Ana SayfaManşetÜniversiteye gitmek için erkek kılığına giren Concepción Arenal

Üniversiteye gitmek için erkek kılığına giren Concepción Arenal

HABER MERKEZİ – ‘Ev kılığındaki cezaevleri’nin demir pencerelerini yerle bir etmek için yola çıkan bir kadın Concepción. Tarihten Kadın Portreleri’nde bu hafta kadınların üniversiteye gitmesinin yasak olduğu yıllarda erkek kılığına girerek üniversiteye giren, feminizmi pratiğiyle oluşturan bir kadın var: Concepción Arenal.

Feminist hareketin öncülerinden olan Concepción Arenal, 31 Ocak 1820’de İspanya’daki Galiçya özerk bölgesinde dünyaya gelir.

Concepción’ın babası Ángel Arenal Cuesta liberal fikirleri nedeniyle sıklıkla baskıya uğrar ve tutuklanır. Bu durum Concepción’ın egemenlerin baskısıyla çocukken tanışmasına neden olur. Babasını 8 yaşındayken kaybeden Concepción, annesi ve babannesi ile yaşamaya başlar.

Kız çocukları ve kadınların eğitim almasının önüne engeller çekilen bir dönemde ailesinin itirazlarını da karşısına alarak Hukuk Fakültesi’nde eğitim almaya başlar Concepción. Lakin Madrid’de bulunan bu üniversiteye gitmek için erkek kılığına girmek zorunda kalır.

Concepción memelerini çift korseyle gizler, saçlarını kestirir ve boynuna bir frank geçirir.

Kadınların üniversiteye girmesinin yasak olduğu ülkede Concepción bu adımıyla bir ilke imza atar ve İspanya’da üniversiteye giren ilk kadın olur.

Concepción, bu zoraki erkek kılığını bazı siyasi ve edebi toplantılara katılmak için de uygular. Çünkü akşamın belli bir saatinden sonra kadınların sokakta dolaşması kati suretle kabul edilemez bir davranıştır. Concepción de ideallerinden vazgeçmeden hem toplumsal cinsiyet eşitsizliğini yıkmaya çabalar hem de o sistem içinde zorunlu olarak var olmaya.

1847’de avukat ve yazar Don Fernando García Carrasco ile evlenen Concepción’ın bu evlilikten üç çocuğu olur ancak çocuklarından birini küçük yaşta kaybeder.

Concepción’ın yazıları 1855 yılı itibariyle ‘La Iberia’ gazetesinde yayımlanır. Concepción sadece düşünce alanında değil edebi alanda da eserler üretir. Makaleleri gibi şiirleri de yayımlanır.

Sistemden sorulacak hesap için düşülen yol

Kalemiyle de, sokak ve alan pratiğiyle de mücadele yürüten Concepción’ın kendisini erkek kılığına girmeye zorlayan sistemden soracak hesabı vardır. Tıpkı sayısız kadın gibi…

Kadınlarla birlikte feminist bir grup oluşturur. Zor şartlar altında yaşayan her kadınla dayanışmayı hedefler.

Kadınların yalnızca ‘eş ve anne’ olarak görülmesine şiddetle karşı çıkan Concepción, çocukluktan itibaren toplum tarafından empoze edilen bu algının yıkılması için savaş verir. Ona göre bu algı kadının kendisini yok etmesi anlamına gelmektedir.

Biyolojik nedenlere dayanarak kadınların yetersizliğini savunan teorileri eleştiren bir kitap kaleme alır: ‘La mujer del porvenir’.

Concepción, kendisi de bizzat deneyimlediği eğitim hayatındaki fırsat eşitsizliğinin ortadan kaldırılması için çalışma yürütür. Toplumsal yenilenmenin tek yolunun kadınları n sanatsal, bilimsel ve endüstriyel olarak eğitime erişimlerinin sağlanması olduğunu savunur. Concepción’a göre ‘kadınları her türlü köleliğe maruz bırakırken sosyal ve siyasal gelişmeden bahsetmek söz konusu olamaz.’

Feminizmin öncülerinden biri olarak gösterilen Concepción, din insanlarını da kadınlara sadece yaşamsal yardım sunmak, eğitimden ise uzak bırakarak cahil kalmalarını sağlamakla eleştirir.

Concepción bir eserinin Polonyaca, İngilizce, İtalyanca, Fransızca ve Almanca’ya çevrilmesinin ardından resmi makamlar tarafından da dikkat çeker. Ve 1870’lerde Britanya merkezli cezaevi hak örgütü olan ‘Cezaevi Reformu İçin Howard Topluluğu’ Concepción’ı İspanya temsilcisi olarak görevlendirir. Bu göreve getirilme belgesi, Britanya toplumunda saygın bir niteleme olan ‘Sir’ hitabıyla düzenlenir.

1865 yılına kadar üstlendiği bu pozisyonla kadın cezaevleri için ziyaretçi unvanını alan ilk kadın olur. 1877’de deneyimleri sonucu ‘Cezaevi Çalışmaları’nı yayımlar.

Yazar Eduardo Galeano, ‘Kadınlar’ kitabında Concepción’dan ve cezaevindeki mücadelesinden şöyle bahseder:

“Bütün yaşamını cezaevleri cehennemine karşı canla başla mücadele ederek ve ev kılığına girmiş cezaevlerinde tutsak olan kadınların itibarı için çalışarak geçirdi.
Genelleyerek aklama alışkanlığına karşı o, ekmeğe ekmek, şaraba da şarap diyordu: ‘Suç herkesin olduğu zaman, aslında hiç kimsenindir’
Böylece çok sayıda düşmanı oldu. Uzun vadede tartışmasız bir saygınlık kazanacak olsa da, ülkesinde ve yaşadığı dönemde bunu elde etmesi hiç de kolay olmadı.”

1872’de işçiler için uygun maliyete ev inşa etmek için Constructora Benefica’yı kurar.

Yaşamının sonuna dek zor şartlar altında yaşamak zorunda bırakılanlar ve kadınlar için kurtuluşu amaçlayan Concepción 4 Şubat 1893’te dünyadan ayrılır.


Bu Portrede Alicante Üniversitesi’nden M. Ángeles Ayala Aracil’in makalesinden , filco.es sitesinden ve Eduardo Galeano’nun ‘Kadınlar’ kitabından yararlanılmıştır.



Önceki Haber
"Oko": Alternatif okumaya bir davet – Aşîtî Azad
Sonraki Haber
Krizin gölgesinde hasat