Ana SayfaGüncelKışanak tecridi anlattı: 4 aydır bir odada tek başımayım, kendi sesimle arkadaş oluyorum

Kışanak tecridi anlattı: 4 aydır bir odada tek başımayım, kendi sesimle arkadaş oluyorum

HABER MERKEZİ – Tutuklu Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Gültan Kışanak, tutuklanmasını ‘çözüm yok’ mesajı olarak değerlendirdi. Cezaevi koşullarını da anlatan Kışanak, 31 Ekim 2016’dan beri bir odada tek başına tutulduğunu belirterek tecride dikkat çekti: “Günde birkaç kez sesli kitap okuyarak, kendi sesimle arkadaş oluyorum.”

Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nin tutuklu eş başkanı Gültan Kışanak, “Çözüm mözüm yok” mesajının bir de kendisinin tutuklanmasıyla verildiğini söyledi.

Cezaevi şartlarını anlatan Kışanak, 31 Ekim 2016 tarihinden beri Kocaeli F Tipi Cezaevi’nde bir odada tek başına tutulduğunu belirterek “En büyük sorun yalnızlık, tecrit” dedi. Kışanak, günde birkaç kez sesli kitap okuyarak, kendi sesiyle ‘arkadaş olduğunu’ aktardı.

Kışanak’ın Cumhuriyet’ten Ayşe Yıldırım’a verdiği röportajdan öne çıkan bazı kısımlar şöyle:

Cezaevi koşulları

31 Ekim 2016 tarihinden beri Kocaeli F Tipi Cezaevi’nde bir odada tek başıma tutuluyorum. En büyük sorun yalnızlık, tecrit. Havalandırmaya da tek başıma çıkıyorum. Ki mevzuat gereği, ağırlaştırılmış müebbet cezası almış olanlar bile havalandırmaya birkaç kişi birlikte çıkıyorlar. Bu tecrit özel bir uygulama, Bakanlık talimatıyla uygulanıyor. İnsan tabiatı gereği bir ses duymak, konuşmak istiyor. Günde birkaç kez sesli kitap okuyarak, kendi sesimle arkadaş oluyorum.

Bir de bu cezaevi sanırım F Tipi cezaevlerinin en eskilerinden biri. Çok eski, aşırı rutubet var, havalandırma kötü, dış duvarlar kısmen yosun tutmuş. Isınmak pek kolay olmuyor. Gazetede okudum, Cumhuriyet’in çaycısı soğuktan korunmak için hava gelen yerleri sakızla kapamış. Ben de yağmur suyunun pencereden içeri gelmesini önleyebilmek için penceredeki demir parmaklıkları çöp poşetiyle kapatıyorum. Biraz olsun engelliyor. Sıcak su torbasının da ne kadar kıymetli bir icat olduğunu burada anladım.

Günün büyük bir kısmını gazete-kitap okuyarak geçiriyorum. Hava çok soğuk değilse, havalandırmada fazla kar, buz yoksa havalandırmaya çıkıyorum. Hiç değilse biraz yürümek iyi geliyor. Gelen mektuplara cevap yazıyorum.

Sağlık durumu

Üşütmemek için kat kat giyiniyorum. Soğanı, sarımsağı her gün ilaç niyetine yiyorum. Şimdilik iyiyim. Kronik hipertansiyon ve diyabet hastalıklarım var. İlaçlarımı kullanıyorum. Eklem ağrıları da rutubetli havada epeyi zorlayıcı oluyor, ama doktora gitmeden baş etmeye çalışıyorum.

Hakkında hazırlanan iddianame

İddianame 21 sayfa, istenen ceza 240 yıl. İddiaların büyük bir kısmı milletvekili, BDP Eş Genel Başkanı olduğum dönemde yaptığım basın toplantıları, basın açıklamaları ve miting konuşmalarından oluşuyor. Aleni, açıkça, onlarca kameranın önünde yaptığım konuşmalar. Açıklama ve konuşmaların bir kısmı da Belediye Eşbaşkanı seçildikten sonra yaptığım konuşmalar. Kapalı mekânda yaptığım basın toplantıları, “ortam dinlemesinden elde edilen kayıtlar” gibi yansıtılmış.

Belediye ile ilgili ne var derseniz, bir tek iddia var o da “çatışmalarda ölen kişilerin cenaze, defin işlemleri”, yani belediyenin asli ve yasal zorunlu görevi.

Gazetecilere ve kadınlara dayanışma mesajı

12 Eylül Askeri Darbe döneminde yaşananlar, beni gazetecilik mesleğini seçmeye yöneltmişti. Gerçekleri yazmak, yanlışları eleştirmek, demokrasi bilincinin gelişmesine, demokratik kamuoyunun oluşmasına katkı yapar diye düşünmüştüm. Bugün bir kez daha özgür ve bağımsız basının-medyanın ne kadar önemli olduğunu yaşayarak öğrendiğimiz bir dönemden geçiyoruz. Cezaevlerindeki gazetecilere dayanışma duygularımı göndermek istiyorum.

Bir de kadınlara gösterdikleri dayanışma nedeniyle teşekkür ediyorum. Eşbaşkanlık, kadınların yerel yönetimlerle ulaştıkları önemli bir kazanımdır. Buna sahip çıkmamız gerekiyor. Eşit temsil hedefinden taviz vermeden, barış, demokrasi ve özgürlük mücadelemizi sürdüreceğiz. Tüm kadınlara sevgiler, şimdi umudu büyütme zamanıdır.

‘Çözüm mözüm yok’ mesajı

Darbe Komisyonu dönüşü apar topar almaları biraz manidar oldu. Komisyona, çözüm sürecinde yaşadıklarımızı anlatarak paralel devlet yapılanmasının Kürt sorununun barışçıl, demokratik yollarla çözümünü nasıl engellediğini aktardım. Ülkenin sürüklendiği kaos ortamından bir an önce çıkılması için, diyaloğa dayalı bir barışçıl çözüme, demokratik siyasete inancımız olduğunu anlatmaya gayret ettim. Birkaç saat sonra, havaalanından gözaltına alındım. “Çözüm mözüm yok” mesajını bir de beni tutuklayarak verdiler herhalde.


Cumhuriyet’teki röportajın tamamını buradan okuyabilirsiniz.