HDP Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu Eş Sözcüsü Serhat Eren, “2015’ten bu yana partimize yönelik gerçekleşen siyasi operasyonlar neticesinde yaklaşık 16 bin kişi gözaltına alınmış, en az 5 bin kişi tutuklanmıştır” dedi.
Halkların Demokratik Partisi (HD) Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu Eş Sözcüsü Serhat Eren, 10 Aralık İnsan Hakları Günü vesilesiyle HDP Genel Merkezi’nde basın toplantısı düzenledi.
Eren, “Bugün 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü. Daha doğrusu İnsan Hakları Haftası. En temel insan haklarına saygı duyan, bunun için mücadele eden ve direnen herkesin İnsan Hakları Haftası kutlu olsun” diyerek sözlerine başladı.
“10 Aralık’ı temel insan haklarının neredeyse tamamen yok edildiği koşullarda karşılıyoruz” diyen Erden, konuşmasında 2015-2022 yılları arasında yaşananlara dikkat çekti.
“2015-2022 yılları arasında binlerce kişi hayatını kaybetti, binlercesi yaralandı, yüzbinlerce insan yerinden edildi” diye devam eden Eren, “Tecrit tarihin en ağır ve kabul edilen boyutlarına ulaşmıştır” ifadelerini kullandı.
Eren, “25 Mart 2021 tarihinde birkaç dakika sonra kesilen telefon görüşmesinden bugüne kadar geçen 21 ayda Sayın Öcalan ve İmralı’da tutulan Hamili Yıldırım, Ömer Hayri Konar ve Veysi Aktaş’tan hiçbir şekilde haber alınamıyor” diye ekledi.
“Öcalan’ın CPT ile görüşmemesi kaygıları derinleştirdi” diyerek sözlerine devam eden HDP’li Eren, “İmralı’da başlayan ve ağırlaşan tecrit, iktidar tarafından ülkedeki bütün hapishanelere yayılmış ve kalıcı hale dönüştürülmüştür” ifadelerini kullandı.
Cezaevlerinde son bir yıl içerisinde, ‘özellikle sağlığa erişim hakkının engellenmesi sonucu’ 74 mahpusun yaşamını yitirdiğini söyleyen Eren, “Hapishanelerde son dönemlerde yaşamını yitiren mahpusların önemli bir çoğunluğunu hasta mahpuslar oluşturmaktadır” dedi.
‘Türkiye, Zambiya, Kenya ve Rusya’nın bile gerisinde’
Türkiye’nin, 2022 yılında, ülkeleri hukuk alanında değerlendiren Hukukun Üstünlüğü Endeksi’nde 140 ülke arasında 116’ncı sırada yer aldığını hatırlatan Eren, “Ulusal ve uluslararası mevzuatı tanımayan ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarını uygulatmayan bir iktidarın Zambiya, Kenya, Lübnan, Rusya ve Nijer gibi ülkelerin dahi gerisine düşerek 116. sırada olması izahtan varestedir” diye konuştu.
2015’ten bugüne binlerce tutuklama
Türkiye’de düşünce ve ifade özgürlüğünün ağır baskı ve saldırı altında olduğunu da söyleyen Eren, insan hakları ihlallerine ilişkin verileri sıraladıktan sonra “2015’ten beri HDP’ye yönelik saldırılarda 16 bin kişi gözaltına alındı, 5 bin siyasetçi tutuklandı” diye belirtti.
2022 yılında da yöneticilerimiz ve üyelerimiz başta olmak üzere demokratik kitle örgütlerinin temsilci ve üyelerine yönelik gözaltı ve tutuklama furyası hız kesmeden devam etmektedir. 24 Temmuz 2015’ten bu yana partimize, partimiz tabanına ve bileşenlerine yönelik gerçekleşen siyasi operasyonlar neticesinde yaklaşık 16 bin kişi gözaltına alınmış, aralarında önceki dönem eş genel başkanlarımız, milletvekillerimiz, il-ilçe eşbaşkanlarımız, yöneticilerimiz ve üyelerimizin bulunduğu en az 5 bin kişi tutuklanmıştır. 2022 yılının ilk on ayında il-ilçe yöneticisi, üye ve tabanımızdan en az 2 bin 465 kişi gözaltına alınmıştır.
Sadece gözaltılar değil partimize yönelik fiziki saldırılar da devam etmiştir. 2015 yılından bugüne kadar HDP il-ilçe binaları, stant, miting, eylem etkinliklerine ve buralarda görevli olan kişilere en az 340 fiziki saldırı gerçekleştirilmiştir. Bu saldırıların bir kısmı yaralanmayla bir kısmı ise ölümle sonuçlanmıştır. Deniz Poyraz yoldaşımız katledilmiş, son olarak 9 Ekim’de Yüksekova’da milletvekillerimiz Habip Eksik ve Sait Dede yerlerde sürüklenerek darp edilmiş, Habip Eksik’in ayağı 3 yerden kırılmıştır.
‘Güçlü bir demokrasiye ihtiyaç duyulmakta’
Eren, konuşmasının sonunda insan haklarını güvence altına alan güçlü bir demokrasiye ihtiyaç duyulduğunu vurguladı:
Daha onlarcasını sayabileceğimiz, saymakla bitmeyecek insan hakları ihlallerinin tek adam iktidarına dayanan otoriter sistemden kaynaklandığını belirtmek isteriz. O nedenle temel insan haklarını güvence altına alan, kuvvetler ayrılığını benimseyen, yerel demokrasiyi güvence altına alan güçlendirilmiş parlamenter sistemi esas alan güçlü bir demokrasiye ihtiyaç duyulmaktadır.
Cumhuriyetin demokratikleştirilmesi ile doğrudan bağlantılı olan Kürt sorununda demokratik çözüm için diyalog ve müzakere sürecinin başlatılması; toplumsal sorunların ve insan hakları ihlallerinin kaynağı olan Anayasanın tümden değiştirilerek farklı kültürlere, kimliklere inançlara ve ana dillerine saygıyı esas alan yeni bir toplumsal sözleşme yapılması toplumsal barışın en büyük teminatı olacaktır.