Ana SayfaGüncelErdoğan: Hangi hayat tarzına müdahale ettik?

Erdoğan: Hangi hayat tarzına müdahale ettik?

HABER MERKEZİ – Cumhurbaşkanı Erdoğan katıldığı bir televizyon programında parlamento görevini ‘vatani görev’ olarak tanımladı, “At binenin kılıç kuşananın” dedi. 14 yıl boyunca kimsenin hayat tarzına karışmadıklarını öne süren Erdoğan, “Aksine bizim hayat tarzımıza müdahale edildi” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Show TV-Habertürk TV-Bloomberg HT ortak yayınında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

“Parlamento görevini askerlikten daha kolay görmüyorum” diyen Erdoğan, “Milletvekiline böyle bir hakkın tanınmasını ben vatani bir görev olarak düşünüyorum. Arkadaşlarım da buna katılıyordur” şeklinde konuştu.

İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasından satır başları:

“Başkanlık sistemi çift başlılığı ortadan kaldırmak için”

Çift başlılık, çok başlılık olmaz. Bu iş tek merkezden yürüyecek. Yasal düzenlemesini yaptık. At binenin, kılıç kuşananındır. Buralara öyle geldik. Burada çok başlılığı ortadan kaldırmak önemli. Başbakan ayrı, Cumhurbaşkanı ayrı havada olursa bunları yaşadık biz. Bu kavga olmasın diye bunu yapıyoruz.

“Neden Hayır dediklerini bilmiyorlar”

Şu anda ibre yükselişte. Daha iyi olacağı kanaatindeyim. Çünkü ‘Hayır’ diyenler neden ‘Hayır’ dediklerinin izahını yapamıyorlar. Ellerinde buna yönelik veri yok. Kandil’deki teröristler ‘Hayır’ diyor diye mi ‘Hayır’ diyecekler. İmralı’daki teröristbaşı, Pensilvanya’daki FETÖ’nün başı ‘Hayır’ deyin diye çağrıda bulunuyor diye mi ‘Hayır’ diyecekler. Bu önemli. ‘Evet’ demenin gerekçeleri var ama ‘Hayır’ demenin yok.

Avrupa ile yaşanan kriz

Türkiye’de yükselişi bunların kabul etmesi mümkün değil. Türkiye ciddi bir sıçramanın içinde. Büyüme oranlarına bakıyorsun Avrupa ülkelerinden daha iyi konumdayız. Türkiye yatırımlarını durdurmuyor. Bunların işine gelmiyor. Kredi derecelendirme kuruluşlarının verdiği notların hiçbirisi tutmadı, hiçbirisi Türkiye’ye yatırımı durdurmadı.

Erdoğan: Hangi hayat tarzına müdahale ettik?

Ben senin cumhurbaşkanın olarak, beğenirsin beğenmezsin, 14 yıldır hizmet verdim, veriyorum. Yaptığımız hizmetler ortada. Şöyle bir başımızı iki elimizin arasına alalım ya. Ne yaptık? Hangi hayat tarzınıza müdahale ettik? Tam aksine bizim hayat tarzımıza müdahale edildi. Bunları sabırla geçiştirdik. Birçok arkadaşımın kızları, vesaire bu ülkede kendi ülkemde üniversitelerde okuyamadı. İnancı gereği başını örtmek istedi, örtemedi. Kızlarımı mecburen ABD’ye gönderdim. İmkanım vardı gönderdim. Oraların en kaliteli üniversitelerinde okudular. Benim ülkemde özyurdunda garipsin, özyurdunda parya muamelesi yapıyorlar. Ama bunlar kalmadı.

“Tek adam arıyorsan Mustafa Kemal’e bak”

Tutturmuşlar ‘tek adam’. Tek adam arıyorsa cumhuriyet tarihine bir bak. Gazi Mustafa Kemal tek başına yönetmedi mi? Biz öyle yönetelim derdinde değiliz. Ama İnönü’yle kavgalıydı. Onlar dahi geçinemediler.

Almanya’ya Deniz Yücel göndermesi

Almanya her şeyden önce son dönemdeki bakanlarımızın, milletvekillerimizin giriş-çıkışlarında adeta işin koordinatörü konumunda. Tabii kendileri bunu izah edemiyorlar. Biliyorsunuz Şansölye buraya geldiğinde bir şey söyledim. Ben size 4500 PKK dosyası verdim. Ne oldu bunun neticeleri? Cevap yok. O benden sadece çifte vatandaş olan terörist – ajan gazetecinin serbest bırakılmasını istedi. ‘Siz onu denize nazır rezidansınızda ağırlıyorsunuz’ dedim. ‘Söyleyin ona çıksın mahkemeye’. Bizde mahkeme sizdeki gibi değil, daha bağımsız. Kararını verir ve hareket ederiz. Yeni düzenlemede yargıda bağımsızlığın yanında tarafsızlığı da koyuyoruz. O gazeteci de şimdi tutuklanmış vaziyette.

Alman gazete Bild’in, ‘Atatürk yaşasa hayır derdi’ manşeti üzerine

Atatürk’ün hafıza kayıtlarını okuyacak kadar özellikleri mi var? Ne alakası var bunun Atatürk’le. Atatürk’le bu görüşmeyi nasıl yaptılar? Tam aksi, ben desem ki Atatürk kalksa bu düzenlemeye kendisi de böyle yaşadığı için ‘Evet’ derdi. Çünkü Atatürk bizim yapmak istediğimizi yaptı. İnönü ile geçinemedi. En önemli mesai arkadaşıydı. O da damdan düşenlerdendi.

“Çözüm süreci falan bitti”

Güneydoğu’da terörle çok ciddi bir mücadele yapıyoruz. Çözüm süreci falan hepsi geçmişte kaldı. Bu noktada oturup konuşacağımız kişi falan ortada yok. Bitti o iş. Kürtçülüğü ideal edeni değil, ‘ben Kürdüm’ diyeni bağrımıza basıyoruz. Ama Kürtçülüğü dayatırsa ırkçılığı getirir. Bunun karşısındayız. Ne Lazcılık, ne Türkçüklük şuculuk yok. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığında birleşmişiz.

“Obama’ya da söyledim, PYD Minbiç’te kalmayacak”

Daha önce sayın Obama’ya söylediğim şeyler vardı. PYD – YPG bunlar Münbiç’te kalmayacak. Burası Arap toprağıdır. Burayı terk etmesi lazım. Bu ikisi de terör örgütüdür. Terör örgütüyle iş tutmanızı NATO içindeki stratejik ortaklığımıza uygun görmüyoruz. Siz bir terör örgütüyle iş tuttuğunuz zaman uluslararası hukuk açısından uygun değil. Maalesef bu konuda mesafe alabilmiş değiliz. İki terör örgütüne de ciddi manada silah veriliyor.