Ana SayfaGüncelTembel değil yavaş olmak, zamanı rahat bırakmak: ‘Dinozor Kuşları’

Tembel değil yavaş olmak, zamanı rahat bırakmak: ‘Dinozor Kuşları’

HABER MERKEZİ – Can Çocuk Yayınları’ndan çıkan Ayşe Güren’in ‘Dinozor Kuşları’ isimli kitabı kendini Dünya’ya ait hissetmeyen çocuk evrenine ayna tutuyor. Çocukların ‘Dünya’nın zamanı’ ile ilişkisine dikkat çeken bu eser, eve sıkışan çocuğun aile ile yaşadığı aidiyet sorununa ve bunu açmanın yollarına odaklanıyor. Güren’in kitabı ayrıca eleştiriyi yetişkinlerin tekelinden çıkarıp çocukların da yapabileceğini gösteriyor.

Mirya keşfedilmemiş gezegenlerden biriydi. Keşke keşfedilseydi! Bize inanmalarını sağlamak o zaman çok daha kolay olurdu.

Ayşe Güren’in Miryalı Sarp Sakin’e Göre Dünya dizisinin ikinci kitabı olan “Dinozor Kuşları” adlı öyküsü Can Çocuk Yayınları’ndan çıktı. Sedat Girgin’in resimlediği kitap, 9 yaş ve üzeri çocuk okurların anlam evrenine sesleniyor.

Sıradan bir sokakta, alelade bir evde oturan ve mahallede bulunan okula giden kitap kahramanı Sarp, hiç de sıradan olmayan, gizemli ve macera dolu bir hikayeyle baş başa bırakıyor okuru.

Sarp ve  onun en yakın arkadaşları Ege, Suzi, Sarkis ve Dicle kendilerinin bu dünyaya ait olmadıklarını, henüz keşfedilmemiş Mirya adlı bir gezegenden geldiklerini düşünüyorlar. Mirya adlı gezegen Sarp’ın tarifiyle Mars’a daha yakın, Dünya’dan dört kat daha küçük, dört kat daha yavaş ve kırk kat daha yeşildir, ayrıca Dünya’nın tersine dönmektedir. Bu nedenle kendilerine Miryalı Ters Beşler ismini koyarken hiç de zorlanmamışlardır. Peki, Miryalı Ters Beşler  kendilerini neden bu Dünya’ya ait hissedemezler?

Aidiyet, yanında emniyette hissettiğimiz kişi ile duygusal bağ kurmaktır. Çocuk aidiyet ihtiyacını karşılamak için duygusal paylaşımlarda bulunduğu kişinin davranışlarını edinir. Evde daralan ve kendisini dışarıya atmaya çalışan çocuklar, ailesiyle aidiyet oluşturamamış çocuklardır. Ev ne kadar şenlikli ise çocuk o kadar oraya ait hisseder. Miryalı Ters Beşler ailelerinde aidiyet sorunu yaşayan çocuklardır. Örneğim çalışan ebeveynlerin sadece dinlenmeyle geçirdikleri pazar günlerini Sarp şöyle anlatır:

Pazar günleri kardeşimle ben aslında çok yalnızdık çünkü annem ve babam o gün zamanın baloncuk yaparak oluşturduğu başka bir boyutta yaşıyorlardı. Miryalı Ters Beşler ile bu boyutun adını koyalı epey olmuştu: Pazar Günü Baloncuğu Boyutu…

Zamanlarını yiyerek, içerek, banyo yaparak geçiren anne ve baba çocuklarının yalnız hissettiklerini fark edemezler. Sarp’ın “Hayat çok tuhaftı. Annemle babamın peynirli yumurtayı ya da çaydanlığı bile bizden çok sevdiklerini düşünüyorduk” sözleri ailede aidiyet duygusunun hissedilmediğine dair ipuçları sunmaktadır.

Kitap, ebeveynlerin olumsuz tutumlarına çocuğun bakış açısıyla bakmaya davet ediyor. Sarp’ın annesine göre gezegenin adı Mirya değil “Bahane” olmalıdır. Çünkü Miryalı Ters Beşler grubunun tembellik yapmak için iyi bir bahanelerinin olduğunu düşünüyor. Ancak Sarp “Biz tembel değil yavaştık bir kere. Biz zamanı Dünyalılar gibi sıkıştırıp durmuyor, rahat bırakıyorduk” diyerek biz Dünyalıların kapitalizmin ağır çalışma koşullarının içinde kaybolarak zamanı nasıl tükettiğimizi gösteriyor. Sarp’ın eğitim sistemine de eleştirileri oluyor:

Her şey yavaş yapılınca daha güzeldi. Kırk soruluk testleri neden yirmi dakikada yapmalıydık? Neden beş dakikada okula hazırlanmalıydık? Yapamadığımızda neden azar işitmeliydik?

Nitelikli çocuk edebiyatı eseri çocuğun özne olma gerekliliğinin altını çizmelidir. İşte bu kitap eleştiriyi yetişkinlerin tekelinden çıkarıp, çocukların da yapabileceğine dair örnekler sunuyor. Örneğin Sarp, Dünyalıları eleştirmekle yetinmiyor sadece, alternatif bir yaşam modeli de sunuyor:

Miryalılar günde sadece iki saat Mirya halkı için çalıştığından, Dünyalılar gibi dinlenmeye gerek duymuyorlardı. Bir Miryalı işini bitirdikten sonra istediği kadar şarkı söyleyebilir, gezegen işleri toplantılarına katılabilir, oyun oynayabilir, dostlarıyla buluşabilir, ceviz kabuğunu, sincap kuyruğunu ya da Mars’ı inceleyebilirdi.

Kent yaşamının çocuklar için ne kadar zorlayıcı olduğunu az çok tahmin edebiliriz. Gerek oyun alanlarının azlığı, gerek aşırı güvenlikli site yaşamı ve teknolojinin sağlıksız kullanımı gibi durumlar çocuğun anlam evrenine aykırı ve yabancıdır. Doğal ortam değişkenlerinden uzak bırakılan çocuk kendisine ve çevresine yabancılaşır.

Miryalı Ters Beşler kendi gerçekliklerine  aykırı  olan bu Dünya’nın karşısına, ebeveynlerin pek de umursamadıkları hatta küçümsedikleri Mirya adlı gezegeni koyarlar. Her ne kadar ebeveynler çocukların kurguladıkları bu ‘gerçek oyunu’ küçümseseler de okur, çocukların ‘kendilerince’ problemlerine nasıl çözümler ürettiğine tanıklık edecektir.

Yazar somut işlem dönemindeki çocukların gerçekliğini sürükleyici bir dil ve başarılı bir kurguyla yansıtmıştır diyebiliriz. Çünkü somut işlem dönemindeki çocuklar, çocuk benmerkezciliğinden uzaklaşarak sosyalleşme sürecindedirler. Başkalarıyla iletişim kurmaya başlarlar. Çocuk yaşadığı bazı sorunları bir arkadaş grubuna dahil olarak gidermeye çalışır.

İşte bu öykü kitabı Miryalı Ters Beşler adlı arkadaş grubunun aidiyet sorununu giderme çabasını, çocuğa göreliği ve çocuk gerçekliğini göz önünde tutarak okura sunuyor.


Ayşe Güren

1970’te Kayseri’de doğdu. Çocukluğunu İstanbul’da, zamanın işçi semti Ortaköy’de, Boğaz kıyısında geçirdi. Memleketin bütün renklerinin bir arada yaşadığı bu alçakgönüllü semtin sokaklarında özgürce geçirdiği çocukluğu, yazma sevgisinin temelini oluşturdu. Bu güzel yılları uzatmanın yolunu, çocuk öyküleri yazmakta buldu. Eskisine göre daha mutlu olduğunu söylüyorlar. Şemsiyesine Saklanan Adam (Kuraldışı Yayınları, 2015) yayımlanan ilk çocuk kitabı. Çocuk kitaplarının dışında Süreduran (Çınar Yayınları, 2010) isimli bir öykü kitabı var. Çalışmak Sağlığa Zararlıdır(Ayrıntı Yayınları, 2012) adlı incelemeyi ise Fransızcadan dilimize çevirdi. “Miryalı Sarp Sakin’e Göre Dünya” adlı iki kitaplık dizisi Can Çocuk Yayınları’ndan çıktı.




Önceki Haber
Sırt ağrısının çözümü ağrı kesici değil pilates
Sonraki Haber
Gezici Araştırma’nın referandum anketi: Yüzde 58.2 ‘Hayır’ dedi