Ana SayfaGüncelNazi Almanyası’nı hatırlatan Barış Atay’dan ‘Kapına gelmeden ses çıkar’ çağrısı

Nazi Almanyası’nı hatırlatan Barış Atay’dan ‘Kapına gelmeden ses çıkar’ çağrısı

HABER MERKEZİ – Referandum’da ‘Hayır’ diyeceğini beyan eden Barış Atay, bunun gerekçelerini anlattı, Nazi Almanyası hatırlatmasında bulunarak bir de çağrıda bulundu: “Kapına gelmeden ses çıkar.”

‘Başkanlık sistemini’ getirecek olan Anayasa değişikliğinin referanduma götürülmesine ilişkin “Hayır” yönünde tutumunu açıklayan oyuncu Barış Atay, ‘Hayır’ın gerekçelerini anlattı.

dihaber’e konuşan Atay, “Türkiye özelinde bu referandum Erdoğan’ın tek adam olmasını ifade ediyor” dedi, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Türkiye’den çok şey götürecek”

Bütün sistemin bir adamın elinde bulunmasından, ona bağlanmasından her türlü hareketi kendisinin yapabilme özgürlüğünden, bunun karşısında yapılabilecek her hangi bir yolsuzluk, hukuksuzluk, gayri resmi bir iş karşısında yargılanmamasından bahsediyoruz. Bu yüzden ‘Hayır’ demek zorundayız. Erdoğan’ın şu ana kadar yaptıklarının sorulmasının gerekliliği bir yana, bundan sonra Erdoğan’dan sonra gelebilecek herhangi birinin de elinde bu yetkilerin olmasına karşı olmalıyız.

Anayasa değişikliği, referandumda kabul görmesi durumunda Türkiye’den çok şey götürecek. Götürmediği bir şey kalmayacak. Bütün yaşam alanının bir insanın inisiyatifine bırakıldığını düşünün. Neyi götürmesi gerekiyor ki başka… İtiraz hakkın olmayacak, herhangi bir şey ile ilgili mücadele edemeyeceksin, herhangi bir şeye eleştiri getiremeyeceksin. Herhangi bir şekilde hesap soramayacaksın. Götürülmemiş ne kalmış peki geriye?

“Susmaktan öte dayanışmayı büyütmek gerek”

İnsanlar tutuklanırken ‘ben de tutuklanırım’ korkusu ile susmaktan öte dayanışmayı büyütmek gerekiyor. Bunun bir formülü yok. Bunun formülü gözünün önünde yapılan hukuksuzluklara, baskılara, zulme karşı tek sesle karşı koyabilme iradesini koyabilmek. Eğer sen bireysel hayatın ve bireysel özgürlüğün üzerinden bir pozisyon alır ve nasıl olsa henüz bana gelmedi dersen, faşizmin kendi doğasında var, bir gün senin de kapını çalarlar. Eğer başkalarının kapılarını çalarlarken buna karşı durabiliyorsa o zaman ‘demokratik’ bir ülkeden bahsetmek mümkün. Yoksa senin kapına geldikleri zaman, klasik hikayedir ya Nazi Almanya’sı, senin için ses çıkaracak kimse kalmamış olacak.

7 Haziran hatırlatması

Türkiye gibi yerlerde sadece salon toplantıları yaparak bir çözüme ulaşabilme noktasını aşmış buluyoruz. Şu anlamda söylüyorum şunu; Demokrasinin asgari düzeyde işlediği yerlerde bir hayır kampanyasını adaletli şekilde yapmak olabilir. Ama biz Erdoğan’ın 7 Haziran’da yaptığı gibi referandum sonuçlarında hayır çıkmasını engellemek ya da meşru görmemek gibi bir hareketi planladığını düşünerek hazırlıklı olmalıyız.

Mücadele sadece oturarak oy vermekle kazanılacak bir şey değil. AKP’nin sandık demokrasisi dediği şey bütün halka sunduğu bir illüzyon. Bu kadar inanıyor olsaydı 7 Haziran’da çıkan sonuçlardan sonra Kürt illerinde bu kadar kıyıma girişmezdi. Batıda önüne geleni tutuklamaz, akademisyenleri bu şekilde ihraç etmezdi.

AKP’nin aslında sandık demokrasisine inandığı falan yok. O zaman bizim o demokrasiyi kazanmamız için sandıkta hakkımızı gasp ettikten sonra da bir mücadeleyi yürütecek azme, kararlılığa sahip olmamız gerekiyor.

Previous post
İstanbul'a kar geliyor
Next post
Tekdüzelikler silsilesi: 'Kıymetli Şeylerin Tanzimi'