Ana SayfaYazarlarAbdulmelik Ş. Bekir8 maddede HDP’nin ‘kazanan’ ve ‘kazandıran’ seçim stratejisi – Abdulmelik Ş. Bekir

8 maddede HDP’nin ‘kazanan’ ve ‘kazandıran’ seçim stratejisi – Abdulmelik Ş. Bekir

Seçimden çıkan sonuçlar HDP’nin siyasi aklının ürünü ve aynı zamanda başarısıdır. Hedefi iyi belirlemiş ve attığı adımlarla tek adam sisteminin kurumsallaşmasına ciddi bir darbe vurmuştur. Büyükşehirleri kaybettirdiği AKP’ye ikinci defa yenilgi yaşatmış ve iktidarının baki olmadığını hissettirmiştir.


Abdulmelik Ş. Bekir


Seçim sonuçları netleşmeye başladı. Gerek seçim süreci boyunca gerekse seçim gecesi oyların kamuoyuyla paylaşılması birçok gerçeğe işaret etmekte. Bunların başında, seçim sonuçları ne olursa olsun seçimin ciddi bir meşruiyet sorunu olduğu gerçeği geliyor. Muhalefetin aldığı her bir oyu, devletin tüm olanakları kullanılarak uygulanan baskı, tehdit ve şiddete rağmen aldığını teslim etmek gerek. İşin meşruiyet tarafı oyların önemli bir yüzdesini gayrı meşru yöntemlerle alan Cumhur İttifakı’na aittir. Sondan söylenmesi gerekeni baştan söylemek gerekirse eğer muhalefet aldığı sonuçlarla faşizmin kurumsallaşma sürecine ciddi bir darbe indirmiştir.

Seçimin en önemli kaybedeni: Erdoğan

Bu bağlamda seçimin en önemli kaybedeni Erdoğan olmuştur. MHP ile giriştiği ortaklıktan hem önceki seçimde hem de dün yapılan seçimlerde MHP karlı çıkmış ve bu ortaklık Erdoğan’a kaybettirmiştir. Erdoğan artık daha fazla Bahçeli’ye mahkum hale gelmiştir. MHP’nin politikaları ve taleplerini dayatmasıyla daha fazla karşılaşacaktır. Bu da Erdoğan’ın Kürtlere yönelik politikası başta olmak üzere mevcut siyaseti yürütmesi demektir. Erdoğan’ın kendisine kaybettiren meriyetteki politikayı sürdürmesi ise baş aşağı gidişin devamı anlamından başka bir anlam ifade etmez. Yani tabiri caizse denizin ortasında mahsur kalan adamın susadıkça tuzlu deniz suyu, suyu içtikçe susaması handikabına benziyor Erdoğan’ın hali hazırdaki realitesi.

Erdoğan’ın Bahçeli’ye rağmen politik değişime gitmesi ise MHP, Ergenekon ve ulusalcılarla iktidar savaşı demektir. Dolayısıyla Erdoğan tam bir kapana kısılmıştır. Her ne kadar Adana ve Mersin gibi büyük şehirleri kaybetse de Erdoğan’ın kendisine bağımlı hale gelmesi nedeniyle kendisini kazanmış hissetmesi mümkün. Ama AKP’nin kaybı pahasına bir his bu.

Millet İttifakı: Kaybeden ‘küçük ortak’ İYİ Parti

Öte yandan Millet İttifakı belli bir başarı sağlamıştır. Dezavantajlı bir seçim sürecine rağmen Adana, Mersin, Ankara, İstanbul, Antalya gibi büyükşehirler başta olmak üzere birçok ili kazanmıştır. Cumhur İttifakı’nın aksine burada büyük ortak kazanmış ama küçük ortak yani İYİ Parti kaybetmiştir. MHP’den aldığı oyların bir kısmını tekrar bu partiye kaptırdığı görülüyor. Seçimin en fazla kaybeden partisi olmuştur ancak ortağının kazanmasından dolayı kendini kazanmış hissetmesi mümkün. CHP’nin aldığı oyların ve başarının kendisinin mahareti olmadığı açıktır. Bunu yanlış değerlendirmemesi ve buna göre politika yürütmesi demokrasi mücadelesi açısında önemli olacaktır. AKP’nin MHP’lileşmesine benzer bir İYİ Parti’leşme sürecine girerse açığa çıkan enerjiyi ve fırsatı heba etmiş olacaktır. İstanbul, Ankara, Adana, Mersin, Antalya ve Hatay’ı almada HDP’nin katkısını görmek için HDP’nin son üç seçimde aldığı oylarla dünkü seçimlerde aldığı oylara bakmak yeterlidir.

HDP’nin ‘kazanan’ ve ‘kazandıran’ seçim stratejisi

Seçim süreci açısından HDP’nin durumunu farklı ele almak gerekir. Dünkü seçimleri HDP açısından diğer partilere benzer birkaç ay önce başlayan bir süreç olarak değerlendirmek yetersiz olacaktır. HDP’nin durumunu AKP-MHP iktidarı tarafından 2015 Haziran seçimlerinden itibaren Kürtlere karşı başlatılan savaş politikaları çerçevesinde değerlendirmek hakikate daha yakın bir değerlendirme olacaktır.

7 Haziran seçimleriyle iktidardan düşmenin sorumlusu olarak belirleyen AKP iktidarı, adeta ön alma süreci başlatmış ve bu süreç hala devam etmektedir. Bu süreçte eş genel başkanları, milletvekilleri, belediye başkanları dahil olmak üzere on bine yakın çalışanı tutuklanmış; Devletin tüm olanakları sadece HDP’nin engellenmesi için değil, bastırılması ve bitirilmesi için kullanılmıştır. Birçok yerde AKP muhalifi parti ve kesimler bile HDP’ye karşı birleşmiştir. Tam da bundan dolayı bu HDP için sadece bir seçim süreci olarak ele alınamazdı.

Tüm baskılara rağmen HDP bu seçimden birçok yönüyle ciddi bir başarının sahibi olmuştur. Bunları kısaca sıralayacaksak;

Bir, HDP kayyum atanan belediyelerin bir çoğunu almıştır. Buna ek olarak 2014 seçimlerinde almadığı Kars’ı da kazanmıştır. Şırnak ve Ağrı’nın elinden alınmış olması HDP açısından bir kayıptır ancak kesinlikle bir yenilgi değildir. Özellikle Şırnak’ta HDP seçmeni iradesine sahip çıkmış ve AKP’nin politikalarını reddetmiştir. Şırnak ve ilçelerindeki sonuçlar bir partinin değil devletin aldığı oylardır ve buralara kaydırılan kolluk kuvvetlerinin birkaç defa oy kullanmasının sonucudur. Özellikle seçmen sayısı birkaç bin olan ilçelerde birkaç bin kolluk kuvvetinin oy kullandığı kayıtları basına yansıdı. Dersim’de de yaşananlara bakıldığında benzer bir sürecin ürünü olduğu intibaı ağır basıyor. HDP, burada yarattığı olanakların kendisine karşı kullanılması sonucu kaybetmiştir.

İki, seçimin asıl kazananı HDP’nin seçim stratejisi olmuştur. HDP’nin tüm belediyelerine kayyım atanmıştı. HDP için olabildiğince daha fazla belediye olmakla birlikte, asıl amaç ve hedef alınması gerekenin Kürt karşıtı politikaydı. Yani yerel seçimlerin genel sonuçlar doğurmasını sağlamaktı. HDP’nin seçim stratejisi bu etkiyi yaratmış ve Türkiye’ye, Türkiye’nin tüm muhalefetlerine kazanma, kazanabilme umudu armağan etmiştir. Buna karşı AKP’ye 2015 Haziran seçimlerinden sonra ikinci defa yenilgi yaşatmış ve baki olmadığını hissettirmiştir.

Üç, AKP ve ortağının temel stratejisi koalisyonların olmadığı ülkeyi gönüllerince yönettikleri bir sistemi tahsis etmektir. Bu yönde önemli ilerleme kat ettikleri biliniyor. Ancak HDP’nin stratejik oy stratejisi bu planları tamamıyla altüst etmiştir. Bırakalım seçim sonrası koalisyonları sürekli koalisyonlar süreci yaşanmaktadır. AKP’nin halihazırda MHP ili koalisyonu gibi. HDP, kendisinin görmezden gelinerek, bastırılarak ve yok edilmek istenerek bu amaca ulaşmanın zorluklarını gözler önüne serdi. Kürtler başta olmak üzere demokratik kesimleri karşısına alanın iktidarının garantide olmadığı ve olmayacağı tekrar teyit edilmiştir.

Dört, seçimden çıkan sonuçlar HDP’nin siyasi aklının ürünü ve aynı zamanda başarısıdır. Hedefi iyi belirlemiş ve attığı adımlarla tek adam sisteminin kurumsallaşmasına ciddi bir darbe vurmuştur. Sorunların sonuçları ile değil kaynağıyla uğraşmış ve bundan önemli bir sonuç almıştır. AKP iktidarına büyükşehirleri kaybettirerek 2015 Haziran seçimlerinin ardından ikinci defa tek adam rejimine izin vermeyeceğini hatırlatmıştır.

Beş, son yıllarda nefes alamaz hale getirilen halklar HDP’nin bu stratejisi ve feragatına cevap verecektir. Küçük hesapların peşinde koşan, iktidar ve koltuk sevdasından ziyade halkların kazanımını esas alan, ‘büyük olsun hepimizin olsun’ tutumu herkese kazandırmıştır. HDP’nin kendisine yönelik saldırıları, iktidara 25 yıldır kesintisiz kazandığı büyükşehirleri kaybetmesini sağlamakla sonuçlanmıştır. Her ne kadar muhalefet HDP’nin katkısını görmezden gelse de Erdoğan ve Bahçeli’nin seçime yönelik değerlendirmelerinde bu hususların ön plana çıkması ve buradan hareketle Kürtleri sorumlu tutmaları bu nedenledir.

Altı, HDP’nin seçim stratejisinin sadece Türkiye’de değil dış dünyada da önemli yansımalarını yaşayıp göreceğiz. Erdoğan, yenilgisinin sorumlusu olarak HDP’yi gösterip buna karşı Doğu ve Kuzey Suriye yönetimine yöneleceğinin işaretlerini verdi balkon konuşmasında. Ancak bu saatten sonra bazı adımları atmak AKP-MHP iktidarı için daha fazla zor olacaktır. İçerde ve dışarıda yaşanan siyasi ve ekonomik krizin sürdürebilirliği kalmamıştır. Bu, seçimlerin sonuçlarından bağımsız olarak böyledir. Seçim sonuçları ek olarak iktidarın krizini derinleştirmiştir.

Yedi, AKP-MHP iktidarı mevcut politikasını sürdürebilir. MHP, ülkeyi seçimlere götürme ve meclisteki desteğine dayanarak mevcut politikaların sürdürülmesini dayatacaktır. Erdoğan, kendi eliyle yarattığı denklemin sonucu olarak eli mahkum hale geldi. Ancak mevcut politikanın sürdürülmesi de krizin ve baş aşağı gidişin derinleşmesi demektir.

Sekiz ve son olarak sürekli çıkması umut edilen ancak bir türlü ortaya çıkmayan AKP küskünlerinin de harekete geçme olasılığı artmıştır. Önümüzdeki dönemde yeni partilerin denkleme girmesi şaşırtıcı olmaz. Dolayısıyla HDP’nin stratejik oyu tek seçenek haline getirilen Türkiye siyasetine yeni soluk ve renkler kazandırmıştır.


HDP’nin kazandığı il ve ilçeler

Seçimin ardından: İstanbul ve diğer tartışmalı illerde durum ne?