Ana SayfaYazarlarİbrahim AslanÖcalan’la görüşme ve İstanbul seçimleri – İbrahim Aslan

Öcalan’la görüşme ve İstanbul seçimleri – İbrahim Aslan


İbrahim Aslan


Ülke yoğun ve sürekli değişen gündemler ile adeta çalkalanıyor.

Ekonomik kriz, işsizlik, artan fiyatlar, yoksulluk, umutsuzluk, karamsarlık, hukuksuzluk, insan haklarına saygısızlık, tecrit, açlık grevleri, ölüm oruçları, YSK hukuksuzluğu, YSK eliyle Kürt belediyelerine yönelik kayyum gaspının devamı, İstanbul seçimlerinin iptali…

Türkiye’nin gündeminde ya da içerisine sürüklendiği halde umut veren bir şeyler aramak, samanlıkta iğne aramakla eşdeğer konumda ne yazık ki.

Bu yokuş aşağı yuvarlanan ülke atmosferi içerisinde 2 Mayıs’ta önemli bir gelişme yaşandı.

Hapishanelerde, ülke içerisinde ve ülke dışında binlerce kişinin kendisine uygulanan tecride son verilmesi için açlık grevi eylemi gerçekleştirdiği PKK Lideri Abdullah Öcalan ile avukatları, 8 yıl sonra ilk kez görüşme gerçekleştirdi. Öcalan’ın avukatları en son 27 Temmuz 2011 tarihinde müvekkili ile görüşmüş ve o tarihten sonra yaptıkları 810 başvurunun ardından bir görüşme gerçekleştirebildi.

Bu görüşme; yaşamdan yana olan, Kürt sorununun demokratik yollardan ve tam hak eşitliği temelinde çözülmesini isteyen kesimler tarafından büyük bir umut ile karşılandı.

Görüşmede, Öcalan’ın verdiği mesajlar sadece Türkiye açısından değil 8 yıldır oluk oluk kanayan ya da emperyalistler ve onların güdümündeki bölgesel güçler tarafından kanatılan Suriye/Rojava için de oldukça üzerinde düşünülmesi gereken mesajlardı.

Öcalan’ın avukatları tarafından Öcalan ve İmralı Tecrit Sistemi içerisinde tutulan diğer 3 tutsak adına yapılan açıklamada şu mesajlar kamuoyuna iletildi:

“İçinden geçtiğimiz tarihi süreçte derin bir toplumsal uzlaşmaya ihtiyaç vardır.  Sorunların çözümünde her türlü kutuplaşma ve çatışma kültüründen uzak, demokratik müzakere yöntemine şiddetle ihtiyaç vardır.
“Türkiye’nin ve hatta bölgenin sorunlarını, başta savaş olmak üzere, fiziki şiddet araçlarıyla değil, yumuşak güçle yani akıl, politik ve kültürel güçle çözebiliriz.
“İnanıyoruz ki Suriye Demokratik Güçleri (SDG) kapsamında Suriye’deki sorunların çatışma kültüründen uzak durularak; içinde bulundukları konumun, durumun Suriye’nin bütünlüğü çerçevesinde Anayasal güvenceye kavuşturulmuş yerel demokrasi perspektifinde çözüme ulaştırılması amaçlanmalıdır. Bu bağlamda Türkiye’nin hassasiyetlerine de duyarlı olunmalıdır.
“Cezaevleri içindeki ve dışındaki arkadaşların direnişlerine saygı duymakla birlikte, sağlıklarını tehlikeye atacak ve ölümle sonuçlandıracak konumlara taşıracak noktaya taşımamalarını önemle belirtmek isteriz. Bizim için onların akli, fiziki ve ruhi sağlıkları her şeyin üstündedir. Ayrıca en anlamlı yaklaşımın zihinsel ve ruhi duruşun geliştirilmesiyle bağlantılı olduğuna inanıyoruz.
“Bizlerin İmralı’daki duruşu, 2013 Newroz Bildirgesinde belirttiğimiz ifade tarzının daha da derinleştirerek ve netleştirerek sürdürme kararlılığındadır.
“Bizim için onurlu bir barış ve demokratik siyaset çözümü esastır.”

Öcalan’ın yanındaki tutsaklarla birlikte kamuoyuna ilettiği mesaj, oldukça sade ve çözüm noktasında nasıl bir yol izlenmesi gerektiğine işaret ediyor.

Türkiye Cumhuriyeti tarihinde 100 yıllık bir sorun olan, içerisinde onlarca katliamın, onbinlerce ölümün, insani dramın olduğu; inkar ve imha siyasetinin yaşadığımız coğrafyayı getirdiği noktadan çıkış yolu bence gayet açık bir şekilde dile getirilmiştir iletilen mesajda.

Anlamak isteyen herkes, bu mesajdan doğru sonuçlar çıkarır. Kürt sorununun çözümünün bir parti sorunu olmadığı, bir sistem sorunu olduğu ve bu sistemi yürüten ‘Devlet Aklı’nın bundan vazgeçmediği sürece, çatışmanın, kutuplaşmanın ve acıların devam edeceğini ve çözümün olmayacağı gayet net bir şekilde belirtiliyor mesajda.

Öcalan’ın mesajı bu kadar açık iken, ‘Devlet Aklı’nı temsil eden en azından görünürde temsil eden AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Öcalan ile 8 yıl sonra yapılan ve büyük bir hukuksuzluk olan, sadece son iki ay içerisinde 8 cana mal olan tecride ilişkin sorulan soruya, “Avukatları için öyle olabilir de avukatların dışındaki aile için? Daha geçenlerde kardeşini gönderdik. Biz müsaade ettik ona. Onu saymıyorsunuz”, “8 yıl oldu mu?” gibi sıradan ifadeler kullanabiliyor.

Erdoğan yine bir gazetecinin “8 yıl aradan sonra Öcalan’ı avukatlarının İmralı’da ziyaret etmesi muhalefet tarafından ‘yeni bir çözüm süreci’ olarak da yorumlandı” mealindeki sorusuna, “Bir çözüm süreci diye bir şey söz konusu değildir” yanıtını veriyor.

Erdoğan’ın açıklamalarına bakıldığında ‘Devlet Aklı’nın 100 yıldır, yüzbinlerce insanın yaşamına mal olan, yıkım, sürgün, talan, göç, işkence ve zulümden başka bir anlam ifade etmeyen, Kürtleri inkarın güncellenmiş hali olan İmralı Tecrit Sistemini basitleştirmek istediklerini gösteriyor.

Erdoğan’ın açıklamalarında somutlaşan devletin bakış açısının meseleyi sıradan bir ihlalmiş gibi göstermek istediği, en büyük hukuksuzluğun dahi “8 yıl oldu mu?” diye, dalga geçirilir tarzda yanıtlandığı çok net.

Yine binlerce kişinin bedenini açlığa yatırdığı ve ölümle yüzyüze olduğu, çocuklarının mücadelesine ortak olan annelerin yerlerde sürüklendiği bir dönemde, Öcalan’ın Kürtler açısından ne ifade ettiği görülmüyor ya da görülmek istenmiyor.

Bu basitleştirmenin yanı sıra meselenin bir de aynı gün YSK tarafından yenilenme kararı alınan İstanbul seçimleri kısmı var. Ve eğer bugün açısından AKP’de somutlaşan ‘Devlet Aklı’, İmralı Tecrit Sistemini bir seçim süreci gibi görüp ele alıyorsa hepimize geçmiş olsun.

Çözülmeyen Kürt sorununun kaç hükümet, kaç cumhurbaşkanı, kaç başbakan, kaç genelkurmay başkanı eksilttiğini görmek için sadece son 40 yıla bakmak yeterli.

Mesele gerek AKP ve ortağı MHP tarafından gerek ise onların karşı bloğu olan CHP ve İYİ Parti tarafından İstanbul seçimlerine indirgeniyorsa, bu ‘Devlet Aklı’nın halklar açısından hiçbir rasyonalitesi kalmamıştır.

Bu durum ve rasyonalite yitimi, bu coğrafya insanın bir aklın değil akılsızlığın girdabında dipsiz ve bilinmez kuyulara çekildiğinin açık fotoğrafıdır.


PAYLAŞ:
    WhatsApp'da Paylaş!   Telegram'da Paylaş!     Yazdır   E-Posta Gönder

Önceki Haber
Sundance’in dikkat çekenlerindendi: “The Farewell"den fragman yayınlandı
Sonraki Haber
Pakize Hazar’ın ölümüne neden olan zırhlı araç sürücüsüne indirimli 2 yıl 6 ay hapis cezası