Ana SayfaDünyaBM ‘dehşete düştü’: Cizre, Sur ve Nusaybin raporunda ‘Kıyamet benzeri bir tablo’ yorumu

BM ‘dehşete düştü’: Cizre, Sur ve Nusaybin raporunda ‘Kıyamet benzeri bir tablo’ yorumu

HABER MERKEZİ – BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği tarafından sokağa çıkma yasaklarının uygulandığı Kürt kentlerine dair hazırlanan raporda 30’dan fazla yerleşim yeri ve mahalleyi kapsayan operasyonlarda 335 bin ile yarım milyon arası insanın yerinden edildiği, bin 200’ü sivil 2 bin kişinin hayatını kaybettiği bilgisine yer veriliyor. Raporda, yıkımın yaşandığı kentlerin uydu görüntüleri karşısında BM heyetinin “dehşete düştüğü” belirtiliyor.

Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiserliği’ne bağlı komisyonun sokağa çıkma yasaklarının uygulandığı Sur, Cizre, Nusaybin kentleri üzerine hazırladığı rapor açıklandı.

Raporda, Temmuz 2015 ve Aralık 2016 tarihleri arasında sokağa çıkma yasaklarının uygulandığı kentlerde asker ve polisler tarafından yapılan operasyonlarda yaşandığı belirtilen hak ihlallerine yer veriliyor. Buna göre, 30’dan fazla yerleşim yeri ve mahalleyi kapsayan operasyonlarda 335 bin ile yarım milyon arası insanın yerinden edildi.

Rapora göre operasyonlar sırasında 2 bin kişinin hayatını kaybettiği, bunlardan bin iki yüzünün ise bölge sakinlerinden oluştuğu belirtiliyor. Ancak raporda, yaşamını yitirenlerin devlete karşı herhangi bir eylemde bulunup bulunmadığına ilişkin tespit yapmanın zor olduğu ifade edildi.

BM raporunda yıkımın yaşandığı kentlerden uydu görüntülerine yer veriliyor.

Sur, Diyarbakır

‘Dehşete düştük’

Raporda, BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği’nin yerleşim yerlerinin ciddi bir boyutta yıkıldığını ortaya çıkaran uydu görüntüleri karşısında “dehşete düştüğü” de belirtildi.

‘Kıyamet benzeri bir tablo’

Raporda, Şırnak’ın Cizre ilçesinin de dahil olduğu diğer bölgelerdeki yıkıma da yer verilerek, Cizre’de tanıklar ve yaşamlarını yitirenlerin ailelerinin mahallelerin yıkımına ilişkin tanık anlatımları için ise ”kıyamet benzeri bir tablo” nitelemesi yapıldı.

2016 yılının başında aralarında kadın ve çocukların da olduğu 189 kişinin haftalar boyunca su, yemek, elektrik ve medikal bakım olmadan bodrumlarda kaldığı da raporda yer alıyor.

Raporda ayrıca, şu ifadelere yer veriliyor:

“Binaların hemen bu olaylar sonrasında yıkılması, delillerin yok edilerek, cenazelerin teşhis ve tanımlamasının büyük oranda engellenmesine neden olmuştur. Bunun yanı sıra, yetkililer rapor edilen aşırı güç kullanımı, ağır silahlara müracaat ve bunun neden olduğu ölümlerin çevrelediği koşullara yönelik bir soruşturma başlatmak yerine öldürülen insanları terör örgütlerine katılmakla suçlamış ve mağdurların ailelerine yönelik baskıcı tedbirler almıştır.”

‘Bağımsız araştırmaya hala izin yok’

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği’nin bahsi geçen hak ihlallerini bağımsız bir şekilde araştırmak için yaklaşık bir yıldan beri süreçten etkilenen alanlara erişim sağlamaya çalıştığının ancak bunun engellendiği de raporda yer alıyor:

“Bu talebin karşılanmadığı koşullarda, rapor uzaktan gözlem sonucunda, halktan ve gizli kaynaklardan, uydu görüntülerinden ve bölgede yürütülen güvenlik operasyonlarının etkisine dair bilgi toplamak amacıyla yapılan röportajlarla hazırlanmıştır.”

OHAL, kayyumlar, tutuklamalar…

Temmuz 2016’da yaşanan darbe girişiminden sonra ilan edilen OHAL önlemlerinin de alıntılandığı raporda, Kürt kentlerinde seçilmiş yetkililerin “terörle mücadele yasası” kapsamında görevden alınmalarına ve kayyumlara, gazetecilere yönelik baskılara, bağımsız ve Kürt medya organlarının ve derneklerinin kapatılmasına, yargıç ve savcıların toplu bir şekilde açığa alınmasına da yer veriliyor.

BM, yüzlerce ölümle ilgili güvenilir bir soruşturma yürütülmediğinden ‘kaygılı’

Gazeteci Serkan Demirel’in haberine göre BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Zeid Ra’ad Al Hüssein ise konuyla ilgili şunları belirtiyor:

“Özellikle Temmuz 2015 ve Ağustos 2016 sürecindeki 13 ay boyunca aralarında kadınlar ve çocukların da bulunduğu yüzlerce ölümle ilgili güvenilir bir soruşturmanın yürütülmediğinden dolayı kaygılıyım. Öyle görünüyor ki bahsi geçen durumlarla ilgili tek bir şüpheli bile yargılanmamış ve tutuklanmamıştır.
“Türk hükümeti bizim bölgeye erişimimizi sağlamazken, raporda yer alan ciddi iddiaların doğruluğuna dair itirazlarda bulunmuştur. Ancak, iddiaların ciddiyeti, yıkımın boyutu ve 355 binden fazla insanın yerinden edilmesi bağımsız bir soruşturmayı acil ve gerekli kılmaktadır.”

Raporun tamamına buradan ulaşılabilir.

Rapordaki karşılaştırmalı uydu fotoğrafları ise şöyle:

Nusaybin, Mardin
Süleyman Nazif İlkokulu, Sur, Diyarbakır

PAYLAŞ:
    WhatsApp'da Paylaş!   Telegram'da Paylaş!     Yazdır   E-Posta Gönder

Önceki Haber
Gülmen ve Özakça açlık grevine gözaltında başladılar
Sonraki Haber
'Uluslararası Sanatçı Filmleri' sergisi İstanbul Modern'de