Anayasa Mahkemesi, 10 Ekim 2015 Ankara Gar Katliamı sonrası Urfa’da düzenlenen yürüyüşe katılan 5 kişiye verilen hapis, para ve adli kontrol cezalarının ifade özgürlüğünü ihlal ettiği yönünde karar verdi.
Urfa Emek ve Demokrasi Platformu’nun çağrısı ile İŞİD’in gerçekleştirdiği 10 Ekim 2015 Ankara Gar Katliamını kınamak için katliamdan bir gün sonra yürüyüş yapılmış, binlerce kişinin katıldığı yürüyüşten sonra 10-19 Aralık tarihleri arasında 19 kişi yürüyüşe katıldıkları için İl Emniyet Müdürlüğü’ne ifadeye çağrılmıştı.
TCK 32’den aklarında işlem yapılan 19 kişi ifade işlemlerinin ardından serbest bırakılmış, ancak Urfa Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 19 kişi hakkında 29 Ağustos 2018 tarihinde TCK 53’ten iddianame hazırlanmıştı. İddianamede yürüyüşün “kanunsuz olduğu” iddia edilmişti.
İddianame Urfa 8’inci Asliye Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. Davaya dair 24 Mart 2021 tarihinde görülen 8’inci duruşmada yürüyüşün “Barışçıl bir gösteri olmadığı”nı belirtilerek karar verildi.
Mahkeme yürüyüşe katılan Leyla Coşkun, Mehmet Duvar, Rıdvan Yavuz ve Rükan Kılınç’a 3 bin TL para cezası, Ali Azger, Atilla Yazar, Besra Yıldırım, Celal Babacan, Dilek Çakırtaş, İbrahim Halil Sağlam, Mehmet Duvar, Mehmet Melik, Nalan Durdu, Reşat Doğan, Servet Yazar, Sevinç İzol Özipek ve Vedat Gökler’e 5 yıl süre ile denetim süresine tabii tutulması ve ‘Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması’ kararı verdi. Leyla Sezen ve Yusuf Geçgel’e ise istinaf yolu açık olmak üzere 5 ay hapis cezası verilmesine karar verdi.
Anayasa Mahkemesine başvuru yapıldı
Gerekçeli karar ile Leyla Sezen ve Yusuf Geçgel’in avukatları kararı istinaf ederken, 5 kişi için avukatlar, “Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı, kişi hürriyeti ve güvenliği ile makul sürede yargılanma haklarının ihlal edildiği” gerekçesi ile Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulundu.
‘İfade özgürlüğü ile toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlali’
Başvuruları birçok yönüyle inceleyen Anayasa Mahkemesi, değerlendirme sonucunda HAGB kurumunun uygulanmasından kaynaklanan müdahalelerin kanunilik ölçütünü sağlamadığı, başvurucuların Anayasa’nın 26. ve 34. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlükleri ile toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme haklarının ihlal edildiği sonucuna vardı.
Değerlendirmeler sonucunda hükmü açıklayan Anayasa Mahkemesi, “İfade özgürlüğü ile toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna, pilot karar usulünün uygulanmasına yer olmadığına, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna, makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna, Anayasa’nın 26. ve 34. maddelerinde güvence altına alınan ifade özgürlüğü ile toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine” oybirliğiyle karar verdi.
Karar yerel mahkemenin uygulaması için geri gönderildi.