Ana SayfaEkonomi“Seçim sonrası iktidarı yol ayrımı bekliyor, ekonomide dönüm noktası kapıda”

“Seçim sonrası iktidarı yol ayrımı bekliyor, ekonomide dönüm noktası kapıda”

HABER MERKEZİ – Doç. Dr. Ümit Akçay’a göre Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik kriz, birkaç çeyrekte atlatılabilecek bir kötüye gidişattan ziyade köklü değişime uzanan bir dönüm noktası. Seçim sonunda mevcut iktidarın bir yol ayrımında olduğunu söyleyen iktisatçı, esas meselenin insanların hayat standartlarının nasıl iyileştirilebileceği olduğunu kaydediyor, ancak iktidarın atacağı olası adımların refah ve mutluluk getirecek sonuçları olmadığını belirtiyor.

Türkiye’de enflasyon ve işsizlik yüksek seviyelerde yer almaya devam ederken, kriz de aşama aşama ilerliyor.

Öyle ki tahminler, önümüzdeki hafta açıklanacak büyüme rakamlarıyla iktisadi faaliyetin yavaşladığının çarpıcı bir şekilde verilere yansıyacağı yönünde.

Peki, içinde bulunduğumuz süreç dönemsel bir ekonomik daralma mı, yoksa kırılmaların meydana geleceği bir dönüm noktası mı? Dahası, 31 Mart yerel seçimlerinin ardından bizi ne bekliyor? Bu soruları ve daha fazlasını iktisatçı Doç. Dr. Ümit Akçay, İleri Haber’den Özgür Yılmaz’a yanıtladı.

Akçay, Türkiye’nin basitçe birkaç çeyrekte atlatılacak ve 2001 krizi sonrasındaki modele dönecek bir ekonomik ve siyasi yapıdan ziyade bir dönüm noktasında olunduğu kanaatinde.

Akçay, Türkiye’de daha önce 1960, 1980 ve 2001’de gördüğümüz gibi köklü siyasi ve ekonomik değişimlerin yaşandığı, izlenen iktisat politikasının ve birikim modelinin değiştiği bir dönüm noktasında olunduğunu, orta vadede ise köklü bir değişime doğru yaklaştığımızı düşünüyor.

Seçim sonrası olası senaryolar

31 Mart yerel seçimlerinin ardından olası tabloyu da değerlendiren iktisatçı, seçimden sonra mevcut iktidarın bir yol ayrımına geleceğini belirtiyor.

“Yollardan biri, neoliberal popülizm modelinin telafi mekanizmalarını törpüleyecek bir IMF programının, IMF’li ya da IMF’siz olarak uygulanması. Söz konusu telafi mekanizmalarından ilki olan yoksulların borçlandırılması zaten döviz krizi sonrasında yükselen faizler nedeniyle fiilen işlemiyor. Bu duruma bir de olası bir yeni kemer sıkma programının parçası olarak faizlerin daha da artırılması eklenirse, bu telafi mekanizmasının uzunca bir süre için devreden çıkması gündeme gelebilir.”

Akçay’a göre olası bir IMF programı, Türkiye’de önümüzdeki dönemdeki siyasi otoriterleşmenin temel dinamiklerinden biri olabilir.

Ayrıca Akçay, iktidarın 2013 sonrasında belirginleşen birikim modeli krizi ile yöneldiği ithal ikamesi eğiliminin kapsamlı hale de getirilebileceğini söylüyor:

“Bu, bir yanıyla neoliberal modelin sınırlarının zorlanmasını gerektirecektir. O nedenle iktidar bloğu içinde kapsamlı bir uzlaşı gerektirir. Ancak bu tip bir yönelimin ancak hukukun üstünlüğü ya da parlamenter sisteme dönüş ile sağlanacağını düşünmek yanıltıcı olacaktır. Bu tip bir yeni-kalkınmacı model, pekala sağ-otoriter bir iktidarla da hayata geçirilebilir. Tarihsel deneyimler de bunu gösteriyor.”

“Kısa vadede düzelmesi mümkün değil”

Akçay, son olarak “Türkiye’deki emekçi sınıflar için hayat şartlarının kısa vadede düzelmesi pek mümkün değil” ve ekliyor:

“Ancak daha da kötüleşmemesi için, yani maliyetin emekçilerin sırtlarına yüklenmesini önlemek için örgütlenmek ve dayanışmayı güçlendirecek modeller geliştirmek çok önemli. Ek olarak eski ve yeni bileşenleriyle bütünsel olarak emekçilerin ortak taleplerini formüle etmek hayati önemde.

“Esas sorun, insanların hayat standartlarının orta ve uzun vadede nasıl iyileştirilebileceği. Seçim sonrası için yukarıda sıraladığım iki yolun sonunda da geniş toplum kesimleri için refah ve mutluluk getirecek sonuçlar yok. Krize IMF programı dahil sağdan verilen her türlü yanıt önümüzdeki dönemde siyasi otoriterleşmenin önemli dinamiklerinden olacağı gibi, herhangi bir demokratikleşme çabası, neoliberalizmi geride bırakan ve emekçi sınıfları güçlendiren bir ekonomik program ile desteklenmediğinde, başarısızlıkla sonuçlanmaya mahkumdur.”

Previous post
Kürtçe müzik dergisi Ziryab’ın ikinci sayısı çıktı
Next post
Eşcinsel olduğu için ihraç edilen polis: Kimle yatacağıma başkası mı karar verecek?