Ana SayfaGüncelFigen Yüksekdağ: Tecrit politikası yeniden ölümleri getirdi

Figen Yüksekdağ: Tecrit politikası yeniden ölümleri getirdi

HABER MERKEZİ – HDP önceki dönem Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, tutuklu yargılandığı davanın duruşmasında, tecrit politikasının ölümleri yeniden beraberinde getirdiğini söyledi. “Girilen açlık grevleri Türkiye’nin derin krize giren siyasetine çözüm bulmaktır” diyen Yüksekdağ’ın duruşması 19 Nisan’a ertelendi.

Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) önceki Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ’ın tutuklu yargılandığı ve hakkında hazırlanan 7 ayrı fezlekenin birleştirilmesiyle oluşturulan davanın duruşması, Ankara 16’ncı Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başlandı.

Demokratik Toplum Kongresi (DTK) bünyesindeki faaliyetleri, katıldığı eylem ve yaptığı konuşmalar nedeniyle hakkında hazırlanan 92 sayfalık iddianamede “örgüt yöneticisi olmak”la suçlanan ve hakkında 83 yıla kadar hapis cezası istenen Yüksekdağ, duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katıldı.

Duruşmaya Yüksekdağ’ın avukatı, HDP’nin Çankaya Belediye Başkan adayı Filiz Kerestecioğlu ile HDP Kadın Koordinasyonu üyeleri de katıldı.

Mahkeme heyeti, Yüksekdağ’a, savunmasına başlayacağı sırada ‘yargılamayı uzatmamasını’ söyledi.

Yüksekdağ ise 45 dosyadan yargılandığını hatırlatarak ilk savunmasına devam edeceğini belirterek, “Ben savunmamı yaparım. İsterseniz savunma yapmamış da sayabilirsiniz. Ama ben doğruya sadık kalacağım. Ben burada diğer arkadaşlarım gibi siyaset yaptığım için, söz söylediğim için yani görevimi yaptığım için yargılanıyorum. Üzerinizde siyasi baskı olduğunun farkındayım. Fakat bugünler de geçecek ve tüm baskılara rağmen bugünlerde de doğruyu savunanlar olmalıdır. Bunlardan biri de siz olabilirsiniz, olmalısınız” dedi.

‘Yargı şiddet faili erkekleri koruyor’

Davanın siyasi bir dava olduğunu belirten Yüksekdağ, Diyarbakır’da 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde yaptığı konuşması nedeniyle hakkında hazırlanan fezlekeye dair yaptığı savunmada, kadına yönelik şiddete dikkat çekti.

“Ülkemizde kadınlar her gün erkekler tarafından şiddete maruz kalıyor, katlediliyor. Her gün daha fazla artan erkek şiddeti, bugün iktidar tarafından kadınları baskı altına almanın aracı olarak kullanıyor. Şiddet faili erkekler yargı eliyle de korunuyor. Erkekler mahkemelere ön kapıdan giriyor, ceza alsa bile arka kapıdan salıveriliyor. Kadınlara yönelik şiddet biz siyasetçilere karşı başka bir biçimiyle de yönelmiştir. Kadınların siyaset yapma hakkı, iktidarın en çok saldırdığı, yok etmeye çalıştığı alan oldu. Yüzlerce siyasetçi kadın tutuklandı, yüzlercesine siyaset yasağı getirildi.”

‘Tecrit politikası yeniden ölümleri getirdi’

Yüksekdağ 8 Mart’ta yaptığı konuşmada tecrit politikasını eleştirdiğini belirterek, “Müzakerelerin bitirilmesi ve tecrit politikasının yeniden ölümleri getirdiğini” söyledi.

Tecridin kaldırılmasına yönelik sürdürülen açlık grevi eylemlerine değinen Yüksekdağ, şöyle devam etti:

“Bu kadar derin acılar yaşayan halkın taleplerini yeterince dile getirememişsem, en iyi şekilde dile getirmemişsem, benim tek suçum budur. Sokağa çıkma yasaklarının ilan edildiği şehirlerde yaşanan yıkım ve ölümlerin hesabını yeterince soramamışsam, suçlarını iktidarın yüzüne yeterince vuramamışsam benim tek suçum budur. 8 Mart mitinginde yaptığım konuşmada suç yoktur.”

‘Özyönetim direnişine selam’

Yüksekdağ, söz konusu konuşmayı yaptığı süreçte sokağa çıkma yasaklarının olduğunu ve ölümlerin yaşandığını hatırlattı.

“Ben o konuşmayı yapmamadan bir hafta önce Taybet Ana öldürülmüştü. Cenazesi 7 gün yerde bekletildi. Cizre’de insanlar Meclis’e canlı bağlandı. Oradan çıkmak istediklerini söylediler, çok kısa bir süre sonra diri diri yakıldılar bodrumlarda. Cizre’de, Sur’da hiçbir insanın hele de kadınların asla kabul edemeyeceği ahlaksızlıklar yaşandı. Öldürülen kadınların çıplak fotoğraflarını yayınladılar. Ben bu ahlaksızlıklarla ilgili mitingdeki konuşmamda ne söylemişsem bugün yine aynısını söylüyorum. Özyönetim sürecinde kadınlar yaşamı için direnmiştir. Kendi özünü savunmak için o topraklarda direniş sergilemiştir. Diyarbakır’daki mitingde de bu direnişi selamlamıştım. Bugün yine selamlıyorum.”

Açlık grevleri

Duruşmaya verilen aranın ardından savunmasına devam eden Yüksekdağ, devam eden açlık grevlerine değindi:

“Açlık grevlerinde olan Hakkari Milletvekili Sevgili Leyla Güven,  DBP  Eş Genel Başkanı sevgili Sebahat Tuncel ve Hakkari eski Milletvekili Selma Irmak’ın da girdiği açlık grevi bu ülkedeki kara deliği kapatmak ve Türkiye’nin derin krize giren siyasetine çözüm bulmaktır.  8 Mart Kadınlar Günü’nde aynı kadınlar aynı şeye çözümün yolunun nereden geçtiğine tekrar işaret etti. Aradan 3 yıl geçti ve yine kadınlar olarak aynı sorunlara çözüm olacak kişiyi işaret ediyoruz.”

‘Her şey beklenir’

Yüksekdağ, devamla şunları kaydetti:

“Bizler Allah’a emanet her yerde kelle koltukta özgürlük değerlerimiz için mücadele ederken, sokaklara çıkma cesareti gösterirken siz bir Silopi’ye 5 bin, 10 bin korumayla gidiyorsunuz. Bizim buna bir cevabımız var. Bunlar korkak. Bizim bir meydanda yan yana gelen 3 kadınımızdan korkarlar. Bizim sokakta yürüyen çocuklarımızdan korkarlar. Bizim verdiğimiz selamdan, bizim söylediğimiz tek bir sözden korkarlar. Çünkü bizim her bir sözümüz ve selamımız onların politikalarının teşhiridir.

Biz onların suçlarını yüzlerine vururuz. Korku ile toplumu zapt etmeye çalışan bu iktidar bugün HDP milletvekillerinin dokunulmazlıklarını kaldırma koşuluyla bir toplumu kuşatmaya çalışıyor. Biz bu iktidardan faşizm de bekleriz, her şey de bekleriz. Bunların bir sınırı yok. Siyasi bir kriterleri yok. Anayasayı tanımıyorlar, hukuku tanımıyorlar.”

Bir sonraki duruşma 19 Nisan’da

Yüksekdağ son olarak şöyle konuştu:

Bu ülkenin düşmanı Kürtler, sosyalistler, muhalifler, kadınlar değil, ülkeyi zapturapt altına almış olan iktidardır. Ama halklarımıza güveniyorum, bir kez daha 31 Mart’ta bu iktidara cevap verecektir. Halklarımızın bir kez daha HDP etrafında kenetleneceğine inanıyorum. Bugüne kadar bütün engellere rağmen sandıklara gitmeyi başardılar, bir kez daha 31 Mart’ta ve sonrasında kendi hakları ve geleceklerini savunmaya çağırıyorum.

Yüksekdağ’ın savunması sonrasında avukatları savunma yaptı.

Ardından kararını açıklayan mahkeme, bir sonraki duruşmayı 19 Nisan’a erteledi.