Yüksel Genç
Ortaokulların 2022-2023 eğitim öğretim yılı Kürtler nezdinde son yılların en çok takip edilen yıl olacağa benziyor. Nedeni ise seçmeli dersler kapsamına alınan Kürtçe eğitime talebin bu yıl diğer yıllara oranla çok daha fazla gündemde olması.
2012 yılında ilk defa “Yaşayan diller ve lehçeler” başlığıyla seçmeli dersler kapsamına alınan ve sadece ortaokullarda haftada 2 saat olarak planlanan anadil eğitimine, bu yıl Kürtler şimdiye kadar ki en geniş sivil toplum ve sosyal medya kampanyası ile hazırlanıyor.
Önceki yıllarda kahir ekseriyeti “Biz sadece anadil eğitimi değil, anadilde eğitim istiyoruz, anadilde eğitim haktır, kimse anadilini kurslarda, ya da seçmeli biçimde öğrenmeye zorlanamaz…” görüşüne yakın iken; son aylarda kimi sivil toplum örgütlerinin de çabası ile seçmeli dersler kapsamındaki anadil eğitimlerini bir başlangıç olarak değerlendirme ve daha çok sahiplenme çağrısı geldi. Anadilde eğitim talebine giden yolun, seçmeli eğitimler ile döşenebileceği umudunu taşımak isteyenler 3 Ocak’tan bu yana kolları sıvamış görünüyor.
Seçmeli dersler kapsamında, haftanın iki saatine sıkıştırılmış anadil eğitiminin Kürtçe ve Türkiye’de yaşayan diğer anadillerin gelişimine ne denli katkı sunacağı hala belirsiz. 10 yıllık seçmeli ders uygulaması bu konuda çok umutvar sonuçlar doğurmuş değil. Üstelik anadilin gündelik hayatta kullanımına dair ayrımcılık halleri de bu 10 yılda azalmak bir yana ölüm ve linçlerle sonuçlanmış pek çok trajik örneği hayatlarımıza taşıdı.
Öte yandan buradan anadilde eğitime geçişin nasıl sağlanabileceği konusu da belirsiz. Zira siyasal iktidar ve ana muhalefetin durduğu yer, ürettiği politikalar anadilde eğitim talebine yanıt vermekten henüz oldukça uzak. Üstelik anadilde eğitim meselesinin halli Kürt sorununun çözümü ile sıkı sıkıya bağlı görünüyor. Fakat kampanyalardan anlıyoruz ki; Kürtler dilleri ve lehçeleri kaybolmadan bir yerden başlamayı elzem görüyor.
Peki bu yıl farklı politik duruşlara sahip Kürt sivil toplum çevrelerini birleştiren seçmeli anadil eğitimlerinin 10 yıllık serencamı ne? Bu zaman diliminde ne kadar öğrenci talep etti? Hangi dillerde talep geldi? Ne kadarı için sınıf açıldı? Açılan sınıflar talebi karşılayacak sayıda ve nitelikte miydi? Değilse nedeni neydi? Geçen 10 yılda bu eksikler/nedenler giderildi mi?…
Hemen belirtelim ki; konu hakkında Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB)açık kaynaklardan yayınladığı sağlıklı ve düzenli bir bilgilendirmesi bulunmuyor (Ya da biz rastlayamadık!). Üstelik bu ve benzer sorulara derli toplu ve düzenli yanıt bulmak imkansıza yakın; zira konu hakkındaki sorulara ve Meclisteki soru önergelerine ayrıntılı açık cevaplar da verilmediğini araştırmalarımızdan biliyoruz.
Hal vaziyet böyle iken akla ilk olarak, anadil seçmeli derslerinin hazırlanmış bir alt yapının ürünü olmaktan ziyade iktidarın pragmatik politik ihtiyaçlarına binaen çıkarıldığı geliyor. Böyle diye durum aşılamaz mıydı? Elbette aşılabilirdi? Ancak üniversitelerdeki “Yaşayan Diller ve Lehçeler” enstitülerinin ve bölümlerinin işlevsizleştirilme hikayeleri, mezunlarının atanamaması, bir türlü müfredat dersleri haline dönemediği için önemsizler kategorisinde kalmış olması, bu konuda İktidarın, karar alıcıların ve idarelerin politik tutumlarının belirleyiciliği… gibi nedenler “Seçmeli dersler” kategorisinde ki anadil eğitimlerini de işlevsiz veya başarısız kılmış görünüyor.
Ancak son haftalarda Kürtler arasında gelişen kampanya ve sonrasındaki sahiplik süreci bu durumu kırar ve anadilde eğitime yol olur mu? Bunu hep beraber göreceğiz.
Peki hal vaziyet böyle iken 10 yıllık seçmeli anadil eğitimleri hakkında yapılan araştırma verileri ne diyor?
Sosyo Politik Saha Araştırmaları Merkezi’nin iki yılı aşkın süredir konu hakkında yaptığı araştırmalara göre seçmeli dersler kapsamında verilen, “Yaşayan Diller ve Lehçeler” kategorisine sıkıştırılan anadil eğitimleri pek de başarılı bulunmuyor. Bu konuda salt geçen yılın araştırmasına bakmak bile ne demek istediğimizi anlatmaya yetebilir.
Saha Merkezi Nisan 2021 tarihinde, “Türkçe Dışındaki Anadillerin Kullanım Yaygınlığı, Anadillerin Korunması ve Eğitimi” ile esas olarak ortaokul düzeyindeki okullarda “Yaşayan Diller ve Lehçeler Seçmeli Dersi” kapsamında yerel anadillerin öğretilmesine ilişkin programın gidişatına dair iki ayrı çalışma yürüttü.
17 kentte 1047 kişinin katılımı ile gerçekleşen çalışmanın (*) Katılımcılarının %96,5’i Kürtçe anadiline sahip. Yine katılımcıların %99,2’si anadilinizin korunması ve geliştirilmesi gerektiğini düşünüyor. %99,1’i ise çocukların anadillerinde eğitim görmelerini istiyor. Yani anlayacağınız nerede ise herkes Anadilinde eğitim istiyor.
Ancak çalışmaya göre; Okul çağındaki çocukları bulunan katılımcıların %50,6’sı şimdiye kadar anadilde eğitim talebinde hiç bulunmamış. “Yaşayan Diller ve Lehçeler” seçmeli dersi talebinde bulunanların oranı ise, %45,5! Seçmeli ders talebinde bulunanların %44,2’si “Talep ettiğimiz halde hiçbir sınıf açılmadı, gerekçe de bildirilmedi” derken %21,5’i “Talep ettiğimiz halde talep sayısı sınırlı denerek hiçbir sınıf açılmadı”, %16,6’sı “Talep ettiğimiz halde öğretmen olmadığı gerekçesiyle sınıf açılmadı” demiş. Talep edenlerin sadece %16,3’ü “Talep ettiğimiz anadilde çocuklar için sınıf açıldı” yanıtlarını vermişler. Yani toplamda anadilde seçmeli ders talebinde bulunanların %82,3’ü için sınıf açılmamış!
Anadil seçmeli ders talebinde bulunmayanlar ise “neden talepte bulunmadıklarını” şu oran ve gerekçelerle tariflemiş; %27,9’u “Böyle bir seçmeli ders olduğunu bilmiyorduk”, %18,9’u “Yaşayan diller kapsamında anadilimizde eğitim tercih ettiğimizde değişik gerekçelerle reddedildiği için”, %18,7’si “Bu konudaki tercihlerimiz dikkate alınmayıp okul idaresi tarafından çocuklar farklı bölümlerde eğitimlere tabi tutulduğu için”, %11’i “Yaşayan diller ve lehçeler kapsamındaki seçmeli derslerin anadil öğrenimine katkı sunmadığına inandığım için” ve %10,5’i “Çocuklar okulda ayrımcılığa maruz kalmasın diye” yanıtlarını vermişlerdir!
Bu mühim kaygılar yeni öğretim yılında giderilir mi? Göreceğiz.
Araştırmaya göre devamla; sadece toplamda %1,7’si okullarda verilen anadil eğitimini yeterli buluyor, %80 ise yetersiz buluyor. Öte yandan katılımcıların %87,9’u Okul öncesinden başlayarak öğretimin bütününün anadilde olması gerektiğini düşünüyor, %8,4’ü “İlkokuldan itibaren öğretim anadilde olmalı” derken, %2,9’u Anadil kursları veya anadil öğreten seçmeli dersler yeterli” diye düşünüyor.
Ayrıca açık uçlu sorulan ve çoklu yanıtlar alınan “Anadilinizin Korunması ve Geliştirilmesi İçin birinci Öncelik Olarak Neler Yapılmasını Önerirsiniz?” sorusuna verilen yanıtlar ise bu sorunu çözmek isteyenler için bir tür yapılacaklar listesi gibi;
Zira; %88’i “Aileler çocuklarına anadillerini öğretmeli” derken, %87,9 “Yasal/Anayasal güvencelere kavuşmalı”, %86,9’sı “Gündelik hayatın her alanında kullanımı güvenceye kavuşmalı”, %84,1 “Eğitim/öğretim dili olmalı”, %81’i “Farklı anadil nedeniyle ayrımcılık yapanlara etkin yasal işlem yapılmalı”, %77,9 “Resmi dil olarak kabul edilmeli” diyor.
Araştırmanın (*) öğretmenlerin katılımı ile oluşturulan bölümü ise velilerin yanıtlarıyla hem uyumlu hem onları aşan sorunlara işaret etmesi bakımında özenle incelenmeyi bekliyor. Önümüzdeki haftalarda açıklanması beklenen yeni eğitim-öğretim yılının araştırma sonuçları ise bir yıldaki farklara umarım ki ışık tutar.
Bununla birlikte madem seçmeli dersler üzerinden Anadil konusuna sivil bir irade ile giriş yapıldı, o halde mevcut durumu bilmek, sorunların aşılması için devlet mekanizmasına ve idarecilere düşenleri hatırlatmak, sıkıntıların giderilmesine çabalamak kampanyanın hedef ve başarısı için elzem görünüyor!