Ana SayfaGüncelÖnder: Bu yol ‘Hayır’a çıkacak, buram buram 7 Haziran kokusu var

Önder: Bu yol ‘Hayır’a çıkacak, buram buram 7 Haziran kokusu var

HABER MERKEZİ – HDP Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, partilerine yönelik baskılara ilişkin değerlendirmelerde bulundu, OHAL’deki referandum sürecini ise ilginç bir örnekle özetledi. Olup biteni bir maça benzeten Önder, şunları söyledi: “Bir futbol maçı var. Tribünlerin tamamı rakip takımın taraftarlarından oluşuyor çünkü rakip takımın taraftarlarına bilet vermiyorlar hatta ‘gelirseniz öldürürüz’ diyorlar. Hakem rakip takımdan yana hatta rakip takımın kulüp başkanı aynı zamanda hakem. Onlar 11 kişiler biz 3 kişiyiz. Öte yandan bu üç kişinin de gözleri ve ayakları bağlı ve kalecimiz yok. Bu ne kadar adil olacaksa bu referandum da o kadar adil olacak”. Hükümetin referandum çalışmalarında HDP karşıtı söylemler üretmesine ve referandumun sonuçlarının ne olacağı hakkında da değerlendirmelerde bulunan Önder, “Argüman üretmek konusunda ne kadar zavallı olduklarını gösteriyor. Elleşmeyin böyle yapsınlar, bu yol ‘Hayır’a çıkacak, bırakın çırpınsınlar. Buram buram 7 Haziran kokusu var” dedi.


Haber: Çağdaş Kaplan


HDP Ankara Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, partilerine dönük baskılar, tutuklu milletvekilleri, Eş Genel Başkan Figen Yüksekdağ’ın vekilliğinin düşürülmesi, OHAL, referandum süreci, yıl dönümünde “28 Şubat Dolmabahçe Mutabakatı”, hükümetin dış politikası başta olmak üzere gazeteci Ferhat Çelik ile birlikte gündemin sıcak başlıklarına ilişkin sorularımızı yanıtladı.

Önder’e ilk olarak HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ’ın milletvekilliğinin düşürülmesi, tutuklu milletvekilleri ve 7 Haziran’dan bu yana partilerine yönelen baskıları sorduk.

Önder, Kürt sorununda demokratik çözüm için başlatılan müzakere sürecinin toplumda önyargıları sorgulattığını ve bunun da HDP’nin yükselişini sağladığını söyledi.

İktidarın bu yükselişten rahatsız olduğu için barış masasını devirdiğini ifade eden Önder, 7 Haziran’da HDP’nin toplum tarafından iktidar alternatifi olarak görülmesinin iktidar tarafından partilerine yönelimi şiddetlendirdiğini kaydetti.

Önder, Yüksekdağ’ın vekilliğinin düşürülmesini de “Suruç’ta sosyalist gençlerin hedef alınması niyeyse Yüksekdağ’ın vekilliğinin düşürülmesi o yüzdendir” diye yorumladı.

Önder’in bu konudaki değerlendirmeleri şöyle:

Bu aslında 7 Haziran’la başlayan bir süreç. Ama öncesi de var.  Bugünlerde yıldönümü yaklaşan 28 Şubat sonrası süreç. Yani müzakere masasının devrilmesiyle başlayan bir süreç.28 Şubat’ı anlatmadan 7 Haziran’a geçmek mümkün değil. Hükümet sürekli verili bir siyaset yapıyor. Attığı her adımın halklar tarafından nereye konumlandığını ölçmek istiyor. 28 Şubat sonrası HDP’nin yükselişini, tüm bu barış inisiyatifinde kamuoyunun HDP’ye büyük bir önem atfettiklerini gördüler.

Müzakereler önyargıları sorgulamaya sebep oldu bunun HDP’nin yükselişinde de payı var

Ve kayıplarına gelmeden kazanımlarını hatırlamakta fayda var. Önemli ölçüde toplumda Kürt halkına ve onun mücadelesine ön yargılı yaklaşan özellikle orta sınıf ve değişik inanç kesimleri bu meseledeki ön yargılarının önemli bir kısmını sorgulamaya başladılar. Bu önyargıları dönüştürmediler ama soru sormak bunun ilk adımıydı. Tabu sayılan birçok mesele çok geniş çevrelerde ve hepsinden önemlisi ana akım medyada tartışılmaya başlandı.

Barış halklar arasında kurulmadıkça yukarıda yapılan işler hep bir mühendislik faaliyeti aralığında kalır. Dolayısıyla bunun yaygınlaşması ve tartışılabilir olması çok önemli sonuçlar doğurdu. Belki HDP’nin yükselişinde bu önyargıları sorgulamaya başlamanın önemli bir payı oldu.

İktidar alternatifi olmamız korkuttu

Kamuoyu araştırmalarında eskiden asla HDP’ye oy vermem diyenlerin oranı da yüzde 90’lardaydı. Ama 7 Haziran’a geldiğimizde HDP’ye oy verebilirim diyenlerin oranı aldığımız oyun dışında yüzde 30’lara gelmişti. Sistem de bunu gördü. Bize oy vermeyi düşünün yüzde 30’luk bir önyargı buzulunun erimesi sistemi büyük bir telaşa sevk etti. Bu onlar için dehşetli bir korkuydu. Bu onlar için ana muhalefet olmamız anlamına gelmiyordu.  Bu onlar açısından iktidar alternatifi olmamız anlamına geliyordu. 8 Haziran sabahı HDP’ye oy vermiş olmak bir ayrıcalık olarak gözüküyordu. Birçok vermeyen insan da ‘Biz de HDP’ye oy verdik” demeyi tercih ediyordu.  Bunun üzerine sistem buna bir önlem almak gerektiğini hissetti. İktidar için esas tehdit tehlike gelmekte olan HDP dalgasıydı. Bunu gördükleri için barış masasını devirdiler. Ve 7 Haziran sonrasında da doğrudan bir saldırganlık ve savaş konsepti devreye sokuldu.

HDP’yi siyaseten imha etmek istiyorlar

Bugün yaşanan şey HDP’nin siyaset sahnesinden ve kamusal alanlardan alabildiğince uzaklaştırılması siyaseten imha edilmesi, algı operasyonlarıyla itibarsızlaştırılması ve mümkünse, oy veren kitleyle oy veren kitle oranını aynılaştırmak.

Suruç’ta sosyalist gençler neden hedef alındıysa Yüksekdağ’ın vekilliği de o yüzden düşürüldü

İlk olarak eş genel başkanımız Yüksekdağ’ın vekilliğinin düşürülmesi de tesadüf değil. Suruç katliamı neden seçildiyse oradaki sosyalist gençlerin hedef alınması niyeyse Yüksekdağ’ın vekilliğinin düşürülmesi o yüzdendir.  Çünkü HDP sadece bir siyasi parti değil aynı zamanda bir dayanışma odağıdır. Sistem dayanışmak isteyen ötekilere daha zalimce davranıyor. Çünkü bu halenin oluşumunda Kürt halkıyla birlikteliğin yarattığı ortak enerji çok önemli bir rol oynadı.

Türkiye’de yargı yavaşlığıyla bilinir ama bize gelince şimşek hızında

Yüksekdağ’ın vekilliğinin düşürülmesinin ardından ceza alan diğer milletvekillerinin durumunun ne olacağı ve yargılamalarda verilen hızlı kararlara ilişkin sorumuza ise Önder şu yanıtı verdi:

Türkiye yargılamanın yavaşlığıyla bilinen bir ülke fakat bizim yargılamalarımız şimşek hızıyla yürüyor. Büyün usul hükümlerini ve temayülleri bir kenara bırakıp, şipşak yürüyor.  Anayasa Mahkemesi  ve yüksek yargı ise aşağıdaki bu hıza rahmet okutacak bir yavaşlık içerisinde. Düşünün AYM Twitter için kararını 8 gün içinde karara bağladı. Bu ülkenin 3’üncü büyük partisi HDP’nin vekilleri içeride ve kendisinin verdiği açık bir içtihat kararı var benzer bir durumla ilgili ama buna karşın 100 gün olmuş daha oturup bunu görüşmeye başlamamışlar. Dolayısıyla süratle dosyası uygun olanların kararını verip vekilliğini düşürecekler eğilim bu yönde.

Yetkiyi halktan aldık, ayak oyunlarıyla bu yetkinin gasp edilmesini kabul etmeyiz

Önder, milletvekillerine bu yönelimin devam etmesi durumunda ne yapacaklarını da değerlendirdi.

“Son bir ferdimiz kalana kadar bu mecrayı kullanmaya devam edeceğiz” diyen Önder şunları söyledi:

Son bir ferdimiz kalan kadar bunların bu zorbalıklarının görünür kılındığı bir mecra olarak kullanmaya devam edeceğiz. Bu yetkiyi halktan aldık bu tür siyasi ayak oyunlarıyla gasp edildiği zaman kanuni bir kararmış gibi kabul edemeyiz. Hayatın her alanında mücadeleye etmeye devam edeceğiz.

Önder, OHAL koşullarında referandum, referandumun sonuçlarının ne olacağı ve hükümetin referandum kampanyasında kullandığı dile dair de sorularımızı yanıtladı.

‘Argüman üretmek konusunda zavallılar, bu yol Hayır’a çıkacak’

İktidarın “HDP ‘Hayır’ dediği için biz ‘Evet’ diyoruz” söylemini değerlendiren Önder, “Argüman üretmek konusunda ne kadar zavallı olduklarını gösteriyor” dedi ve ekledi: “Elleşmeyin böyle yapsınlar, bu yol ‘Hayır’a çıkacak, bırakın çırpınsınlar.”

Önder şunları söyledi:

Elleşmeyin böyle yapsınlar. Çünkü argüman üretebilmek konusunda ne kadar zavallı kaldıklarını hep birlikte seyrediyoruz. Bu yol onların bulduğu neticenin çıkmasına elverişli değildir. Bu yol ‘Hayır’a çıkacak. Onun için bırakın çırpınsınlar.

Ama bir sıkıntılı tarafı var. Ayrımcılığı körüklüyor ve barış köprüsünü çürütüyor bu söylem. Karşı çıktığımız yönü burası. Ama bir ‘Evet’ çıkmasına vesile olmaz.

Erdoğan ‘Hayır’ sonucuyla didişemez, süratli bir çözülme başlayacak

Önder, “Referandumda ‘Hayır’ çıkması durumunda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçim sonuçlarını kabullenmezse ne olacak?” sorusuna ise şu yanıtı verdi:

Erdoğan’ın Hayır sonucunu kabullenmemesi mümkün değil. Bu şu anlama geliyor. Bu ülkede yaşayan insanların en az yüzde 51’i bunu reddetmiş olacaktır. Dolayısıyla bir bloktan bahsediyoruz. Bunun içerisinde AKP’lisi, MHP’lisi HDP’lisi ya da herhangi bir partiyi desteklemeyenler olacak.

Şimdi bir sistem ve rejim meselesi oylanıyor, ‘Hayır’ çıkması bu ülkenin yarısından fazlasının buna ‘Hayır’ demesi anlamına gelecektir. Ben Cumhurbaşkanı’nın bu gerçeklikle didişemeyeceğini düşünüyorum. Tam tersine süratli bir çözülmenin başlayacağını düşünüyorum. Dolayısıyla 17 Nisan sabahını bugünden böyle ele almak lazım.

Futbol maçı benzetmesi

Önder OHAL koşullarında referandumun yapılıyor olmasını ise ilginç bir maç örneğiyle özetledi:

Bu durumu şuna benzetiyorum. Bir futbol maçı var. Tribünlerin tamamı rakip takımın taraftarlarından oluşuyor çünkü rakip takımın taraftarlarına bilet vermiyorlar hatta ‘gelirseniz öldürürüz’ diyorlar. Hakem rakip takımdan yana hatta rakip takımın kulüp başkanı aynı zamanda hakem. Onlar 11 kişiler biz 3 kişiyiz. Öte yandan bu üç kişinin de gözleri ve ayakları bağlı ve kalecimiz yok. Bu ne kadar adil olacaksa bu referandum da o kadar adil olacak.

‘Elimizden ne gelirse hepsini seferber edeceğiz’

Ortada açık olan bir durum var. Yaklaşık 4 bin civarında parti yöneticimiz, seçilmiş siyasetçilerimiz ve bizimle dayanışma içinde olan kesimler cezaevinde. Özgür basın tamamıyla susturulmaya çalışılıyor. Bütün televizyon kanalları onların borazanına dönüştürülmüş durumda. Eş başkanlarımız ve bir çok milletvekilimiz tutsak. Dışarıda milletvekili kalmayan ilimiz var.  Ama bu böyle diye kenara çekilip ah vah edecek halimiz yok. Biz bunu bir tespit olarak tarihe not düşeceğiz. Ama böylesi bir mazerete teslim olmayacağız. Var gücümüzle alanlarda olacağız, ne yapabilirsek elimizden ne gelirse hepsini seferber edeceğiz.

‘Sahada buram buran 7 Haziran kokusu var’

3 dönemde en çok seçim kampanyası yürüten vekillerden birisiyim.  Malum uçağa da binmiyorum kara yoluyla seyahat ediyorum hep halkın içindeyim. 7 Haziran havası buram buram kokmakta. Sahada gözlediğim bu. Bu da istisna değil. Nereye gidiyorsak Kasım’daki havanın tam tersine Haziran’daki hava var.  Benim gözlemim bu. Bu bizi rehavete sürüklememeli, bu coşkuyu örgütlemekle mükellefiz.


YARIN: Yıl dönümünde “28 Şubat 2015 Dolmabahçe Mutabakatı”, hükümetin dış politikası, olası Kandil operasyonu, Barzani’nin Türkiye ziyareti