Ana SayfaÇeviriAP’de konuşan Rubin: Kürtlere ihanet ederek sonuç almak mümkün değil

AP’de konuşan Rubin: Kürtlere ihanet ederek sonuç almak mümkün değil

HABER MERKEZİ – Avrupa Parlamentosu’nda konuşan ABD’li analist Michael Rubin, Kürtlerin her zamankinden daha örgütlü ve güçlü olduğunu belirterek “Kürtlere ihanet ederek sonuç almak mümkün değil” dedi.

Çeviri-Derleme: Lokman SAZAN

Belçika’nın başkenti Brüksel’de bulunan Avrupa Parlamentosu’nda (AP), “Türkiye, Kürtler ve Ortadoğu’da Savaş” konferansında konuşan ABD’li analist Michael Rubin, her şeye rağmen Kürtlerin her zamankinden daha örgütlü ve güçlü olduğunu belirterek “Kürtlere ihanet ederek sonuç almak mümkün değil” dedi.

Rubin’in AP’deki konuşmasından öne çıkan bazı kısımlar şöyle:

“Kürtler her zamankinden daha güçlü”

Kürtler, Batılı güçlerin görmezden gelmesinin mümkün olmadığı bir noktaya yükselmiş ve örgütlenmiş durumda.

Kürtler amaçlarına ulaştıkça birçok bölge gücü onların çıkarlarını diğer bölgesel güçlerin lehine feda ederek Lozan Antlaşması’nın 21. yüzyıldaki versiyonunu görmek istiyor. Buna rağmen Kürtler her zamankinden daha örgütlü ve daha güçlü. Kürtlere ihanet ederek sonuç almak mümkün değil.

“Kürtler Kürt olmayan kesimlere kendini anlatabilmeli”

Yine de elzem olan Kürtlerin ABD’den, AB’den ya da diğer oluşumlardan el uzatmasını beklememesi. Batı desteği Kürt liderlerin vatanında kendi başlarına işleri yoluna sokmasının yerine geçemez. Basit gerçek şudur ki Kürtler bölünmüş durumda. Irak Kürdistanı aile çıkarları için milliyetçiliği kozlaştırıyor. Iraklı Kürt Peşmergeler on yıl önceki gibi bugün de parçalanmış durumda. Bölgenin fiili devlet başkanı Mesud Barzani, ekonomide yönetim zaafiyeti olunca veya ödenmemiş maaşlar çok fazla artıp şikayet edince bağımsızlık için referandumdan söz ediyor. Türkiye’deki Kürt Hareketleri ise kendilerine karşı yürütülen istihbari ve askeri operasyonlarla karşı karşıya.

Birçok Türkiyeli Kürt, halkın istekleri ve adalet tarafında olduğunu taahhüt ediyor fakat bu mesajını Batı’da Kürt olmayan dinleyiciye çok az ulaştırmayı başarabiliyor. Kürtler, Kürt sitelerine ya da haber portallarına yazıyor ve kendi dostlarıyla Kürtlere hizmet veren kafe ve restoranlarda tartışma yürütüyor. Oysa Bakanların ya da milletvekillerinin duyacağı Kürt platformlarından ziyade Washington Post, New York Times, Le monde ve Der Speigel’e yazmak zorundalar.

Ayrıca Kürt liderler maalesef ahlaki ve toplumsal adalet ile ilgili konular üzerinde ortak konsensüs sağlayamamış geniş kesime yönelik siyaset üretmek için az çaba harcıyor. Kürtler Batı’nın destek vermesini istiyorsa öncelikle Kürt olmayan kesime bunu anlatmak zorunda.

Kürtler, yalnızca solun ya da her iki taraftan da destek kazanmayı isteyip istemediğini netleştirmek zorunda. Her ikisinin desteğini kazanmadıkça Kürtler politik hedeflerine ve ulusal amaçları için de büyük olasılıkla Batı’nın  desteğine ulaşmakta başarısız olacaktır.

“Kürt kentlerindeki yıkım belgelenmeli”

Daha ileri gitmek önemlidir. Dünya Darfur’da, Rohingya’da ve Halep’te insanlığa karşı işlenen suçları bilirken Türk ordusu ve istihbaratının Anadolu’nun güneydoğusunda Kürt sivillere karşı yaptığı benzer şeyler hakkında çok az bilgisi var. Gazeteciler, siyaset yapanlar Halep’te yaşanan vahşet hakkında tartışıyorlar fakat Cizre’deki benzer yıkım hakkında çok az bilgileri var. Kürtler önlerine konulan engellere rağmen Türkiye’nin Kürt ilçelerinde ve kentlerinde gerçekleştirdiği yıkımı belgelemelidir.

Bugünkü tartışmaların gölgede kalması Türkiye’deki barış sürecinin başarısız olması ve Türkiye’nin iç savaşta olmasıyla alakalı. Türkiye NATO’nun önemli bir müttefiki, ABD’yle de on yıllardır süregelen bir güvenlik ilişkisi var ve neredeyse bütün Batı ülkeleriyle de öyle. Türkiye’nin çıkarları, Avrupa ve NATO’nun çıkarlarıyla paralel olsa da NATO’nun iki karakteristik özelliğini hatırlamak önemlidir: Konsensüsle yönetilir ve bir üyeyi iradesi dışında müttefiklikten çıkarmaya  zorlayacak bir mekanizma yok. Bu, Türkiye’ye dost kazandırmayabilir fakat Kürtlerin karşısında Batılı güçlere karşı koz veriyor.

“Batı, farklı bir siyasi düzeni tanımaktan başka seçeneği olmadığının farkına varmalı”

Kürtler Batılı devletlerin Türklerle çalışmanın doğal eğilimi ve Kürtlerin gözardı edilmesinin üstesinden nasıl gelebilir?

Birincisi, Kürtler Batıyı statükoya dönmenin imkansız olduğunu ikna etmelidir. Erdoğan’ın barış sürecine yönelik alaycı tavrı, Kürt siyasetçileri tutuklaması ve Kürtlere yönelik uyguladığı korkunç şiddet yüzünden Türkiye’nin güneydoğusundaki Kürtlerin çoğu kendini Türkiye vatandaşı olarak tanımlamıyor ve bir daha asla tanımlamayacaklar. Batılı yetkililer farklı bir siyasi düzeni tanımaktan başka seçeneği olmadığının farkına vardığında diplomatik anlamda müdahale edebilir.

Aynı zamanda Erdoğan’ın komploya gelerek gittikçe artan çılgınca çöküşüyle sunulan bir fırsat da Kürtlerin eline geçebilir. Erdoğan’ın istihbarat dalaveresi net. Türk istihbarat servisinin El Nusra ve IŞİD’i desteklemesi ve beslemesi güvenilirliği konusunda soru işareti yaratıyor.

  Cengiz Çandar: Erdoğan gitmeden hiçbir sorun çözülmez
  'Gelmekte olan asıl büyük savaş Erdoğan ve Perinçek arasında olacak'