Ana SayfaGüncelKoruköy’den tanıklar anlatıyor: ‘Evler yakılıyor, hayvanlar öldürülüyor, ne suyumuz ne de yemeğimiz var’

Koruköy’den tanıklar anlatıyor: ‘Evler yakılıyor, hayvanlar öldürülüyor, ne suyumuz ne de yemeğimiz var’

HABER MERKEZİ – Ölüm ve işkence iddialarıyla gündemde olan Nusaybin Koruköy’deki abluka devam ediyor. Köyden şu ana kadar üç cenaze Mardin’e getirildi. Köye girişine izin verilmeyen HDP ve DBP heyeti, defalarca aramalarına rağmen Valiliğin telefonlara cevap vermediğini belirtiyor. Tanık anlatımlarına göre ise köyde işkence ve keyfi ev baskınları var. Evlerinden dışarı çıkmalarına izin verilmeyen köylüler açlık ve susuzlukla mücadele ettiklerini belirtirken yardım çağrısı yapıyor.

Bir haftadır abluka altında tutulan Mardin’in Nusaybin ilçesine bağlı Koruköy’dekilerin akıbeti konusunda belirsizlik günlerdir sürüyor.

Son olarak köyden üç cenaze Mardin’e getirildi. Ancak yaşamını yitirenlerin kimlik bilgilerine ilişkin henüz bir bilgi yok.

  Koruköy'den Mardin'e üç cenaze getirildi

Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekillerinin de olduğu heyetin köye girişine ikinci kez izin verilmezken, köyden ambulans dışında kimsenin çıkamadığı belirtiliyor.

Valilik telefonlara cevap vermiyor

HDP Mardin Milletvekili Erol Dora, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanvekili Gülcihan Şimşek ve DBP Eş Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Arslan’ın da aralarında bulunduğu ikinci heyetin açıklamasında “Köydeki yurttaşların hayatlarından endişe ediyoruz” denildi.

Heyetteki isimlerden HDP’li Dora, Ankara, Valilik ve Bakanlık’tan izin olmadan köye geçişlerine izin verilmeyeceğinin belirtildiğini aktarırken, defalarca aramalarına rağmen Valiliğin telefonlarına cevap vermediğini söyledi:

Özel kalem müdürüne oradaki memurlara haber vermemize rağmen telefonlarımıza çıkmıyorlar. Meclis temsilcileri olarak halkımıza ulaşmak istiyoruz fakat karşımızda herhangi bir muhatap bulamıyoruz. Sadece HDP değil bütün milletvekili arkadaşlarımızın duyarlı olması gerekiyor.

Tanık anlatımları

Öte yandan dün akşam saatlerinde yediği yemekten zehirlendiği için ambulansla köyden Nusaybin Devlet Hastanesi’ne kaldırılan bir kişinin anlatımları ve yine HDP Diyarbakır Milletvekili Feleknas Uca’nın  görüştüğü bir köylünün anlattıklarına ilişkin paylaşımı, orada olup bitenlere işaret ediyor.

Koruköy’de ilk yasak 11 Şubat günü ilan edilmişti. Köyden zehirlendiği için hastaneye gidebilmesi için izin verilen Y.B. isimli köylünün anlatımına göre bu yasağın ilan edildiği güne kadar hali hazırda yaşanan olaylar köyde yoktu, köydeki olaylar yasakla birlikte başladı.

dihaber’in haberine göre Y.B. isimli kişi, köyde dışarıya çıkana ateş açıldığını kaydediyor.

Evlere ateş açıldığını, ağabeyinin gözaltına alındığını ve 90’lı yıllarda bile ‘böyle bir zulüm görmediklerini’ dile getiren Y.B., köyden çıkışını ise şöyle anlatıyor:

Ben zehirlendiğim için kızım ambulansı aradı. Onlar da bize nerede olduğumuzu sordular. Biz de caminin yanında olduğumuzu söyledik. Kapıya çıktığımda askerler gelip benim üzerimi aradı, yeniden kimliğime baktılar. Öyle ambulansa binip geldim. Kızımın bile benimle gelmesine izin vermediler. Hastanede tedavi ettiler.

Y.B.’nin anlatımlarından öne çıkan kimi kısımlar ise şu şekilde:

Hayvanların sesleri yükseliyordu. Biz en çok da onların derdine düştük. Zaten 1 aydan fazla süredir köyde su sorunu vardı. Biz kuyulardan su ihtiyacımızı gideriyorduk. Zaten erkeklerin çoğunu gözaltına aldılar. Hayvanların sesi geldikçe içimize ateş düşüyordu. Çok zor. İnsanların hayvanlarına bakmasına bile izin verilmiyor. Biz geçimimizi hayvancılık ile yapıyoruz. Köydekilerin başka geçim kaynağı yok.

Özürlü olan bir köylümüz var, yolda yürüyemiyor, yatalaktır. Onun kızını gözaltına aldılar. Yani o kişi tek başına evde ve tek bir ihtiyacını dahi gideremiyor. 70-80 yaşındaki insanları da gözaltına alıyorlar.

Yine dihaber’in köyden telefonuna ulaştığı H.Ş. isimli bir köylü de 9 gündür askerlerin tek tek evleri gezerek aramalar yaptığını belirtiyor:

Aradıkları evlerde bir şey bulamayınca, bu kez evdeki erkekler başta olmak üzere herkese şiddet uyguluyorlar. Eşimi de gözaltına aldılar. Götürürken kafasını iki kez kapıya vurdular. Eşimi götürürlerken nereye götürdüklerini, ne için gözaltına aldıklarını dahi söylemediler. Götürürken kafasını vurdukları için beyin kanaması geçirmiş olabilir. Çok korkuyoruz.

Biz dışarıya çıkamıyoruz ama evleri yaktıklarını biliyoruz. Kimlerin evini yakıyorlar bilmiyorum. Caddelere öldürülen hayvanları atmışlar. Biz de kendi hayvanlarımız ne halde bilmiyoruz.

Çocuklarımız perişan oldu içeride, ne su var ne yiyecek ekmek. 5 çocuğum, kaynanam, eltim yaşamını yitirdiği için onun da 3 çocuğu ve bir kardeşim yanımda. Bir ev bile bırakmadılar, yıkık evleri bile arıyorlar. Çocuklarım çok korktu, battaniyenin altından çıkamıyorlar. Bizim köyümüzden çıkmamıza dahi izin vermiyorlar. Ne yapacağımızı bile bilmiyoruz.

HDP’li Uca, ulaşabildiği köylülerin mesajını paylaştı

Öte yandan köy girişi engellenen heyette yer alan isimlerden HDP Diyarbakır Milletvekili Feleknas Uca da köyden bir kişiyle konuşabildiğini ve güvenlikten dolayı ismini vermediği köylünün kendisine şunları anlattığını Twitter üzerinden paylaştı:

Şuanda aynı evde 10 kişi kalıyoruz. 9 gündür dışarı çıkamıyoruz. Şimdi ne suyumuz, ne yemeğimiz var. Bu 9 gün içerisinde askerler defalarca kaldığımız eve baskın yaptı. Girip evi didik didik arıyorlar. Sürekli küfür ve hakaret ediyorlar. Çocuk ve kadınlar da bu küfür ve hakarete maruz kalıyor. Şuan yanımızda olan, 16 yaşındaki bir çocuğa işkence yaptılar. Bu çocuğu dışarı götürerek işkence yaptılar. Daha sonra getirip kapının önüne koydular. Şimdi sürekli inliyor, gördüğü işkenceden dolayı konuşamıyor. Dışarı çıkamadığımız için köyde durumun ne olduğu hakkında herhangi bir bilgimiz yok. Ancak köy asker dolu, her taraf askerler tarafından kuşatılmış. Acil bize ulaşın.

Yine HDP’li Uca, köyden dolaylı olarak kendisine gelen bir mesajı da bugün paylaştı.

Uca, köydeki babasıyla görüşen bir kişinin köyde erzakların tükendiğini, susuzluk sorunu olduğunu söylediğini aktardı. Yine yaşananlar nedeniyle çocukların psikolojisinin bozulduğu da söz konusu mesajda yer aldı.

Oğluna yapılan işkenceyi anlattı

Fenalaşınca Nusaybin Devlet Hastanesi’ne kaldırılan ve köydeki abluka ile evlere yapılan baskının tanığı olan kalp hastası M.A.’nın anlattıkları da yaşananlara ışık tutuyor.

M.A., askerlerin ansızın bahçelerine doluştuğunu söylüyor ve oğlunun kafasına silah doğrultulduğunu, daha sonra da bahçeye çıkartıldığını belirtiyor. M.A., yaşananları şöyle anlatıyor:

Kafasına silah dayayıp ‘Bahçenizden iki kişi çıktı, çabuk isimlerini söyle. Söylemezsen seni öldürürüz’ diye tehdit ettiler. Oğlum Kıbrıs’tan yeni geldiğini ve kimseyi tanımadığını, görmediğini söyledi. İki kişinin evden kaçtığını söylediler. Oğlumu aldılar evin bodrumuna götürdüler. Oğlumu öldürecekleri korkusundan bayıldım. Zaten ameliyatlıyım, kaç defa anjiyo olmuşum.

Akşama doğru köyden çok yoğun silah sesleri yükseldiğini ancak dışarı çıkamadıkları için tedirgin halde beklediklerini söyleyen M.A., ikinci kez evlerine baskın yapıldığını söylüyor ve şöyle devam ediyor:

Hiçbir şeyden haberimiz yok tedirgin bekliyoruz. Yine kapıları, camları kırarak evimize baskın yapmaya geldiler. İki zırhlı araçla bahçe kapısını ezip geçerek içeri girmeye çalıştılar. Evi başımıza yıkacaklar sandım. Eşimle ikimizde ameliyatlıyız. Kızım ve oğlum da içerde, bizi öldürecekler sandım. İki kişi aynı anda oğlumu dövmeye başladılar. Diğer odada oğlumun kafasını duvara vuruyorlardı. Ses bize geliyordu. ‘İkiniz aynı anda nasıl döversiniz oğlumu?’ diye bağırdım. Arka bahçeye götürdüler orada tekmelediler ve getirip gözümüzün önünde yine tekmelediler. Ameliyatlı göğsümü açtım ve ‘Görmüyor musunuz ameliyatlıyım, ne istiyorsunuz bizden’ dedim. Etraftan kurşun yağdırıyorlardı evimize. Bir kurşun değil, iki değil ki! Kurşun yağmuruna tuttular. Oğlumun kafası yarılmıştı, o korkudan doktora götürmeyi bile unuttuk. Bir hafta önce gelmişti Kıbrıs’tan. Oğlum pasaportunu gösterdi, Kıbrıs’tan geldiğini söyledi de kim dinliyordu ki?

Hayvanlar içerde susuzluktan açlıktan ölüyorlar. İnsanların yemeğine, hayvanına el koydular. Çoğu hayvanımızı kesmişler. Kimyasal madde atmışlar ahırlara. Köyde bütün evlerin kapılarını kırdılar, birçok evi yaktılar. Şeker hastaları yaşlılar var, samanlıkları yaktılar. Bayıldığım için çoğu şeyi göremedim.

Perdeleri aralamaya korkuyorduk. Süleyman’ın kapısını kırdılar, Hacı Selim’inkini kırdılar, Abdullah’ınkini kırdılar… Gözlerimizle gördüklerimiz bunlar. Diğer göremediğimiz yerlerde neler yaşandığını bilmiyoruz. Komşularımız da anlatıyordu; saat 10.30’da evlerini basmışlar, kapıyı açar açmaz sırtına silah dayamışlar

Ne oluyor?

Mardin’in Nusaybin ilçesine bağlı Koruköy’de 11 Şubat Cumartesi günü sokağa çıkma yasağı ilan edilmişti.

Valilik tarafından yapılan açıklamada yasağın operasyon yürütüleceği gerekçesiyle ilan edildiği belirtilmişti.

Ancak yasak kaldırılsa da köydeki abluka günlerdir sürüyor.

İşkence ve ölüm iddiaları ile gündemde olan köyde 3 kişinin öldürüldüğü, 39 kişinin gözaltına alındığı, gözaltına alınanlara işkence yapıldığı iddia ediliyor. Ayrıca iki kişiden de günlerdir haber alınamadığı belirtiliyor.

Köyden getirilen son cenazeler ölüm iddialarını, haber alınamayan iki kişinin yokluğu kayıp iddialarını, tanık anlatımları ise işkence iddialarını doğruluyor.

Yaşananlara ilişkin Mardin Valiliği’nin açıklaması ise Nusaybin, Ömerli ve Artuklu ilçelerine bağlı köylerde operasyonların sürdüğü yönünde. Valilik, bu operasyonlarda 2 üst düzey PKK’linin ‘ölü olarak ele geçirildiğini’ söylüyor.

HDP Merkez Yürütme Kurulu ise Koruköy’de yaşananlarla ilgili ‘acil inceleme’ çağrısında bulunuyor.

Partinin yazılı açıklamasında köyle iletişim kurulamadığı belirtiliyor ve şu ifadeler yer alıyor:

Sosyal medyaya ‘askerlerin çektiği görüntüler’ adı altında yansıyan fotoğraf ve videolar ile dile getirilen iddialar son derece vahimdir. Abluka altında bulunan köyde yaşayanların telefonlarının toplanıp, hepsinin bir evde tutulduğu, köylülere toplu şekilde baskı ve işkence yapıldığı ve bazılarının işkenceyle infaz edildiğine dair iddialar bulunmaktadır.

  Mardin'de bir köy: Bir haftada '3 kişi öldü, 39 kişi gözaltına alındı, 2 kişi kayıp'
  HDP'den abluka altındaki Koruköyü için uluslararası kurum ve kuruluşlara acil çağrı