Ana SayfaGüncelAyşe Yıldırım: Cumhuriyet kapanırsa Türkiye hızla karanlığa koşar

Ayşe Yıldırım: Cumhuriyet kapanırsa Türkiye hızla karanlığa koşar

HABER MERKEZİ – Cumhuriyet gazetesi yazarı Ayşe Yıldırım, gazete yönetim kurulu üye ve yazarlarına düzenlenen gözaltı operasyonunun ‘ülkeyi daha hızlı karanlığa sürükleyeceği’ yorumunda bulundu. Gazete Karınca’ya konuşan Yıldırım, kulislerde konuşulan Cumhuriyet’e kayyum atanacak iddialarına ilişkin, “Bütün yöneticileri alsanız da buradaki herkes bir yöneticidir ve Cumhuriyet gazetesi öyle ya da böyle çıkacak, direneceğiz” şeklinde konuştu.

Cumhuriyet Gazetesi yazarlarından Ayşe Yıldırım, gazetenin yönetici ve yazarlarının düzenlenen operasyon kapsamında gözaltına alınmasını ve yaşanan süreci değerlendirdi.

Ayşe Yıldırım, Cumhuriyet’in sadece bir simge olduğunu asıl hedefin Türkiye Cumhuriyeti ve demokrasi değeleri olduğunu ifade etti.

Yıldırım, şu değerlendirmede bulundu:

“Cumhuriyet, Türkiye Cumhuriyeti ile yaşıt ve temsil ettiği değerler Türkiye Cumhuriyeti değerleridir. Sadece basına yönelik baskı olarak değerlendirmiyoruz biz bunu. Elbette Cumhuriyet susturulmak isteniyor ama yok edilmek istenen Türkiye Cumhuriyeti’nin değerleri yok edilmek isteniyor.

“Bu siyasi bir operasyondur, böyle görülmesi gerekir. Çok uzun bir zamandır gerçek gazetecilik yapan medya organlarını susturmaya başlamıştı. Darbe girişimini kendi lehine çevirip, Allah’ın lütfu olarak kabul edip Olağanüstü Hal’in (OHAL) de peşinden bu süreci hızlandırdılar.”

Son Kanun Hükmünde Kararname (KHK)  ile kapatılan basın kuruluşlarına dair de konuşan Yıldırım, “Kaç yayın organının kapatıldığını unutuyorum artık. Üstelik aralarında hakkında hiçbir soruşturma açılmayan yerel yayın organları da var. Bir habere dava açabilir yargılayabilirsiniz ama yayın organını toptan kapatmak çok büyük bir hukuksuzluktur” şeklinde konuştu.

“İktidar hukuksuzlukların hesabını vermek zorunda”

Cumhuriyet’e bir operasyon düzenleneceğinin sinyallerini aldıklarını söyleyen Yıldırım şöyle konuştu:
Biz Cumhuriyet’e bir susturma girişimi bekliyorduk, bunun işaretleri verilmişti. Ancak bu kadar büyük bir hukuksuzluk beklemiyorduk. 12 yönetim kurulu üyesi hakkında gözaltı kararı çıkarıldı, 7’si sabaha karşı evleri basılıp gözaltına alındı. Ki savcı çağırıp ifade alabilirdi.
Vakıf yönetim kurulu üyesi olmayan 6 yönetici ve yazarımız da hukuksuz bir şekilde gözaltına alındı ve hepsine aynı suçlama yöneltildi. Dün baş yazımızda da belirttik,yöneltilen suçlamaları yanıtlamayı bile zul addediyoruz.
Cumhuriyet hep demokrasinin, barışın, insan haklarının yanında yer almış bir gazetedir. Ki gazetecinin temel ilkeleri de budur. Bir taraf olmakla suçlanıyorsak gazeteciliğin tarafındayız.  Ve gazeteciliğin tarafında olmaya devam edeceğiz.
Üstelik Fethullah Gülen cemaati ile bizi yan yana getirmek akıllara zarar bir suçlamadır. Bir çok yayın organı da yazmış hele ki Hikmet Çetinkaya ömrünü Fethullah Gülen tehlikesini anlatmaya adamış bir gazetecidir. Onu böyle bir suçlamayla gözaltına almak değil Türkiye, dünyaya bile anlatılamaz.
Eğer bir işbirliğinden söz edilecekse iktidarın dönüp kendisine bakması lazım.Sonuçta 14 yıldır tek başına iktidar da olan bir parti ve cemaat ile ilişkilerinin ne boyutta olduğunu kendi ağızlarıyla itiraf ettiler. Bir siyasi ve hukuki olumsuzluk varsa bunu Cumhuriyet’te değil, kendi içlerinde arayacaklar. Ve bunun hesabını vermek zorundalar.

“Cumhuriyet kapanırsa Türkiye karanlığa koşarak gider”

Yıldırım, Cumhuriyet’e verilen desteğin kendilerini ayakta tuttuğunu belirtti:
Bizi biraz ayakta tutan ve moral veren de bu oldu aslında. Operasyon sabahı biz şok olmuştuk gözaltı dalgasıyla. Gözaltı sayısını netleştirmeye çalışıyorduk. Çünkü gizlilik kararı verilmişti ve savcılıktan bilgi alamıyorduk. Dayanışmanın başlaması ile birlikte moralimiz çok yükseldi. Zaten bu tür olağanüstü koşullarda çok gazete çıkarmıştık ne yazık ki .Türkiye’nin ayıbıdır bu. Hem Türkiye’den hem yurtdışından büyük bir dayanışma gördük. Yurtdışındaki pek çok gazeteden, televizyondan hem destek mesajları aldık hem de olanları dünyaya duyurma çabalarına da tanıklık olduk.
Biz gazetemizi çıkarmaya devam ediyoruz. Dayanışma çok güzel ve büyük. Böyle devam etmesi de gerekir diye düşünüyoruz çünkü bu sadece Cumhuriyet için değil Türkiye Cumhuriyeti ve demokrasinin geleceği için de önemli. Korku ikliminden çıkmak, özgürlükleri savunmaya devam etmek gerekiyor. Cumhuriyet’in kapanması demek Türkiye’nin karanlığa daha hızla koşarak gitmesi demek.

“Avukat yasağı hukuksuzluktur”

Yazar Yıldırım uygulanan hukuki sürece ilişkin şunları söyledi:
12 yönetici ve yazarımız için yakalama kararına itiraz edilmişti. Kadri Gürsel’in itirazı olmamıştı. Çünkü Gürsel’in yakalama kararı 2. Sulh Ceza Hakimliği’nden çıkarıldı, diğerlerin ise 5. Sulh Ceza’dan. Kadri Gürsel’in yakalama kararı gün içinde çıkarıldı. Dün ona da itiraz edildi. 5 gün avukat görüş yasağı da hukuksuz bir karardır. Çünkü son çıkarılan KHK ile u yasak 1 güne indirilmişti. Nereden baksak hukuksuzluk akıyor. Bu karara da itiraz ettik, sonucu bekliyoruz. Normal şartlarda itirazımızın kabul edilmesi gerekiyor. Kabul edildikten sonra da görüşmemiz gerekiyor, işlemesi gereken süreç bu.
Ayşe Yıldırım, operasyonun boyutuna bakıldığında bir kayyum atama hazırlığının altyapısı olduğunu belirtti ve ekledi: “Bütün istedikleri bu ama biz buna izin vermeyeceğiz, direneceğiz. Ama hep şunu söylüyoruz biz; “Bütün yöneticileri alsanız da buradaki herkes bir yöneticidir ve Cumhuriyet gazetesi öyle ya da böyle çıkar.”

“Cumhuriyet hep barışın yanında olmuştur”

Yıldırım sözlerini şu şekilde sürdürdü:
Kokteyl örgüt tanımı bu olaya sokmaları da başka bir garabettir. Bir terör örgütü varsa bununla mücadele etmesi gereken hükümettir. Kemal Kılıçdaroğlu’nun bize başlık önerisi olarak da sunduğu güzel bir tespiti oldu, “IŞİD’i unutmuşlar” dedi. Cumhuriyet hep barışın yanında yer almış, silahlar sussun diye sürekli çağrı yapmış bir gazetedir. Asla bir terör örgütünden yana olamaz
Previous post
Roberto Calasso'nun kaleminden Kafka'nın 'benzersiz' dünyası
Next post
Bir kitabı işaretlemek neden okumanın ayrılmaz bir parçasıdır?