Ana SayfaÇeviriNoam Chomsky: İnsanlar çok yalnız, siz ve iPad’iniz baş başasınız

Noam Chomsky: İnsanlar çok yalnız, siz ve iPad’iniz baş başasınız

HABER MERKEZİ – Ünlü dilbilimci-düşünür Noam Chomsky, sosyalizmden insan doğasına dek bazı konularda açıklamalarda bulundu. Solun genel olarak ‘çok atomize olduğunu’ ifade eden Chomsky, “Çok atomize olmuş toplumlarda yaşıyoruz. İnsanlar çok yalnız, siz ve iPad’iniz baş başasınız” değerlendirmesinde bulundu.

Noam Chomsky, Pennsylvania Üniversitesi öğrencisi Vaios Triantafyllou’ne verdiği mülakatta, sosyalizm, insan doğası ve günümüz toplumsal hareketlerine dair bazı değerlendirmelerde bulundu.

Bu mülakatında birçok politik kavram için olduğu gibi sosyalizmin de içinin ‘şöyle ya da böyle boşaldığını’ ifade eden Chomsky, şunları söyledi:

Sosyalizmin eskiden ifade ettiği bir anlam vardı. Geriye baktığınızda, temel olarak üretimin üreticiler tarafından denetimi, ücretli emeğin ortadan kaldırılması, hayatın tüm veçhelerinin -üretim, ticaret, eğitim, medya, fabrikalarda işçi denetimi, halkın özyönetimi vb.- demokratikleştirilmesi anlamına geliyordu. Bir zamanlar sosyalizm bu idi.

Ama yüz yıldır sosyalizm bu demek değil. Gerçekte, sosyalist denilen ülkeler dünyadaki en anti-sosyalist sistemlerdi. İşçiler ABD ve İngiltere’de Rusya’da olduğundan daha fazla hakka sahipti ama yine de bir şekilde Rusya sosyalist sayılıyordu.

Sosyalizme karşı kullanılan “insan doğasının tanımı gereği bencil ve rekabetçi olduğu ve dolayısıyla yalnızca kapitalizme uygun olduğu” yönündeki argümanı da yanıtlayan Chomsky, şöyle devam etti:

İnsanların sosyalizm olarak adlandırmasalar bile uzun vadeli sosyalist hedeflerle ilgilendiklerini düşünüyorum. Öngörülen toplumun nasıl işleyeceğini dikkatlice düşünmeliler ama ayrıntılı şekilde değil, çünkü birçok şey deneyerek öğrenilmek zorunda ve toplumları planlama konusunda hiçbir şekilde yeterli bilgimiz yok. Ama genel yol gösterici ilkeler üzerine çalışılabilir ve belirli sorunlardan birçoğu tartışılabilir.

Ve bu ancak halkın kitlesel bilinçliliğinin bir parçası olarak işe yarayabilir. Sosyalizme geçiş ancak böyle olabilir; halkın büyük çoğunluğunun farkındalığının, bilinçliliğinin ve özlemlerinin parçası haline gelirse.

Örneğin bu yönde elde edilen büyük kazanımlara bakın. Belki bunlardan bir tanesi 1936’da İspanya’daki anarşist devrim. Buna yönelik onlarca yıllık bir hazırlık oldu; eğitimde, aktivizmde ve çabalarda -bazıları yenilgiye uğratıldı- ama faşist saldırı momenti geldiğinde, insanların aklında toplumu nasıl örgütlemek istedikleri mevcuttu.

Bunu başka şekillerde de gördük. Örneğin Avrupa’nın İkinci Dünya Savaşı sonrası yeniden yapılanmasında. İkinci Dünya Savaşı’nın Avrupa üzerinde gerçekten yıkıcı etkileri oldu. Ama devlet kapitalizmine dayalı demokrasilerini yeniden inşa etmeleri uzun sürmedi çünkü insanların kafasındaydı zaten bu.

Dünyanın epeyce yıkıma uğramış başka yerleri de vardı ve onlar bunu başaramadılar. Çünkü kafalarında bu kavrayış yoktu. Bu yüzden meselenin büyük kısmı insan bilincinde.

Toplumsal hareketlerin durumu ve güç birliği yapma becerilerine ilişkin bir soruyu da yanıtlayan Chomsky, şunları söyledi:

Sol genel olarak çok atomize bir halde. Çok atomize olmuş toplumlarda yaşıyoruz. İnsanlar çok yalnız, siz ve iPad’iniz baş başasınız.

Büyük örgütlenme merkezleri, örneğin işçi hareketi gibi, ciddi şekilde zayıfladı. ABD’de politik olarak çok ciddi şekilde zayıfladı. Bu bir kasırga gibi olmadı.

İşçi sınıfı örgütlenmesinin altını oymak için politikalar tasarlandı ve bunun sebebi yalnızca sendikaların işçi hakları için mücadele etmesi değildi, aynı zamanda demokratikleştirici bir etki de yaratmalarıydı. Bunlar ezilenlerin bir araya gelebildiği, birbirlerini destekleyebildiği, dünya konusunda bilgilendiği, fikirlerini hayata geçirmeyi denediği, programlar başlattığı kurumlardı, bu yüzden tehlikeliydiler. Yunanistan’daki referandum gibi. Buna izin vermek tehlikeliydi.

İkinci Dünya Savaşı ve Buhran zamanında popüler, radikal demokrasi için dünya genelinde bir başkaldırı olduğunu hatırlamalıyız. Farklı biçimler aldı ama her yerdeydi. Yunanistan’da Yunan Devrimi oldu ve ezilmesi gerekiyordu. Yunanistan gibi ülkelerde şiddetle bastırıldı. 1943’te ABD/İngiliz kuvvetlerinin girdiği İtalya gibi ülkelerde, Alman karşıtı partizanların ortadan kaldırıldığı ve geleneksel düzenin restore edildiği saldırılarla oldu. ABD gibi ülkelerde şiddetle bastırılmadı, kapitalist iktidar burada o kapasiteye sahip değil ama 40’ların sonundan başlayarak işçi hareketinin altını oymak için büyük bir çaba gösterildi. Ve bu devam etti.

Reagan döneminde keskin bir yükseliş yaşadı bu saldırılar, sonra da Clinton döneminde ve bugüne baktığımızda işçi hareketi aşırı ölçüde zayıflatılmış durumda. (Diğer ülkelerde başka formlara büründü) Ama işçi hareketi ve sendikalar insanların bir araya gelmesine ve birlikte karşılıklı destekle işbirliği içinde hareket etmesine imkan sağlayan kurumlardan biriydi ve diğerleri de ciddi şekilde güç kaybetmişti.

Tercümesini Serap Şen‘in yaptığı ve Dünyadan Çeviri’de yer alan bu mülakatın tamamına buradan bakabilirsiniz.