Ana SayfaGüncel10 EKİM DAVASI | ‘Polis gaz sıkarken kahkaha atıyordu’ diyen aileler: Organize bir katliam bu

10 EKİM DAVASI | ‘Polis gaz sıkarken kahkaha atıyordu’ diyen aileler: Organize bir katliam bu

HABER MERKEZİ – Ankara Katliamı davasının üçüncü gününde devam eden ikinci duruşmasında  konuşan müştekiler, bombalı saldırının ardından polisin tutumuna dikkat çektiler. Müştekilerden Süheyla Kirmancı, “Polisler yaralılara gaz sıkarken aynı zamanda kahkaha atıyorlardı. Ben buna şahit oldum” dedi.

Üçüncü gününde devam eden 10 Ekim Ankara Katliamı davasının 2. duruşmasında, müştekilerin ifadelerine geçildi.

Ancak ifadelerin alınmasından önce mahkeme salonuna giren çevik kuvvet polislerinin cep telefonları ile müştekilerin oturduğu alanı kayıt alması dikkat çekti. Müşteki avukatların tepkisi üzerine polis kayıt almayı durdu.

Daha sonra müştekilerin ifadelerine geçildi.

Devlet kurumları ve hükümetten siyasi sorumluların da yargılanması talep edilirken, hakimin ismini okuduğu müştekilere teker teker söz hakkı verildi.

İlk olarak katliamda yaşamını yitiren Ali Deniz Uzatmaz’ın babası Ogün Uzatmaz konuştu:

Başta Ankara Valisi olmak üzere MİT ve Emniyet müdürlüğü, Başbakan ve cumhurbaşkanından şikayetçiyim.

Müşteki Hasan Akdemir de, mitinge geliş anlarında dikkat çeken noktaları anlattı.

Malatya’dan Ankara’ya gelinceye kadar yollarda herhangi bir kimlik kontrolü dahi yapılmadı. Ben sadece şunu söyleyebilirim; sağlık emekçileri polislere yalvarmasına rağmen polisler yaralılara gaz sıkmaya devam ediyordu.

Konuşmasına ağlayarak başlayan ve katliamda hayatını kaybeden İsmail Kızılçay’ın annesi Sündüz Kızılçay ise şunları söyledi:

Yavrumun hiçbir suçu yoktu. Ben beş tane yetimle kaldım. Öldürenler sizin elinizde. Hepsinden şikayetçiyim.

Müşteki Aziz Mustafa Şimşek de, şunları ifade etti:

Bombalar patladıktan sonra belli bir süre kendime gelemedim. Kendime geldiğimde olayın terör olayı olduğunu düşündüm. Ama o yaralı olan mağdurların üzerine polislerce gaz atıldığını görünce o an saldırıyı polislerin yaptığı yönünde düşüncelere kapıldım.

Katliam anında Gar önünde olduğunu belirten Süheyla Kirmancı da, polislerden şikayetçi olduğunu belirterek, şöyle dedi:

Bombalar patladıktan sonra polisler yaralıların üzerine gaz attı. Polisler gaz atarken kahkaha atıyordu. Ben buna şahit oldum.

BTS yöneticisi müşteki İshak Kocabıyık ise, şunları anlattı:

Eğer bu ülkede ortak ve demokratik bir şekilde yaşamak istiyorsak, bu tarihi sorumluluktan kimsenin kaçmaması gerekiyor. Ben olayda sorumluluğu olan tüm kişi ve kurumlardan şikâyetçiyim.

Davanın hem avukatı hem de müştekisi olan Mehtap Sakinci Coşgun ise katliam günü polisin olması gereken yerde olmadığını söyledi:

Biz günlerce cenazemizi aradık. 1 cenaze için bütün cenazelerin yarısına baktım neredeyse. Bütün bunlara karşı bir planı yoksa hükümetin, sorumlu bakanların istifa etmesi gerekirdi ama kimse istifa etmedi. Biz adaletin mücadele ederek geleceğini düşündük ve dernek kurduk. Öfkeliydik ama öç almak değil, adalet istedik.

Duruşmaya verilen 30 dakikalık aradan sonra katliamda hayatını kaybeden İsmail Kızılçay’ın annesi Sündüz Kızılçay, konuştu. Duruşma salonuna gelen sanıklara doğru konuşan Kızılçay, “Allah sizin belanızı versin” diye bağırdı.

Katliamda bir bacağını kaybeden Müşteki Gökhan Yaralı, “Artık engelli bir insan olarak konuşuyorum” diyerek yaşananlara tepki gösterdi. Yaralı, patlamadan sonra 90 gün hastanede yattığını belirterek, şunları söyledi:

Vücudumda neredeyse kan kalmamıştı. O sağlıkçılar panikle dönmeseydi, ölümümden IŞİD mi, gaz bombası atan polisler mi sorumlu olacaktı, ben hastane raporumda yer aldığı gibi son bir kaç dakikayla kurtuldum. Kurtulmasaydım sorumlu kim olacaktı?

Katliamda eşini kaybeden Müşteki Zeki Yılmaz Öztekin, devletin askeri kurumlarının nasıl çalıştığı yönünde bilgi sahibi olduğunu aktardı:

Devlet dediğimiz kurumun içinde meşru olmayan kirli uçlar da var. Açıkça planlanmış ve yol verilmiş bir katliamdı bu. Devlet istemese olmazdı bu. Siyasi iktidarlar katliamlardan çıkar sağlıyor. Mahkemeniz iyi niyetli ama bu piyonların ceza alması yetmez. ‘Süpürün’ diyen polisten ve diğer kamu görevlilerinden şikayetçiyiz.

Müşteki Evrim Pınar Mak ise terör için şiddetin amaç değil araç olduğunu söyleyerek, şöyle devam etti:

Eşim dış kanamaya bağlı olarak öldü. En ufak bir müdahale bile onu kurtarabilirdi. Ama polis gaz atınca kimse yardım edemedi. Polislerin bu tutumu kime hizmet etti, bu sorunun cevabını dava sürecinde öğrenmek istiyorum.

Mak, adaletin sağlama görevinin bu davada yerine getirilmediğine dikkat çekerek, “Tahir Elçi’de, Roboski’de ne oldu bu jet hızında işleyen hukuka. İdam değil, adalet işlesin diyorum” dedi.

Daha sonra konuşan ve katliamda oğlunu kaybeden müşteki Mevlüt Akman da sanıklara doğru konuştu, “Siz benim oğlumun tırnağı olamazsınız” diye tepki gösterdi.

Akman müşteki olarak mahkemede bulunan arkadaşlarının anlatımları ile bir konuya sevindiğini aktararak “Oğlumun nasıl acı çekerek öldüğünü düşünüyordum. Meğer acı çekmeden ölmüş” diye konuştu. Akman ayrıca polislerin kendisine terörist dediğini aktararak şikayetçi olacağını belirtti.

Bir başka müşteki Ali Haydar Ben ise bir devletin kendi halkının can güvenliğini sağlaması gerektiğine dikkat çekerek, devletin katliam günü güvenliği sağlayamadığının altını çizdi:

Sağlamamasının tek nedeni o alanda bir araya gelenlerin hepsinin ‘öteki’ olmasıydı.

Müşteki Münevver Berk ise katliamlar ülkesinde yaşadıklarını söyleyerek, Türkiye’deki katliamların saymakla bitemeyeceğine dikkat çekti:

Bu katliam bir anda olmadı, planlayan ve tezgahlayanlar var. Barış isteyenlere karşı organize bir katliam bu. Katliam, ‘400 vekil verin, bu iş çözülsün’ demekle başladı.

Berk’in ifadesinin ardından duruşmanın bugünkü oturumu son buldu.

Yarın saat 10.00’da müştekilerin ifadeleriyle devam edilecek.

İddianameden

10 Ekim Ankara Katliamı ile ilgili iddianame 13 Temmuz 2016’da kabul edildi.

36 kişi hakkında dava açan savcılığın iddianamesinde, saldırı talimatını, IŞİD’in Türkiye sorumlusu İlhami Balı’nın verdiği ifade edildi. İddianamede, Suruç saldırısını da aynı kişilerin organize ettiği belirtildi.

İddianamede, Balı’nın da aralarında bulunduğu 14 sanık hakkında “birden çok kasten öldürme” suçundan 100’er kez ağırlaştırılmış müebbet, “anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçundan birer kez ağırlaştırılmış müebbet ile kasten öldürmeye teşebbüs etmek suçlarından 5 bin 83 yıldan 7 bin 820 yıla kadar hapis cezaları istendi.


PAYLAŞ:
    WhatsApp'da Paylaş!   Telegram'da Paylaş!     Yazdır   E-Posta Gönder

Önceki Haber
HDP'li Leyla Zana 'adli kontrol'le serbest bırakıldı
Sonraki Haber
Gazeteci Muhammet Doğru tahliye edildi