması anlaşılabilir değil. Tecridin hiçbir yasada karşılığı yok. Tüm duyarlı insanların yaşam hakkına sahip çıkması gerekir, tecride karşı tavır geliştirmesi gerekir. Bu sorunun bir an önce çözülmemesi daha fazla ölümü getirecek, bununla beraber ise halklar arasındaki bağ kopma noktasına gelecek.”

Prof. Dr. Baskın Oran

“Bugün açlık grevlerinde olanlar hükümetin umurunda değil. En ufak bir biçimde ilgilendiği yok ya da öyle gözüküyor. Bu korkunç. Çocuklar ölecek, buna bağlı olarak tepkiler oluşacak ve beraberinde ise birbirimize gireceğiz. Hükümet kanunları uygulasın. Herkesin kaç saat güneş altında dolaşma hakkı varsa, insanlarla görüşme hakkı varsa, kanunda ne yazıyorsa onu uygulasınlar. Bunları uygulamadıkları için insanlar bedenlerini ölüme yatırdı.”

Açlık grevleri ve cezaevlerindeki ölümler

Leyla Güven ile cezaevlerindeki 7 bin tutuklunun açlık grevi eylemi devam ederken, cezaevlerinden peş peşe gelen ölüm haberleri üzerine Güven tutuklulara bir çağrıda bulunmuştu.

Güven, ‘açlık grevinde güç ve morale ihtiyaç olduğunun’ altını çizerek, ‘yaşamına son verenlerin çok değerli olduğunu ancak her eylemin kendisinden bir parça götürdüğünü’ kaydetmişti.

Tutuklulardan yaşamlarına son vermemesini isteyen Güven, “Bu eylemler karşısında saygıyla duruyoruz. Ama şunu söylemek istiyorum; zaten başlatılmış bir eylemimiz var. Biz zaten eylem halindeyiz, sonuç almaya yaklaştık. Açlık grevi eylemcileri etrafında yerlerimizi almalıyız. Yeni eylemlerde bulunmamalıyız” demişti.

Cezaevlerindeki siyasi tutuklular adına açıklama yapan Deniz Kaya da tutuklulardan yaşamlarına son vermemesini istedi.

Kaya, “Taleplerimiz kabul görene kadar direnişimizi sürdüreceğimizi belirtiyoruz” dedi ve ekledi: “Bir kez daha tüm halkımıza, Türkiye ve uluslararası kamuoyuna, demokratik kurum kuruluşlara, ‘vicdan sahibiyim’ diyen herkese sesleniyor, yarın çok geç olmadan yeni şehadetler yaşanmasın diye sesimize ses olun, hep birlikte tecride karşı duralım.”

Previous post
Çanakkale'de mültecileri taşıyan tekne battı: Biri bebek dört kişi yaşamını yitirdi
Next post
Şule Çet davası: 'En önemli delil kayıp, otopsi raporunda eksikler var'