Ana SayfaGüncelTrans kadın Seyhan Arman: Hala oyuncu olamayacağımı düşünen bir sektör var

Trans kadın Seyhan Arman: Hala oyuncu olamayacağımı düşünen bir sektör var

İSTANBUL – Birçok film ve tiyatro oyunundaki performansı ile ödüle layık görülen trans kadın oyuncu Seyhan Arman, şu sıralar kendi yazdığı “Küründen Kabare” isimli oyunun hazırlıklarını yapıyor. Arman, tiyatro serüvenine başladığı yılları şöyle anlatıyor: “Bir yükselti üzerinde olmam aşağıda kalanların ikiyüzlülüğünü net olarak görmemi kolaylaştırdı. Yoksa sahnede alkışlanıp sokakta yüzüme tükürülmesini hazmedemezdim. ‘İbneliğimi’ sanatçı çocuk etiketi ile kapattım”. Tiyatro alanında da cinsiyetçi yaklaşımın hala devam ettiğini söyleyen Arman, “Cinsiyet kimliğimden dolayı oyuncu olamayacağımı var sayan bir sektör var henüz. Sufle aldığım ya da cümleyi tonlayabildiğim için şoka giren yönetmenler falan var” diyor.


Röportaj: NECLA DEMİR


Cinsiyet kimliğinden dolayı karşılaştığı tüm zorluklara rağmen “Sanat alanında ben de varım” diyerek tiyatro çalışmalarını sürdürüp bir çok başarılı işe imza atan trans kadın Seyhan Arman, Gazete Karınca’nın sorularını yanıtladı.

1980 yılında Adana’da doğan Arman, 1994 yılında tiyatro ile oyunculuğa başlayan bir trans kadın. Cinsiyet kimliğinden dolayı pek çok zorlukla karşılaşmış olan Arman, tiyatro sanatçısı kimliği ile son derece başarılı işlere imza atıyor.

“Sanat alanında ben de varım” diyerek yola çıkan ve pek çok oyun, film ve gösteriden rol alan Arman, “Teslimiyet” adlı filmdeki rolü ile 22. Ankara Uluslararası Film Festivali kapsamında “Jüri Oyunculuk Özel Ödülü” aldı. Başrolünde oynadığı “Nerdesin Aşkım?” isimli filmi Avrupa ve Amerika’dan “İnsan Hakları Ödülü” , “En İyi Yabancı Film” , “2016 Yılı En İyi Çıkış Yapan 10 Film” gibi çeşitli ödüller aldı. Çeşitli tiyatro dergileri ve web sitelerine yazılar yazan Arman, oyunculuğun yanı sıra interkatif doçağlama yaptığı Mc/Sunucu Matmazel Coco isimli Drag Queen karakterini canlandırıyor.

Arman,  2017’de gösterime girecek birisi uzun metraj, birisi kısa metraj 2 filmde de rol alıyor. Arman şu sıralar ise kendi yazdığı “Küründen Kabare” isimli bir tiyatro oyunu provalarını yapıyor.

Arman cinsiyet kimliği nedeniyle karşılaştığı zorlukları ve tiyatro serüvenini anlattı.

‘Bu toplumun ötekileştirdiklerinden birisiyim’

Biraz kendinden bahseder misin öncelikle? Trans bir birey olmandan kaynaklı karşılaştığın zorluklar, eğitim, yaşam felsefen, keyif aldıkların, karşısında durdukların…

Çoğu kişi tarafından öyle bilinen/zannedilen bir yanlış olan transseksüelliğin fiziksel bir değişim olmadığının altını özellikle çizmek isterim. ‘Canım çok sıkıldı, bunalımdayım, ay ne yapsam acaba veya dur daha çok beğenileyim’ diye bedenimizde bir değişiklik yapmıyoruz. Bu değişim çoğumuz için bir zorunluluk; özümüzde olduğumuz kişi olabilmek için bir zorunluluk.

Zaten bu “yolda” ki en büyük zorluk fiziksel değişim değil, ödün vermek. Nelerden ödün vermek derseniz,  kendimizden, ailemizden, eğitimimizden, sevgimizden, beğenimizden… Benim jenerasyonum ve önceki jenerasyonlar maalesef bir çembere hapsedildiğimiz, okullara, aileye, topluma vs… sığdırılamadığımız için eğitim konusu sıkıntılı. Çoğumuz vasıfsız, toplumla entegre olamamış, tek bir kalıba sokulmuşuz. (Yeni jenerasyon daha şanslı. Kendisinin farkında. Ve teknoloji çağında olduğumuz için her şeyi biliyor.)

Küçücük bir çocuğu sırf farklı diye okuldan atan, aileden dışlayan, döven,  taciz/tecavüz eden, yaşam hakkını elinden alan toplum aynı çocuk eğer intihar etmez ya da öldürülmez de ayakta kalırsa “normal” olması gerektiği beklentisine giriyor. Üstelik o normalliği tamamen kendi algısına göre kurmuşken. Bir zahmet kabul etmek için büyük başarılar, ekstrem yetenekler yada bir çok insanın veremeyeceği ödünler bekliyor. İstediğini alamayınca da “Ama travestiler de şöyle yapıyor/davranıyor” diye bir kandırmaca ile yakarak öldürmeye kadar giden bir hakkı kendisinde görüyor .İşte ben bu saçmalık karşısında “Bana böyle davranamazsın”, “Alo bir dakika kendine gel” diyenlerden birisiyim. Akranlarımla kıyaslandığımda görece daha şanslıyım belki ama ben de bu toplumun ötekileştirdiklerinden birisiyim; Seyhan ben.

‘Sahneden alkışlanıp sokakta yüzüme tükürülmesini hazmedemezdim’

Neden tiyatro, tiyatro senin için ne anlam ifade ediyor? Seni oyunculuğa iten ne oldu?

Çünkü tiyatro beni kurtardı. Az önce anlattıklarım karşısında dimdik ayakta durabilmemi sağladı. Hepimiz bu hayatta bir şekilde rol yapıyoruz belki ama küçük bir kız çocuğu iken erkek rolü yapmanın zorluklarını tiyatro sayesinde atlattım. Karşılaştığım her zorluğu sahnede rol kesiyormuş gibi göğüsledim. Biliyordum ki perde kapanacak ve alkışa çıkacağım. Bir yükselti üzerinde olmam aşağıda kalanların ikiyüzlülüğünü net olarak görmemi kolaylaştırdı. Yoksa sahnede alkışlanıp sokakta yüzüme tükürülmesini hazmedemezdim. “İbneliğimi” sanatçı çocuk etiketi ile kapattım.

Senin de bildiğin gibi toplumsal roller kadın ve erkek diye belirlenmişken LGBTİ bireylerin ötekileştirilen kimlik ve reva görülen iş kollarıyla görünürlükleri mevcut. Farklı sektör ve mesleklerde de çalışabilecek bu kişiler toplumun dışına itiliyor. Sen belki de içlerinden sıyrılmış biri olarak “şanslısın” diyebilir miyiz ve bu konuda neler söylemek istersin?

Biraz önce bahsettiğim sebeplerden dolayı hiç kimsenin trans bireylerin çoğunluğunun seks işçiliği yapıyor olması üzerinde ahkam kesmeye hakkı yok. O sektörü yaratan da, o caddelere bizi hapseden de yargılayanların ta kendisi. Önce herkes dönüp aynaya baksın lütfen. Zorunlu ya da değil biz en azından kendi bedenimiz üzerinden bir takım kararlar veriyoruz. Çocuklara tecavüze sessiz kalan bir toplumun transların bedenini satması üzerine söz söylemeye yüzleri var mı? Üstelik bunu kendileri sağlıyorken.

Komedi malzemesi olarak gördüğü feminen gayleri öğretmen olarak görmek istemeyip, full makyajlı transparan gömlekli şarkıcıları starlaştırıp sonra sakal bıraktırıp “erkekleştiren” kişilerden bahsediyoruz. Tek aklı olan, her şeyi bilen, en namuslu, en özel, en tamahkar olan onlar değil. Bana gelince elbette şanlıyım. Hiç istemediğim halde bir nehre itildim ama en azından tutunduğum dalları kendim seçebildim. Yetenekli olduğumdan mı, adımlarımı doğru attığımdan mı bilemem fakat “şanslı” olduğum kesin.

‘Bu yanlışı kadınlar düzeltecek’

Türkiye’de kadın olmanın zorluklarıyla sen de fazlasıyla karşılaşıyorsundur. Ne kadar “özgürsün”?

Hepimiz bize öğretileni doğru belliyor ve o yolda yürüyoruz. Belirli kalıplar var ve o kalıplarda hareket ediyoruz: Kadın dediğin şöyle davranır, erkek dediğin böyle yapar gibi. Ve şu bir gerçek ki erkekler daha serbest, daha seçenekli bir hayat yaşıyor. Benim dönemimde bir kız çocuğu akşam saat altı olduğunda kapının önüne çıkarılmazken, erkek çocukları gece yarılarına kadar cirit atardı mahallede.

Kızlar bin bir sebeple korkutuldukları için ileriki yaşamlarını da o korkularla, o eziklikle devam ettiriyorlar. Trans kadınlarda durum biraz daha farklı; uzun bir dönem erkek zannedildiğimiz ve o özgüvenle yetiştirildiğimiz için özgürlüğü talep edebiliyoruz. Ve fakat bir yandan bizi kadından saymayanlar işlerine gelince aynı baskıyı bize de uyguluyorlar. Hatta biz bile kendimize o “öğretilmiş kadınlığı” reva görüyoruz. Bizim oralarda bir laf var; ‘kadının karnından sıpayı, sırtından sopayı eksik etmeyeceksin’ dedi. E ne yapsın annesinden gördüğü kadınlık o demek ki. Bu durumun düzelmesi için kadınların “öğretilmiş” olanı reddedip eşit haklara sahip çocuklar yetiştirmesi lazım. Lise çağındaki oğlu sevgilisi ile buluşsun diye evden çıkıp komşuya giden anne üniversite çağındaki kızının sevgilisi olduğunu öğrendiğinde ahlak masası vesika vermiş gibi davrandıkça bu işler düzelmez. Her şey kadınlarda bitiyor. Trans ya da natrans kadınlar düzeltecek bu yanlışı.

Peki cinsiyet kimliğinden dolayı tiyatroda ne tür zorluklarla karşılaşıyorsun?

‘Cinsiyet kimliğimden dolayı oyuncu olamayacağımı sananlar var’

Demeye çalışıyorum. Cinsiyet kimliğimden dolayı oyuncu olamayacağımı var sayan bir sektör var henüz. Sufle aldığım ya da cümleyi tonlayabildiğim için şoka giren yönetmenler falan…Neyse ki akıllı kadınım da insanlarla tanışırken kendimle ilgili gizli bir enformasyon verme taktiği geliştirdim. Bazen yapılan pozitif ayrımcılığı bile görmezden geliyorum.

Her trans bireyin hayatı başarı öyküsüdür’

Senin hayatın için bir başarı öyküsü diyebilir miyiz mesela?

Sadece benim için değil her trans bireyin hayatı için başarı öyküsü diyebiliriz. Küçücük bir çocukken tüm dünyaya karşı çıkıp ‘pardon yanılıyorsunuz, ben öyle değil böyleyim’ diyoruz. Yetmiyor tüm hayatımızı yıkıp, her şeyi, herkesi ardımızda bırakıp, bilmediğimiz bir hayatın ortasında dımdızlak ortada kalıp oradan bir gökdelen inşaatı kuruyoruz. Sonra da en üst kata çıkıp tacımızı takıyoruz. Her girdiğimiz ortamda, her bindiğimiz otobüste, her tuttuğumuz evde, her komşumuza, her bakkalımıza, her arkadaşımız olmaya tenezzül edene falan ne kadar “normal” olduğumuzu anlatıyoruz, kendimizi sevdiriyor, duygularımız, acılarımız, sevinçlerimiz olduğunu gösteriyoruz. Onursuz, gurursuz, seks manyağı, uyuşturucu bağımlısı, ucube olmadığımıza ikna ediyoruz. Hem de her tanıştığımız insana. Daha ne olsun. Bundan büyük başarı mı olur?

Yeni oyun ya da film hazırlığı var mı?

Şu anda kendi yazdığım “Küründen Kabare” isimli bir tiyatro oyunu provasındayım. 2017’de gösterime girecek birisi uzun metraj, birisi kısa metraj 2 filmim var. Aynı zamanda  “Matmazel Coco” isimli  interaktif doğaçlama yapan bir Mc/sunucu kabare karakterim var. Matmazel Coco ile her Cumartesi Kıbrıs Maxim Royal’de, diğer günlerde Etiler Ah Mazi’de ve Türkiye’nin hemen hemen her yerinde farklı organizasyonlarda sahne alıyorum.

Pek çok dizi ve filmde de yer aldın. Sahnelediğin oyun sonrası ne gibi tepkiler alıyorsun?

Her proje için tabii ki farklı tepkiler alıyorum. Böyle bir genelleme yapamam. Başka bir taraftan kim ayranım ekşi der ki? Her projede bayılıyorlar bana, ayakta alkışlıyor, sayfalarca yazı yazıyorlar.

Birkaç cümle ile ülkenin içerisinde bulunduğu durumun eleştirisini kendi gözünle, hayatından pratiklerle yap desem neler söylersin?

Allah sonumuzu hayretsin. Bir de akıl fikir versin.

Previous post
Kesintiye uğramış çocukluk: Kocaeli ve Adapazarı'ndan Buenos Aires'e uzanan yaşamlar
Next post
Öğretmenin sorusu cinsel istismarı ortaya çıkardı