Ana SayfaGüncelYüksekdağ, seçimleri hatırlattı: Türkiye halkları birlikte kazanmayı öğrendi

Yüksekdağ, seçimleri hatırlattı: Türkiye halkları birlikte kazanmayı öğrendi

HABER MERKEZİ – HDP’nin eski Eş Genel Başkanı Yüksekdağ, tutuklu yargılandığı davadaki beyanında 31 Mart ve 23 Haziran seçimlerindeki sonuçlara değinerek, “Geride bıraktığımız bu sürede bizler tasfiye olmadık. Bizleri tasfiye etmeye çalışanların siyaseti tasfiye oldu” dedi. Mahkeme ise Yüksekdağ’ın tutukluluğunun devamına karar vererek, duruşmayı Eylül’e erteledi.

HDP’nin eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ’ın tutuklu yargılandığı ve hakkında hazırlanan 7 ayrı fezlekenin birleştirilmesiyle oluşturulan davanın 14’ncü duruşması, Ankara 16. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapıldı.

Sincan Cezaevi kampüsündeki duruşma salonunda yapılan duruşmaya Yüksekdağ, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katıldı.

HDP Adana Milletvekili Kemal Peköz, HDP Ankara İl Örgütü ile çok sayıda izleyici duruşma salonunda yerini aldı.

Yüksekdağ, salondaki izleyicileri selamlamasının ardından savunmasına başladı.

Siyasi iktidarın anti-demokratik uygulamaları sonucunda ve var olan hukuk kurallarının hiçe sayılmasıyla tutuklandıklarını belirten Yüksekdağ, tutuklamalarla partisinin tasfiye edilmeye çalışıldığını kaydetti.

“Geride bıraktığımız bu sürede bizler tasfiye olmadık. Bizleri tasfiye etmeye çalışanların siyaseti tasfiye oldu. Bizleri halktan koparmaya çalışanlar halktan koptu.
“Siyasi iktidar ve ortakları çok hızlı çözülme süreci içinde. Bizleri hapsettikleri duvarlar, onların gelip tosladığı duvarlar oldu. 31 Mart ve 23 Haziran seçimlerinde bu gerçeği açık açık gördük. Türkiye halkları birlikte kazanmayı öğrendi. 31 Mart ve 23 Haziran tarihleri halkın yazdığı bir tarihtir. ‘Nasıl kazanılır’ın tarihini yazmıştır.
“Maalesef iktidar mekanizmaları toplumun verdiği bu mesajdan ders almamaktadır. Bu iktidarın politikalarının karşısında rüzgar ne denli kuvvetli eserse essin o rüzgara karşı yürümenin duruşudur bu halkın duruşu.
“Demokrasi sınavını geçerek, faşizmden geçerek daha dirayetli yürüme noktasına geldi halkımız. Biz bu seçimleri birlikte kazandık. Şimdi de demokrasiyi birlikte kazanmanın zamanıdır. Aynı başarıyı, demokrasiyi kazanmak için göstermeliyiz.”

‘İstanbul’da sağlanan adalet, Diyarbakır’da da sağlanmalı’

Beyanlarında HDP’nin ve Kürt seçmenlerin 31 Mart ve 23 Haziran seçimlerinde kritik rol oynadığını vurgulayan Yüksekdağ, partisinin herkes için adalet talebiyle hareket ettiğini belirtti.

“HDP’nin, Kürtlerin bu seçimde koyduğu irade olmasaydı bu düzen aynı tas aynı hamam devam edecekti. HDP hak yerini bulsun diye bu seçimlerde kritik rol oynamıştır. HDP başarmıştır.”

Demokratik bir dil kullanıldığında ‘dayanışma ruhu’nun ayağa kalkabildiğini dile getiren Yüksekdağ, “Siyasette özellikle nefret söylemi bu kadar yoğun olmasa, toplum iç barışını kurabiliyor. İç barışın karşısındaki en büyük tehlike AKP-MHP’dir” dedi ve ekledi:

“Ama siyasi iktidar toplumun çoğuna bir şey olmamış, kendi arkasındaymış gibi baskı politikasını yönetmeye devam ediyor. Halkların demokratik ittifakını bitirmeye çalışıyor. Ama iktidarın yenildiğini bizler söyleyeceğiz. Hakikat budur.”

“Siyasi iktidar insanlara nefes alacak alan bırakmadı” diyen Yüksekdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Toplumsal adaleti tesis etmek için güçlü yürümeliyiz. Toplumsal yaşamda adaletin sağlanması gerekiyor. Türkiye toplumu bu adımları attı. Daha da devamı gelecek.
“İstanbul’da sağlanan adaletin, Diyarbakır’da da sağlanması lazım. Bunlar sağlanmazsa bu ülkede adalet de olmaz.
“HDP’ye gönül verenler çok ciddi çalıştı. Demokrasiye inanan HDP gönüllülerinin, bu adaletsizliğe dur diyen demokratik tavırlarıdır. Mazbatalar verilmiyorsa, halkın oyları hiç ediliyorsa gözlerimizi kapatamayız.
“Adalet yerini bulsun diyoruz. Aynı adaleti bekleyen halkımız var. İstanbul’u birlikte kazandık. Bugün 6 HDP’li belediye AKP’ye veriliyorsa bu süreçte iktidar karşısında muhalefetin adaletli yaklaşması gerekiyor.”

‘Parlamento Kürt sorununa sahip çıkacak mı?’

Yüksekdağ, savunmasının devamında sona erdirilen müzakerelere de değindi.

“Siyasi iktidar çözüm sürecini oyun olmaktan çıkarmalıdır. Kürt toplumu çok güçlü bir şekilde dedi ki ‘çözüm sürecini oyun olarak kullanmayacaksın, izin vermiyoruz’ dedi. Kürt toplumu ‘kendine gel’ uyarısını AKP ve batı toplumuna güçlü bir mesaj olarak verdi. ‘Gelin Kürt sorunun birlikte çözelim’ dedi.
“Kürt toplumu, çözüm sürecini AKP’nin tekelinden çıkardı. Herkesin düşünüp adım atması lazım. CHP, İYİ Parti, yeni parti oluşumları, parlamento Kürt sorununa sahip çıkacak mı? Ortada bırakılamaz. Kürt sorunu ortada kalırsa, bir daha ‘İstanbul’ demez. Toplumun demokrasi sürecini omuzlaması gerekiyor.”

“Siyasi iktidarın ömrünün dolduğunu” savunan Yüksekdağ, Kürt sorununun çözülmesi gerektiğini vurgulyarak, “Ama siyasi iktidar, ‘savaş sürsün, ben de sırtlarından geçineyim’ diyor. Bu zihniyet Kürtlerin sosyal haklarını, kendi kaderlerini tayin etme hakkını elinden almaya çalışıyor. Bu tekçi zihniyet böyle devam edemez. Bizler tarihe olan borcumuzu ödemek zorundayız. Tarihe olan borcumuzu ödemezsek hiçbir sorun çözülemez” diye konuştu.

Tutukluluğa devam kararı

Verilen aranın ardından beyanlarını sürdüren Yüksekdağ, sokağa çıkma yasakları döneminde yaptığı konuşmalar ile ilgili hakkında hazırlanan fezlekeler üzerinde durdu.

Osmanlı ve Türkiye tarihinde ‘demokratik özerklik’ ve ‘özyönetim’ pratiklerinin mevcut olduğunu söyleyen Yüksekdağ, “1920 Meclisi ve 1921 Anayasası’nda ilk defa ‘Türkiye halkı’ kavramı kullanılmıştır. İnanç özgürlüğü dışlanmış olsa da o dönemin kurucu zihniyetindeki değişimi ifade etme bakımından önemlidir. Bugün ise bu anlayışın çok gerisine düşülmüştür” dedi.

Yüksekdağ’ın savunmasını tamamlamasının ardından da avukatları söz aldı.

Savcının mütalaasını sunmasının ardından ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, Yüksekdağ’ın tutukluluğunun devamına hükmetti.

Bir sonraki duruşma 27 Eylül’de yapılacak.


PAYLAŞ:
    WhatsApp'da Paylaş!   Telegram'da Paylaş!     Yazdır   E-Posta Gönder

Önceki Haber
Dink cinayeti davasının firari sanığı Tuncay Uzundal tutuklandı
Sonraki Haber
AYM'den Barış Akademisyenleri için 'hak ihlali' kararı