Ana SayfaGüncelHDP’li Burcu Çelik: Duyarlı olmazsak cezaevlerinden ölüm haberleri alabiliriz

HDP’li Burcu Çelik: Duyarlı olmazsak cezaevlerinden ölüm haberleri alabiliriz

HABER MERKEZİ –  OHAL’le birlikte cezaevlerinde artan hak ihlallerine ve bu ihlallere karşı başlatılan açlık grevi eylemlerine dikkat çeken HDP Muş Milletvekili Burcu Çelik, çözüm için duyarlılık gösterilmemesi halinde cezaevlerinin ölümler ile gündeme gelebileceğini belirtti. Çelik, “Siyasiler ve insan hakları savunucularından oluşacak bir heyet ile açlık grevlerinin devam ettiği cezaevlerine acil ziyaretler gerçekleştirmek, tutsakların taleplerini dinlemek ve çözüm üretebilmek için çalışmak istiyoruz” dedi.


Haber: ALTAN SANCAR


Cezaevlerinde OHAL’le birlikte artan hak ihlallerine karşı tutuklu ve hükümlülerin başlattıkları açlık grevleri sürüyor. Edirne, Tekirdağ 2 No’lu F Tipi, Şakran, Menemen, Van, Sincan, Bakırköy cezaevlerindeki açlık grevi eylemleri devam ederken diğer birçok cezaevinde de tutuklular hak ihlallerinin ortadan kaldırılmaması durumunda açlık grevlerine başlayacaklarını açıkladı.

Cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerini ve ihlallere karşı başlatılan açlık grevlerine ilişkin Gazete Karınca’ya değerlendirmelerde bulunan HDP Muş Milletvekili Burcu Çelik, çözüme yönelik refleks geliştirilmemesi halinde cezaevlerinin ölümler ile gündeme gelebileceğini belirtti.

‘Fiziki ve psikolojik işkence arttı’

7 Haziran 2015 seçimlerinin ardından başlayan çatışmalı süreç ile cezaevlerine yönelik hak ihlallerinin arttığını ve OHAL ile bu artışın şiddetlendiğini vurgulayan Çelik, “Fiziki ve psikolojik işkence vakalarının arttığını gözlemledik” dedi. Türkiye’de net bir işkence tanımının dahi olmadığını belirten Çelik, açıklamalarını şöyle sürdürdü:

Türkiye’nin gündemi oldukça yoğun ve her gün bambaşka bir suni gündem ile karşı karşıya kalıyoruz, ancak cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerini her platformda dile getirmeye çabalıyoruz. Çünkü cezaevlerinin ve yaşanan hak ihlallerinin yakın zamanda Türkiye gündeminde ciddi biçimde yer alacağını düşünüyoruz. Türkiye’de iki yıla kadar süren ve çözüm süreci olarak adlandırılan dönemde cezaevlerinde hak ihlallerinde bir azalma söz konusu olsa da siyasi hava değişince cezaevlerine yaklaşım politikaları da değişmeye başladı. 7 Haziran sonrası değişen siyasi atmosfer ile cezaevlerinde özellikle kadın tutsaklara yönelik çıplak arama dayatması, fiziki ve psikolojik işkence vakalarının arttığını gözlemledik.

Türkiye’de net bir işkence tanımı mevcut değil. Adalet Bakanlığı’ndan tutalım TBMM Cezaevleri Alt Komisyonu’na kadar sahip olduğu anlamı ile ele alınmıyor. İşkence yalnızca vücuda verilen acı veya vücut bütünlüğü üzerindeki zarar verici uygulama olarak tanımlanıyor, ancak işkencenin bir de psikolojik bir yanı vardır. Kaldı ki 7 Haziran’dan itibaren ağırlıklı olarak psikolojik işkence vakaları ile karşılaşmaya başladık. 7 Haziran ertesinde HDP’li milletvekilleri olarak cezaevlerine girişlerimizin engellenmesi ile de karşılaştık. Ancak İnsan Hakları Komisyonu’nun Cezaevi Alt Komisyonu aracılığı ile yaptığımız cezaevi ziyaretlerinde yaşananlara tanıklık etme fırsatı bulduk.

‘OHAL’le artan sürgünler işkencedir’

OHAL ile cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerinin arttığına ve beraberinde bir çok hak gaspının da yaşandığına dikkat çeken HDP Muş Milletvekili Burcu Çelik, sık sık gündeme gelen sürgünlerin ise AİHM tarafından işkence olarak kabul edildiğini hatırlattı. Hasta tutuklu ve hükümlülerin tedavi haklarından mahrum edildiğini belirten Çelik şunları kaydetti:

15 Temmuz sonrası ilan edilen OHAL’in ardından ise cezaevleri farklı ve daha kötü bir noktaya gitmeye başladı. OHAL sonrası hak ihlallerindeki artış hızlı ve şiddetli bir biçimde gerçekleşti ki ilk KHK’lerde cezaevlerini ilgilendiren düzenlemeler vardı ki bunun yansıması da oldukça ağır biçimde oldu. OHAL ile yayınlanan ilk KHK’nin ışığında gece yarısı cezaevlerine gönderilen genelgenin yansımaları ise yaşanmaya devam ediyor. Öyle ki bu genelge ile koğuşlarda bulunan fırça ve çekpaslar, plastik kovalar, yastık ve yorganlar yani insani tüm ihtiyaçlara ‘güvenlik’ gerekçesi ile el konuldu. Gece yarısı uygulamaya maruz kalan tutsakların gösterdiği kısmi direnç sonucu ise binlerce tutsak darp edildi ve hakarete maruz kaldı. Ardından yayınlanan KHK’ler ile de avukat görüşleri kısıtlandı ve savunma hakkı; telefon görüşmelerinden açık ve kapalı görüşlere getirilen kısıtlamalar ile de iletişim hakkı ile gasp edildi.

Cezaevlerinden yaşanan bir diğer önemli hak ihlali de OHAL ardından hızla artmaya başlayan, gerekçesiz ve usule aykırı biçimde gerçekleştirilen sevkler, yani sürgünler. AİHM, Rusya ile ilgili verdiği bir kararda mahkumların ikamet ettiği ve ailesinin yaşadığı şehirden  uzak şehirlerde tutuklu bulunmasını işkence olarak adlandırdı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin bu kararı bağlamında ele aldığımızda Türkiye’de binlerce insanın işkence altında olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Diyarbakır D Tipi Cezaevi’nde yaşanan firar olayının ardından, yüzlerce mahkum bir gec e içerisinde ve ayaklarında terlikler ile farklı cezaevlerine sürgün edildi. Yine hasta tutuklu ve hükümlüler, tedavileri yarıda kesilerek bu tedavilerin devam ettiği hastanelerden oldukça uzak şehirlere sürgün edildi ve ilaçlarını dahi yanlarına almalarına izin verilmedi.

‘Cezaevlerinden ölüm haberleri alabiliriz’

Cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine karşı girişimlerinin sonuçsuz kaldığını ve tutukluların taleplerini dile getirmek için açlık grevine başladığını hatırlatan Çelik, ölüm haberleri almaktan endişe ettiklerini belirterek şu sözlerle duyarlılık çağrısında bulundu:

Yaşanan süreç içerisinde her fırsatta ve her platforma cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerinin sistematik olarak arttığını dile getirmeye çalıştık, ancak çözüm bulmak isteyen bir muhatap bulamadık.

Çözümü için muhatap bulamadığımız sorunların cezaevlerini getirdiği son nokta ise açlık grevleri oldu. Şakran T Tipi, Sincan F Tipi, Edirne F Tipi ve Van T Tipi Cezaevi’nde açlık grevleri devam ederken, Ermenek ve Bakırköy Cezaevi’nde de grevleri yeni başladı. Hak ihlallerine karşı başlatılan bu açlık grevlerini ise bizler iletişim haklarının kısıtlanması ve cezaevlerinin sivil toplum örgütlerine kapatılması nedeni ile ancak bir hafta sonra öğrenebiliyoruz. Yani, cezaevlerinin böylesi gerildiği bir dönemde insan hakları savunucuları olarak bizler içeride neler olduğunu öğrenemiyoruz. Böylesi bir ortamda cezaevlerinde yaşananlara karşı sessiz kalmak ve neler olduğunu bilmemek cezaevlerinden ölüm haberlerinin dahi gelmesine neden olabilir.

Bu nedenle siyasiler ve insan hakları savunucularından oluşacak bir heyet ile açlık grevlerinin devam ettiği cezaevlerine acil ziyaretler gerçekleştirmek, tutsakların taleplerini dinlemek ve çözüm üretebilmek için çalışmak istiyoruz. Burada da sorumluluk tüm siyasi partilere ve özellikle de hükümete düşüyor. Diliyoruz ki bir duyarlılık ve çözüm refleksi ortaya çıkar, aksi halde Türkiye geçmişinde de yaşadığı sorunlar ile karşı karşıya kalabilir.

  Cezaevlerinde OHAL: 'İnce arama' işkencesi, askeri nizamda tekmil, kamerayla 24 saat takip