Ana SayfaÇeviriBaas Partisi vekili: ‘Kürtlerden çok şey öğrendik; Suriye için alternatif bir sistem teklif ediyorlar’

Baas Partisi vekili: ‘Kürtlerden çok şey öğrendik; Suriye için alternatif bir sistem teklif ediyorlar’

HABER MERKEZİ – Gazeteci yazar Fehim Taştekin, Ankara’nın Suriye’deki rolü, batı ülkelerinin Orta Doğu’daki etkisi, Suriye’deki son durum, Rojava deneyimi ve Türkiye’deki referandum hakkında değerlendirmelerde bulundu.


Çeviri-Derleme: EZGİ GÜL


Ortadoğu analisti ve Suriye ilişkileri uzmanı gazeteci Fehim Taştekin Köln’de düzenlenen bir konferansta, Suriye savaşı, savaşın de facto failleri, dış etkiler ve Türkiye’ye yansımaları ile Rojava deneyimi hakkında değerlendirmelerde bulundu.

Kom News’in haberine göre Taştekin, Türkiye’nin Avrupa ve Amerika tarafından Ortadoğu coğrafyasını şekillendirmek için “yanlış bir biçimde” kullanıldığını ifade etti.

Erdoğan’ın Rojava deneyimine de yönelik olan sekter tutumunun Türkiye’deki barış sürecini bitirdiğine vurgu yapan Taştekin, ‘başkanlık’ referandumunun ise Erdoğan’ı garantiye almak için yapıldığını savundu.

Taştekin’e göre Avrupa Birliği (AB) ve Amerika Birleşik Devletlerinin (ABD) Türkiye’yi, bölgeyi şekillendirmek amacıyla Orta Doğu’daki diğer ülkelere bir “rol model” olarak göstermesi cihadist gruplara zemin hazırladı.

Konferansta Şam’da biri Baas Partisi’nden diğer ikisi komünist ve sosyal demokrat partilerden olmak üzere üç Suriyeli milletvekili ile konuşmasından notlar da aktaran Taştekin, Baas milletvekilinin “Kürtlerden çok şey öğrendiklerini” söylediğini ve “Kürtler çok çekici ve üzerine düşünülmesi gereken orijinal bir modele sahip. Otonomiyi kabul etmiyoruz ama en azından Suriye için alternatif bir sistem teklif etiler” dediğini de kaydetti.

Taştekin’in konferanstaki değerlendirmesinden başlıca bölümler şu şekilde:

“Türkiye Ortadoğu’yu şekillendirmek üzere öne sürüldü”

Hala kendi problemleriyle uğraşıyor olsa da Türkiye Ortadoğu’yu şekillendirmek üzere öne sürüldü. Gel gör ki bu su, Ankara için çok derin.

2011’de Tahrir’de çatışma vardı, hükümete karşı gösteriler vardı. O dönem başbakan olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Hüsnü Mübarek’e halkının sesini dinlemesini önermişti. Erdoğan “Öldüğünde sadece kefenini yanında götürürsün, başka hiçbir şeyi değil. İstifa et, yurttaşlarını dinle!” demişti. Mübarek bir süre sonra istifa etti. Başka bir başbakan, Ahmet Davutoğlu, istifa ettiği sırada onunla röportaj yapıyordum. Davutoğlu telefonda Hillary Clinton’la ve diğer batılı politikacılarla konuştu, bana döndü ve “Görüyorsun, bu tarihsel bir an. Nihayet Ortadoğu için önemli bir aktörüz” dedi.

Türkiye’nin bu motivasyonla Suriye’yle atışmaya başladığını kaydeden Taştekin, bunun da ‘nerdeyse tamamı İslamist, Selefi, cihadist gruplarla işbirliğine yol açtığını’ ifade etti.

Suriye uzmanı yazar, “Bu işbirliği sadece Erdoğan’ın suçu değil, aynı zamanda Avrupa’nın, Amerikan’ın ve Körfez Ülkeleri’nin de suçu” değerlendirmesinde bulundu:

“Türkiye’nin sekter politikası çöktü”

Türkiye’nin “feci müdahele”si Türkiye’nin kendi yurttaşlarını etkiledi ve Türkiye’nin demografik yapısını değiştirdi. Türkiye’nin sekter, mezhepçi politikası çöktü ve komşuları Irak, Suriye ve Lübnan Ankara’ya sırt çevirdi çünkü Türkiye Sünni toplulukları yönetmeye çalışırken İran’ın bölgedeki etkisini de dengelemeye çalışıyordu.

“Avrupa ve Amerika 1979’dan beri cihadist gruplara destek veriyor”

Taştekin konuşmasında Afganistan’daki iç savaştan başlayarak(1979) geçmişte Avrupalıların ve Amerika’nın Orta Doğu’daki cihadist gruplara destek verdiğini de anımsattı:

1970’lerden beri CIA Afganistan’da birçok operasyon düzenledi ve cihadist grupları destekledi. El Kaide bu sürecin bir sonucudur. O zaman Pakistan tarafından El Kaide’ye sağlanan lojistik destek şimdi Türkiye tarafından yapılıyor. Aslında senaryo aynı ama şimdi Suudi Arabistan ideolojiyi, Katar parayı, Türkiye de lojistik desteği ve istihbaratı temin ediyor. Avrupa bütün bu görüşmelerin ve bağların farkında ama hala sessiz kalıyor. Bununla bir an önce yüzleşmeleri gerek.

“Rojava alternatif bir model”

Dinleyicilerden birinin “IŞİD yenildikten sonra Kürtlerin Suriye’deki rolünün ne olacağı” sorusuna cevaben de Taştekin, Suriye Savaşı sırasında iki model ortaya çıktığını söyledi:

Modellerden biri Rojava’daki demokratik otonomi, öbürü ise İslam Devleti’nin karanlık rejimi. İlki değişik insanların bir arada yaşaması ve geleceklerini inşa etmesi üzerine kuruluyken ikincisi karanlıktan ibaret. Maalesef Türkiye, her türlü olasılıkta cihadist grupları destekleyerek karanlığı beslemeyi ve aynı zamanda Kürtlerle savaşmayı tercih etti.

“Türkiye barış sürecini Rojava düşmeyince bitirdi”

Taştekin, Suriye Savaşı’nın Türkiye’nin içindeki etkileri hakkında da konuştuğu konferansta, PKK ve Türkiye Hükümeti arasındaki “çözüm sürecinin” Rojava yüzünden sona erdiğini de söyledi:

Türkiye barış sürecini Rojava düşmeyince bitirdi ve Cizre, Sur ve Nusaybin gibi güneydoğu Kürt illerinde askeri operasyonlara başladı. Türk otoriteler Suriye’deki Kürtlerin Arapları, Ezidileri, Süryanileri, Türkmenleri ve diğerlerini kapsayan, cinsiyet eşitliği, kültürel çeşitlilik, ana dil hakkı ve eğitim zeminli çoğulcu bir sistem kurduğunun farkındaydı. Türkiye’deki Kürtlerin buna karşılık hiçbir şeyi yoktu. Bu, Türkiye için kırılma noktasıydı.

“Baaslı vekil ‘Kürtlerden çok şey öğrendik’ dedi”

Taştekin son süreçte Şam’da biri Baas Partisi’nden diğer ikisi Komünist Parti ve diğeri de Sosyal Demokrat Parti’den olmak üzere üç Suriyeli milletvekili ile tanıştığını ve üçüne de “Rojava’da ne yapacaksınız?” diye sorduğunu aktardı.

Taştekin, Baas milletvekilinin “Kürtlerden çok şey öğrendiklerini” söylediğini belirtirken, milletvekilinin şunları söylediğini kaydetti:

Kürtler çok çekici ve üzerine düşünülmesi gereken orijinal bir modele sahip. Otonomiyi kabul etmiyoruz ama en azından Suriye için alternatif bir sistem teklif ettiler.

Eğer TBMM’den biri aynı şeyi söylemiş olsaydı terörist olarak deklare edilirdi. Esad bile rejimin kendi sorunlarının görüşmelerle çözebileceğini söylüyor. Ama Erdoğan’ın kapısı buna kapalı. Esad Suriyeli ama Erdoğan onun yerine düşünüp karar verebileceğini düşünüyor.

YPG-Amerika işbirliği

Taştekin ayrıca, Suriye’deki savaşın karmaşıklığı hakkındaki konuşmasında ise YPG’li bir komutanla ‘emperyalist ülkelerle işbirliği yapmak’ hakkında konuştuğunu da anlattı:

YPG komutanına dört yıl boyunca anti-emperyalist bir çizgide gittikten sonra Amerika’nın Suriye’ye girmesine nasıl izin verdiğini sordum. Komutan hala tartıştıklarını ama bunun bir varoluş meselesi olduğunu söyledi. “Görüşme yapmak ve müttefik edinmek zorundayız elimizi düşmana karşı güçlendirmek için. Bu büyük bir oyun ve bu coğrafya derin çelişkiler barındırıyor” dedi komutan.

“Kürtlerin direnişi bu emperyalist ülkeleri onları desteklemeye zorladı. ;Oradaki tek organize birlikler Kürtler ve pozisyonları her geçen gün daha önemli hale geliyor. IŞİD yenildikten sonra, Kürtler Suriye’nin geleceğini belirlemekte stratejik bir rol kazanacak.

“Türkiye’deki referandum Erdoğan’ın geleceğini garanti altına almak için”

Nisan’da Türkiye’de gerçekleşecek referanduma dair bir soruya cevaben Taştekin, referandumun Erdoğan’ın  bekası üzerine olduğunu ve sistemsel bir değişim barındırmadığını da söyledi:

Bu anayasal reform yeni bir sistem teklif etmiyor. Sadece Erdoğan ölene kadar gücün onda kalmasını sağlayacak. Türkiye Hükümeti onun görev süresinde onlarca suça imza attı ve şimdi anayasayı değiştirip bu suçlaı hasıraltı etmeye çalışıyorlar. Bu suçlar, eğer yargılanırsa Erdoğan’ın huzur içinde emekli olamayacağı anlamına geliyor. Bunu biliyor ve kendisini korumaya çalışıyor. Sistem gelirse, hiçbir yargıç Erdoğan’ı yargılayamayacak. Zaten bu sistem şu an Türkiye’de işliyor ama Nisan’da yasal hale gelebilir.


Bu haberi Ezgi Gül, Karınca için Kom News’ten derleyerek Türkçeye tercüme etti.