Üzerinden 42 yıl geçti, 12 Eylül askeri faşist darbesinin.
12 Eylül’ün yıldönümünde belleğimize hep asılı kalmış ve acı veren onlarca sembol fotoğraf ve anlatı var bu 42 yıllık tarih içerisinde.
***
12 Eylül’ün Kürtçeye yönelik yasak konusunda simge isimlerden olan İpek Ateş’i bu yıl içerisinde yitirmiştik.
İpek Ateş, anadilinde konuşması yasaklandığı için zulmün kalesine çevrilen cezaevlerinde, askerlerin Kürtçe konuşmasını engellemesi nedeniyle oğluna kendisine öğretilen tek Türkçe cümle olan “Kamber Ateş nasılsın?” diyebilmişti.
Ve 12 Eylül’ün 42’inci yıldönümünde milyonlarca Kürt çocuğu anadilinde eğitim alamayarak, Türkçe olarak ders başı yapmak zorunda bırakıldı yine.
***
12 Eylül’ün direniş ve zulüm uygulamalarıyla en çok sembolleşen mekanları hapishaneler ve duruşma salonlarıydı.
Siyasi tutsakların tek tip uygulamaları, hapishanelerdeki işkence ve zulmü protesto etmek için iç çamaşırlarıyla çıktıkları duruşma salonlarından birçok fotoğraf karesi vardır.
Peki 42 yıl sonra duruşma salonlarındaki durum değişti mi?
Sadece bir örnek vereyim.
Kendisine her türlü zulüm reva görülen Kürt kadın siyasetçi Aysel Tuğluk, hastane raporlarında ileri derecede demans hastalığı olmasına rağmen, “Darbelerle hesaplaşıyoruz” diyen AKP ve ortağı MHP’nin yargısı tarafından tam da 12 Eylül darbesinin yıldönümüne sayılı günler kala duruşma salonunda sorgulandı.
Hiçbir etik ve ahlaki kaygı duyulmadan.
“Darbelerle hesaplaştığını” iddia eden AKP iktidarının yargısı, darbecilere faşizm noktasında hızlı bir şekilde sollayan bir uygulamaya daha imzasını attı.
Tarih de bu uygulamayı not edecek.
12 Eylül duruşmalarındaki fotoğraflar gibi, anadili yasaklandığı için oğluna bilmediği bir dilde tek kelimeyle “Kamber Ateş nasılsın” diye gözyaşlarıyla hitap etmek zorunda bırakılan İpek Ateş gibi.
***
AKP’nin “Sorumlularını yargıladık, hesaplaştık” dediği 12 Eylül darbesinin en çok konuşulan uygulamalarından biri de idamlar ve hapishanelerde işkence ile katletmedir.
Birçok noktada üzerinde mutabık kalınan bilgilere göre, 12 Eylül döneminde hapishanelerde işkence sonucu 171 kişi olmak üzere yaklaşık 300 kişi yaşamını yitirdi.
Aralarında adli tutukluların da bulunduğu 48 kişi ise darbe sürecinde idam edildi.
12 Eylül’deki ölümler bu şekilde iken İHD’nin verilerine göre, 30 Haziran 2022 itibariyle 283 bin 455’i hükümlü, 38 bin 738’i tutuklu olmak üzere kapalı ve açık hapishanelerde, toplam 322 bin 187 tutuklu ve hükümlü bulunuyor.
Tutukluların 307 bin 232’isi erkek, 12 bin 693’ü kadın ve 2 bin 262’i ise çocuklardan oluşuyor.
Yine İHD’nin verilerine göre, Türkiye hapishanelerinde 651’i ağır olmak üzere toplam bin 517 hasta tutuklu bulunuyor.
Sadece 2021 yılının başından 2022 yılının ilk çeyreğine kadar 7’si infaz ertelemesinden kısa bir süre sonra olmak üzere 50’nin üzerinde hasta tutuklu yaşamını yitirdi.
Ölüme terk edilen hasta tutuklular dışında hapishanede sistematik işkenceye maruz bırakıldıkları yönünde birçok beyanları ve görgü tanıklarının ifadesi olan Garibe Gezer, Vedat Erkmen, Sinan Kaya, Ferhan Yılmaz, Sıdık Uğur ve Sezer Alan ise yaşamını yitirdi.
***
Sembol uygulamalar, 12 Eylül darbe dönemine ilişkin bazı veriler ve AKP dönemi.
Sadece 15 Temmuz darbe girişimi sonrası ilan edilen OHAL ile birlikte yapılan uygulamaların, gözaltıların, işkence edilenlerin, tutuklananların, sokak ortasında infaz edilenlerin bilançosu çıkarılsa, son 7 yılda yapılanlar, deyim yerindeyse 12 Eylül darbecilerinin ruhuna rahmet okutur.
AKP ve ortaklarının ürünü oldukları, 12 Eylül darbecilerine her alanda bir minnet borçlarının olduğunu yaptıklarıyla açık bir şekilde gösteriyorlar.
Yaptıklarını gizleme gibi bir kaygı da duymuyor iktidar sahipleri, hatta canhıraş bir şekilde yapılanları savunuyorlar.
12 Eylül başta olmak üzere son 40 yılda devlet tarafından kaybedilen çocuklarını arayan annelere yapmadıklarını bırakmıyorlar.
Sonuç olarak, 12 Eylül’ün 42’inci yılında darbe ve darbecilerle hesaplaşmak yerine onlarla kifayetsiz bir şekilde helalleşen ve onlara minnet duyan bir iktidar var karşımız da…
İbrahim Aslan kimdir?
1980 yılında Dersim’in Xozat ilçesi Pakire köyünde doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimi Xozat’ta tamamladı. 2004 yılında Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nden mezun oldu. Üniversite yıllarında KHK ile kapatılan Dicle Haber Ajansı’nda çalışmaya başladı. Dicle Haber Ajansı’nda uzun süre muhabir, haber şefi ve editör olarak emek verdi. DEM TV’de editörlük, KHK ile kapatılan JIYAN TV’de haber koordinatörlüğü yaptı. 1HaberVar Platformu’nda editörlük ve yazarlık yaptı. Gazete Karınca’da yazmayı sürdürüyor.